
Ve bütün canlıları sudan yaratan Allah'tır; öyle ki, kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayağı, kimi de dört ayağı üzerinde yürür. Allah dilediğini yaratır; çünkü O, gerçekten de her şeye kadirdir. Nur Suresi/45
Bir damla suyla yıkamak istersen gönlünü, sevdiğin bir yanağın üzerinde gezdir parmaklarını…
İnceden bir sızı kaplasın içini önce sonra gamzelerine doluşunu seyret her damlanın…
Yüreğin su gibi aksın avuçlarının arasından ve sen abın buharlaşmasına mani hâllerle hâllenme.
Ab-ı hayat ol cismini gösteren sırrın tenhasında, hırçın olma ki, hırsın darmadağın etmesin temaşanı.
Ki bütün canlıları merhametine mazhar olsunlar diye su gibi akıttı Hâlik!
İçlerinden yalnızca sana insan suretini layık gördü, gönül sarayını inşa etti, imar etmeni ima etti.
Artık kararı sen vereceksin ey âşık, dalgaların boyunu aşıp yıkacak mı bedenini yoksa billur pınarlar gibi yıkayacak mı yüreğini?
Bir cesetten mi ibaret kalacaksın yahut için dışına çıkıp rayihasıyla gülzarı mı kıskandıracak?
Unutma ki kararı sana bıraktı seni bir damladan halkeden!
Karnının üzerine yürümeye meyledersen darıltırsın Sahibini, zira öyle olması gerekenler başka damlaların harmanı.
Sen ayaklarından bile vazgeç ki, yüreğine bağ olmasınlar da âlemden âleme uçabilesin.
Öyle bir aşkla bağlan ki özüne, kimse canına bakıp bir damlacık diyemesin…
Ummanların, deryaların, okyanusların hayretine düşür cihanı damlanın seyrinde…
Kadehinin topraktan, içindekinin sudan ibaret görünmesine aldırma, sen hil’atından çok daha değerlisin…
Sana giydirilene kanıp tek başına bir damla kalmanın derdine düşme…
Birleştir damlanı ummanla, korkma senin de damlan onca damlanın arasında zayi edilmez, yeter ki damlan imbikten geçecek saflıkta düşsün okyanusa…
O zerre kadar iyiliği ihmal etmez, üzülme.
Sonra ko Fuzuli söylesin, ansın gülzarını…
Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su
(Bahçıvan gül bahçesini sele versin, boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.)
Her damlayı suyun içinde yitip gidecek olanlardan belleme sakın.
Sakın ki, senin tanen cümle canlardan özeldir hayat bahşedenin huzurunda.
Su ol ancak denizden kıskanma damlanı…
Ona doğru akmayı da unut ki, ummana varabilmek için açılsın kanallar…
Sen, senin damlana kıymet verdiğin müddetçe, benliğinden koparıp vuslata eremezsin.
Kavuşma gününü bile özlemle anmayasın, zira senin arzuların tamahın olur, açgözlülerin doyarak kalktığı görülmemiştir sofradan.
Hangi kaba sıkıştırıldığın değil mühim mesele, kabını tarumar edecek ateşin harına bırakabiliyor musun bedenini onu söyle?
Bil ki, hiçbir yağmur damlası menziline karar verici değildir.
Sen ki, bir kar kristalinden daha özgür olamazsın.
Bir su damlasından yaratan seni, toprağa düşene dek ne kadar kirlettiğine bakar özünü…
Ayaklarınla adımlayamayacağın kadar uzak birleşmek telaşına düştüğün deniz ve bir o kadar da yakın deniz fenerinin çizdiği hizayı terk etmezsen.
Sen bir su damlasısın, illetin toprak…
Kadehi her taşırdığında etrafında ne varsa ona bulanırsın.
İnsan, bizim kendisini nasıl bir nutfe (sperm)den yarattığımızı görmedi mi ki, şimdi apaçık bir hasım kesildi? Yasin/ Suresi77
Kimi düşman belleyeceğine nefsin karar verirse, damlan söndüremez celalle harlanan narı…
Ancak sukutu becerebilirsen eğer Kevser’de tamamlanır yolculuğun.
Ve sen her daim lalezarın en itina gösterilen çiçeği olursun.
Dikenin suya kanıp gül eylediği zinhar yalandır…
Ancak bahçıvansan dikene su verip gül beklemekten gayrı umarın bulunmaz.
Her halde aşk sarhoşu istikameti kadehindeki dudak izlerinde değil, kâsenin içinde saklı duran cevherin verdiği esriklikle arar.
Sen, bir su idin unutma!
Sana pak teslim edileni nâpâk edip hüsranın koynuna bırakma sermayeni!
Hem ne güzel söylemiş Mantıku't Tayr’da Feridüddin Attar, “İster pak ister nâpâk ol, toprak ile karılarak varlık kazanmış bir damla sudan ibaretsin.”
Bir damla suyla yıkamak istersen gönlünü, sevdiğin bir yanağın üzerinde gezdir parmaklarını…
İnceden bir sızı kaplasın içini önce sonra gamzelerine doluşunu seyret her damlanın…
Yüreğin su gibi aksın avuçlarının arasından ve sen abın buharlaşmasına mani hâllerle hâllenme.
Ab-ı hayat ol cismini gösteren sırrın tenhasında, hırçın olma ki, hırsın darmadağın etmesin temaşanı.
Ki bütün canlıları merhametine mazhar olsunlar diye su gibi akıttı Hâlik!
İçlerinden yalnızca sana insan suretini layık gördü, gönül sarayını inşa etti, imar etmeni ima etti.
Artık kararı sen vereceksin ey âşık, dalgaların boyunu aşıp yıkacak mı bedenini yoksa billur pınarlar gibi yıkayacak mı yüreğini?
Bir cesetten mi ibaret kalacaksın yahut için dışına çıkıp rayihasıyla gülzarı mı kıskandıracak?
Unutma ki kararı sana bıraktı seni bir damladan halkeden!
Karnının üzerine yürümeye meyledersen darıltırsın Sahibini, zira öyle olması gerekenler başka damlaların harmanı.
Sen ayaklarından bile vazgeç ki, yüreğine bağ olmasınlar da âlemden âleme uçabilesin.
Öyle bir aşkla bağlan ki özüne, kimse canına bakıp bir damlacık diyemesin…
Ummanların, deryaların, okyanusların hayretine düşür cihanı damlanın seyrinde…
Kadehinin topraktan, içindekinin sudan ibaret görünmesine aldırma, sen hil’atından çok daha değerlisin…
Sana giydirilene kanıp tek başına bir damla kalmanın derdine düşme…
Birleştir damlanı ummanla, korkma senin de damlan onca damlanın arasında zayi edilmez, yeter ki damlan imbikten geçecek saflıkta düşsün okyanusa…
O zerre kadar iyiliği ihmal etmez, üzülme.
Sonra ko Fuzuli söylesin, ansın gülzarını…
Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su
(Bahçıvan gül bahçesini sele versin, boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.)
Her damlayı suyun içinde yitip gidecek olanlardan belleme sakın.
Sakın ki, senin tanen cümle canlardan özeldir hayat bahşedenin huzurunda.
Su ol ancak denizden kıskanma damlanı…
Ona doğru akmayı da unut ki, ummana varabilmek için açılsın kanallar…
Sen, senin damlana kıymet verdiğin müddetçe, benliğinden koparıp vuslata eremezsin.
Kavuşma gününü bile özlemle anmayasın, zira senin arzuların tamahın olur, açgözlülerin doyarak kalktığı görülmemiştir sofradan.
Hangi kaba sıkıştırıldığın değil mühim mesele, kabını tarumar edecek ateşin harına bırakabiliyor musun bedenini onu söyle?
Bil ki, hiçbir yağmur damlası menziline karar verici değildir.
Sen ki, bir kar kristalinden daha özgür olamazsın.
Bir su damlasından yaratan seni, toprağa düşene dek ne kadar kirlettiğine bakar özünü…
Ayaklarınla adımlayamayacağın kadar uzak birleşmek telaşına düştüğün deniz ve bir o kadar da yakın deniz fenerinin çizdiği hizayı terk etmezsen.
Sen bir su damlasısın, illetin toprak…
Kadehi her taşırdığında etrafında ne varsa ona bulanırsın.
İnsan, bizim kendisini nasıl bir nutfe (sperm)den yarattığımızı görmedi mi ki, şimdi apaçık bir hasım kesildi? Yasin/ Suresi77
Kimi düşman belleyeceğine nefsin karar verirse, damlan söndüremez celalle harlanan narı…
Ancak sukutu becerebilirsen eğer Kevser’de tamamlanır yolculuğun.
Ve sen her daim lalezarın en itina gösterilen çiçeği olursun.
Dikenin suya kanıp gül eylediği zinhar yalandır…
Ancak bahçıvansan dikene su verip gül beklemekten gayrı umarın bulunmaz.
Her halde aşk sarhoşu istikameti kadehindeki dudak izlerinde değil, kâsenin içinde saklı duran cevherin verdiği esriklikle arar.
Sen, bir su idin unutma!
Sana pak teslim edileni nâpâk edip hüsranın koynuna bırakma sermayeni!
Hem ne güzel söylemiş Mantıku't Tayr’da Feridüddin Attar, “İster pak ister nâpâk ol, toprak ile karılarak varlık kazanmış bir damla sudan ibaretsin.”