
“(Fakat melekler Lut'a:) "Canı sağolasıca!" dediler, "(Onlar bu durumda seni hiç dinlerler mi?) Baksana, (şehvetten) gözleri dönmüş, körcesine sendeleyip, öteye beriye sarkıntılık yapıp duruyorlar!”
Hicr Suresi / 72
"Dünya hayatına meyledenler deniz suyu içenlere benzerler. İçtikçe susarlar, susadıkça içerler.” İbn Arabi
En seçkin mekanların en nadide güzelleri…
En pahalı semtlerin gözbebekleri…
Genç kızların kalplerini küfür küfür attıran bir hayat olduğundan bahsedip bizi öldürüyorlar!
Şehvetin karanlık sokaklarında yalpalaya yalpalaya dolaştırıp duruyorlar bizi.
O sokak çıkmaz kardeşim, sana ne vaat ettiler bilmem ama o sokaktan aydınlığa yol yok!
Güzellikte emsalsiz diye kandırılan biçare…
Bütün kızların peşinden koştuğu eros diye dalga geçilen mazlum…
Bu sözler açtıkları bela çukurunun üzerine örttükleri çalı çırpıdan ibaret…
Aslında sevdikleri sen değilsin, beğendikleri hiç olmadın sen…
Onların şehvet oyununun bir parçası olman için, kapana koydukları küçük bir peynir parçasısın o kadar!
Başka kuşları avlamak için avcılar, alıştırdıkları kuşu bağırtırlar, sese gelir havadaki kuşlar ve hepsini birden avlarlar…
Sen av değilsen eğer, avcının işbirlikçisi yaygaracının tekisin demektir.
Hangisi olsan, işleri bittiğinde iltifatlarından kulağına tek kelime çalınmayacak…
Kimse artık sana emsalsiz güzelliğinden bahsetmeyecek…
Kimse seni yanında görmek istemeyecek!
Sen istediğin kadar allıkla doldur gamzelerini ya da en şık elbiselerle gösteriye çıkar bedenini.
Onların şehvetten gözleri dönmüş ey masum, senin kalbinle işleri yok onların.
Onlar körcesine sendeleyip, öteye beriye sarkıntılık yapıp duruyorlar, peki sana ne oluyor!
Sen gel meleklerin “canı sağolasıca” dediklerinden ol!
İnsanların “lanet olsun” dediklerine talip olma.
Hicr Suresi / 72
"Dünya hayatına meyledenler deniz suyu içenlere benzerler. İçtikçe susarlar, susadıkça içerler.” İbn Arabi
En seçkin mekanların en nadide güzelleri…
En pahalı semtlerin gözbebekleri…
Genç kızların kalplerini küfür küfür attıran bir hayat olduğundan bahsedip bizi öldürüyorlar!
Şehvetin karanlık sokaklarında yalpalaya yalpalaya dolaştırıp duruyorlar bizi.
O sokak çıkmaz kardeşim, sana ne vaat ettiler bilmem ama o sokaktan aydınlığa yol yok!
Güzellikte emsalsiz diye kandırılan biçare…
Bütün kızların peşinden koştuğu eros diye dalga geçilen mazlum…
Bu sözler açtıkları bela çukurunun üzerine örttükleri çalı çırpıdan ibaret…
Aslında sevdikleri sen değilsin, beğendikleri hiç olmadın sen…
Onların şehvet oyununun bir parçası olman için, kapana koydukları küçük bir peynir parçasısın o kadar!
Başka kuşları avlamak için avcılar, alıştırdıkları kuşu bağırtırlar, sese gelir havadaki kuşlar ve hepsini birden avlarlar…
Sen av değilsen eğer, avcının işbirlikçisi yaygaracının tekisin demektir.
Hangisi olsan, işleri bittiğinde iltifatlarından kulağına tek kelime çalınmayacak…
Kimse artık sana emsalsiz güzelliğinden bahsetmeyecek…
Kimse seni yanında görmek istemeyecek!
Sen istediğin kadar allıkla doldur gamzelerini ya da en şık elbiselerle gösteriye çıkar bedenini.
Onların şehvetten gözleri dönmüş ey masum, senin kalbinle işleri yok onların.
Onlar körcesine sendeleyip, öteye beriye sarkıntılık yapıp duruyorlar, peki sana ne oluyor!
Sen gel meleklerin “canı sağolasıca” dediklerinden ol!
İnsanların “lanet olsun” dediklerine talip olma.