
Reyhani’den sonrası yalan!
‘’Halk ozanlığında Sümmani bir devdi. Sümmani’den sonra Reyhani geldi. Bir dev de o’ydu. Ama Reyhani’den sonrası, yok!’’. Belki günümüzde bir çok halk ozanını kızdıracak, canı ile oynayacak bu sözler bana ait değil. Bu sözler Prof.Dr.Abdulkerim Dinç’e ait. Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Fakültesi Sosyal Bilimler ve Türkçe Eğitimi Bölümü öğretim üyelerinden Prof.Dr. Abdulkerim Dinç, kesinlikle halk ozanlığının ilk temsilcisinin Sümmani, son temsilcisinin de Aşık Yaşar Reyhani olduğunu söylüyor.

‘’Günümüz halk ozanlarında üzülerek söylüyorum imge yok’’ diyen Prof.Dr.Dinç, ‘’ Geçmişte Sümmani’den sonraki boşluk Aşık Yaşar Reyhani ile doldu. Ama Reyhani vefat ettikten sonra o boşluk dolmadı, dolacağa da benzemiyor. Reyhani ile halk ozanlığı bitti’’ dedi. Sayısız kitabı bulunan, şiir denince ilk akla gelen isimlerden olan Türkiye Yazarlar Birliği Erzurum Şubesi yönetim kurulu üyelerinden Prof.Dr.Dinç, bir Reyhani olabilmesi için bir halk ozanının derin bilgiye ve tasavvufa sahip olması gerektiğini ve kırk fırın ekmek yemesi gerektiğini sözlerine ekledi.. Yakın bir tarihte kalp ameliyatı olan, emekliliğini isteyen Prof.Dr.Dinç’in Erzurumlu aşıklardan Mehmet Gülhani ile ilgili bir de kitabı bulunuyor..

Küçükoğlu’nun kredisi var!
Bir zamanların aktif siyaset adamı, seçmenlerin daha çok DYP ve AK Parti’den tanıdığı Recep Küçükoğlu, artık kooperatifçi.. Tarım Kredi Kooperatifi Bölge Birliği’nın Doğu bölgesindeki üyeleri, 4 yılda bir belirlenen birlik başkanlığı görevi için Recep Küçükoğlu’nda karar kıldı. Aralarında Kars, Iğdır, Ağrı ve Ardahan illerinin Tarım Kredi kooperatifine bağlı üyelerinin de katıldığı seçimde 7 kişilik yönetim belirlenirken, başkanlık için yine bir Erzurumlu, bu defa Recep Küçükoğlu tercih edildi. Kuşkusuz Küçükoğlu’nun bu göreve getirilmesinde gerek kendi şahsi özelliği ve gerekse bu alanda Erzurum’un lokomotif görevini üstlenen bir çekim merkezi olması, büyük rol oynadı. Doğu’da tarım kredi kooperatifleri yine bir Erzurumluya emanet edildi. Başlıkta Küçükoğlu’nun kredisi var demem de biraz da o yüzdendir.. Daha önce Erzurumlu Rıfat Bezginoğlu’nun başkanlığını yaptığı birlik başkanlığına getirilen Recep Küçükoğlu’nun yönetiminde şu isimler yeraldı: İntikam Güneş (IĞDIR),Ensar Bilgin (Ardahan), Adnan Çelik (Patnos) Cengiz Uçum (Susuz), Erdal Avcıoğlu (Narman), Turan Kahveci(Selim).
Bir taraf siyah olur bir taraf beyaz!

İlk defa bizim PUSULA’da gördüm.
Büyükşehir Belediyesi Erzurum’un değişik yerlerine kedi evleri yapmış.
Sokaktaki başıboş kedilerin hem soğuktan hem de sıcaktan korunması için yapılmış barınaklar bunlar.
Yavru kediler için de süt bırakıyormuşlar ayrıca.
Gerçi böyle işleri İstanbul ve Eskişehir gibi büyükşehirlerde genelde kent konseyleri yapıyorlar ama neyse, yapılmış olması en kıymetlisi.
Günümü güzelleştiren, günboyu mutlu olduğumu hissettiren, Büyükşehirde yaşadığımı belli eden, sıcak, sımsıcak bir haberdi bu.
Teşekkürlerimiz Büyükşehir Belediyesi’ne ve Ahmet Kılıç başkanımın liderliğindeki Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı çalışanlarına gelsin.
***
Doğum yapan kızını ziyarete gelen, uzun yıllar görev yaptığı Erzurum’da herkeslerin de tanıdığını sandığım nöroloji uzmanı Dr. Mehmet Yavuz ile biraraya geldik önceki gün.
Damadı Emrah Midilliç’in aracı ile bir Erzincan yapmış, sonrasında dönmüş, Erzurum’da tur atmış.
Kavşaklardaki kırmızı ışık sürelerinden yana dert yandı durdu.
Aklına geldikçe çıldırıyor, ha bire gündeme getirip duruyordu gün boyu.
Ulaşım Daire Başkanı Abdulgafur Yeniay ile telefonda görüştürmeme rağmen, ‘’hiçbir ilde bu kadar uzun süreli kırmızı ışık yok’’ diyen ve öfkesi bir türlü dinmeyen Dr.Yavuz’a hak vermedim desem yalan olur.
Uyarılarımız Büyükşehir’e ve sinyalizasyon işine artık bir kafa yorması gerekenlere gelsin..

Kapanan beldelerin halkı ‘illa da yerinde hizmet’ diyor, başka bir şey demiyor..
Bir yalnızlık şarkısı çalar sazım!
Bilindiği üzere yasa gereğince Erzurum’da da beldelerin tamamı, bir süre önce kapatılmış, merkeze bağlanmıştı. Bu yerler, Aşkale Kandilli ve Yeniköy, Yakutiye Dumlu ve Dadaşköy, Çat Yavi, Narman Şekerli, Pasinler Alvar, Köprüköy Yağan, İspir Maden Köprübaşı ve Çamlıkaya, Tortum Şenyurt, Pehlivanlı, Bağbaşı ve Serdarlı, Karaçoban Kopal, Hınıs Halilçavuş, Şenkaya Paşalı. Bir mahalle veya köy statüsünü alan bu beldeler arasında öyleleri var ki ileriye gideceğine geriye gitmiş. Her ne kadar Büyükşehir Belediyesi ve bağlı bulundukları ilçe belediyelerinin uhdesinde olsa dahi kesinlikle ihmale uğramışlar ve eski hüviyetlerini tamamen kaybetmişler. Adeta dün hizmet alan bu beldelere himmet edilir hale gelinmiş. Tabi bunu ben özellikle bazı beldelerin durumunu görünce daha iyi anlıyorum. En çarpıcı örneklerden biri Aşkale’nin beldesi olan Kandilli. Bir zamanların gözde belgesi onca yapılan hizmete karşın kuş uçmaz, kervan geçmez yere dönüşmüş. Herşeyden önce yaşayan o canlı nüfus azalmış, tamamen gözlerden ırak bir duruma gelmiş. Aynı şey Narman’ın Şekerli, Tortum’un Bağbaşı, İspir’in Çamlıkaya ve Yakutiye’ye bağlı Dumlu için de geçerli.

Konuştuğum gerek bu kapanan beldelerdeki yaşayan vatandaşlar ve gerekse belediye başkanları, ille de yerinde hizmet diyor, başka bir şey demiyor.. Ne kadar Büyükşehir ve ilçe belediyeleri hizmet götürse de yerinde yapılan hizmeti tutmadığını ifade eden belediye başkanları ile vatandaşlar, ‘’Belde belediyeleri belediye sınırları içerisinde yaşayan vatandaşların tüm ihtiyaçlarını karşılamak için çaba göstermekteydiler. Belediyeler ayrıca merkezi idareyle bağlı olan eğitim, sağlık, tarım, orman gibi konularda ilgili kurum ve kuruluşlara da yardımcı olmaktaydılar. Okulların, sağlık ocaklarının, camilerin ihtiyaçları çoğu zaman belediyelerce karşılanmakta, hatta yeni okul, cami, sağlık ocağı yaparak, küçük sanayi, hal, pazaryeri, hayvan pazarı, mezbaha, çarşı, düğün salonu gibi hizmet binaları yaparak hizmet vermekteydi. Belde belediyelerin kapatılması, belediyelerce verilen bu hizmetlerin aksayabileceğini düşündürtmüştür’’ diyorlar. Kapanan beldelere yapılan hizmetler herşeyden önce görünmüyor. El yardımı gibi görünüyor ve gerçekte de vatandaş açısından bir karşılık bulmuyor. Kesinlikle yakınmalara katılıyorum ve bir kere daha bu konuda geniş kapsamlı bir toplantının elzem olduğunu düşünüyorum. Bu benim son kararımdır.

Oldu da bitti maşallah..
Bir süredir şehrin metruk haldeki binalarından olan Ali Ravi Caddesi üzerindeki eski İl Halk Kütüphanesi de sonunda yıkıldı. Dün sabahtan itibaren yıkımına başlanan İl Halk Kütüphanesinin yerinde şimdi yeller esiyor. Ne zamandır yıkılması beklenen, bir türlü de gerçekleşmeyen binanın yıkımı ile bölge rahat bir nefes alırken, artık vatandaşlar askeri lojmanların da yıkılmasıyla burasının millet bahçesine döneceği anı bekler oldu. ‘’Burası kesinlikle imara açılmamalı, süratle millet bahçesi olmalı. Bu alan Yoncalık bölgesine rahat nefes aldıracak bir alana dönüşmeli’’ diyen vatandaşlar, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’den özellikle bunu istiyor ve bekliyor.
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Kendime yalan söylediğimden beri, kimseye inanmıyorum! (Oscar Wilde)
DUVARIN DİLİ : Canım, karakterin yere düşmüş, onu bir alıver ordan!
‘’Halk ozanlığında Sümmani bir devdi. Sümmani’den sonra Reyhani geldi. Bir dev de o’ydu. Ama Reyhani’den sonrası, yok!’’. Belki günümüzde bir çok halk ozanını kızdıracak, canı ile oynayacak bu sözler bana ait değil. Bu sözler Prof.Dr.Abdulkerim Dinç’e ait. Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Fakültesi Sosyal Bilimler ve Türkçe Eğitimi Bölümü öğretim üyelerinden Prof.Dr. Abdulkerim Dinç, kesinlikle halk ozanlığının ilk temsilcisinin Sümmani, son temsilcisinin de Aşık Yaşar Reyhani olduğunu söylüyor.

‘’Günümüz halk ozanlarında üzülerek söylüyorum imge yok’’ diyen Prof.Dr.Dinç, ‘’ Geçmişte Sümmani’den sonraki boşluk Aşık Yaşar Reyhani ile doldu. Ama Reyhani vefat ettikten sonra o boşluk dolmadı, dolacağa da benzemiyor. Reyhani ile halk ozanlığı bitti’’ dedi. Sayısız kitabı bulunan, şiir denince ilk akla gelen isimlerden olan Türkiye Yazarlar Birliği Erzurum Şubesi yönetim kurulu üyelerinden Prof.Dr.Dinç, bir Reyhani olabilmesi için bir halk ozanının derin bilgiye ve tasavvufa sahip olması gerektiğini ve kırk fırın ekmek yemesi gerektiğini sözlerine ekledi.. Yakın bir tarihte kalp ameliyatı olan, emekliliğini isteyen Prof.Dr.Dinç’in Erzurumlu aşıklardan Mehmet Gülhani ile ilgili bir de kitabı bulunuyor..

Küçükoğlu’nun kredisi var!
Bir zamanların aktif siyaset adamı, seçmenlerin daha çok DYP ve AK Parti’den tanıdığı Recep Küçükoğlu, artık kooperatifçi.. Tarım Kredi Kooperatifi Bölge Birliği’nın Doğu bölgesindeki üyeleri, 4 yılda bir belirlenen birlik başkanlığı görevi için Recep Küçükoğlu’nda karar kıldı. Aralarında Kars, Iğdır, Ağrı ve Ardahan illerinin Tarım Kredi kooperatifine bağlı üyelerinin de katıldığı seçimde 7 kişilik yönetim belirlenirken, başkanlık için yine bir Erzurumlu, bu defa Recep Küçükoğlu tercih edildi. Kuşkusuz Küçükoğlu’nun bu göreve getirilmesinde gerek kendi şahsi özelliği ve gerekse bu alanda Erzurum’un lokomotif görevini üstlenen bir çekim merkezi olması, büyük rol oynadı. Doğu’da tarım kredi kooperatifleri yine bir Erzurumluya emanet edildi. Başlıkta Küçükoğlu’nun kredisi var demem de biraz da o yüzdendir.. Daha önce Erzurumlu Rıfat Bezginoğlu’nun başkanlığını yaptığı birlik başkanlığına getirilen Recep Küçükoğlu’nun yönetiminde şu isimler yeraldı: İntikam Güneş (IĞDIR),Ensar Bilgin (Ardahan), Adnan Çelik (Patnos) Cengiz Uçum (Susuz), Erdal Avcıoğlu (Narman), Turan Kahveci(Selim).
Bir taraf siyah olur bir taraf beyaz!

İlk defa bizim PUSULA’da gördüm.
Büyükşehir Belediyesi Erzurum’un değişik yerlerine kedi evleri yapmış.
Sokaktaki başıboş kedilerin hem soğuktan hem de sıcaktan korunması için yapılmış barınaklar bunlar.
Yavru kediler için de süt bırakıyormuşlar ayrıca.
Gerçi böyle işleri İstanbul ve Eskişehir gibi büyükşehirlerde genelde kent konseyleri yapıyorlar ama neyse, yapılmış olması en kıymetlisi.
Günümü güzelleştiren, günboyu mutlu olduğumu hissettiren, Büyükşehirde yaşadığımı belli eden, sıcak, sımsıcak bir haberdi bu.
Teşekkürlerimiz Büyükşehir Belediyesi’ne ve Ahmet Kılıç başkanımın liderliğindeki Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı çalışanlarına gelsin.
***
Doğum yapan kızını ziyarete gelen, uzun yıllar görev yaptığı Erzurum’da herkeslerin de tanıdığını sandığım nöroloji uzmanı Dr. Mehmet Yavuz ile biraraya geldik önceki gün.
Damadı Emrah Midilliç’in aracı ile bir Erzincan yapmış, sonrasında dönmüş, Erzurum’da tur atmış.
Kavşaklardaki kırmızı ışık sürelerinden yana dert yandı durdu.
Aklına geldikçe çıldırıyor, ha bire gündeme getirip duruyordu gün boyu.
Ulaşım Daire Başkanı Abdulgafur Yeniay ile telefonda görüştürmeme rağmen, ‘’hiçbir ilde bu kadar uzun süreli kırmızı ışık yok’’ diyen ve öfkesi bir türlü dinmeyen Dr.Yavuz’a hak vermedim desem yalan olur.
Uyarılarımız Büyükşehir’e ve sinyalizasyon işine artık bir kafa yorması gerekenlere gelsin..

Kapanan beldelerin halkı ‘illa da yerinde hizmet’ diyor, başka bir şey demiyor..
Bir yalnızlık şarkısı çalar sazım!
Bilindiği üzere yasa gereğince Erzurum’da da beldelerin tamamı, bir süre önce kapatılmış, merkeze bağlanmıştı. Bu yerler, Aşkale Kandilli ve Yeniköy, Yakutiye Dumlu ve Dadaşköy, Çat Yavi, Narman Şekerli, Pasinler Alvar, Köprüköy Yağan, İspir Maden Köprübaşı ve Çamlıkaya, Tortum Şenyurt, Pehlivanlı, Bağbaşı ve Serdarlı, Karaçoban Kopal, Hınıs Halilçavuş, Şenkaya Paşalı. Bir mahalle veya köy statüsünü alan bu beldeler arasında öyleleri var ki ileriye gideceğine geriye gitmiş. Her ne kadar Büyükşehir Belediyesi ve bağlı bulundukları ilçe belediyelerinin uhdesinde olsa dahi kesinlikle ihmale uğramışlar ve eski hüviyetlerini tamamen kaybetmişler. Adeta dün hizmet alan bu beldelere himmet edilir hale gelinmiş. Tabi bunu ben özellikle bazı beldelerin durumunu görünce daha iyi anlıyorum. En çarpıcı örneklerden biri Aşkale’nin beldesi olan Kandilli. Bir zamanların gözde belgesi onca yapılan hizmete karşın kuş uçmaz, kervan geçmez yere dönüşmüş. Herşeyden önce yaşayan o canlı nüfus azalmış, tamamen gözlerden ırak bir duruma gelmiş. Aynı şey Narman’ın Şekerli, Tortum’un Bağbaşı, İspir’in Çamlıkaya ve Yakutiye’ye bağlı Dumlu için de geçerli.

Konuştuğum gerek bu kapanan beldelerdeki yaşayan vatandaşlar ve gerekse belediye başkanları, ille de yerinde hizmet diyor, başka bir şey demiyor.. Ne kadar Büyükşehir ve ilçe belediyeleri hizmet götürse de yerinde yapılan hizmeti tutmadığını ifade eden belediye başkanları ile vatandaşlar, ‘’Belde belediyeleri belediye sınırları içerisinde yaşayan vatandaşların tüm ihtiyaçlarını karşılamak için çaba göstermekteydiler. Belediyeler ayrıca merkezi idareyle bağlı olan eğitim, sağlık, tarım, orman gibi konularda ilgili kurum ve kuruluşlara da yardımcı olmaktaydılar. Okulların, sağlık ocaklarının, camilerin ihtiyaçları çoğu zaman belediyelerce karşılanmakta, hatta yeni okul, cami, sağlık ocağı yaparak, küçük sanayi, hal, pazaryeri, hayvan pazarı, mezbaha, çarşı, düğün salonu gibi hizmet binaları yaparak hizmet vermekteydi. Belde belediyelerin kapatılması, belediyelerce verilen bu hizmetlerin aksayabileceğini düşündürtmüştür’’ diyorlar. Kapanan beldelere yapılan hizmetler herşeyden önce görünmüyor. El yardımı gibi görünüyor ve gerçekte de vatandaş açısından bir karşılık bulmuyor. Kesinlikle yakınmalara katılıyorum ve bir kere daha bu konuda geniş kapsamlı bir toplantının elzem olduğunu düşünüyorum. Bu benim son kararımdır.

Oldu da bitti maşallah..
Bir süredir şehrin metruk haldeki binalarından olan Ali Ravi Caddesi üzerindeki eski İl Halk Kütüphanesi de sonunda yıkıldı. Dün sabahtan itibaren yıkımına başlanan İl Halk Kütüphanesinin yerinde şimdi yeller esiyor. Ne zamandır yıkılması beklenen, bir türlü de gerçekleşmeyen binanın yıkımı ile bölge rahat bir nefes alırken, artık vatandaşlar askeri lojmanların da yıkılmasıyla burasının millet bahçesine döneceği anı bekler oldu. ‘’Burası kesinlikle imara açılmamalı, süratle millet bahçesi olmalı. Bu alan Yoncalık bölgesine rahat nefes aldıracak bir alana dönüşmeli’’ diyen vatandaşlar, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’den özellikle bunu istiyor ve bekliyor.
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Kendime yalan söylediğimden beri, kimseye inanmıyorum! (Oscar Wilde)
DUVARIN DİLİ : Canım, karakterin yere düşmüş, onu bir alıver ordan!