
Ahlak ilkelerinin varlığı ve tutarlılığı ruhun ıslah programı tahtında hareket ettiğinin kanıtı. Ahlak ilkeleri nefs-i emmare hastalığını etkili bir şekilde tedavi eder. Ahlak ilmi uygulandığında ruh nefsin ileri programlarında hareket eder ve yüksek derecelere çıkar.
Ruhu ilerleten temel reçete ahlaktır; Kuran ve Sünnetle emredilen ibadetleri yapmak. İbadetlerin yanı sıra çevreyle kurulan ilişkide gözüken iyi ahlak, samimi dostluk, kendini beğenmeme, çiçekli bahar dalı gibi tekâmül eden ruhun güzelliğinin bir yansıması.
Dostluk ruhsal ıslah aracıdır: Yoldaşlık, insanlarla Allah rızası için (kulluk-ibadet) ahbaplık etmek, arkadaşlık, yârenlik, ruhun sevgi meyvesidir; bahar yağmurları gibi, yürekleri çimlendirip çiçeklendirir, hele ahiret için olan arkadaşlık, bakî güzelliklere kaynaklık eder. Allah’ın Resulü buyurdu: “Mümin sever ve sevilir.” Efendimiz şu uyarıyı da yaptı: “Dostluk etmeyende ve kendine dostluk edilmeyende hayır yoktur.”
Her şeyin cinsi kendi cinsinden çoğalır, her cins kendi cinsini çeker. Kuran ve Sünnet ekseninde seven sevilir, saygı gösteren saygı görür. Şu kesindir: Ruhun huzuru ve manevî tatmini sevmekle, dostlukladır.
Dünyevî amaçları temin eden sevgi, İslam dairesinde gerçekleştiğinde, ruha kuvvet verir. ‘Rabbena’ dullarında yakarırız: “Yarabbi! Bana dünya ve ahirette iyilik ver ve ahiret azabından koru.” Kalpte, Allah sevgisi dünya sevgisiyle birlikte olmakla kişi ruhsal ıslahından olumsuz etkilenmez. İslam, dünya ve ahireti birlikte ilerletir.
Sevgi en nihayetinde Rabbi sevmekle kemale erer. Büyüyen ruh çocuğu yaratılanlara gösterdiği sevgisini Yaratıcısına bağlayarak sevgisini taçlandırır. Allah sevgisi, Allah’a dostluk ruhu kanatlandırır ve kemale erdirir.
Kendini beğenmeye gelince… bu, ruhu, nefs-i emmare karanlığına hapseder. Resulullah ikaz etti: “Üç şey insanın iflasına neden olur: Cimrilik, nefis arzuları ve kendini beğenme.”
Kendini beğenme ruhun nefs-i emmarede çakılıp kaldığının kanıtı. Ruhun gelişmesine engel olan en fena huy kendini beğenme.
Kendini beğenenin üslubu, ‘ben yaptım, ben kazandım, ben başardım, ben olmasaydım, benim sayemde… ben, ben!’ Böylesi insan karanlık bir egodur. ‘Rabbim nasip etti yaptık, Allah Teâlâ nasip etti, kazandık, Hakkın yardımı olmasaydı başaramazdık’ demek ruhtaki terakkiyi ve iç aydınlanmasını gösterir.
Kendini beğenen aynı zamanda kibirlidir: Kibirlinin başkasından öğrenmesi zordur; çünkü o her şeyi bilir! İster düz insan olsun, ister bilimde, sanatta, meslekte, ekonomide ve siyasette vasıf kazanmış olsun, böbürtüsü baki kalmış ‘kibirli insan’ iç huzurundan yoksundur. Rabbine karşı samimi olamaz. Haliyle diğer insanlara karşı da tepeden bakmaktan kendini alamaz. Zira en iyi odur, vesselam!
Çare var elbet: Kendini beğenen kişi hasta olduğunu kabulle işe başlar, Kuran ve Sünnet eğitimi alır, fiillerini iman ve amel eksenine yerleştirse, günden güne ego karanlığından iman aydınlığına doğru ruhsal ilerleme sağlar. Bu yoldayken ölse, Allahualem, ruh çocuğu, vatanına, cennete ulaşır.
Ruhu ilerleten temel reçete ahlaktır; Kuran ve Sünnetle emredilen ibadetleri yapmak. İbadetlerin yanı sıra çevreyle kurulan ilişkide gözüken iyi ahlak, samimi dostluk, kendini beğenmeme, çiçekli bahar dalı gibi tekâmül eden ruhun güzelliğinin bir yansıması.
Dostluk ruhsal ıslah aracıdır: Yoldaşlık, insanlarla Allah rızası için (kulluk-ibadet) ahbaplık etmek, arkadaşlık, yârenlik, ruhun sevgi meyvesidir; bahar yağmurları gibi, yürekleri çimlendirip çiçeklendirir, hele ahiret için olan arkadaşlık, bakî güzelliklere kaynaklık eder. Allah’ın Resulü buyurdu: “Mümin sever ve sevilir.” Efendimiz şu uyarıyı da yaptı: “Dostluk etmeyende ve kendine dostluk edilmeyende hayır yoktur.”
Her şeyin cinsi kendi cinsinden çoğalır, her cins kendi cinsini çeker. Kuran ve Sünnet ekseninde seven sevilir, saygı gösteren saygı görür. Şu kesindir: Ruhun huzuru ve manevî tatmini sevmekle, dostlukladır.
Dünyevî amaçları temin eden sevgi, İslam dairesinde gerçekleştiğinde, ruha kuvvet verir. ‘Rabbena’ dullarında yakarırız: “Yarabbi! Bana dünya ve ahirette iyilik ver ve ahiret azabından koru.” Kalpte, Allah sevgisi dünya sevgisiyle birlikte olmakla kişi ruhsal ıslahından olumsuz etkilenmez. İslam, dünya ve ahireti birlikte ilerletir.
Sevgi en nihayetinde Rabbi sevmekle kemale erer. Büyüyen ruh çocuğu yaratılanlara gösterdiği sevgisini Yaratıcısına bağlayarak sevgisini taçlandırır. Allah sevgisi, Allah’a dostluk ruhu kanatlandırır ve kemale erdirir.
Kendini beğenmeye gelince… bu, ruhu, nefs-i emmare karanlığına hapseder. Resulullah ikaz etti: “Üç şey insanın iflasına neden olur: Cimrilik, nefis arzuları ve kendini beğenme.”
Kendini beğenme ruhun nefs-i emmarede çakılıp kaldığının kanıtı. Ruhun gelişmesine engel olan en fena huy kendini beğenme.
Kendini beğenenin üslubu, ‘ben yaptım, ben kazandım, ben başardım, ben olmasaydım, benim sayemde… ben, ben!’ Böylesi insan karanlık bir egodur. ‘Rabbim nasip etti yaptık, Allah Teâlâ nasip etti, kazandık, Hakkın yardımı olmasaydı başaramazdık’ demek ruhtaki terakkiyi ve iç aydınlanmasını gösterir.
Kendini beğenen aynı zamanda kibirlidir: Kibirlinin başkasından öğrenmesi zordur; çünkü o her şeyi bilir! İster düz insan olsun, ister bilimde, sanatta, meslekte, ekonomide ve siyasette vasıf kazanmış olsun, böbürtüsü baki kalmış ‘kibirli insan’ iç huzurundan yoksundur. Rabbine karşı samimi olamaz. Haliyle diğer insanlara karşı da tepeden bakmaktan kendini alamaz. Zira en iyi odur, vesselam!
Çare var elbet: Kendini beğenen kişi hasta olduğunu kabulle işe başlar, Kuran ve Sünnet eğitimi alır, fiillerini iman ve amel eksenine yerleştirse, günden güne ego karanlığından iman aydınlığına doğru ruhsal ilerleme sağlar. Bu yoldayken ölse, Allahualem, ruh çocuğu, vatanına, cennete ulaşır.