
Kahramanmaraş depremlerinden sağ kurtulanlar için Erzurum otelleri kapılarını açtı. 800’e yakın yatak ayrılan otellerde, ilk etapta afet bölgesinden gelen 100 kişinin her ihtiyacı karşılanıyor. Depremden iki muhabbet kuşuyla birlikte kurtulan Özçelik ailesi ve iki çocuğuyla kente gelen Türker ailesi, zorlu süreci Pusula Gazetesi’ne anlattı. Halime Özçelik: “Resmen kıyamet koptu. Evden çıkan o ses, deprem anındaki ses çok korkunçtu. Bütün eşyalarımız düştü, iç duvarlar yıkıldı” dedi.
Manolya BULUT-PUSULA
Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerden sonra gidecek yeri olmayanlar çevre illerde yardım aradı. Erzurum otelleri ise, kapılarını depremzedeler için sonuna kadar açtı.
Çatalkaya ve Atlas Otel’in başlattığı iyilik zinciri diğer şehir otelleri ve Palandöken’deki dağ otelleri ile genişledi. Çeşitli otellerden toplam 800 yatak gelecek olan depremzedeler için ayrıldı. Şu ana kadar 400’ü aşkın kişi şehirde konaklayıp başka şehirlerde yaşayan yakınlarının yanına gitti. 100 kişi ise sabit olarak otellerde konaklıyor.
O ailelerden birisi de depremden muhabbet kuşları Bulut ve Minik ile birlikte kurtulan Özçelik ailesi. Evcil hayvanlarını da unutmayarak ölümden kurtaran Halime ve Cevdet çifti üç kızı ve iki torunu ile birlikte Malatya’dan Erzurum’a geldi.

Yeni yapılan binalar yıkıldı
Deprem anını anlatan anne Halime Özçelik, yeni yapılan binaların yıkıldığını söyleyerek, “Pazartesi günü oruç tutacaktım, sahura kalktım. O anda deprem başladı, hafif bir sallantıydı. Kelime-i şehadet getirerek evdekileri kaldırdım. Hepimiz çok büyük bir korku ve panik yaşadık. Küçük kızım o esnada muhabbet kuşlarımızı aldı. Sonra sarsıntı şiddetini artırdı. Resmen kıyamet koptu. Evden çıkan o ses, deprem anındaki ses çok korkunçtu. Bütün eşyalarımız düştü, iç duvarlar yıkıldı. Merdivenlerde de hasar var. Ama evden çıkmayı başardık. Okula sığındık. Orada da ikinci depreme yakalandık. Binaları yapmışlar ama sadece süslemişler. Yeni binalara kesinlikle güvenilmez. Okullar çok sağlam, dikkatimi çekti. İnsanlar da orada kalıyor zaten. Ama yeni yapılanlar tuhaf bir şekilde yıkıldı. Artık nasıl yapıyorlarsa. Özellikle altı dükkân olan binaların hepsi yıkıldı. Binaların hepsi özellikle ikinci depremde yıkıldı. Malatya’nın merkezi bitik, resmen dümdüz oldu. Televizyonda gördüğünüz gibi değil, çok daha korkunç. Eskiden devlet binaları yıkılırdı. Şimdi onlar sağlam kaldı. Yeni yapılan apartmanlar yıkıldı. Mesela TOKİ’lerde hiçbir şey yok” dedi.
Yakınları hala enkaz altında
Malatya’da esnaf olan ve dükkânının da enkaz haline geldiğini söyleyen baba Cevdet Özçelik’in ise dayısının kızı ve çocukları hala enkaz altında. Onlardan gelecek iyi haberi beklediklerini belirterek, “İlk akşam Erzurum’dan ekmek geldi. İlk yediğimiz o oldu. Hala gıda eksikleri var orada. Bize ilk Erzurum’dan yardım ulaştı. Böyle zamanda tek bir kişi gibi oluyoruz ülkece. Allah yardım edenlerin birini bin etsin. Anında herkes seferber oldu. Dadaş derler ya, cidden öyleler. Hepimize sahip çıktılar. Şimdi her ihtiyacımızı da karşılıyorlar. Bakalım süreç neyi gösterirse. Gerekirse gider arabada, çadırda yatarız Malatya’da” diye konuştu.

Ölümü beklediler
Depreme Diyarbakır’daki evlerinde yakalanan Hicran ve Mesut Türker çifti de 7 yaşındaki kızları Dünya ile 1,5 yaşındaki oğulları Güneş’le birlikte otelde konaklıyorlar. Diyarbakır’dan Erzurum’a kendi imkanları ile geldiklerini söyleyen Hicran Türker, “Diyarbakır diğer illere göre biraz daha iyiydi ama hiç kimse eve giremediği için milyonlarca insan dışarıda. Yakıt yok, su, elektrik yok. Ne yapacağımızı bilemedik. Okula sığındık, sıraların üzerinde uyuduk. Göçük altında kalmadık ama ondan sonraki süreç inanın berbat. Bir arkadaşımın ikiz bebeği var, birini çıkardılar biri enkaz altında kaldı. Anlatılmayacak bir duygu. Bir arkadaşım da hala göçük altında. Muhtemelen ölmüştür. Klimanın sesinden, ayak sesinden bile irkiliyoruz. Buraya geldik ama bir gece bile uyumadık. Allah düşmanımıza bile yaşatmasın. Deprem anındaki o iniltiyi, sesi unutamıyorum. Çok korkunç bir şey. Çocuklarımızı yanımıza aldık, öleceksek hep birlikte ölelim diye. Bu deprem durmadı resmen, o kadar uzun sürdü ki. O deprem sesi beynimin bir köşesine işledi resmen. Kahramanmaraş’taki çoğu arkadaşımızdan hala haber alamadık. Burası biraz çocuklara iyi geldi. Kızım bana ‘Allah bize kızdı mı?’ diye sordu. Çocuklara doğruyu da anlatmak lazım. Anlattım depremin nasıl olduğunu, sağlam binalar yapmamız gerektiğini” ifadelerini kullandı.

Kimseyi sokakta bırakmayız
Çatalkaya Otel Müdürü Sefa Işık ise AFAD yetkililerinin kendileriyle iletişime geçtiğini aktararak şunları söyledi; “Devlet nezdinde haber gelmeden otel olarak girişimde bulunduk. AFAD ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nden gelen dönüşlerle ilk üç gün iki otel olarak ilerledik. Şimdi 25 otele çıktık. İrili ufaklı oteller. Herkes belli kapasitede oda ayırdı. 800 kişiye kadar yatak sayımız mevcut. AFAD’tan da geldiler. Elimizdeki verileri paylaştık. Vatandaşlardan da gelenler oluyor. Gelenlerin ihtiyaçlarını karşılamak istiyorlar. Evlerini açmak isteyenler oluyor. Bundan sonra da gelenler olur, kimseyi sokakta bırakmayız. Şimdilik 1 Mart’a kadar dedik ama devamında da ihtiyaca göre şekilleneceğiz. Şu kriz sürecini atlatmaya çalışıyoruz. Devlet kanalı şu an zor ilerliyor, sonuçta olağanüstü bir hal yaşanıyor. Biz onların yükünü de hafifletmek istedik. Herkes elini taşın altına koyacak. Türk halkının ne kadar yüce gönüllü olduğunu da gördük. Bu tür durumlarda ülkemiz olarak birlik beraberlik içindeyiz. Devletten bir şey beklemeden herkes direkt sorumluluk aldı. Bu dünyaya örnek olacak bir olay. Hep birlikte altından kalkacağız inşallah.”
Manolya BULUT-PUSULA
Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerden sonra gidecek yeri olmayanlar çevre illerde yardım aradı. Erzurum otelleri ise, kapılarını depremzedeler için sonuna kadar açtı.
Çatalkaya ve Atlas Otel’in başlattığı iyilik zinciri diğer şehir otelleri ve Palandöken’deki dağ otelleri ile genişledi. Çeşitli otellerden toplam 800 yatak gelecek olan depremzedeler için ayrıldı. Şu ana kadar 400’ü aşkın kişi şehirde konaklayıp başka şehirlerde yaşayan yakınlarının yanına gitti. 100 kişi ise sabit olarak otellerde konaklıyor.
O ailelerden birisi de depremden muhabbet kuşları Bulut ve Minik ile birlikte kurtulan Özçelik ailesi. Evcil hayvanlarını da unutmayarak ölümden kurtaran Halime ve Cevdet çifti üç kızı ve iki torunu ile birlikte Malatya’dan Erzurum’a geldi.

Yeni yapılan binalar yıkıldı
Deprem anını anlatan anne Halime Özçelik, yeni yapılan binaların yıkıldığını söyleyerek, “Pazartesi günü oruç tutacaktım, sahura kalktım. O anda deprem başladı, hafif bir sallantıydı. Kelime-i şehadet getirerek evdekileri kaldırdım. Hepimiz çok büyük bir korku ve panik yaşadık. Küçük kızım o esnada muhabbet kuşlarımızı aldı. Sonra sarsıntı şiddetini artırdı. Resmen kıyamet koptu. Evden çıkan o ses, deprem anındaki ses çok korkunçtu. Bütün eşyalarımız düştü, iç duvarlar yıkıldı. Merdivenlerde de hasar var. Ama evden çıkmayı başardık. Okula sığındık. Orada da ikinci depreme yakalandık. Binaları yapmışlar ama sadece süslemişler. Yeni binalara kesinlikle güvenilmez. Okullar çok sağlam, dikkatimi çekti. İnsanlar da orada kalıyor zaten. Ama yeni yapılanlar tuhaf bir şekilde yıkıldı. Artık nasıl yapıyorlarsa. Özellikle altı dükkân olan binaların hepsi yıkıldı. Binaların hepsi özellikle ikinci depremde yıkıldı. Malatya’nın merkezi bitik, resmen dümdüz oldu. Televizyonda gördüğünüz gibi değil, çok daha korkunç. Eskiden devlet binaları yıkılırdı. Şimdi onlar sağlam kaldı. Yeni yapılan apartmanlar yıkıldı. Mesela TOKİ’lerde hiçbir şey yok” dedi.
Yakınları hala enkaz altında
Malatya’da esnaf olan ve dükkânının da enkaz haline geldiğini söyleyen baba Cevdet Özçelik’in ise dayısının kızı ve çocukları hala enkaz altında. Onlardan gelecek iyi haberi beklediklerini belirterek, “İlk akşam Erzurum’dan ekmek geldi. İlk yediğimiz o oldu. Hala gıda eksikleri var orada. Bize ilk Erzurum’dan yardım ulaştı. Böyle zamanda tek bir kişi gibi oluyoruz ülkece. Allah yardım edenlerin birini bin etsin. Anında herkes seferber oldu. Dadaş derler ya, cidden öyleler. Hepimize sahip çıktılar. Şimdi her ihtiyacımızı da karşılıyorlar. Bakalım süreç neyi gösterirse. Gerekirse gider arabada, çadırda yatarız Malatya’da” diye konuştu.

Ölümü beklediler
Depreme Diyarbakır’daki evlerinde yakalanan Hicran ve Mesut Türker çifti de 7 yaşındaki kızları Dünya ile 1,5 yaşındaki oğulları Güneş’le birlikte otelde konaklıyorlar. Diyarbakır’dan Erzurum’a kendi imkanları ile geldiklerini söyleyen Hicran Türker, “Diyarbakır diğer illere göre biraz daha iyiydi ama hiç kimse eve giremediği için milyonlarca insan dışarıda. Yakıt yok, su, elektrik yok. Ne yapacağımızı bilemedik. Okula sığındık, sıraların üzerinde uyuduk. Göçük altında kalmadık ama ondan sonraki süreç inanın berbat. Bir arkadaşımın ikiz bebeği var, birini çıkardılar biri enkaz altında kaldı. Anlatılmayacak bir duygu. Bir arkadaşım da hala göçük altında. Muhtemelen ölmüştür. Klimanın sesinden, ayak sesinden bile irkiliyoruz. Buraya geldik ama bir gece bile uyumadık. Allah düşmanımıza bile yaşatmasın. Deprem anındaki o iniltiyi, sesi unutamıyorum. Çok korkunç bir şey. Çocuklarımızı yanımıza aldık, öleceksek hep birlikte ölelim diye. Bu deprem durmadı resmen, o kadar uzun sürdü ki. O deprem sesi beynimin bir köşesine işledi resmen. Kahramanmaraş’taki çoğu arkadaşımızdan hala haber alamadık. Burası biraz çocuklara iyi geldi. Kızım bana ‘Allah bize kızdı mı?’ diye sordu. Çocuklara doğruyu da anlatmak lazım. Anlattım depremin nasıl olduğunu, sağlam binalar yapmamız gerektiğini” ifadelerini kullandı.

Kimseyi sokakta bırakmayız
Çatalkaya Otel Müdürü Sefa Işık ise AFAD yetkililerinin kendileriyle iletişime geçtiğini aktararak şunları söyledi; “Devlet nezdinde haber gelmeden otel olarak girişimde bulunduk. AFAD ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nden gelen dönüşlerle ilk üç gün iki otel olarak ilerledik. Şimdi 25 otele çıktık. İrili ufaklı oteller. Herkes belli kapasitede oda ayırdı. 800 kişiye kadar yatak sayımız mevcut. AFAD’tan da geldiler. Elimizdeki verileri paylaştık. Vatandaşlardan da gelenler oluyor. Gelenlerin ihtiyaçlarını karşılamak istiyorlar. Evlerini açmak isteyenler oluyor. Bundan sonra da gelenler olur, kimseyi sokakta bırakmayız. Şimdilik 1 Mart’a kadar dedik ama devamında da ihtiyaca göre şekilleneceğiz. Şu kriz sürecini atlatmaya çalışıyoruz. Devlet kanalı şu an zor ilerliyor, sonuçta olağanüstü bir hal yaşanıyor. Biz onların yükünü de hafifletmek istedik. Herkes elini taşın altına koyacak. Türk halkının ne kadar yüce gönüllü olduğunu da gördük. Bu tür durumlarda ülkemiz olarak birlik beraberlik içindeyiz. Devletten bir şey beklemeden herkes direkt sorumluluk aldı. Bu dünyaya örnek olacak bir olay. Hep birlikte altından kalkacağız inşallah.”