
Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, kurban kesmek, örtünmek, Hacca gitmek gibi mecburen yapılması gereken ibadetleri yerine getirmek bir Müslüman için dünyevi anlamda artı değerler olmadığı gibi kendisine de dünyevi bir üstünlük sağlamaz. Bütün bunlar Allah'ın kulları ile kendisi arasındadır ve hesabını da, ödülünü de Yüce Allah değerlendirecektir. Bunun aksine düşünenler ve bu şekilde davrananlar İslam'ı ve ibadetleri dünya menfaatleri için kullananlardır.
Bugün bütün dünya Hz. Ömer'i kıldığı namazlar, tuttuğu oruçlar, okuduğu Kuran ile değil onun ülkesini muhteşem yönetimi, adaleti ile bilmiyor mu?
Öte yandan dünyanın gelmiş geçmiş en büyük tıp âlimlerinden, İslam düşünce tarihinin en büyük isimlerinden olan İbni Sina kıldığı namaz, tuttuğu oruç, okuduğu Kuran ile mi bilinir yoksa insanlığa yaptığı hizmetlerle mi?
Dünya Fatih Sultan Mehmet'in nerede Kuran okuduğunu, nasıl namaz kıldığını, iftarını nerede açtığını mı bilir, İstanbul'u nasıl ve ne zaman fethettiğini mi?
Hz. Ebû Zer El-Gıfârî'nin ibadetlerini kim bilir ama devlet, millet hakkı, sosyal adalet üzerine verdiği savaş, insanlar adalet ve huzur içinde yaşasın diye çektiği çileler bütün dünyada anlatılır.
Müslüman; ibadetlerini yerine getirirken samimi, ahlaklı, dürüst, hoşgörülü ise, kul hakkı yemiyor, emanete hıyanet etmiyor, işi ehline veriyor, vazifesini en iyi şekilde yerine getiriyor, adaletten ayrılmıyor, çalmıyor, çaldırmıyor, para, makam, şan, şöhret hırsına mağlup olmuyor, iftira atmıyor, kula kul olmuyor, nefretin, kinin, düşmanlığın karşısında duruyorsa değerlidir.
Mümin; Allah için sever, Allah için buğz eder. İnsanları cemaat, tarikat, siyaset, parti, makam, para gibi dünyevi kimliklerine göre değerlendirmez.
Mümin; insanlar arasında ayırım yapmaz, yaşantısıyla, tavırlarıyla güvenilen, iyi kalpli, cesur, insanların korkmadığı ve insanlığa hizmet eden kişidir.
Bunların aksine hayat sürenler, elinden, dilinden, makamından, parasından, gücünden, verebileceği zararlardan korkulan, güvenilmeyen, yalancı, hayatına nefretleriyle, kinleriyle yön veren ve insanlığa hizmet etmeyenler bütün ibadetlerini yerine getirse bile Allah'ın ve Peygamber Efendimizin emirlerine karşı gelen kişilerdir.
"Mümin sever, sevilir, insanlarla iyi geçinir ve kendisiyle iyi geçinilir. İnsanlarla iyi geçinmeyen, kendisiyle iyi geçinilemeyen insanlarda hayır yoktur." [Hz. Muhammed (SAV), İmam-ı Hâkim]
Bugün bütün dünya Hz. Ömer'i kıldığı namazlar, tuttuğu oruçlar, okuduğu Kuran ile değil onun ülkesini muhteşem yönetimi, adaleti ile bilmiyor mu?
Öte yandan dünyanın gelmiş geçmiş en büyük tıp âlimlerinden, İslam düşünce tarihinin en büyük isimlerinden olan İbni Sina kıldığı namaz, tuttuğu oruç, okuduğu Kuran ile mi bilinir yoksa insanlığa yaptığı hizmetlerle mi?
Dünya Fatih Sultan Mehmet'in nerede Kuran okuduğunu, nasıl namaz kıldığını, iftarını nerede açtığını mı bilir, İstanbul'u nasıl ve ne zaman fethettiğini mi?
Hz. Ebû Zer El-Gıfârî'nin ibadetlerini kim bilir ama devlet, millet hakkı, sosyal adalet üzerine verdiği savaş, insanlar adalet ve huzur içinde yaşasın diye çektiği çileler bütün dünyada anlatılır.
Müslüman; ibadetlerini yerine getirirken samimi, ahlaklı, dürüst, hoşgörülü ise, kul hakkı yemiyor, emanete hıyanet etmiyor, işi ehline veriyor, vazifesini en iyi şekilde yerine getiriyor, adaletten ayrılmıyor, çalmıyor, çaldırmıyor, para, makam, şan, şöhret hırsına mağlup olmuyor, iftira atmıyor, kula kul olmuyor, nefretin, kinin, düşmanlığın karşısında duruyorsa değerlidir.
Mümin; Allah için sever, Allah için buğz eder. İnsanları cemaat, tarikat, siyaset, parti, makam, para gibi dünyevi kimliklerine göre değerlendirmez.
Mümin; insanlar arasında ayırım yapmaz, yaşantısıyla, tavırlarıyla güvenilen, iyi kalpli, cesur, insanların korkmadığı ve insanlığa hizmet eden kişidir.
Bunların aksine hayat sürenler, elinden, dilinden, makamından, parasından, gücünden, verebileceği zararlardan korkulan, güvenilmeyen, yalancı, hayatına nefretleriyle, kinleriyle yön veren ve insanlığa hizmet etmeyenler bütün ibadetlerini yerine getirse bile Allah'ın ve Peygamber Efendimizin emirlerine karşı gelen kişilerdir.
"Mümin sever, sevilir, insanlarla iyi geçinir ve kendisiyle iyi geçinilir. İnsanlarla iyi geçinmeyen, kendisiyle iyi geçinilemeyen insanlarda hayır yoktur." [Hz. Muhammed (SAV), İmam-ı Hâkim]