
Dondurucu soğuklar yüz felci riskini de beraberinde getiriyor. Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Sıtkı Gözeler, soğuk havalarda atkısız ve beresiz dışarı çıkılmamasını tavsiye etti.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Kış aylarıyla birlikte soğuk havaların da artması, birtakım hastalıklara yol açabiliyor. Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Sıtkı Gözeler, “Eldivensiz, atkısız ve beresiz dışarı çıkmayın. Soğuklar yüz felcine neden olabilir” dedi.
Soğuk havalar yüz felcine ve sinüzit, kulak iltihabı, bademcik iltihabına neden olabilir. Soğuğun diğer bir etkisi de kulak, burun ve boğaz bölgelerindeki bağışıklık sistemini zayıflatması ile artan bakterilerin şiddetli hastalık tablosuna yol açabiliyor olması. Atatürk Üniversitesi Yakutiye Araştırma Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Sıtkı Gözeler, vatandaşı dondurucu soğuklara karşı dikkatli olmaları noktasında uyardı. “Eldivensiz, atkısız ve beresiz dışarı çıkmayın” uyarısında bulunan Gözeler, “Soğuk havada dışarıda olanların havayı burunlarından, mümkünse bir atkı yardımıyla ısıtarak içine almaları gerekir. Dışarı çıkarken ağız ve burun mutlaka atkı ile kapatılmalı. Bu durum kişiyi üst solunum yolu enfeksiyonlarından korur” dedi.

Komplike bir hastalık tablosu oluşabilir
Soğuk havanın kulak, burun, boğaz üzerindeki olumsuz etkileri üzerinde açıklama yapan Yrd. Doç. Dr. Gözeler, bu organların herhangi birindeki fonksiyon bozukluğunun diğerini de etkileyerek komplike bir hastalık tablosu oluşturabileceğini anlattı. Soğuğun bu organlar üzerindeki etkilerinin de farklılık gösterdiğini belirten Gözeler, “Örnek vermek gerekirse burun ve sinüslerimizi döşeyen örtü, mukoza dediğimiz oluşum soğuk havalarda mevcut kan dolaşımı artarak, çünkü mevcut havayı ısıtmak için kan dolaşımını artırmak zorunda. Soğuk havayı akciğerlere götürürken. Bu kan dolaşımının artması, burun etleri dediğimiz oluşumların şişmesine yol açar, ayrıca burun akıntısına neden olur soğuk hava. Nefes almakta zorluklar meydana gelir. Bu şişlikler dolayısı ile sinüslerin havalanması tıkandığı için bakteriler mikroorganizmalar virüsler bunların oluşumu için ortam hazırlanır, sinüzitlere zemin hazırlanır. Sinüzitler soğuk havada çok ciddi artıyor. Bir de geniz bölgesinde kulakların açıldığı kanallar olduğu için soğukta bu bölgelerin şişmesinden dolayı kulak iltihaplarına da zemin hazırlanır. Bademcik boğaz bölgesinde soğukta bu bölgelere de giden kan miktarı azaldığı ve ödem arttığı için bakterilerin daha kolay üremesini bademcik iltihaplarının artmasına yol açar. Soğuğun diğer bir etkisi de bu bölgelerde bağışıklık sistemini zayıflatması yönünde olur. Bu artmış olan bakteriler şiddetli hastalık tablosuna yol açabilirler” diye konuştu.
Atkısız ve beresiz dışarı çıkmayın
Soğuk havanın mikropların girişini hızlandırdığını söyleyen Gözeler, kışın dondurucu soğuklarında mutlaka eldiven, atkı ve bere takarak dışarı çıkmak gerektiğine dikkat çekti. Soğuk havaya direk maruz kalmamak gerektiğini belirten Gözeler, “Dışarıda çok kalmayın. Soğukta kaldığımız süre uzadıkça vücudun mücadele gücü tükeniyor ve hastalanmaya yatkın hale geliyoruz. Kat kat giyinin. Bir veya iki kalın kazak yerine kat kat giyilen kıyafetler gün içerisinde girdiğimiz sıcak ortamlarda terlemeyi engelliyor. Hassas bölgeleri koruyun. Burun, kulak, baş, eller, ayaklar ve parmaklar yani soğuğa en dayanıksız bölgelerimizi çift kat eldiven çorap ve başlıkla çok daha iyi korumamız gerekli. Başı korumamak, soğuk çarpması sonucu sinüzit, orta kulak ve bademcik iltihabına neden oluyor. Özellikle akciğer, diyabet ve kalp hastaları soğuğa önlem alın. Bu hastaların mümkünse soğuk havalarda dışarı çıkmamaları, tedbirli olmaları gerekiyor. Akciğer sorunu olanların soğuk havayı ciğerlerine çekmeleri başta soğuk algınlığı, nezle, grip ve daha da önemlisi zatürre riskini arttırıyor. Bu nedenle kalın atkı, kar maskesi benzeri kıyafetler ve kalın başlıklar kullanmalı. Kalp damar hastalarının, soğuğun vücutta yarattığı stres hormon artışı nedeniyle ani damar daralması sonucu kalp krizi ve inme riski var. Birkaç kat çorap giyerken özellikle şeker hastalarının ayakkabı vurması sorunu yaşamamak için sıkı ayakkabı giymemeleri öneriliyor. Yüksek tansiyon hastaları acil durum ilaçlarınızı yanınızda bulundurun. Kılcal damarların soğuktan büzüşmesi sonucu tansiyon yükseliyor. Hastaların acil durumda kullanacak ilaçlarını almaları tavsiye ediliyor. Gözlerimizi unutmayalım. Kar gözlüğü, göz hastalıklarını engelliyor” uyarılarında bulundu.
Ani soğuk yüz felcine neden olur
“Çok aşırı soğuklarda yüz felçleri de karşımıza çıkabilir” diyen Gözeler, ani ısı değişimlerinde soğuğa bağlı yüz sinirlerinde çalışma bozukluğu oluşabildiğini söyledi. Yüz felcine yönelik bilgiler veren Gözeler, “Ani ısı değişimlerinde yüz sinirinin fonksiyonunun bozulması dolayısı ile yüzde seyirmeler şekil bozukluğu gözü kapatamama ağızda şekil bozukluğu oluşabilir.Fasiyalpalsi’de denen yüz felci, soğuk ve rüzgar sonrasında, beyinden çıkan sinirlerde şişmeler yüzünden ortaya çıkan bir hastalık olarak tanımlanıyor. Aşırı soğuklarda yüz bölgesini, boyun bölgesini atkı ile sarmak çok önemli baş ve sinüs bölgelerini bir bere ile örtmek bu tip hastalıkların oluşumunu daha aza indirir. Ayrıca uzun süre soğuğa maruz kalmamak ve de ani soğuğa maruz kalmamak da bu anlamda önemli, en azından riski en aza indirir. Belirti olarak da, 1-2 gün önceden, kulağın arkasında bir ağrı görülen yüz felci; hastanın yüzünün bir tarafındaki tüm kasların güçsüzleşmesine veya tamamen etkisiz hale gelmesine neden oluyor. Yüz felci geçiren hasta göz kapaklarını kapayamıyor, kapatmaya çalışırken göz yuvarlağı yukarıya doğru kayıyor, iradesi dışında gözyaşı döküyor, dudak kenarı düşüyor, alnını kırıştıramıyor, tat alma kaybı ile seslere karşı hassasiyet oluşuyor. Yüzünün felçli tarafındaki dudağından, yiyecek ve içecekler dışarı düşüyor. Tedavisi ise, hastaların yüzde 80'i 2-3 haftada, yüzde 10'luk kısmı ise 1 yılda iyileşiyor. Ancak, geri kalan yüzde 10'luk kısmı iyileşemiyor. İyileşmede en önemli husus, hastalık belirtisinin ortaya çıkmasından hemen sonra tedaviye başlamaktır. Göz kapatabilme ve tat alma duyusunun geri gelmeye başlaması hastalığın seyrine dair iyi birer işarettir” diye konuştu.
Mutlaka hekime başvurun
Tedavinin kişiye özel olduğunu söyleyen Gözeler, mutlaka hekime başvurulması gerektiğini vurguladı. Hasta olmamak için herkesin kendince önlem alması gerektiğini ama kendi kendini tedavi etmemesi gerektiğini aktaran Gözeler, “Bitkisel tedavilerin de faydası olabilir, kış için zencefil, ıhlamur, papatya çayı gibi şeyler bir yere kadar fayda sağlayabilir. Yalnız Tıbbi tedavide biz eğer bakteriyel bir enfeksiyonsa hastanın durumunu kötü etkilemişse antibiyotik tedavisi ile başlıyoruz. Eğer virüslerle ilgili bir hastalıksa daha çok semptomatik, yani ağrıdır şişkinliktir, o tip semptomlara yönelik tedavi veriyoruz ve özellikle istirahat ve sıvı tedavisi öneriyoruz. Tabi o hekimin hastanın durumuna göre aldığı karara bağlı. Yaşlı ve çocukların aşırı soğuklarda çok gerekli olmadıkça dışarı çıkmamalarını ve uzun süre dışarıda kalmamalarını öneriyoruz. Bir de hijyen önemli. Odaların ve çalışma ofislerinin sık sık havalandırılması gerekiyor. Ellerin sürekli yıkanması da önem arz ediyor” dedi.