İki yüz-üç yüz yıldır safsata dinliyoruz; safsata dinlediğimiz için de çağı yakalayamıyoruz!
ABD, AB, NATO, BM...
Şu ideoloji bu ideoloji, şu felsefi görüş, bu felsefi görüş, şu ekonomik model bu ekonomik model, şu şahıs bu şahıs...
Safsatadan bıktık!
Biz, Müslümanız; üstünüz; çünkü Allah bizimle!
Niye küçüğüz o zaman?
Müstesnalar olabilir, ekserimiz Allah’ı dinlemiyoruz, Allah’la beraber değiliz, ondan!
Allah çalışın diyor, çalışmıyoruz; bilim-teknik üretin diyor, üretmiyoruz; okuyun, akledin, öğrenin, uygulayan diyor, gereğini yapmıyoruz; düşmanlarınızın silahıyla silahlanın diye buyuruyor, dinlemiyoruz; kardeş olun, Müminler ancak kardeştir diyor, biz ise kardeşliğe değil, kalleşliğe soyunmuşuz!
Müslüman Müslümanı öldürmek için ABD ile Rusya ile iş tutuyor!
İşte bu kalleşliğin ve zilletin dibidir…
Allah’ın emrettiklerini yapar nehyettiklerinden kaçarsak büyüğüz, üstünüz, hem milletimize hem insanlığa bir sevgi eliyiz, bir merhamet dalıyız...
Allah'ın emrettiklerini yapmayıp nehyettiklerinden de kaçmadığımızda ne üstünüz ne de büyüğüz.
Bismillah der de tarlasını eken haset eder; hayvan yetiştirenin sürüleri olur; mal ve hizmet üreten pazarlara girer, ticaretten pay alır; bilim ve teknik üreten zengin olur, ilerler, çağı yakalar ve geçer...
İşlerimizi yaparken Allah’ın rızasını gözetip koyduğu ahlak ilkelerine uygun yapmalıyız ki büyük millet olabilelim.
Aile kurumu, eğitim sistemi çocuklara Allah'ı tanıtıyor, çocuklar, gençler, yaşlılar ibadet ediyor, helal haram biliyor, ahlaki ve manevi prensiplere sahipler, o zaman o aileler büyüktür; ayni görevi eğitim sistemi yürütüyorsa, o eğitim sistemi dinidir, millidir ve büyüktür.
Her şeyin bir temeli var; milletimizin temeli de Kuran’dır. Bu ilahi temel üzerinde yürünürse hem kendi milletimiz hem diğer İslam milletleri yeniden büyüklüğü elde eder.
Ve nihayet Müslüman için büyüklük, başkasının canı ve kanı üzerinde inşa edilen bir zulüm ve kibir saltanatı değildir. O, alın terinin, helal kazancın bir sonucudur; güneş gibi, ısı ve ışık veren ve tüm beşerin istifade edebileceği büyük bir nimettir.
ABD, AB, NATO, BM...
Şu ideoloji bu ideoloji, şu felsefi görüş, bu felsefi görüş, şu ekonomik model bu ekonomik model, şu şahıs bu şahıs...
Safsatadan bıktık!
Biz, Müslümanız; üstünüz; çünkü Allah bizimle!
Niye küçüğüz o zaman?
Müstesnalar olabilir, ekserimiz Allah’ı dinlemiyoruz, Allah’la beraber değiliz, ondan!
Allah çalışın diyor, çalışmıyoruz; bilim-teknik üretin diyor, üretmiyoruz; okuyun, akledin, öğrenin, uygulayan diyor, gereğini yapmıyoruz; düşmanlarınızın silahıyla silahlanın diye buyuruyor, dinlemiyoruz; kardeş olun, Müminler ancak kardeştir diyor, biz ise kardeşliğe değil, kalleşliğe soyunmuşuz!
Müslüman Müslümanı öldürmek için ABD ile Rusya ile iş tutuyor!
İşte bu kalleşliğin ve zilletin dibidir…
Allah’ın emrettiklerini yapar nehyettiklerinden kaçarsak büyüğüz, üstünüz, hem milletimize hem insanlığa bir sevgi eliyiz, bir merhamet dalıyız...
Allah'ın emrettiklerini yapmayıp nehyettiklerinden de kaçmadığımızda ne üstünüz ne de büyüğüz.
Bismillah der de tarlasını eken haset eder; hayvan yetiştirenin sürüleri olur; mal ve hizmet üreten pazarlara girer, ticaretten pay alır; bilim ve teknik üreten zengin olur, ilerler, çağı yakalar ve geçer...
İşlerimizi yaparken Allah’ın rızasını gözetip koyduğu ahlak ilkelerine uygun yapmalıyız ki büyük millet olabilelim.
Aile kurumu, eğitim sistemi çocuklara Allah'ı tanıtıyor, çocuklar, gençler, yaşlılar ibadet ediyor, helal haram biliyor, ahlaki ve manevi prensiplere sahipler, o zaman o aileler büyüktür; ayni görevi eğitim sistemi yürütüyorsa, o eğitim sistemi dinidir, millidir ve büyüktür.
Her şeyin bir temeli var; milletimizin temeli de Kuran’dır. Bu ilahi temel üzerinde yürünürse hem kendi milletimiz hem diğer İslam milletleri yeniden büyüklüğü elde eder.
Ve nihayet Müslüman için büyüklük, başkasının canı ve kanı üzerinde inşa edilen bir zulüm ve kibir saltanatı değildir. O, alın terinin, helal kazancın bir sonucudur; güneş gibi, ısı ve ışık veren ve tüm beşerin istifade edebileceği büyük bir nimettir.