
Savaş muhabiri Lale Ertuş, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencileriyle buluştu. Ertuş, Suriye’deki iç karışıklık ve savaş muhabirliği hakkında öğrencilere bilgiler verdi. Ertuş, “Savaş olan bölgelerde gazetecilik, doktorluk kadar önemlidir. Şuanda Suriye’de insanlar, gençler gazetecilik yapmaya çalışıyor” dedi.
Mutluhan ÇAMUR/ERZURUM
Savaş muhabiri Lale Ertuş, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Suriye’nin Dünü, Bugünü Yarını’ isimli konferansta gazetecilik bölümü öğrencileriyle bir araya geldi. Ertuş, savaş muhabirliğinin inceliklerini ve savaş bölgelerinde tanık olduğu olayları öğrencilerle paylaştı. Ertuş, savaş bölgelerinde gazeteciliğin doktorluk kadar önemli olduğuna dikkat çekti. Halep’te Türkmenlerin yaşadığı sıkıntıların yeterince anlatılamadığından yakınan Ertuş, savaş bölgelerinde insanların ölümleri kanıksadığını söyledi.
Gazeteci tarafsız değildir
Gazeteciliğin savaş bölgelerinde bir ihtiyaç olduğunu belirten Ertuş, “Savaş olan bölgelerde gazetecilik doktorluk kadar önemlidir. Şuanda Suriye’de insanlar, gençler gazetecilik yapmaya çalışıyor. Daha önce hayatlarında hiç olmadığı halde. Seslerini duyurabilmek için son derece önemli bir ihtiyaç. Gazeteci tarafsız değildir. Zaten biz savaşa karşı olarak gidiyoruz bölgeye. Çok farklı manzaralarla karşılaşıyoruz oralarda. Hele ki kadınsanız savunucu duygularla hareket ediyorsunuz. Suriye’de Halep’e girdiğimde Türkmenlerle karşılaştım. Ondan sonra taraflı gözüktüm. Çünkü orada Türkmenlerin yaşadıkları diğerlerinden çok daha farklı travmalar vardı. Bu travmalar yeterince anlatılamıyordu, Halep çünkü gazetecilerin girmediği bir bölgeydi. Kimse girmek istemiyordu çeteler vardı içeride ve gazetecileri hedefti. O bölgeye gazeteci sokmak istenmiyordu. Bu noktada ilk Türkmen köylerine girdim, o köyler teker teker ele geçiriliyordu. Hiçbir şey gözüktüğü gibi değildi, Bir türlü Türkiye’de de o ses getirilemiyordu, anlatılamıyordu” dedi.
Suriye’de birçok ülkenin istihbaratı kol geziyor
Ertuş, Suriye’nin birçok ülkenin istihbaratın çalıştığı, oyunların oynandığı bir yer olduğunu söyledi. Ertuş, “Dolaysıyla sıcak haberde hiçbir şey anlatılmıyor. Uzun vadede orada olmak gerekiyor. Ben de Türkmenlerin yaşadıklarını orada bulunarak yaşadıkları acıları derinden anlatmaya çalıştım. Gazeteci tarafsız değildir. İçeriye kaçak girmeniz lazım. İçeride ‘Press’ yazan yelekle dolaşırsanız alınıp satılırsınız. Sivil kıyafetle dolaşmanız lazım. Savaş bölgelerinde medya ve istihbarat ilişkileri var. Savaş bölgesine giderseniz bir şekilde istihbaratla muhatap olmak zorundasınız. Orada birçok ülkenin istihbaratı kol geziyor. Ve birçok oyunlar oynanıyor. Sizin de üzerinize oyun oynayabilirler. Mümkün olduğu kadar orada olmamanız lazım. Çünkü onlar kendi kurduğu oyunu anlatacaklar dünyaya. Hassas bölgelerde gazetecilik bir ihtiyaçtır. Her insanın gazetecilik yapma hakkı vardı ve bu kısıtlanamaz. Ama yaptığını haberlerle savaşı durduramıyorsunuz. Çünkü bu savaş bir haberle durdurulacak bir savaş değil. Savaş bölgesinde artık ölümler insanlar tarafından tepki görmüyor. Bu onlar için normal kanıksanmış bir durum” diye konuştu.
Mutluhan ÇAMUR/ERZURUM
Savaş muhabiri Lale Ertuş, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Suriye’nin Dünü, Bugünü Yarını’ isimli konferansta gazetecilik bölümü öğrencileriyle bir araya geldi. Ertuş, savaş muhabirliğinin inceliklerini ve savaş bölgelerinde tanık olduğu olayları öğrencilerle paylaştı. Ertuş, savaş bölgelerinde gazeteciliğin doktorluk kadar önemli olduğuna dikkat çekti. Halep’te Türkmenlerin yaşadığı sıkıntıların yeterince anlatılamadığından yakınan Ertuş, savaş bölgelerinde insanların ölümleri kanıksadığını söyledi.

Gazeteciliğin savaş bölgelerinde bir ihtiyaç olduğunu belirten Ertuş, “Savaş olan bölgelerde gazetecilik doktorluk kadar önemlidir. Şuanda Suriye’de insanlar, gençler gazetecilik yapmaya çalışıyor. Daha önce hayatlarında hiç olmadığı halde. Seslerini duyurabilmek için son derece önemli bir ihtiyaç. Gazeteci tarafsız değildir. Zaten biz savaşa karşı olarak gidiyoruz bölgeye. Çok farklı manzaralarla karşılaşıyoruz oralarda. Hele ki kadınsanız savunucu duygularla hareket ediyorsunuz. Suriye’de Halep’e girdiğimde Türkmenlerle karşılaştım. Ondan sonra taraflı gözüktüm. Çünkü orada Türkmenlerin yaşadıkları diğerlerinden çok daha farklı travmalar vardı. Bu travmalar yeterince anlatılamıyordu, Halep çünkü gazetecilerin girmediği bir bölgeydi. Kimse girmek istemiyordu çeteler vardı içeride ve gazetecileri hedefti. O bölgeye gazeteci sokmak istenmiyordu. Bu noktada ilk Türkmen köylerine girdim, o köyler teker teker ele geçiriliyordu. Hiçbir şey gözüktüğü gibi değildi, Bir türlü Türkiye’de de o ses getirilemiyordu, anlatılamıyordu” dedi.
Suriye’de birçok ülkenin istihbaratı kol geziyor
Ertuş, Suriye’nin birçok ülkenin istihbaratın çalıştığı, oyunların oynandığı bir yer olduğunu söyledi. Ertuş, “Dolaysıyla sıcak haberde hiçbir şey anlatılmıyor. Uzun vadede orada olmak gerekiyor. Ben de Türkmenlerin yaşadıklarını orada bulunarak yaşadıkları acıları derinden anlatmaya çalıştım. Gazeteci tarafsız değildir. İçeriye kaçak girmeniz lazım. İçeride ‘Press’ yazan yelekle dolaşırsanız alınıp satılırsınız. Sivil kıyafetle dolaşmanız lazım. Savaş bölgelerinde medya ve istihbarat ilişkileri var. Savaş bölgesine giderseniz bir şekilde istihbaratla muhatap olmak zorundasınız. Orada birçok ülkenin istihbaratı kol geziyor. Ve birçok oyunlar oynanıyor. Sizin de üzerinize oyun oynayabilirler. Mümkün olduğu kadar orada olmamanız lazım. Çünkü onlar kendi kurduğu oyunu anlatacaklar dünyaya. Hassas bölgelerde gazetecilik bir ihtiyaçtır. Her insanın gazetecilik yapma hakkı vardı ve bu kısıtlanamaz. Ama yaptığını haberlerle savaşı durduramıyorsunuz. Çünkü bu savaş bir haberle durdurulacak bir savaş değil. Savaş bölgesinde artık ölümler insanlar tarafından tepki görmüyor. Bu onlar için normal kanıksanmış bir durum” diye konuştu.