
Hz. Muhammed’in (sav) peygamberlik vazifesi, sadece vahyi nakilden ibaret değildi. O, Rabbinden aldığı vahiy doğrultusunda, inanç, ibadet ve ahlâkî değerler başta olmak üzere günlük hayatın tüm alanlarında, İslâm’ı anlatarak, açıklayarak ve yaşayarak Müslümanlara örnek bir hayat sergilemiştir. “Andolsun, Allah’ın Resûlü’nde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır. ”(Ahzap,21) ayeti işte Hz. Peygamber’in bu “örnek olma” vazifesini vurgulamıştır.
Elbette ki sünnete bağlı olarak yaşamak, insanın kendi tasavvurları neticesinde yapacağı amellerden daha faziletli olacaktır. Çünkü Allah Teâlâ, Kur’an’ı insanlığın hidayeti için gönderirken Hz. Muhammed’i (sav) de Kur’an’ın nasıl hayata aktarılacağını Müslümanlara göstermesi için bir rehber olarak göndermiştir. Peygamberimiz (sav) bir hutbesinde “Sözün en güzeli Allah’ın (cc) Kitabı’dır. Rehberliğin en güzeli ise Muhammed’in rehberliğidir.” (İbn Hanbel, III,320) buyurarak buna işaret etmiştir.
Allah Teâlâ insanlığa Kur’an’ı doğrudan göndermeyip, yirmi üç yılda Resûlü’nün örnek şahsiyeti ile uygulamalı bir şekilde, peyderpey göndermesi, bu zaman zarfında onun ahlâkı, temizliği, ibadet hayatı, ailesi ile olan münasebetleri… kısaca her hâli Müslümanlar için örnek alınarak hayatlarına taşıması anlamıdır. İşte bu ortaya koymuş olduğu “örnek yaşam tarzı” ve “rehberlik” onun sözleri, fiilleri (uygulamaları) ve takrirlerini (onaylarını) içermektedir.
Hz. Peygamber’in sünnetine tâbi olmak, İnsanların din diye ortaya koydukları şahsi görüşlerini değil de, İslam’ı doğru bir şekilde yaşamaktır. Bundan dolayıdır ki Allah Teâlâ, Resûlü’ne uyulmasını emretmektedir: “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. "(Al-i İmran,31) Yüce Rabbimiz, Peygamber’e uyulmasını emrediyor, çünkü Peygamber’e itaat Allah’a itaattir “Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.” (Nisa,80 ) Yüce Rabbimizin, Hz. Peygamber’e ve onun sünnetine teslimiyet gösterilmesini emretmesi, sünnetin temelinde ilâhî iradenin olgu vurgusuna dikkat çekilmesidir. Onun din ile ilgili hususlardaki her türlü tasarrufu ilâhî iradenin kontrolünden geçiyor bir konudaki en ufak bir hatası bile vahiy ile düzeltiliyordu.(Abese,1-10) Bundan dolayı ona itaat Allah’a itaat, ona isyan ise Allah’a isyan anlamına geliyor. (Müslim, İmare,33) “Kim Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederse doğru yolu bulmuştur. Kim onlara isyan ederse ancak kendisine zarar verir. Allah’a hiçbir şekilde zarar veremez.” (Ebu Davut, Salat,221)
Nitekim Ebû Hüreyre’den nakledilen bir rivayette, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimin hepsi cennete girecektir, yüz çeviren müstesna!” Orada bulunanlar “Ey Allah’ın Resulü, yüz çeviren kim?” diye sorunca, Hz. Peygamber “Bana itaat eden cennete girer. Bana isyan eden yüz çevirmiş demektir. ” şeklinde cevap vermişti.(Buhari, İ’tisam,2) Hz. Peygamber’e isyan edip yüz çevirenlerin sonunun ise cehennem olacağı Kur’an’da açıkça belirtiliyor “Kim de Allah’a ve Peygamber’ine isyan eder ve O’nun koyduğu sınırları aşarsa, Allah o kimseyi ebedî kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.” (Nisa,14)
Hz. Peygamber’in hayatı tamamıyla Kur’an’dı. Nitekim Hz. Âişe’den (ra) kendisine Resulullah’ın (sav) ahlâkını anlatmasını isteyenlere, Hz Aişe annemiz (ra) Hz. Peygamber’in ahlâkı Kur’an idi.” diyordu. (Müslim, Müsafirin,139) Dün olduğu gibi bugün de bid’atlere, sapmaya, yozlaşmaya ve bozulmaya karşı İslâm ümmetini koruyacak olan tek şey sünnete sımsıkı sarılmaktır. Peygamber Efendimiz (sav) bu hususta ümmetini şöyle uyarmıştır: “Size iki şey bırakıyorum, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünneti. Bunlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmayacaksınız,” (Muvatta, Kader,3)
Elbette ki sünnete bağlı olarak yaşamak, insanın kendi tasavvurları neticesinde yapacağı amellerden daha faziletli olacaktır. Çünkü Allah Teâlâ, Kur’an’ı insanlığın hidayeti için gönderirken Hz. Muhammed’i (sav) de Kur’an’ın nasıl hayata aktarılacağını Müslümanlara göstermesi için bir rehber olarak göndermiştir. Peygamberimiz (sav) bir hutbesinde “Sözün en güzeli Allah’ın (cc) Kitabı’dır. Rehberliğin en güzeli ise Muhammed’in rehberliğidir.” (İbn Hanbel, III,320) buyurarak buna işaret etmiştir.
Allah Teâlâ insanlığa Kur’an’ı doğrudan göndermeyip, yirmi üç yılda Resûlü’nün örnek şahsiyeti ile uygulamalı bir şekilde, peyderpey göndermesi, bu zaman zarfında onun ahlâkı, temizliği, ibadet hayatı, ailesi ile olan münasebetleri… kısaca her hâli Müslümanlar için örnek alınarak hayatlarına taşıması anlamıdır. İşte bu ortaya koymuş olduğu “örnek yaşam tarzı” ve “rehberlik” onun sözleri, fiilleri (uygulamaları) ve takrirlerini (onaylarını) içermektedir.
Hz. Peygamber’in sünnetine tâbi olmak, İnsanların din diye ortaya koydukları şahsi görüşlerini değil de, İslam’ı doğru bir şekilde yaşamaktır. Bundan dolayıdır ki Allah Teâlâ, Resûlü’ne uyulmasını emretmektedir: “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. "(Al-i İmran,31) Yüce Rabbimiz, Peygamber’e uyulmasını emrediyor, çünkü Peygamber’e itaat Allah’a itaattir “Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.” (Nisa,80 ) Yüce Rabbimizin, Hz. Peygamber’e ve onun sünnetine teslimiyet gösterilmesini emretmesi, sünnetin temelinde ilâhî iradenin olgu vurgusuna dikkat çekilmesidir. Onun din ile ilgili hususlardaki her türlü tasarrufu ilâhî iradenin kontrolünden geçiyor bir konudaki en ufak bir hatası bile vahiy ile düzeltiliyordu.(Abese,1-10) Bundan dolayı ona itaat Allah’a itaat, ona isyan ise Allah’a isyan anlamına geliyor. (Müslim, İmare,33) “Kim Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederse doğru yolu bulmuştur. Kim onlara isyan ederse ancak kendisine zarar verir. Allah’a hiçbir şekilde zarar veremez.” (Ebu Davut, Salat,221)
Nitekim Ebû Hüreyre’den nakledilen bir rivayette, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimin hepsi cennete girecektir, yüz çeviren müstesna!” Orada bulunanlar “Ey Allah’ın Resulü, yüz çeviren kim?” diye sorunca, Hz. Peygamber “Bana itaat eden cennete girer. Bana isyan eden yüz çevirmiş demektir. ” şeklinde cevap vermişti.(Buhari, İ’tisam,2) Hz. Peygamber’e isyan edip yüz çevirenlerin sonunun ise cehennem olacağı Kur’an’da açıkça belirtiliyor “Kim de Allah’a ve Peygamber’ine isyan eder ve O’nun koyduğu sınırları aşarsa, Allah o kimseyi ebedî kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.” (Nisa,14)
Hz. Peygamber’in hayatı tamamıyla Kur’an’dı. Nitekim Hz. Âişe’den (ra) kendisine Resulullah’ın (sav) ahlâkını anlatmasını isteyenlere, Hz Aişe annemiz (ra) Hz. Peygamber’in ahlâkı Kur’an idi.” diyordu. (Müslim, Müsafirin,139) Dün olduğu gibi bugün de bid’atlere, sapmaya, yozlaşmaya ve bozulmaya karşı İslâm ümmetini koruyacak olan tek şey sünnete sımsıkı sarılmaktır. Peygamber Efendimiz (sav) bu hususta ümmetini şöyle uyarmıştır: “Size iki şey bırakıyorum, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünneti. Bunlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmayacaksınız,” (Muvatta, Kader,3)