
Erzurum’da şoförlük yapan Cahit Canan yaklaşık 9 ay önce geçirdiği trafik kazasında ağır yaralandı. Talihsiz adam buna rağmen hayata küsmedi. Uzun süre yatağa mahkum kalan Canan, kazanın yaralarını filografi sanatı ile sardı.
Manolya BULUT-PUSULA
Geçtiğimiz yıl Erzurum’da geçirdiği feci kazada hem erkek kardeşini kaybeden hem de ağır yaralanan Cahit Canan’ın 12 kaburgasında kırıldı. Sağ ayağında iki kırık olan Canan’ın sol ayağında ise elliye yakın kırık meydana geldi. Koltuk değnekleri ayakta durabilen Canan’ın tedavisi hala sürüyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen yaşama sevincini kaybetmeyen iki çocuk babası Canan’ın, ahşap malzeme üzerine desenin çiviyle çakılan ve arasından çeşitli renklerde iplik veya teller geçirilmesi ile oluşturulan filografi sanatını keşfetmesi ile hayatı değişti.
Sosyal medyada gördü
İki buçuk ay önce bir sosyal medya uygulamasında gördüğü filografi sanatına merak salan ve herhangi bir eğitim görmeden yaklaşık 40 eser ortaya çıkardığını söyleyen Canan, “Geçirdiğim bir trafik kazasında bedenen ağır yaralandım. Bir kardeşim vefat etti, bir kardeşim de aynı benim durumumda. Üç ay boyunca sırt üstü yattım kalkmadım. Üç ay sonra kendime geldiğimde canımın sıkıntısında ne yapabilirim diye düşündüm. Önce resim daha sonra hat çalışması ve sonrası filografi çalışması yaptım biraz kendimde takat gördüğümde resim yaptım. Sonra hat yaptım. Filografi çalışmasını da telefonumda ‘Tiktok’ diye bir program var orada gördüm ve hoşuma gitti. Ben de malzemesini temin ettim yapmaya başladım. 2,5 ay gibi bir sürede kendimi geliştirdim. Hiçbir şekilde eğitim ve kurs almadan güzel işler çıkarttığımıza inanıyorum. 18 Mayıs 2019 da başladım. Bu kaza olmadan önce şofördüm ama asıl mesleğim kaynakçılık. Kazadan önce hiç böyle bir uğraşım yoktu. Meslek lisesi metal işleri bölümü mezunuydum kaynakçıydım. Öncesinde böyle bir uğraşım yoktu ama kazadan sonra gücüm takatim ancak buna yetiyor. Şuan yürüyemiyorum. Fazla çalıştığım zaman sabaha kadar yatamıyorum. Bu da bünyeme ağır geliyor zor iş ama yapacak bir şey yok. Biraz ilerletir isem geçimimiz için evimize katkıda bulunmuş olurum” dedi.

Terapi gibi
Bir tabloyu oluşturmanın en az bir gününü aldığını belirten Canan, “Bu sanat aynı zamanda bir terapi gibi. Psikolojik olarak çok iyi geldi. Bütün beyni oraya topluyor oraya odaklanıyorsun. Bu sayede kötü şeyler düşünmüyorsun, olaylar, sıkıntılar aklına gelmiyor. Rahatlıyorum, daha iyi bir şeyler çıkartmak için düşünüyorum, çabalıyorum. Kurssuz ve eğitimsiz olduğum için tek başıma yapabilmenin daha iyi olduğunu düşünüp, daha iyisini çıkartmaya çalışıyorum. Geçtiğimiz günlerde halk eğitim müdürümüz gelmişti. Aradan iki sene geçtiği halde böyle bir iş çıkartamayan olduğunu söyledi. Ben sadece filografi sanatı ile yapılan Türk Bayrağı çalışması videosuna baktım ve esinlendim. Daha başka videoda izlemedim. Bazen yaptım eğri oldu, daha iyisini yaptıkça düzelttim. Şimdi yavaş yavaş sistemi çözdüm. Düz örgü, alt örgü gibi terimler var. Bunları bilmiyorum ama teorik olarak yapıyorum. Deneme yanılma yöntemi ile yapıyorum. Daha iyisini gördükçe kötü olanı söküp tekrar yaptım. Daha iyisini bulmaya çalıştım” diye konuştu.
Eserlerinde işlediği İslami figürlerin manevi yönünü geliştirdiğini vurgulayan Canan, “Eserlerimde biraz daha İslami figürler kullanmak istiyorum. İnsanı rahatlatıyor ve maneviyat veriyor. Hem sıkıntımız gideriyor, hem gözüme ve gönlüme hoş geliyor. Bütün çalışmaları yaptım ama İslami figürler insana manevi bir rahatlık veriyor. Hısım, akraba, sağ, sol kimseden göremeyeceğimiz her türlü yardımı eşim Saliha verdi bana. Çocuklarımda yardımcı olmaya çalışıyor tabi. Bir tahta ya da bir çivi getirmeleri bile bir yardım. Bazen özeniyorlar, ben de severler düşüncesi ile birkaç kere çaktırıyorum. Çabucak iyileşirsem atölye açmayı düşünüyorum. Canofilografi adında sosyal medya hesabı açtım. Eserlerimi orada paylaşıyorum. Ölümün olduğunu biliyoruz ama başına bir sıkıntı gelmedikçe anlamıyorsun. Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar. Ben de kardeşimin vefat ettiğini gördüm. İnsanlara büyük bir ders olmalı. İnsan ölümü her an yaşayıp, dünya için kibirlenmemeli. Ben onu iyi kavrandım. İnsanın canı yanmadıkça Allah’a tamamen bağlanamıyor. İnsan yaptığı günahlara pişman oluyor ölümün bir an bile olsa geldiğini hissedince” ifadelerini kullandı.
Manolya BULUT-PUSULA
Geçtiğimiz yıl Erzurum’da geçirdiği feci kazada hem erkek kardeşini kaybeden hem de ağır yaralanan Cahit Canan’ın 12 kaburgasında kırıldı. Sağ ayağında iki kırık olan Canan’ın sol ayağında ise elliye yakın kırık meydana geldi. Koltuk değnekleri ayakta durabilen Canan’ın tedavisi hala sürüyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen yaşama sevincini kaybetmeyen iki çocuk babası Canan’ın, ahşap malzeme üzerine desenin çiviyle çakılan ve arasından çeşitli renklerde iplik veya teller geçirilmesi ile oluşturulan filografi sanatını keşfetmesi ile hayatı değişti.
Sosyal medyada gördü
İki buçuk ay önce bir sosyal medya uygulamasında gördüğü filografi sanatına merak salan ve herhangi bir eğitim görmeden yaklaşık 40 eser ortaya çıkardığını söyleyen Canan, “Geçirdiğim bir trafik kazasında bedenen ağır yaralandım. Bir kardeşim vefat etti, bir kardeşim de aynı benim durumumda. Üç ay boyunca sırt üstü yattım kalkmadım. Üç ay sonra kendime geldiğimde canımın sıkıntısında ne yapabilirim diye düşündüm. Önce resim daha sonra hat çalışması ve sonrası filografi çalışması yaptım biraz kendimde takat gördüğümde resim yaptım. Sonra hat yaptım. Filografi çalışmasını da telefonumda ‘Tiktok’ diye bir program var orada gördüm ve hoşuma gitti. Ben de malzemesini temin ettim yapmaya başladım. 2,5 ay gibi bir sürede kendimi geliştirdim. Hiçbir şekilde eğitim ve kurs almadan güzel işler çıkarttığımıza inanıyorum. 18 Mayıs 2019 da başladım. Bu kaza olmadan önce şofördüm ama asıl mesleğim kaynakçılık. Kazadan önce hiç böyle bir uğraşım yoktu. Meslek lisesi metal işleri bölümü mezunuydum kaynakçıydım. Öncesinde böyle bir uğraşım yoktu ama kazadan sonra gücüm takatim ancak buna yetiyor. Şuan yürüyemiyorum. Fazla çalıştığım zaman sabaha kadar yatamıyorum. Bu da bünyeme ağır geliyor zor iş ama yapacak bir şey yok. Biraz ilerletir isem geçimimiz için evimize katkıda bulunmuş olurum” dedi.

Terapi gibi
Bir tabloyu oluşturmanın en az bir gününü aldığını belirten Canan, “Bu sanat aynı zamanda bir terapi gibi. Psikolojik olarak çok iyi geldi. Bütün beyni oraya topluyor oraya odaklanıyorsun. Bu sayede kötü şeyler düşünmüyorsun, olaylar, sıkıntılar aklına gelmiyor. Rahatlıyorum, daha iyi bir şeyler çıkartmak için düşünüyorum, çabalıyorum. Kurssuz ve eğitimsiz olduğum için tek başıma yapabilmenin daha iyi olduğunu düşünüp, daha iyisini çıkartmaya çalışıyorum. Geçtiğimiz günlerde halk eğitim müdürümüz gelmişti. Aradan iki sene geçtiği halde böyle bir iş çıkartamayan olduğunu söyledi. Ben sadece filografi sanatı ile yapılan Türk Bayrağı çalışması videosuna baktım ve esinlendim. Daha başka videoda izlemedim. Bazen yaptım eğri oldu, daha iyisini yaptıkça düzelttim. Şimdi yavaş yavaş sistemi çözdüm. Düz örgü, alt örgü gibi terimler var. Bunları bilmiyorum ama teorik olarak yapıyorum. Deneme yanılma yöntemi ile yapıyorum. Daha iyisini gördükçe kötü olanı söküp tekrar yaptım. Daha iyisini bulmaya çalıştım” diye konuştu.
Eserlerinde işlediği İslami figürlerin manevi yönünü geliştirdiğini vurgulayan Canan, “Eserlerimde biraz daha İslami figürler kullanmak istiyorum. İnsanı rahatlatıyor ve maneviyat veriyor. Hem sıkıntımız gideriyor, hem gözüme ve gönlüme hoş geliyor. Bütün çalışmaları yaptım ama İslami figürler insana manevi bir rahatlık veriyor. Hısım, akraba, sağ, sol kimseden göremeyeceğimiz her türlü yardımı eşim Saliha verdi bana. Çocuklarımda yardımcı olmaya çalışıyor tabi. Bir tahta ya da bir çivi getirmeleri bile bir yardım. Bazen özeniyorlar, ben de severler düşüncesi ile birkaç kere çaktırıyorum. Çabucak iyileşirsem atölye açmayı düşünüyorum. Canofilografi adında sosyal medya hesabı açtım. Eserlerimi orada paylaşıyorum. Ölümün olduğunu biliyoruz ama başına bir sıkıntı gelmedikçe anlamıyorsun. Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar. Ben de kardeşimin vefat ettiğini gördüm. İnsanlara büyük bir ders olmalı. İnsan ölümü her an yaşayıp, dünya için kibirlenmemeli. Ben onu iyi kavrandım. İnsanın canı yanmadıkça Allah’a tamamen bağlanamıyor. İnsan yaptığı günahlara pişman oluyor ölümün bir an bile olsa geldiğini hissedince” ifadelerini kullandı.