
Sözlükte şehâdet getirmek, tahiyyata oturmak; şahitlik istemek anlamlarına gelen teşehhüd, fıkıh terimi olarak namaz içerisindeki oturuşta kelime-i şehâdeti içeren Tahiyyat duasını okumayı ifade eder, daha sonraki dönemlerde tahiyyatü okumanın sonundaki kelime-i şehâdetten dolayı teşehhüd ismi verilmiştir. Hz. Peygamber teşehhüdü namazlarda okumuş ve okunuş biçimini Kur’an’dan bir sûre öğretir gibi ashabına öğretmiştir.
Tahiyyat duasının anlamı şöyledir: “Bütün tâzimler, övgüler, mülkler, kavlî, bedenî ve malî ibadetler Allah’a mahsustur. Ey Peygamber! Sana selâm olsun, Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun. Selâm bize ve Allah’ın sâlih kullarına olsun. Kesin olarak bilir ve beyan ederim ki Allah’tan başka tanrı yoktur ve şehâdet ederim ki Hz. Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir.
Tahiyyat duasıyla irtibat kurularak Resûl-i Ekrem’in mi‘rac gecesinde tahiyyat, salavat ve tayyibat kelimeleriyle Cenâb-ı Hakk’a tâzimde bulunduğu, O’nun da buna selâm, rahmet ve berekât kelimeleriyle mukabele ettiği, Resûlullah’ın gördüğü bu iltifat karşısında selâmın bütün peygamberler, melekler ve insanlar üzerine olmasını temenni ettiği, bunun üzerine bütün meleklerin kelime-i şehâdeti söyledikleri nakledilir.
Bu sebeple teşehhüd duasını okumanın, kulun mi‘racla sıkı bağı bulunan namaz ibadetinin belirli bölümlerinde (ka‘deler) mi‘rac gecesinde gerçekleşen bu olayın hâtırasını yâdetmesi ve bu vesileyle Allah’a tâzimlerini sunması, Resûlullah’a selâmlarını ve bağlılığını bildirmesi, Allah’ın kendisine, cemaate, meleklere ve sâlih kullara rahmetle muamele etmesini dilemesi gibi bir anlam taşımaktadır.
Tahiyyat duasında geçen, tahiyyat, salavat ve tayyibat kelimesi hakkında değişik açıklamalar yapılmış olmakla birlikte İbn Nüceym bunların sırasıyla kavlî, bedenî ve malî ibadetler ifade ettiği şeklindeki yorumunu daha isabetli bulur.
Rabbim bizlere de Tahiyyat derken Yüce Yaratıcı hakkında cümle kurarken en güzel ve en kapsamlı tazim ifadelerini kurmayı…
Salat derken bedenimizle yaptığımız namaz, hac, cihat, salih amellerimiz gibi ibadetlerimizi O’ nun rızasına uygun olarak yapmayı…
Tayyibat derken de kazandığımız helal rızıkları infak, sadaka, zekat, fitre gibi mali ibadetlerimizi de gösterişten uzak, gönül kırmadan ve ruhları incitmeden O’nun rızası doğrultusunda harcamayı nasip etsin diye dua ediyoruz.
Selam ise dünyanın dört bir tarafından Kâinatın tacına tazim ve hürmet sunulduktan sonra kendimize, Efendimizin ümmetinin salih kullarına günde en az yirmi defa Rabbimizin Selam sıfatıyla af, mağfiret, emniyet, sağlık, semavi ve arızı afetlerden selamete ulaşmamız için birbirimize dua ederiz.
Son olarak da İslam’ın sembolü olan şehadetle, her vakit ahdimizi yenileriz. Cenâb-ı Hak, İslâmiyet’i yaşayan salihler hürmetine dünyamıza barış ve esenlik lûtfetsin. Üzerimize hidâyetini artırsın ve bizi de salihlerden eylesin. Âmîn.
Tahiyyat duasının anlamı şöyledir: “Bütün tâzimler, övgüler, mülkler, kavlî, bedenî ve malî ibadetler Allah’a mahsustur. Ey Peygamber! Sana selâm olsun, Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun. Selâm bize ve Allah’ın sâlih kullarına olsun. Kesin olarak bilir ve beyan ederim ki Allah’tan başka tanrı yoktur ve şehâdet ederim ki Hz. Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir.
Tahiyyat duasıyla irtibat kurularak Resûl-i Ekrem’in mi‘rac gecesinde tahiyyat, salavat ve tayyibat kelimeleriyle Cenâb-ı Hakk’a tâzimde bulunduğu, O’nun da buna selâm, rahmet ve berekât kelimeleriyle mukabele ettiği, Resûlullah’ın gördüğü bu iltifat karşısında selâmın bütün peygamberler, melekler ve insanlar üzerine olmasını temenni ettiği, bunun üzerine bütün meleklerin kelime-i şehâdeti söyledikleri nakledilir.
Bu sebeple teşehhüd duasını okumanın, kulun mi‘racla sıkı bağı bulunan namaz ibadetinin belirli bölümlerinde (ka‘deler) mi‘rac gecesinde gerçekleşen bu olayın hâtırasını yâdetmesi ve bu vesileyle Allah’a tâzimlerini sunması, Resûlullah’a selâmlarını ve bağlılığını bildirmesi, Allah’ın kendisine, cemaate, meleklere ve sâlih kullara rahmetle muamele etmesini dilemesi gibi bir anlam taşımaktadır.
Tahiyyat duasında geçen, tahiyyat, salavat ve tayyibat kelimesi hakkında değişik açıklamalar yapılmış olmakla birlikte İbn Nüceym bunların sırasıyla kavlî, bedenî ve malî ibadetler ifade ettiği şeklindeki yorumunu daha isabetli bulur.
Rabbim bizlere de Tahiyyat derken Yüce Yaratıcı hakkında cümle kurarken en güzel ve en kapsamlı tazim ifadelerini kurmayı…
Salat derken bedenimizle yaptığımız namaz, hac, cihat, salih amellerimiz gibi ibadetlerimizi O’ nun rızasına uygun olarak yapmayı…
Tayyibat derken de kazandığımız helal rızıkları infak, sadaka, zekat, fitre gibi mali ibadetlerimizi de gösterişten uzak, gönül kırmadan ve ruhları incitmeden O’nun rızası doğrultusunda harcamayı nasip etsin diye dua ediyoruz.
Selam ise dünyanın dört bir tarafından Kâinatın tacına tazim ve hürmet sunulduktan sonra kendimize, Efendimizin ümmetinin salih kullarına günde en az yirmi defa Rabbimizin Selam sıfatıyla af, mağfiret, emniyet, sağlık, semavi ve arızı afetlerden selamete ulaşmamız için birbirimize dua ederiz.
Son olarak da İslam’ın sembolü olan şehadetle, her vakit ahdimizi yenileriz. Cenâb-ı Hak, İslâmiyet’i yaşayan salihler hürmetine dünyamıza barış ve esenlik lûtfetsin. Üzerimize hidâyetini artırsın ve bizi de salihlerden eylesin. Âmîn.