
Demeyeyim, demeyeyim diyorum ama dayanamıyorum. BB Erzurumspor Pazar günü evinde Altay’a 3-1 yenilince sanki dünyanın sonu geldi, lig bitti! Sanki Erzurum her maçı kazanacak diye bir şey varmış gibi bir çoğu başta hoca olmak üzere futbolculara, yöneticilere vurdu ha vurdu! Bazıları biraz daha ileri gitti, küfür etti, hakaretlerde bulundu. 6 ay gibi uzun bir süre sonra kendi evinde yenilen bir takıma karşı sergilenen bu tutumu anlamakta güçlük çekiyorum. Hayır, anlamadığım takıma Barcelona, hocasına da Guardiola muamelesi çekmek nerden çıktı? Kaldı ki Barcelona’nın da yenildiği çok maç oluyor sezon içinde. Erzurum da tıpkı her takım gibi yenilmeyecek bir takım değil ve rakip Altay da olsa yenilebiliyor işte. Sırf yenildi diye o kadar aşılayıcı cümleler kurmanın ne anlamı var? Bu panik niye? Neyin peşindesiniz? Kaldı ki bu takım halen daha süper ligin aday takımlarından biridir. Hem ayrıca futbol dünyasının içinde olanlar da pekala bilir ki, bu sezon da o süper lige çıkamayabilir. Bunda şaşıracak ne var? Hem süper lige çıkacak diye bir garantisi yok ki bu takımın. Futbol Federasyonu ile bir mutabakatının olduğunu da sanmıyorum.
***

Bu arada bir şey daha söyleyip, kapatayım bu konuyu. Altay yenilgisinden sonra özellikle teknik direktör Erkan Sözeri’ye şu veya bu sebepten dolayı ‘’git’’ diye ayar vermeye kalkan arkadaş! Bu ligde hem de o dönem senin bu takımın başına getireceğin en isabetli isimdi o Erkan Sözeri. Bunu bir defa bil. Başka bir isim var mıydı, sence kim olmalıydı, söyle de biz de bilelim bari. Erzurumlu idarecilerin o dönemde bulup, bulabileceği bir-iki isimden biriydi Erkan Sözeri. Bir defa ligi tanıyan bir teknik adamdı ve dili olduğu kadar dilceği de olan bir isimdi. Kısa süre içerisinde de o ‘toplama takım’la zirveye yerleşti. Bugün çoğu ligdeki teknik adamlar da biliyor ki Erzurum süper lig için en ciddi takımlardan biridir ve iyi-kötü Erkan Sözeri’den de hafiften çekinir! Üstüne üstlük Ziraat Türkiye kupasında bu takımı ayrıca ilk 16’ya çıkaranın da Erkan Sözeri olduğunu ayrıca hatırlatırım. Bence siz az biraz topa basın, top çevirin. Üstüme belki vazife değil ama yine de diyorum. Rahat bırakın lütfen şu takımı. Herkes işine baksın. Bu benim son kararımdır. Nokta.
İlk’lerin Dadaşı!
Türkiye Sürat Pateni Milli takımının yaz dönemi kampı için Sinop’a gittiğimde tanışmıştım Dr. Mustafa Usanmaz ile. Devlet Hastenesi Başhekim Yardımcısı olan Usanmaz’ın, Yakutiye Belediyesi eski Başkan Yardımcılarından Zülküf Usanmaz’ın oğlu olduğunu öğrendiğimde de aramızda bir dostluk oluşmuştu. 3 yıl önce Sinop’ta kaldığımız 26 gün boyunca sporcularımızın sağlığı ile yakından ilgilendi ve çoğunluğunu Erzurumlu sporcuların oluşturduğu milli takımımızın gönüllü bir sağlık elemanı gibi çalışmıştı. İntaniye uzmanı Mustafa Usanmaz’ın bir süre sonra başhekim yardımcılığı yaptığı Sinop Atatürk Devlet Hastanesi’ne bu defa başhekim olduğunu öğrendiğimde inanılmaz mutlu oldum. Yapan, edenin canına sağlık. Cuk oturdu bu atama. Sinop Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan eşinin tayini sebebiyle eş durumundan gittiği tescilli bu huzur şehrinde başhekim olduktan sonra bir çok ilk’i gerçekleştirdiğini öğrenince de sevincim bir kat daha arttı.
***
Yeni binasına da kavuşan hastanenin dadaş başhekimi ile dün telefonla görüştüm, gurur duyulası yaptıklarını sizinle de paylaşmak istedim. İşte dadaş başhekimin kısa süre içerisinde Türkiye’nin en huzurlu ili Sinop’da gerçekleştirdiği ilkler ve düşünceleri: Herşeyden önce Sinop, Türkiye’nin sadece huzurlu ili değil, aynı zamanda en uzun yaşayanların da olduğu bir şehir. Yaşın 100’ün üzerinde olduğu çoğu hastanenin bakım ve tedavisini yaptığımız gibi dünyada da ender rastlanmasına rağmen cerrahi müdahale de yaptığımız, sağlığına kavuşturduğumuz oldu. Ben göreve başladıktan sonra Sinop’ta ilk defa kalp anjiyosu ve açık kalp ameliyatı da gerçekleşti. Sinop’ta ilk defa su içinde doğum da yine başhekimliğim dönemimde oldu. Yaşlılara ve kanser hastalarına hizmet veren 20 yataklı palyatif Bakım Merkezi’ni kurmakta yine bana nasip oldu. Yoğun bakım yatak kapasitesini de 60’a çıkartarak hastanede bir ilk’e daha imza attık.
***
Hastanesine değil ama bir gün yolunuz bir gün Sinop’a düşerse inanıyorum ki çevresine de yaptığı pozitif enerjisi ile Erzurumlu bu başhekim ile illa ki hemşehrisi olduğunuz için gurur duyacaksınız..


Bundan iyisi Elsi vaikiki!
Vali Okay Memiş’in her fırsatta dile getirdiği Tekstilkent rüyası gerçek oluyor! Türkiye’nin en zengin 10 kişinin arasında yeralan işadamı Mustafa Küçük’ün sahibi olduğu dünyaca ünlü firmalardan LC WAIKIKI’nin yer teslimine geldiğini gözlerimle görmemiş olsam, ben hala Tekstilkent’in bir çokları gibi rüya, ütopya olduğunu sanacaktım! Hafta sonu yapılan çalışmaları yerinde görmek için bir grup arkadaşımla gittiğim İkinci Organize Sanayi Bölgesinde ne yalan söyleyeyim, işin ciddiyetine tam inandım. Sadece mont ve kışlık kaban üretimi için 2 tesisi ihale ile alan LC WAIKIKI firmasının 2 idarecisi ile yer teslimi anlaşması yapılıyordu ben oradayken. Toplam 7 bin 800 metrekarelik kapalı alan iki tesiste baharın üretime başlayacak olan LC Waıkıkı’nin üst düzey yöneticileri, ilk etapta çalıştıracakları 250 kişiye Ocak ayında eğitim vererek siftah yapacaklarını söylerken ne denli kararlı olduklarını gözlemem için yeterli oldu. Malatya ve Van’da da üretim tesisleri olan LC Waıkıkı, buradaki tesislerde 800 civarında kişiye istihdam sağlamayı hedefliyor ki, Erzurum’un kanayan yarası olan işsizliğin önüne geçilecek dev bir adım olarak görürüm bunu ve bu kararda emeği geçen başta Vali bey olmak üzere herkese teşekkür ediyorum.. Bu arada, sürekli misafir ağırlayan Organize Sanayi Bölgesi Müdürü Fırat Karakaya’nın da gelinen noktada çorbada çok tuzunun olduğunu söyleyeyim de hakkı kalmasın bende!

Bak bu atama çok ‘şık’ düştü!
Böyle şeyleri galiba en son ben duyuyor sanırdım ama bu defa öyle olmamış. Yakın çevreme de sordum, onlar da ilk defa duyuyorlar Erdinç Şıktar’ın dekan olduğunu. Esasında Aziziye Belediye Başkanı Muhammet Cevdet Orhan dün kendi facebook sayfasında paylaşmasa yine duymayacaktım bu atamayı. İnanılmaz sevindim, cuk oturan bir atama olmuş, ETÜ Rektörünü kutlarım. Erdinç Şıktar’ı bir zamanların efsane profesyonel kulüplerinden TEK 12 Martspor’da futbolculuğundan tanırım. Kendine bakan, bir profesyonel futbolcuda olması gereken özelliklere sahip beğendiğim bir savunma oyuncusuydu. Futbolu bıraktıktan sonra2000 yılından sonra akademik çalışmalara ağırlık verdi ve bunun meyvesini nihayet ETÜ’de yeni kurulan Spor Bilimleri Fakültesi’ne dekan atanarak aldı. En son Atatürk Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde dekan yardımcılığı yapan Şıktar’ın bu atama sebebiyle dün kutlamak için aradığımda profesörlüğünü de yeni öğrenince hem sevindim, hem de ne yalan söyleyeyim utandım. İnanıyorum ki ETÜ Prof.Dr.Erdinç Şıktar sayesinde Atatürk Üniversitesi’nden geri kalmayacak ve adını daha çok basında duyuran Üniversitelerden olacak.

Anlatması kadar sanmam ki kolay olsun!
Fransız yazar Montaigne ‘’Bir kapıyı itmeden açık olup olmadığını anlayamazsın’’ der. Sarıkamış harekatının 105’nci yıl münasebetiyle yapılan etkinliklere, mesajlara bakıyorum da bana çok sıcak gelmiyor nedense. Tamam, torunları olarak vefa gösteriyoruz filan ama, dedelerimizin yaşadıklarını anlamamız mümkün değil diye düşünüyorum. 1983 yılında dönemin Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve kuvvet komutanlarının da katıldığı bir anma töreni için dedelerimizin şehir düştüğü o Sarıkamış’ın bölgesini hem de bir zemheri günü görmüş bir tıfıl muhabir olarak biliyorum ki, bugün o anı anlamamız, bilmemiz mümkün değil. Orada askerlerin bir fincanda sunduğu sıcak salep ile dünyaların bağışlandığını hissettiğim o an, o esnada o gün orada dedelerimizin ne denli zorluk içerisinde olduklarını anladığım an olmuştu!
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Seni öyle unutacağım ki, bunu asla unutmayacaksın!
DUVARIN DİLİ: Varlığımı hatırlatan tek şey, apartmandaki sensörlü lamba!
***

Bu arada bir şey daha söyleyip, kapatayım bu konuyu. Altay yenilgisinden sonra özellikle teknik direktör Erkan Sözeri’ye şu veya bu sebepten dolayı ‘’git’’ diye ayar vermeye kalkan arkadaş! Bu ligde hem de o dönem senin bu takımın başına getireceğin en isabetli isimdi o Erkan Sözeri. Bunu bir defa bil. Başka bir isim var mıydı, sence kim olmalıydı, söyle de biz de bilelim bari. Erzurumlu idarecilerin o dönemde bulup, bulabileceği bir-iki isimden biriydi Erkan Sözeri. Bir defa ligi tanıyan bir teknik adamdı ve dili olduğu kadar dilceği de olan bir isimdi. Kısa süre içerisinde de o ‘toplama takım’la zirveye yerleşti. Bugün çoğu ligdeki teknik adamlar da biliyor ki Erzurum süper lig için en ciddi takımlardan biridir ve iyi-kötü Erkan Sözeri’den de hafiften çekinir! Üstüne üstlük Ziraat Türkiye kupasında bu takımı ayrıca ilk 16’ya çıkaranın da Erkan Sözeri olduğunu ayrıca hatırlatırım. Bence siz az biraz topa basın, top çevirin. Üstüme belki vazife değil ama yine de diyorum. Rahat bırakın lütfen şu takımı. Herkes işine baksın. Bu benim son kararımdır. Nokta.

Türkiye Sürat Pateni Milli takımının yaz dönemi kampı için Sinop’a gittiğimde tanışmıştım Dr. Mustafa Usanmaz ile. Devlet Hastenesi Başhekim Yardımcısı olan Usanmaz’ın, Yakutiye Belediyesi eski Başkan Yardımcılarından Zülküf Usanmaz’ın oğlu olduğunu öğrendiğimde de aramızda bir dostluk oluşmuştu. 3 yıl önce Sinop’ta kaldığımız 26 gün boyunca sporcularımızın sağlığı ile yakından ilgilendi ve çoğunluğunu Erzurumlu sporcuların oluşturduğu milli takımımızın gönüllü bir sağlık elemanı gibi çalışmıştı. İntaniye uzmanı Mustafa Usanmaz’ın bir süre sonra başhekim yardımcılığı yaptığı Sinop Atatürk Devlet Hastanesi’ne bu defa başhekim olduğunu öğrendiğimde inanılmaz mutlu oldum. Yapan, edenin canına sağlık. Cuk oturdu bu atama. Sinop Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan eşinin tayini sebebiyle eş durumundan gittiği tescilli bu huzur şehrinde başhekim olduktan sonra bir çok ilk’i gerçekleştirdiğini öğrenince de sevincim bir kat daha arttı.
***

***
Hastanesine değil ama bir gün yolunuz bir gün Sinop’a düşerse inanıyorum ki çevresine de yaptığı pozitif enerjisi ile Erzurumlu bu başhekim ile illa ki hemşehrisi olduğunuz için gurur duyacaksınız..


Bundan iyisi Elsi vaikiki!
Vali Okay Memiş’in her fırsatta dile getirdiği Tekstilkent rüyası gerçek oluyor! Türkiye’nin en zengin 10 kişinin arasında yeralan işadamı Mustafa Küçük’ün sahibi olduğu dünyaca ünlü firmalardan LC WAIKIKI’nin yer teslimine geldiğini gözlerimle görmemiş olsam, ben hala Tekstilkent’in bir çokları gibi rüya, ütopya olduğunu sanacaktım! Hafta sonu yapılan çalışmaları yerinde görmek için bir grup arkadaşımla gittiğim İkinci Organize Sanayi Bölgesinde ne yalan söyleyeyim, işin ciddiyetine tam inandım. Sadece mont ve kışlık kaban üretimi için 2 tesisi ihale ile alan LC WAIKIKI firmasının 2 idarecisi ile yer teslimi anlaşması yapılıyordu ben oradayken. Toplam 7 bin 800 metrekarelik kapalı alan iki tesiste baharın üretime başlayacak olan LC Waıkıkı’nin üst düzey yöneticileri, ilk etapta çalıştıracakları 250 kişiye Ocak ayında eğitim vererek siftah yapacaklarını söylerken ne denli kararlı olduklarını gözlemem için yeterli oldu. Malatya ve Van’da da üretim tesisleri olan LC Waıkıkı, buradaki tesislerde 800 civarında kişiye istihdam sağlamayı hedefliyor ki, Erzurum’un kanayan yarası olan işsizliğin önüne geçilecek dev bir adım olarak görürüm bunu ve bu kararda emeği geçen başta Vali bey olmak üzere herkese teşekkür ediyorum.. Bu arada, sürekli misafir ağırlayan Organize Sanayi Bölgesi Müdürü Fırat Karakaya’nın da gelinen noktada çorbada çok tuzunun olduğunu söyleyeyim de hakkı kalmasın bende!


Böyle şeyleri galiba en son ben duyuyor sanırdım ama bu defa öyle olmamış. Yakın çevreme de sordum, onlar da ilk defa duyuyorlar Erdinç Şıktar’ın dekan olduğunu. Esasında Aziziye Belediye Başkanı Muhammet Cevdet Orhan dün kendi facebook sayfasında paylaşmasa yine duymayacaktım bu atamayı. İnanılmaz sevindim, cuk oturan bir atama olmuş, ETÜ Rektörünü kutlarım. Erdinç Şıktar’ı bir zamanların efsane profesyonel kulüplerinden TEK 12 Martspor’da futbolculuğundan tanırım. Kendine bakan, bir profesyonel futbolcuda olması gereken özelliklere sahip beğendiğim bir savunma oyuncusuydu. Futbolu bıraktıktan sonra2000 yılından sonra akademik çalışmalara ağırlık verdi ve bunun meyvesini nihayet ETÜ’de yeni kurulan Spor Bilimleri Fakültesi’ne dekan atanarak aldı. En son Atatürk Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde dekan yardımcılığı yapan Şıktar’ın bu atama sebebiyle dün kutlamak için aradığımda profesörlüğünü de yeni öğrenince hem sevindim, hem de ne yalan söyleyeyim utandım. İnanıyorum ki ETÜ Prof.Dr.Erdinç Şıktar sayesinde Atatürk Üniversitesi’nden geri kalmayacak ve adını daha çok basında duyuran Üniversitelerden olacak.

Anlatması kadar sanmam ki kolay olsun!
Fransız yazar Montaigne ‘’Bir kapıyı itmeden açık olup olmadığını anlayamazsın’’ der. Sarıkamış harekatının 105’nci yıl münasebetiyle yapılan etkinliklere, mesajlara bakıyorum da bana çok sıcak gelmiyor nedense. Tamam, torunları olarak vefa gösteriyoruz filan ama, dedelerimizin yaşadıklarını anlamamız mümkün değil diye düşünüyorum. 1983 yılında dönemin Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve kuvvet komutanlarının da katıldığı bir anma töreni için dedelerimizin şehir düştüğü o Sarıkamış’ın bölgesini hem de bir zemheri günü görmüş bir tıfıl muhabir olarak biliyorum ki, bugün o anı anlamamız, bilmemiz mümkün değil. Orada askerlerin bir fincanda sunduğu sıcak salep ile dünyaların bağışlandığını hissettiğim o an, o esnada o gün orada dedelerimizin ne denli zorluk içerisinde olduklarını anladığım an olmuştu!
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Seni öyle unutacağım ki, bunu asla unutmayacaksın!
DUVARIN DİLİ: Varlığımı hatırlatan tek şey, apartmandaki sensörlü lamba!