
Tarihi sadece kitap sayfalarında bırakmayan, gençleri geçmişin izleriyle yüz yüze getirmeyi amaçlayan Türkiye İzcilik Federasyonu (TİF), yıllardır düzenlediği Milli Bilinç Kampları ile dikkat çekiyor. Çanakkale’den Sarıkamış’a uzanan bu anlamlı yolculuklar, izcileri şehitlerin yürüdüğü rotalarda buluştururken milli hafızayı diri tutmayı hedefliyor
.
Türkiye’nin dört bir yanından ve farklı ülkelerden gelen gençlerin aynı duyguda buluştuğu bu kamplar, sadece bir anma faaliyeti değil tarih, kardeşlik ve vefa bilincinin sahada yaşandığı güçlü bir deneyime dönüşüyor.
Tarihi sadece kitap sayfalarında bırakmayan, gençleri geçmişin izleriyle yüz yüze getirmeyi amaçlayan Türkiye İzcilik Federasyonu, yıllardır düzenlediği Milli Bilinç Kampları ile dikkat çekiyor. Çanakkale’den Sarıkamış’a uzanan bu anlamlı yolculuklar, izcileri şehitlerin yürüdüğü rotalarda buluştururken milli hafızayı diri tutmayı hedefliyor. Türkiye’nin dört bir yanından ve farklı ülkelerden gelen gençlerin aynı duyguda buluştuğu bu kamplar, sadece bir anma faaliyeti değil; tarih, kardeşlik ve vefa bilincinin sahada yaşandığı güçlü bir deneyime dönüşüyor. Türkiye İzcilik Federasyonu Başkanı Hasan Dinçer Subaşı, Milli Bilinç Kamplarının çıkış noktasını, Sarıkamış’ta yaşananları ve izciliğin gençler üzerindeki derin etkisini Pusula’ya anlattı.
Türkiye İzciler Federasyonu olarak ‘Milli Bilinç Kampları’ düzenliyorsunuz, bu yola çıkma amacınız neydi?
Günümüz çocuklarının, gençlerinin okumadığını, geçmişini bilmediğini fark ettik. Bu noktada bu durumu aşmak adına milli bilinç temalı kamplar düzenlemeye başladık. Çanakkale’de 57. Alay yürüşü ile başlattık daha sonra devlet töreni haline geldi. Ardından Sarıkamış Harekekatıyla ilgili ilk kez dağcılarla birlikte Selim’de tırmanış gerçekleştirdik. Sonrasında ise asıl rotayı bulup bugünkü haline getirdik. Her sene farklı gruplardan izcilerimiz oluyor. Hep beraber o atmosferi yaşıyoruz, şehitlerimizi dualarla anıyoruz.
Allahuekber Dağı’nda koyun koyuna yatan şehitlerimiz Bosna’dan Bakü’ye, Kırım’dan Bağdat’a kadar Osmanlı coğrafyasının dört bir yanından koşarak gelen yiğitlerdi. Henüz coğrafi sınırlarla ayrı gayrı düşürülmemiştik. Sarıkamış şehitlerimizi anmak, yanlarında birkaç gün geçirebilmek için torunları artık koşa koşa ziyarete geliyorlar. Bu bilincin oluşmasını çok önemsiyoruz. Şehit dedeleri nasıl koyun koyuna bu dağda yatıyorsa, torunları da binlerce kilometrelik yolları aşıp kardeşliklerini pekiştiriyor.
5 gün süren ‘Allahuekber Dağı Şehitlerini Anma Milli Bilinç Kampı' gerçekleştirdiniz. Bu kampı nasıl değerlendirirsiniz, neler yaptınız?
Sarıkamış Harekatının yıldönümünde Türkiye İzcilik Federasyonu tarafından düzenlenen ‘Allahuekber Dağı Şehitlerini Anma Milli Bilinç Kampı için Erzurum’da bir araya geldik. İlk olarak 1914’te 90 bin askerin donarak şehit düştüğü Allahuekber Dağı’ndaki şehitlere karşı vefa borcunu yerine getirmek isteyen yüzlerce izcilerimiz Erzurum’da fener alayı ile başlayan yürüyüş ile yola koyuldu. Daha sonra Abdurrahman gazi Türbesi ve Kars kapı Şehitliğini ziyaret ettik. Karla kaplanan şehit mezarlarını temizledik ve atalarımızı dualarla yad ettik. Alvarlı Efe Türbesini ziyaret ettikten sonra Şenkaya’ya gittik. Orada ikinci bir fener alayı gerçekleştirdik. Daha sonra Gaziler köyünden, kampın yapılacağı Allahuekber Dağı’nın Kaynakyayla mevkiine doğru tek sıra halinde yürüyüşe geçtik. Yıllar önce asker dedelerimizin izlediği yolu takip ederek Kaynakyayla bölgesine ulaştık. Kaynakyayla Şehitliğinin ardından ise askerlerin donarak şehit oldukları Fırıntepe Şehitliği’ni ziyaret ettik.. İki saatlik yürüyüşün ardından şehitliğe ulaşan tüm izciler, şehitliğin etrafında daire şeklinde konuşlanıp karların üzerine sırt üstü yatarak ve gözlerini yumarak “şehadetin tefekkürü” uygulaması gerçekleştirdi.
Kaynakyayla’daki törenin ardından ise tek sıra halinde dönüşe geçerek 3 saatlik yürüyüş tamamlandı. Kaynak köyüne, ardından Gaziler köyüne ulaşarak kapanış töreninin ardından izcilerle birlikte Erzurum’a geldik. Dolu dolu ve anlamlı bir kampı geride bıraktık.
Her coğrafyadan izcinin katıldığı bir kamp yaptınız, bu ilginin sebebi nedir?
Dünyanın dört bir yanından izcilerimiz mevcut. Hepsi atalarını, dedelerini yad etmek için her yıl bir araya geliyorlar. Bu yılda aramızda 32 şehirden ve pek çok ülkeden izcimiz var. Libyalı, Filistinli, Lübnanlı, Kuveytli, Suriyeli, Yemenli, Mısırlı izcilerimiz mevcut. Hepsi kendi vatanlarında izcilik faaliyetleri yürüten gençlerimiz. Bu kampların asıl amacı zaten tüm gençleri bir araya getirmek. Her zaman gençlere gönlünüzün sınırlarını topraklarınızın sınırları ile sınırlı tutmayın diyoruz. Örneğin; 20 yaşındaki Halid Elserre, Filistinli bir izcimiz. Kuveyt’te yaşıyor ve ilk kez bu sene bizimle Sarıkamış’a geldi. Sınırlar bizim için önemli değil. Yıllar önceki aynı duyguları içimizde taşıyoruz.
İzcilikle tanışmanız nasıl oldu, bu serüven ne zaman başladı?
İzciliğe 6 yaşında okulda izci liderine hayran olmamla başladım. Küçük bir yavru kurt olarak başladığım bu yola 21 senedir de Türkiye İzcilik Federasyonu Başkanı olarak devam ediyorum. 61 yaşındayım ve kendimi bildim bileli izcilikle iç içeyim. İzcilik günümüze kadar dönem dönem bocalama yaşadı fakat bugün geldiğimiz noktada işler rayına oturdu. Şu an 380 bin üyeye ulaştık. Büyük kamplara, etkinliklere imza attık. Bu doğrultuda da Türkiye izcileri olarak Avrupa’nın ikinci büyük, dünyanın en hızlı ve kaliteli büyüyen teşkilatı olduk. Sadece Türkiye’de değil Makedonya, Sırbistan, Hırvatistan, Kosova, KKTC, Karadağ, Kerkük gibi yerlerde de izcilerimiz var. Amacımız vatana millete doğru, ahlaklı ve dürüst birey yetiştirmek.
Yıllarca ülkenin çeşitli noktalarında bulundunuz. Bu süreçte yaşadığınız farklı bir anınız var mı?
Kamplarda her coğrafyadan gencin bir araya geldiği bir atmosferi yaşıyoruz. Özellikle Sarıkamış’ta yoğun milli duyguların yaşandığı bir ortamdan etkilenmemek elde değil. Ortalama 5 gün süren bu kamplarda pek çok duygusal anlara da şahitlik ediyoruz. Mesela geçtiğimiz yıllarda Filipinli genç bir izcimiz atmosferden çok etkilenerek İslamiyet’i seçti. Allahuekber Dağlarında Kelime-i Şehadet getirerek müslüman olduğuna şahit olduk. Her zaman aynı yerlerde aynı şeyleri yaşamak insanları başka zamanlarda oralara gitmekten daha fazla etkiliyor. Biliyoruz ki aynı tarihte aynı şeyleri yapmanın önemi çok büyük. Çanakkale’de de Sarıkamış’ta da aynı tarihlerde dedeleriyle, şehitlerle aynı yollardan geçen gençler manevi olarak büyük lezzet alıyorlar. Ardından ise buralara giden gençlerimiz tarihlerini araştırıp, öğreniyorlar.