
İlk açıklandığında Doğu’da umut rüzgârları esmişti. Cazibe Merkezleri Programı kapsamına giren iller kadar yatırımcı da heyecanlanmıştı.
İşadamları tüm çalışmasını tamamlayıp Ankara’nın yolunu aşındırdı. Ama gelin görün ki üzerinden koca bir bahar hatta yaz geçti. Hala elle tutulur bir gelişme yok. Cazibe merkezleri kapsayan illerde bu konuda sayısız toplantılar yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Ortaya konan resim ise hap aynı, yatırım dosyaları inceleniyor...
Durum böyle olunca insan soramadan edemiyor, ne oldu bizim cazibe işimiz? Kış geldi çattı, üzerinden bu kadar zaman geçti bunun cazibesi nerede kaldı?
Geçtiğimiz günlerde Erzurum Valisi Seyfettin Azizoğlu başkanlığında bu konunun masaya yatırıldığı bir toplantı gerçekleşti. Bürokrasi ve STK temsilcilerinin katıldığı toplantıda Vali Bey, “yatırımcıya zorluk çıkarmayın” uyarısında bulundu. Oysa yatırımcının zorlandığı tek alan zaten ağır işleyen, inisiyatif almayan hantal bürokrasi. Bugüne kadar Doğu’da yatırım yapana da yapmayı düşünene de neler yapıldığını gördük. Yerel bürokrasi ile baş edemeyen onlarca yatırımcı çekip gitti...
Bugün ilin en büyük gelir kaynağı nedir diye sorulsa elbette ilk madde turizm olur. Oysa turizme yatırım yapanların birçoğu bin pişman. Bir tek marka otel Dedeman kaldı elimizde, onunda 3 yıla kadar kira süresi bitiyor.
Oteller birazda olsa yüksek irtifa kampları sayesinde yazın da iş yapar hale geldi. Onlarca tesis açsanız da yatak kapasitesini artırmadığınız sürece yapacağınız turizm bunun ötesine geçemeyecek.
Erzurum’un iddialı olduğu bir diğer alan ise sağlık turizmi, onunda altı boş. Beş yıldızlı onlarca hastane açmak çare mi? Değil, aynı hastaneden neredeyse her ilde var...
Erzurum’un konumu sağlık turizmi açısından son derece uygun. Gürcistan, İran, Nahcivan, Azerbaycan iyi bir pazar. Bu ülkelere yönelik ciddi bir çalışma var mı? Bu ülkelerde bürolarımız var mı? Bu ülkelerden hasta taşıyacak ulaşım aracımız var mı? Bu köprüleri kuracak olan özel firmalar oluşturuldu mu?
Ne Yazık ki bunların hiç biri yok. Fakat iddiamız var.
İki üniversitemiz var. Her yıl binlerce mezun veriyoruz. Kaç öğrenci acaba bu kentte kalıp iş yapıyor? Kaç gencimiz bu şehirde bir yaşam sürmeyi planlıyor? Bırakın gençlerin kalmasını emeklimiz bile kaçmanın planlarını yapıyor.
Diyeceğim odur ki biz bu şarkılarla büyüdük, yaşlandık. Artık ürünü görmek istiyoruz. Doğduğumuz şehirde doyup bu şehirde var olmak istiyoruz. Madem bizi havaya sokup, ‘sizi cazibeli yapacağız’ dediniz o halde gerekeni yapın.
İşadamları tüm çalışmasını tamamlayıp Ankara’nın yolunu aşındırdı. Ama gelin görün ki üzerinden koca bir bahar hatta yaz geçti. Hala elle tutulur bir gelişme yok. Cazibe merkezleri kapsayan illerde bu konuda sayısız toplantılar yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Ortaya konan resim ise hap aynı, yatırım dosyaları inceleniyor...
Durum böyle olunca insan soramadan edemiyor, ne oldu bizim cazibe işimiz? Kış geldi çattı, üzerinden bu kadar zaman geçti bunun cazibesi nerede kaldı?
Geçtiğimiz günlerde Erzurum Valisi Seyfettin Azizoğlu başkanlığında bu konunun masaya yatırıldığı bir toplantı gerçekleşti. Bürokrasi ve STK temsilcilerinin katıldığı toplantıda Vali Bey, “yatırımcıya zorluk çıkarmayın” uyarısında bulundu. Oysa yatırımcının zorlandığı tek alan zaten ağır işleyen, inisiyatif almayan hantal bürokrasi. Bugüne kadar Doğu’da yatırım yapana da yapmayı düşünene de neler yapıldığını gördük. Yerel bürokrasi ile baş edemeyen onlarca yatırımcı çekip gitti...
Bugün ilin en büyük gelir kaynağı nedir diye sorulsa elbette ilk madde turizm olur. Oysa turizme yatırım yapanların birçoğu bin pişman. Bir tek marka otel Dedeman kaldı elimizde, onunda 3 yıla kadar kira süresi bitiyor.
Oteller birazda olsa yüksek irtifa kampları sayesinde yazın da iş yapar hale geldi. Onlarca tesis açsanız da yatak kapasitesini artırmadığınız sürece yapacağınız turizm bunun ötesine geçemeyecek.
Erzurum’un iddialı olduğu bir diğer alan ise sağlık turizmi, onunda altı boş. Beş yıldızlı onlarca hastane açmak çare mi? Değil, aynı hastaneden neredeyse her ilde var...
Erzurum’un konumu sağlık turizmi açısından son derece uygun. Gürcistan, İran, Nahcivan, Azerbaycan iyi bir pazar. Bu ülkelere yönelik ciddi bir çalışma var mı? Bu ülkelerde bürolarımız var mı? Bu ülkelerden hasta taşıyacak ulaşım aracımız var mı? Bu köprüleri kuracak olan özel firmalar oluşturuldu mu?
Ne Yazık ki bunların hiç biri yok. Fakat iddiamız var.
İki üniversitemiz var. Her yıl binlerce mezun veriyoruz. Kaç öğrenci acaba bu kentte kalıp iş yapıyor? Kaç gencimiz bu şehirde bir yaşam sürmeyi planlıyor? Bırakın gençlerin kalmasını emeklimiz bile kaçmanın planlarını yapıyor.
Diyeceğim odur ki biz bu şarkılarla büyüdük, yaşlandık. Artık ürünü görmek istiyoruz. Doğduğumuz şehirde doyup bu şehirde var olmak istiyoruz. Madem bizi havaya sokup, ‘sizi cazibeli yapacağız’ dediniz o halde gerekeni yapın.