
İhanet birbirinden beslenir, düşmanda öyle. Milli yapılar da birbirinden beslenmelidir. Süleyman Soylu 15 Temmuz darbe ihanetinin ardından İçişleri Bakanlığı görevine getirildi. Allah var, gelmiş geçmiş İçişleri Bakanları arasında adını kazıdı. Terörle mücadelede yer alan her unsur, arkasında Soylu’nun desteğini hissediyor. Süleyman Soylu’yu hedef alan her ihanet karşısında Devlet Bahçeli’yi buluyor. Bu gerçek hainleri adeta kudurtuyor.
Oğuzhan Bilgin, ilginç yazılar kaleme alır. Bende o yazıya atıf yapacağım. “2016'da Sultanahmet'te düzenlenen terör saldırısı sonrası "İstanbul vurulmadıkça Türkiye uyanmaz" diyen ve bugün de Cumhurbaşkanı'na hakaret eden kişinin meselesi sadece siyaset mi sanıyorsunuz? (Sedef Kabaş)
Recep Tayyip Erdoğan, darbenin ardından Batı’nın ‘Büyük Oyunu’nu gören yapılar tarafından destekleniyor. Desteğin en büyüğünü şüphesiz Devlet Bahçeli’nin MHP’si veriyor. Bu hainler kadar, onlara maşa olanları da kudurtuyor.
Erdoğan ve ekibi, MHP desteğiyle sağlıklı adımları atıyor. Bu nedenle saldırılar Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Lideri Devlet Bahçeli, Süleyman Soylu, MİT Başkanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Savunma Sanayine yöneliyor.
Neden?!
Geçtiğimiz hafta Adana’da PKK ve FETÖ övücüsü Alparslan Kuytul sosyal medya üzerinden organize ettiği eylemiyle Süleyman Soylu’yu istifaya çağırdı. Sebebi malum. Yetmedi, kanunsuz gösteriye müdahalede eden polisler üzerinden algı yapmaya kalkıştı. Hilal bıyıklı yiğitleri siyasi yapı ile birleştirip MHP ve Devlet Bahçeli’ye saldırdı.
Saldırının hedefi milli değerler olduğu çok açık! Erdoğan’a, Bahçeli’ye, Soylu’ya saldıranların gerekçeleri farklı olsa da özünde onların temsil ettiği değerlerdir asıl hedef.
Oğuzhan Bilgin;
“İşte Türkiye 2010'larla birlikte dış vesayete meydan okuyup bağımsızlıkçı ve özgüvenli bir dış politika izlemiş ve bu iç vesayet mekanizmalarının Gezi, 17-25 ve 15 Temmuz gibi girişimleri de yenilgiye uğratılmıştı. FETÖ'nün Türkiye'den tasfiyesinin büyük oranda gerçekleşmesi de bu manada önemli bir aşamaydı.
Buna dış vesayetin içerideki bir diğer uzantısı olan PKK'ya karşı 2015'ten beri yürütülen ve yaklaşık 33.000 PKK'lının imha edildiği başarılı terörle mücadele de eklendiğinde hem darbecilerle hem de terör örgütü uzantılarıyla ittifak yapan mandacı siyasal aktörlerin ve onların "gazeteci" kılıklı trollerinin nefret söylemlerine daha fazla şahit oluyoruz.
Türkiye'nin Erdoğan döneminde dış vesayet zincirlerinden kopması; ülke içinde PKK ve FETÖ gibi Batı vesayetinin taşeron terör örgütlerini bitirecek noktaya getirmesi özellikle de ABD veya Avrupa ülkelerinden fonlanan "gazeteci" kılığındaki tetikçilerin harekete geçirilmesine sebep olmuş görünüyor.
Kimileri dolar karşılığı kimileriyse gönüllü olarak mandacılık yapanların esas amacı ise bağımsız, demokratik ve büyük bir Türkiye idealini sabote etmek.”
Dertlerinin ne olduğu anlaşıldı değil mi?
Oğuzhan Bilgin, ilginç yazılar kaleme alır. Bende o yazıya atıf yapacağım. “2016'da Sultanahmet'te düzenlenen terör saldırısı sonrası "İstanbul vurulmadıkça Türkiye uyanmaz" diyen ve bugün de Cumhurbaşkanı'na hakaret eden kişinin meselesi sadece siyaset mi sanıyorsunuz? (Sedef Kabaş)
Recep Tayyip Erdoğan, darbenin ardından Batı’nın ‘Büyük Oyunu’nu gören yapılar tarafından destekleniyor. Desteğin en büyüğünü şüphesiz Devlet Bahçeli’nin MHP’si veriyor. Bu hainler kadar, onlara maşa olanları da kudurtuyor.
Erdoğan ve ekibi, MHP desteğiyle sağlıklı adımları atıyor. Bu nedenle saldırılar Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Lideri Devlet Bahçeli, Süleyman Soylu, MİT Başkanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Savunma Sanayine yöneliyor.
Neden?!
Geçtiğimiz hafta Adana’da PKK ve FETÖ övücüsü Alparslan Kuytul sosyal medya üzerinden organize ettiği eylemiyle Süleyman Soylu’yu istifaya çağırdı. Sebebi malum. Yetmedi, kanunsuz gösteriye müdahalede eden polisler üzerinden algı yapmaya kalkıştı. Hilal bıyıklı yiğitleri siyasi yapı ile birleştirip MHP ve Devlet Bahçeli’ye saldırdı.
Saldırının hedefi milli değerler olduğu çok açık! Erdoğan’a, Bahçeli’ye, Soylu’ya saldıranların gerekçeleri farklı olsa da özünde onların temsil ettiği değerlerdir asıl hedef.
Oğuzhan Bilgin;
“İşte Türkiye 2010'larla birlikte dış vesayete meydan okuyup bağımsızlıkçı ve özgüvenli bir dış politika izlemiş ve bu iç vesayet mekanizmalarının Gezi, 17-25 ve 15 Temmuz gibi girişimleri de yenilgiye uğratılmıştı. FETÖ'nün Türkiye'den tasfiyesinin büyük oranda gerçekleşmesi de bu manada önemli bir aşamaydı.
Buna dış vesayetin içerideki bir diğer uzantısı olan PKK'ya karşı 2015'ten beri yürütülen ve yaklaşık 33.000 PKK'lının imha edildiği başarılı terörle mücadele de eklendiğinde hem darbecilerle hem de terör örgütü uzantılarıyla ittifak yapan mandacı siyasal aktörlerin ve onların "gazeteci" kılıklı trollerinin nefret söylemlerine daha fazla şahit oluyoruz.
Türkiye'nin Erdoğan döneminde dış vesayet zincirlerinden kopması; ülke içinde PKK ve FETÖ gibi Batı vesayetinin taşeron terör örgütlerini bitirecek noktaya getirmesi özellikle de ABD veya Avrupa ülkelerinden fonlanan "gazeteci" kılığındaki tetikçilerin harekete geçirilmesine sebep olmuş görünüyor.
Kimileri dolar karşılığı kimileriyse gönüllü olarak mandacılık yapanların esas amacı ise bağımsız, demokratik ve büyük bir Türkiye idealini sabote etmek.”
Dertlerinin ne olduğu anlaşıldı değil mi?