
Ak Parti ve O’nu besleyen geçmişi, 2000’li yılların başına kadar, Ülkemizde halkı en çok etkileyen ana akım, 2002’den sonra da, devleti değişime en çok zorlayan parti olmuştur. Halkımız, kendi iyiliğine bu değişimi gerçekleştiren Ak Parti’ye ve O’nun lideri Sn. Erdoğan’a karşı büyük bir sevgi ve saygı beslemektedir. Bu sevgi ve saygı her gün daha da artmaktadır. Fakat bu değişime direnen bir kesim, Ak Parti’ye ve özellikle de Başbakan Erdoğan’a karşı düşmanlık beslemekte ve bunu her vesileyle körüklemektedir. Bu yazımızda bu kesimi ve bu kesimin düşmanlığının nedenlerini analiz edeceğiz.
Sevgili Dostlar, yaklaşık 1850’li yıllardan itibaren, Avrupa’daki bazı ideolojik grupların da desteğiyle, Osmanlı devlet bürokrasisinde ortaya çıkmış bir kesim vardır. Bu kesim, Devletin üst katmanlarında palazlanmış, güçlenmiş, imkân bulunca da birçok padişahı alaşağı etmiş, öldürmüş, Osmanlı Devlet yönetimini ele geçirince de O’nu yıkmış ve tarihe gömmüştür. Bu kesim, Osmanlının son dönemine kara bir leke gibi damgasını vurmuş bir kesimdir.
Bu kesimin şimdiki adı: CHP’dir. Esasen CHP, görünüşte Cumhuriyet döneminde kurulmuş bir siyasal partidir. Fakat O, sadece bir parti değil, birçok siyasal, sosyal ve bürokratik kuruluşun çatı örgütüdür. Ya da, Ülkemizdeki derin devletin siyasi çatısıdır, denebilir.
Osmanlıdaki o kesimin ve Türkiye Cumhuriyetindeki CHP’nin Milletimizle kavgasının asıl sebebi, Milletimizin, Milletimiz oluşu ve Onu, O, yapan değerlerine sıkı sıkıya bağlı oluşudur. Milletimiz kendi değerlerine ne kadar bağlı ise, CHP’ de milletimizden ve değerlerimizden o kadar kopuktur. O, Milletimiz de kendi değerlerinden kopmasını istemektedir.
Buna karşın, Sultan Abdülhamit’le başlayan, Mehmet Akif ve arkadaşlarıyla güçlenen, rahmetli Necip Fazıl, Eşref Edip, Bediüzzaman Said Nursi, Merhum Süleyman Hilmi Tunahan ve daha birçok zevatın çalışmalarıyla temellenen; Rahmetli Menderes ve arkadaşlarıyla Millet gündemine getirilen bir davamız vardır. Rahmetli Erbakan onu Milli bir dava hüviyetine kavuşturmuş, Özal’la birlikte evrenselleştirmiştir. Bu dava, Milletimizin inancını, tarihini ve kültürünü iyice öğrenmesinin önündeki engelleri ortadan kaldırıp onu içselleştirmesini sağlama davasıdır. Buna paralel olarak, çağın bilgisi, becerisi ve teknolojisini de öğrenip, onu yeniden üretir duruma gelmesini sağlamak, en hassas olduğumuz konudur. Ayrıca Milletimiz, belirttiğimiz bu çağdaş anlayış ve yapısını, kişisel, ailevi, toplumsal ve kamu hayatında uygulamak üzere de kendi içinde örgütlenmesinin önünü açmak bizim kızıl elmamızdır.
İşte yıllardan beri asıl sorun, burada düğümlenmektedir. CHP, böyle bir davayla ortaya çıkılmasını, kendisi açısından Millete karşı artık kavga değil, bir savaş sebebi saymış ve top yekûn Milletimize ve O’nun öncülerine saldırmış ve halen de saldırmaktadır. Bu saldırısında ezemediklerini, ya da ortadan kaldıramadıklarını çok çirkin iftira ve karalama kampanyalarıyla yıpratmaya çalışmıştır ve halen de çalışmaktadır. Örneğin CHP adını almadan önce bu kesimin, alaşağı edemeyince Sultan Abdülhamit’e karşı müthiş bir düşmanlık ve bir karalama kampanyası yürütmüş olduğunu görürüz. Osmanlı Devletine en büyük hizmeti yapmış olan bu Zatı, haksız yere Ülkede ve dünyanın önemli başkentlerinde diktatör, despot, baskıcı, hırsız, yolsuz gibi kütü sıfatlarla yaftalamış ve O’nu yıpratmıştır. Ayrıca Mehmet Akif başta olmak üzere o dönemin İslamcılarının da başına olmadık felaketleri de getirmiştir. Daha sonra Osmanlılara yaptıklarını, CHP olarak Menderes’e yapmış, haksız yere onu asmış, Rahmetli Özal ve Merhum Erbakan’a da bu CHP, büyük zulüm yapmıştır. Onlara yönelik te benzer iftira kampanyaları düzenlemiş ve yürütmüştür. Zaten CHP’nin tarihine baktığımızda, başarılı olduğu tek alanın, bu iftira ve yalan kampanyalarını başarıyla yürütmek olduğunu görürüz.
Şuna dikkatinizi çekerim: CHP’nin, 150 yıldan beri diktatör, despot, baskıcı, hırsız, yolsuz ve benzeri kütü sıfatlarla yaftalayıp aleyhlerine müthiş kampanyalar yürüttüğü, Ülkemizin bu değerli 4 devlet adamı, aslında hem madde, hem de mana planında bu ülkeye en büyük hizmetleri yapmış insanlardır. CHP açısından onların tek suçu, yukarıda bahsettiğimiz milli davamıza candan bağlı oluşlarıdır. Eğer bu değerli insanlar ırkçı, solcu, ya da eyyamcı olsalardı, CHP asla bunu yapmaz, aksine onların heykelini dikerdi.
Sevgili dostlar, işte bugün CHP’nin Başbakan Erdoğan’a düşmanca davranmasının, O’nun aleyhinde kirli kampanyalar yürütmesinin asıl sebebi burada yatmaktadır. Fakat sevgili dostlar şunu unutmayın, Abdülhamid’i tahttan indirenler, ardından dünya devleti Osmanlıyı yıktılar; Menderes’i asanlar, demokrasiyi katledip Ülkeyi geri götürdüler; Özal’ı zehirleyenler bu Ülkeye, sömürü düzeni olan ‘kara Çarşamba’yı yaşattılar; 28 Şubat ve sonrasında Erbakan’a zulmedenler, hem Ülkenin eğitim sistemini bozdular, hem de 2001-2002 ekonomik krizini yaşatıp 100’lerce milyar dolarlık millet malını talan ettiler. Başbakan Erdoğan’a karşı yürüttükleri kampanyada başarılı olurlarsa neler olabileceğini varın da siz düşünün.
Ancak Sevgili Başbakanımız Sn. Erdoğan, Milletimizle beraber başlattığı yürüyüşünü sürdürecek, biz de millet olarak O’na her türlü desteği severek vereceğiz. Bu dava da Allah’ın izniyle O’nun öncülüğünde hedefine ulaşacaktır.