
‘Dondurmam Gaymak’ filminin yönetmeni Yüksel Aksu, Atatürk Üniversitesi öğrencileriyle bir araya geldi. Sinema üzerine sanat dolu bir söyleşi gerçekleştiren Aksu, “Öldükten sonra hatırlanmayı çocukluğumdan beri istemişimdir” dedi.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Ünlü yönetmen Yüksel Aksu, 12. Kar Film Festivali’nde öğrencilerle buluştu. Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin düzenlediği Kar Film Festivali sinema dünyasının önemli ismini öğrencilerle bir araya getirdi. ‘Dondurmam Gaymak’ filmiyle adından çokça söz ettiren Aksu, Nenehatun Kültür Merkezi’nde öğrencilerin sorularını yanıtladı. ‘Anadolu'nun Son Göçerleri’ belgeseliyle Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi belgesel ödülünü alan ünlü yönetmen öğrencilerle sinema üzerine sanat dolu bir söyleşi gerçekleştirdi.

Kendi öykülerinize odaklanın
‘Hakkıyla yönetmen nasıl olunur’u açıklayan Aksu, bir meslekte en iyi olabilmek için hakkıyla-hukukuyla gibi kısıtlamalar yapmamak gerektiğini söyledi. “İyi bir yönetmen olmak için öykülerinize odaklanın, kendinizi anlatın, size ait değerleri anlatın” diyen Aksu, yönetmenliğin bütünleştirici bir meslek olduğunu ifade etti. Yönetmenliğin sınırları olmadığını belirten Aksu, “Herşeyden önce iyi bir fotoğrafçı, ressam, edebiyatçı, şair, müzisyen olman gerekiyor. Çünkü bunların toplamında bir estetik değer üretiyorsun. Bütün bu saydıklarımdan az anladığın için de yönetmen olabiliyorsun aslında. Bu saydığım konuların uzmanı olamayabilirsin ama hepsinden biraz anladığın için iyi bir yönetmen olabilirsin” diye konuştu.
Ölümsüzlüğün peşinden koşuyorum
Sinemada sektöründe yer alış hikayesini ve kendi sinema değerlerinin var oluş gayesini anlatan Aksu, “Sembolik bile olsa ölümsüzlüğün peşinden koşuyorum” dedi. Öldükten sonra hatırlanmayı çocukluğundan beri istediğini söyleyen Aksu, “Ben film çekmeyi sevdim. 90 dakikalık bir simülasyon yaratmayı ve bununla insanların hoşça vakit geçirmesini sevdim. Benim sinemada var oluş derdim şu, sinema yaparken bir veciz olması, bir cümlesi olması, insanın vicdanına bir şey koymak” ifadelerini kullandı.
Edebiyat ve sinemanın rekabet şansı yok
Sinema sanatı ile edebiyatın anlatım ayrışıklığına değinen Aksu, “Edebiyatın 5 bin yıllık geleneği ile sinemanın henüz boy ölçüşmesi kolay değil” diyerek sinemanın henüz edebiyatla yarışma şansının olmadığını vurguladı. İmgeleme, metafor ve sembolleştirmenin henüz sinemada mümkün olmadığını belirten Aksu, şöyle dedi: “ Sinema ve edebiyat birbirleriyle müsabaka yapabilir, ama rekabet yapma şansı yok. Sinema erişim, yaygınlık ve tüketim kolaylılığı açısından kıymetli. O da tedavülle ilgili. Edebiyat interaktif, sinema ise total yani bütünleşik bir sanat dalı” .
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Ünlü yönetmen Yüksel Aksu, 12. Kar Film Festivali’nde öğrencilerle buluştu. Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin düzenlediği Kar Film Festivali sinema dünyasının önemli ismini öğrencilerle bir araya getirdi. ‘Dondurmam Gaymak’ filmiyle adından çokça söz ettiren Aksu, Nenehatun Kültür Merkezi’nde öğrencilerin sorularını yanıtladı. ‘Anadolu'nun Son Göçerleri’ belgeseliyle Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi belgesel ödülünü alan ünlü yönetmen öğrencilerle sinema üzerine sanat dolu bir söyleşi gerçekleştirdi.

Kendi öykülerinize odaklanın
‘Hakkıyla yönetmen nasıl olunur’u açıklayan Aksu, bir meslekte en iyi olabilmek için hakkıyla-hukukuyla gibi kısıtlamalar yapmamak gerektiğini söyledi. “İyi bir yönetmen olmak için öykülerinize odaklanın, kendinizi anlatın, size ait değerleri anlatın” diyen Aksu, yönetmenliğin bütünleştirici bir meslek olduğunu ifade etti. Yönetmenliğin sınırları olmadığını belirten Aksu, “Herşeyden önce iyi bir fotoğrafçı, ressam, edebiyatçı, şair, müzisyen olman gerekiyor. Çünkü bunların toplamında bir estetik değer üretiyorsun. Bütün bu saydıklarımdan az anladığın için de yönetmen olabiliyorsun aslında. Bu saydığım konuların uzmanı olamayabilirsin ama hepsinden biraz anladığın için iyi bir yönetmen olabilirsin” diye konuştu.
Ölümsüzlüğün peşinden koşuyorum
Sinemada sektöründe yer alış hikayesini ve kendi sinema değerlerinin var oluş gayesini anlatan Aksu, “Sembolik bile olsa ölümsüzlüğün peşinden koşuyorum” dedi. Öldükten sonra hatırlanmayı çocukluğundan beri istediğini söyleyen Aksu, “Ben film çekmeyi sevdim. 90 dakikalık bir simülasyon yaratmayı ve bununla insanların hoşça vakit geçirmesini sevdim. Benim sinemada var oluş derdim şu, sinema yaparken bir veciz olması, bir cümlesi olması, insanın vicdanına bir şey koymak” ifadelerini kullandı.
Edebiyat ve sinemanın rekabet şansı yok
Sinema sanatı ile edebiyatın anlatım ayrışıklığına değinen Aksu, “Edebiyatın 5 bin yıllık geleneği ile sinemanın henüz boy ölçüşmesi kolay değil” diyerek sinemanın henüz edebiyatla yarışma şansının olmadığını vurguladı. İmgeleme, metafor ve sembolleştirmenin henüz sinemada mümkün olmadığını belirten Aksu, şöyle dedi: “ Sinema ve edebiyat birbirleriyle müsabaka yapabilir, ama rekabet yapma şansı yok. Sinema erişim, yaygınlık ve tüketim kolaylılığı açısından kıymetli. O da tedavülle ilgili. Edebiyat interaktif, sinema ise total yani bütünleşik bir sanat dalı” .