
DAVA, KOLEKTİF HAFIZA, MİSYON VE VİZYON BAĞLAMINDA AK PARTİ'NİN YAPMASI GEREKENLER -II-
Bazı temel konulardaki düşüncelerimizi Ak Parti'ye sunacağımızı belirtmiştik. O konuların ikincisi, bir dava ve dava süreci açısından önemli bir konu olan Kolektif Hafızadır.
2-KOLEKTİF HAFIZA:
'Kolektif hafıza' ya da 'ortak geçmiş imajı' kavramı, bir davanın hem içinden doğup geliştiği kültür veya medeniyetin tarihini, hem de kendi öz-geçmişini ifade eder. Diğer bir deyişle kolektif hafıza, bir davanın, içinde gelişip yetiştiği medeniyet ya da dünya görüşünün ve kendisinin yaşayan, dinamik, hem davayı ve dava ruhunu besleyen, hem de dava insanlarını fikri ve zihni bakımdan tahkim edip, onların kimliklerini oluşturan ruhtur.
Kolektif Hafıza, tarih gibi görünür, ancak o, klasik bir tarih değildir. Tarih, bize sadece, tarihi kayıt, vesika ve eserler üzerinden ulaşan, bizim hayatımızın bir parçası olamamış, her hangi bir organik bağımızın da olmadığı, uzmanlarının ilgilendiği, öğrendiği, zaman zaman hatırlanmakta ve anılmakta olan, artık geçmişte kalmış bir alandır. 'Kolektif hafıza' ise, tarihin o alanındaki vesika ve kayıtlarının varlığıyla beraber, daha çok, eğitim-öğretimle gündemde olan, dilden dile konuşulan, konferans, seminer vb. gibi etkinliklerde anlatılan, aktarılan geçmiş demektir. Tarihten farklı olarak Kolektif Hafıza aktif, hareketli, diri ve canlı olan, öğrenilmiş olan, zaman zaman canlandırılan, esas itibariyle de insanlara dava şuuru kazandıran, onların dava kimliklerini besleyen, geliştiren ve şekillendiren tarih anlamına gelir.
Kolektif Hafıza, davanın, dava ruhunun ve dava insanının beslendiği, 'geçmişteki hazinesi'dir. Diğer bir deyişle, insanlar, tarihin hangi döneminden ya da anından besleniyorlarsa, orası, onlar için kolektif hafızaya dönüşür.
Kolektif hafıza, bir dava grubunu oluşturan bireylerin, kendi birlik ve özgünlüklerinin bilincine varmalarını sağlar ve bu gruba bağlı olan bireyleri ortak hareket etmeye yönlendirir. Kolektif hafızayla, insanlar bağını kuvvetlendirdikçe dava, dava şuuru ve dava insanının özgüveni ve öz-yeterlilik duygusu gelişir, güçlenir; bunlar unutuldukça ya da bozuldukça da, kolektif hafıza, kaçınılmaz bir biçimde tarihe dönüşür, artık davayı, dava ruhunu ve dava insanlarını besleyemez olur. Buradan beslenemeyen dava, dava ruhu ve dava insanları da zayıflamağa, yaşadığı günlerini değerlendirmede zaafa düşmeğe, geleceğini inşa edememeye ve giderek bozulmağa başlarlar.
Önceki yazımızda belirttiğimiz gibi, Ulvi bir dava yürüten Ak Parti, ipek böceğinin kozasını oluşturduğu gibi, ilmik ilmik kendi kolektif hafızasını oluşturmalıdır. Böylece Ak Parti, Kolektif Hafıza ile kendi davasını, dava ruhunu ve dava insanlarını besler, onu bir enerji ve besin kaynağı konumuna getirir. Geçmişin bilgi, belge, kahramanlık ve erdemli davranışlarıyla bugünü besleyen dinamik bir güç kazanır.
Bu açıdan Ak Parti, içinde doğup büyüdüğü ve geliştiği İslam Medeniyeti'nden, O'nun şan ve şerefle dolu tarihinden ve geçmişinden çok büyük oranda feyz ve nefes almalıdır. Yakından uzağa doğru, Osmanlılardaki İslam'a bağlılık, samimiyet, dostluk, yardımseverlik, mazlumun yanında-zalimin karşısında olmak gibi pek çok ahlaki güzelliğin yanında, özellikle çok değişik milletleri, ırkları ve inanç mensuplarını, asırlarca, uyum içinde bir arada yaşatma sırrını incelemelidir. Bunun gibi, Selçuklulardan, özellikle Avrupa'yı, bilim ve teknoloji ile besleyen yönünü çok iyi incelemeli ve bugüne taşımalıdır. Aslında bir Türk devleti görünümü veren Abbasiler ile bilimlerin başlayıp gelişmesine çok büyük katkıları olmuş Emevilerden de yararlanmalıdır. Maddede, Manada ve Tarihte insanlığın odak noktası ve iftihar edilen bölümü olan Asr-ı Saadet, apayrı bir şekilde incelenmeli, hepsi bugüne taşınmalıdır. Özet halinde verdiğimiz bu tarih bölümlerinin hangisiyle yakından ilgilenilir, gündeme getirilir ve insanımızın önüne sürülürse orası kolektif hafıza olur. Böylece tarihimizin belli dönemleri, kolektif hafızaya çevrilmiş dava, dava ruhu ve dava insanı buralardan beslenme imkanı bulmuş olur.
Yarın devam edelim.
Bazı temel konulardaki düşüncelerimizi Ak Parti'ye sunacağımızı belirtmiştik. O konuların ikincisi, bir dava ve dava süreci açısından önemli bir konu olan Kolektif Hafızadır.
2-KOLEKTİF HAFIZA:
'Kolektif hafıza' ya da 'ortak geçmiş imajı' kavramı, bir davanın hem içinden doğup geliştiği kültür veya medeniyetin tarihini, hem de kendi öz-geçmişini ifade eder. Diğer bir deyişle kolektif hafıza, bir davanın, içinde gelişip yetiştiği medeniyet ya da dünya görüşünün ve kendisinin yaşayan, dinamik, hem davayı ve dava ruhunu besleyen, hem de dava insanlarını fikri ve zihni bakımdan tahkim edip, onların kimliklerini oluşturan ruhtur.
Kolektif Hafıza, tarih gibi görünür, ancak o, klasik bir tarih değildir. Tarih, bize sadece, tarihi kayıt, vesika ve eserler üzerinden ulaşan, bizim hayatımızın bir parçası olamamış, her hangi bir organik bağımızın da olmadığı, uzmanlarının ilgilendiği, öğrendiği, zaman zaman hatırlanmakta ve anılmakta olan, artık geçmişte kalmış bir alandır. 'Kolektif hafıza' ise, tarihin o alanındaki vesika ve kayıtlarının varlığıyla beraber, daha çok, eğitim-öğretimle gündemde olan, dilden dile konuşulan, konferans, seminer vb. gibi etkinliklerde anlatılan, aktarılan geçmiş demektir. Tarihten farklı olarak Kolektif Hafıza aktif, hareketli, diri ve canlı olan, öğrenilmiş olan, zaman zaman canlandırılan, esas itibariyle de insanlara dava şuuru kazandıran, onların dava kimliklerini besleyen, geliştiren ve şekillendiren tarih anlamına gelir.
Kolektif Hafıza, davanın, dava ruhunun ve dava insanının beslendiği, 'geçmişteki hazinesi'dir. Diğer bir deyişle, insanlar, tarihin hangi döneminden ya da anından besleniyorlarsa, orası, onlar için kolektif hafızaya dönüşür.
Kolektif hafıza, bir dava grubunu oluşturan bireylerin, kendi birlik ve özgünlüklerinin bilincine varmalarını sağlar ve bu gruba bağlı olan bireyleri ortak hareket etmeye yönlendirir. Kolektif hafızayla, insanlar bağını kuvvetlendirdikçe dava, dava şuuru ve dava insanının özgüveni ve öz-yeterlilik duygusu gelişir, güçlenir; bunlar unutuldukça ya da bozuldukça da, kolektif hafıza, kaçınılmaz bir biçimde tarihe dönüşür, artık davayı, dava ruhunu ve dava insanlarını besleyemez olur. Buradan beslenemeyen dava, dava ruhu ve dava insanları da zayıflamağa, yaşadığı günlerini değerlendirmede zaafa düşmeğe, geleceğini inşa edememeye ve giderek bozulmağa başlarlar.
Önceki yazımızda belirttiğimiz gibi, Ulvi bir dava yürüten Ak Parti, ipek böceğinin kozasını oluşturduğu gibi, ilmik ilmik kendi kolektif hafızasını oluşturmalıdır. Böylece Ak Parti, Kolektif Hafıza ile kendi davasını, dava ruhunu ve dava insanlarını besler, onu bir enerji ve besin kaynağı konumuna getirir. Geçmişin bilgi, belge, kahramanlık ve erdemli davranışlarıyla bugünü besleyen dinamik bir güç kazanır.
Bu açıdan Ak Parti, içinde doğup büyüdüğü ve geliştiği İslam Medeniyeti'nden, O'nun şan ve şerefle dolu tarihinden ve geçmişinden çok büyük oranda feyz ve nefes almalıdır. Yakından uzağa doğru, Osmanlılardaki İslam'a bağlılık, samimiyet, dostluk, yardımseverlik, mazlumun yanında-zalimin karşısında olmak gibi pek çok ahlaki güzelliğin yanında, özellikle çok değişik milletleri, ırkları ve inanç mensuplarını, asırlarca, uyum içinde bir arada yaşatma sırrını incelemelidir. Bunun gibi, Selçuklulardan, özellikle Avrupa'yı, bilim ve teknoloji ile besleyen yönünü çok iyi incelemeli ve bugüne taşımalıdır. Aslında bir Türk devleti görünümü veren Abbasiler ile bilimlerin başlayıp gelişmesine çok büyük katkıları olmuş Emevilerden de yararlanmalıdır. Maddede, Manada ve Tarihte insanlığın odak noktası ve iftihar edilen bölümü olan Asr-ı Saadet, apayrı bir şekilde incelenmeli, hepsi bugüne taşınmalıdır. Özet halinde verdiğimiz bu tarih bölümlerinin hangisiyle yakından ilgilenilir, gündeme getirilir ve insanımızın önüne sürülürse orası kolektif hafıza olur. Böylece tarihimizin belli dönemleri, kolektif hafızaya çevrilmiş dava, dava ruhu ve dava insanı buralardan beslenme imkanı bulmuş olur.
Yarın devam edelim.