
Saygıdeğer okurlarımız bu haftadan itibaren her hafta kadim şehir Erzurum’un geçmişine tarihi bir yolculuğa çıkacak ve kaybolan mahallelerimizi kalemimizin yetebildiği kadar irdelemeye çalışacağız. Süreç içerisinde sizlerin desteklerinizi bekliyor ve sizlere keyifli okumalar diliyorum.
Hamasi menkıbeler diyarı Erzurum, büyük askeri ticari yolların düğüm noktasında bulunması bakımından asırlar boyunca kıymet ve ehemmiyetini muhafaza etmiş, kadim bir Türk beldesidir. Erzurum, büyük Türk milletinin tarihi misyonu ve alın yazısında her zaman Anadolu’nun kilidi ve anahtarı konumunu üstlenmiş ve Erzen-i Rum’dan bu yana Türk milletine vatan olmuş kutlu beldelerden biridir. 40° 15´ ve 42° 35´ doğu boylamları, 40° 57´ ve 39° 10´ kuzey enlemleri arasında toplam 25.066 km2 yüzölçümüyle Erzurum Doğu Anadolu Bölgesinin Erzurum-Kars Bölümü ile Karadeniz Bölgesinin Doğu Karadeniz Bölümünde yer alır. İl, Karasu, Aras ve Çoruh havzalarının başlangıç yerinde; Karadeniz, Basra Körfezi ve Hazar denizine su boşaltan bir ildir. Kuzeyinde Artvin-Rize, batısında Bayburt-Erzincan, güneyinde Bingöl-Muş, doğusunda Ağrı ve Kars illeri yer alır. Erzurum ve çevresi özellikle son kalkolitik ve Eski Tunç çağından itibaren yoğun iskâna ve siyasi olaylara tanık olmuştur. Bunun sebebi ise eski çağlardan beri önemli ticari ve askeri yolların kavşak noktasında yer alması, zengin akarsu ağını bünyesinde bulundurması ve doğal savunma zeminine sahip olmasından kaynaklanmaktadır.
Erzurum; Uzak doğudan gelerek, Trabzon’a ulaşan ipek yolu ile Kafkasya ve İran’dan gelip Karadeniz ve Basra Körfezine ulaşan doğal yolların kavşak noktası üzerinde bulunmakta ve yine aynı zamanda bu ova tarımsal etkinlikler için, insanların yerleşip yaşaması bakımından uygun bir coğrafi alan meydana getirmektedir. Erzurum, binlerce yıl önce parlayıp sönen eski medeniyetlerin bir kavşak yeri olduğu gibi, insanlık tarihinin de en eski çağlardan beri eşine az rastlanan medeniyetlerine sahne olmuş, Doğu Anadolu bölgesinin kuzeydoğusunda yer alan şehirlerden biridir. Hurriler, Kimmerler, İskitler, Medler, Persler, Persleri mağlup eden Makedonyalı İskender’den sonra Selevküsler, Partlar (Arsaklılar), ve Romalılar, Saltuklular, Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar bölgeye egemen olmuşlardır. Şehrin yer aldığı Kuzeydoğu Anadolu ise güneyde Doğu Anadolu ve Mezopotamya, güneydoğu da İran, kuzeydoğu da Kafkasya, Kuzey-kuzeybatı da Karadeniz ve güneybatı da Orta Anadolu bozkırları arasında bir geçiş güzergâhıdır. Kuzeydoğu Anadolu bölgesi, su kaynaklarının fazla olması, doğal sığınma yerlerinin varlığı nedeniyle prehistorik dönemden beri yerleşim görmüştür. Bu yerleşim M.Ö. III. binde daha da fazladır.
Kuzeydoğu Anadolu da paleolitik, mezolitik, neolitik dönemlerine ait yerleşim yerlerine yapılan kazılar sonıcında rastlanılmış ve dönemlerle ilgili bulgulara Kars, Bayburt ve Erzurum’da rastlanılmıştır. Erzurum da paleolitik dönemle ilgili ilk bulguyu ise Erzurum-Hasankale yolunun 20–25 km2’ sinde, Yukarı Çakmak köyünün kuzeybatısında söz konusu karayolundan 300 m kadar güneyde ve yola dik duran bir dere yatağının yamacında Kemal Alot bulmuştur. Alot tarafından bulunan kül rengi ve bazalttan yapılan bu alet dönem hakkında önemli bilgilerde vermiştir. Erzurum da paleolitik dönemle ilgili bilgi veren bir diğer yerleşim yeri ise Dumlu yakınlarındaki taş yataklarıdır. Bu iki bulgular ışığın da Erzurum’un alt paleolitik çağdan itibaren iskân gördüğü kabul edilir. Geç Kalkolitik Çağdan itibaren yerleşik hayata sahne olan Erzurum ve çevresi; kazıları yapılan Karaz, Pulur, Güzelova, Sos ve Bulamaç Höyükleri ve henüz kazısı yapılmayan birçok yerleşim alanını da barındırmaktadır. Bu yerleşim yerlerinden en önemlisi ise Karaz’dır.
KAYNAKÇA
Hamasi menkıbeler diyarı Erzurum, büyük askeri ticari yolların düğüm noktasında bulunması bakımından asırlar boyunca kıymet ve ehemmiyetini muhafaza etmiş, kadim bir Türk beldesidir. Erzurum, büyük Türk milletinin tarihi misyonu ve alın yazısında her zaman Anadolu’nun kilidi ve anahtarı konumunu üstlenmiş ve Erzen-i Rum’dan bu yana Türk milletine vatan olmuş kutlu beldelerden biridir. 40° 15´ ve 42° 35´ doğu boylamları, 40° 57´ ve 39° 10´ kuzey enlemleri arasında toplam 25.066 km2 yüzölçümüyle Erzurum Doğu Anadolu Bölgesinin Erzurum-Kars Bölümü ile Karadeniz Bölgesinin Doğu Karadeniz Bölümünde yer alır. İl, Karasu, Aras ve Çoruh havzalarının başlangıç yerinde; Karadeniz, Basra Körfezi ve Hazar denizine su boşaltan bir ildir. Kuzeyinde Artvin-Rize, batısında Bayburt-Erzincan, güneyinde Bingöl-Muş, doğusunda Ağrı ve Kars illeri yer alır. Erzurum ve çevresi özellikle son kalkolitik ve Eski Tunç çağından itibaren yoğun iskâna ve siyasi olaylara tanık olmuştur. Bunun sebebi ise eski çağlardan beri önemli ticari ve askeri yolların kavşak noktasında yer alması, zengin akarsu ağını bünyesinde bulundurması ve doğal savunma zeminine sahip olmasından kaynaklanmaktadır.
Erzurum; Uzak doğudan gelerek, Trabzon’a ulaşan ipek yolu ile Kafkasya ve İran’dan gelip Karadeniz ve Basra Körfezine ulaşan doğal yolların kavşak noktası üzerinde bulunmakta ve yine aynı zamanda bu ova tarımsal etkinlikler için, insanların yerleşip yaşaması bakımından uygun bir coğrafi alan meydana getirmektedir. Erzurum, binlerce yıl önce parlayıp sönen eski medeniyetlerin bir kavşak yeri olduğu gibi, insanlık tarihinin de en eski çağlardan beri eşine az rastlanan medeniyetlerine sahne olmuş, Doğu Anadolu bölgesinin kuzeydoğusunda yer alan şehirlerden biridir. Hurriler, Kimmerler, İskitler, Medler, Persler, Persleri mağlup eden Makedonyalı İskender’den sonra Selevküsler, Partlar (Arsaklılar), ve Romalılar, Saltuklular, Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar bölgeye egemen olmuşlardır. Şehrin yer aldığı Kuzeydoğu Anadolu ise güneyde Doğu Anadolu ve Mezopotamya, güneydoğu da İran, kuzeydoğu da Kafkasya, Kuzey-kuzeybatı da Karadeniz ve güneybatı da Orta Anadolu bozkırları arasında bir geçiş güzergâhıdır. Kuzeydoğu Anadolu bölgesi, su kaynaklarının fazla olması, doğal sığınma yerlerinin varlığı nedeniyle prehistorik dönemden beri yerleşim görmüştür. Bu yerleşim M.Ö. III. binde daha da fazladır.
Kuzeydoğu Anadolu da paleolitik, mezolitik, neolitik dönemlerine ait yerleşim yerlerine yapılan kazılar sonıcında rastlanılmış ve dönemlerle ilgili bulgulara Kars, Bayburt ve Erzurum’da rastlanılmıştır. Erzurum da paleolitik dönemle ilgili ilk bulguyu ise Erzurum-Hasankale yolunun 20–25 km2’ sinde, Yukarı Çakmak köyünün kuzeybatısında söz konusu karayolundan 300 m kadar güneyde ve yola dik duran bir dere yatağının yamacında Kemal Alot bulmuştur. Alot tarafından bulunan kül rengi ve bazalttan yapılan bu alet dönem hakkında önemli bilgilerde vermiştir. Erzurum da paleolitik dönemle ilgili bilgi veren bir diğer yerleşim yeri ise Dumlu yakınlarındaki taş yataklarıdır. Bu iki bulgular ışığın da Erzurum’un alt paleolitik çağdan itibaren iskân gördüğü kabul edilir. Geç Kalkolitik Çağdan itibaren yerleşik hayata sahne olan Erzurum ve çevresi; kazıları yapılan Karaz, Pulur, Güzelova, Sos ve Bulamaç Höyükleri ve henüz kazısı yapılmayan birçok yerleşim alanını da barındırmaktadır. Bu yerleşim yerlerinden en önemlisi ise Karaz’dır.
KAYNAKÇA
- Lütfi Özdemir, “Kutlu Belde Erzurum”,Çağlayan,1, Erzurum 2004, s.6.
- Saliha Koday, Doğu Anadolu Bölgesinde Hayvancılık,Atatürk Üniversitesi Yay.,Erzurum 2005, s.149.
- Erol Kürkçüoğlu, Ortaçağda Erzurum (V-XV.Yüzyıllar),Güneş Vakfı Yay., Erzurum 2007, s.7;
- Osman Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, Turan Neşriyat Yurdu, İstanbul 1973, s.28.
- Gürsoy Solmaz, Ortaçağda Erzurum-Kars Kaleleri, Atatürk Üniversitesi Yay., Erzurum 2001, s.30.
- Selami Kılıç, “Tarihi Süreç İçerisinde Erzurum’un Stratejik Önemi”, Erişim tarihi: 26 Şubat 2006, beyazdoğu.com
- Veli Ünsal, Tarihi ve Arkeolojik Yönüyle Bayburt-İspir-Yusufeli Çoruh Havzası, Trabzon 2006, ss.52–56;
- Alpaslan Ceylan, DoğuAnadolu Araştırmaları, Erzurum-Kars-Iğdır (1998-2008), Güneş Vakfı Yay., Erzurum 2008, s.70.
- Süleyman Çiğdem, Birol Can, “Erzurum Müzesi’nde Bulunan Tarım Aletleri Işığında Geç Kalkolitik ve Tunç Çağlarında Bölgedeki Tarımsal Aktiviteler”, Anadolu, Erzurum 2005, s.13.