1 Fotoğraf 1 hikâye
Cevdet Cantürk/ İstiklal Harbi Araştırmacısı :
“ İstiklal Harbi’nin en ünlü fotoğraflarından biri de 10 Eylül 1921’de çekildi. O gün Dua Tepelere hücum eden Mehmetçik, zafere giden yolu açtı. Bu kutlu günü simgeleyen bir de fotoğraf vardı. Ancak fotoğraftaki bir ayrıntı yaklaşık 100 yıldır karanlıkta kalmıştı. Onu fark ettiğimde tarifsiz sevinçlere boğulmuştum. Çünkü o detayı bize anlatan olmamıştı.”
Bu muhteşem karenin ayrıntılarını birlikte çözümleyelim mi?[1] “
KARAPINAR KÖYÜ YAKINLARINDA BİR TEPE
Başkomutan savaşı Karapınar köyü yakınındaki boz renkli, yassı tepelerden birinde yönetecekti. Sabahın serinliğinde sırtındaki pelerinle etrafı inceliyordu.
Bu sırada Batı Cephesi karargahında görevli olan Halide Onbaşı’nın gelişini gördü. Cephedeki en ince ayrıntıları yazarak bugünlere ulaşmasını sağlayan Halide Edip, rahvan yürüyen atıyla yamacı aşarken, Başkomutanın emirberi koşarak ona yanaştı:
-Paşa gönderdi, sol ayağınızı üzengiye geçirmemişsiniz.
Savaşın en ateşli anında dahi en ufak ayrıntıyı görebilecek kadar dikkatliydi başkomutan.
Ünlü yazar atından inince, Mustafa Kemal ona seslendi:
-Gelin hanımefendi, harp ediyoruz! Dua Tepe’ye hücum ediyoruz.
Türk tarihinin dönüm noktası yaşanıyordu. Asırlardır süren geri çekilme son buluyordu. Başkomutan, emirlerini yerine getirmek için açılıp yayılarak ilerleyen askerlerini dürbünüyle izliyordu. Ömrünün son anlarına kadar Atatürk’ün yanı başında bulunacak olan Başyaver Salih, tam o anda fotoğrafçıya bakıyordu. Kurmay subaylar pür dikkat çarpışmayı takip ederken, o poza girip girmemek konusunda tereddüt eden biri vardı. Belki o anda başkomutanın tarihi bir fotoğrafının alındığını biliyor; bir süre kenarda kalmayı tercihi ediyordu. Ama talihin cilvesi olarak bu 100 yıllık fotoğrafın bir kenarında Halide Onbaşı da yer alıyordu.
Aslında, bu ünlü karenin hikâyesini bize o anlatmıştı. 10 Eylül 1921 sabahı, sonradan Zafer Tepesi ismi verilen o çorak düzlükte olanları, “Türk’ün Ateşle İmtihanı “ isimli kitabında kaleme almıştı:
“…Dua Tepe alınmıştı. Üstünde bir tek Türk askerinin güneşin altında ayakta durduğunu gördüm.”
Dua Tepe zaferinin kazanıldığı gün çekilen o fotoğrafın tam 100. Yılında aynı yere gidip, Sakarya kahramanlarının mukaddes hatırası önünde bir saygı duruşunda bulunabilirsiniz.
Zafer Tepe’de 100 yıllık bir karenin anısını yâd edebilir, hatta aynı yerde bir fotoğraf çektirebilirsiniz.
O muhteşem fotoğrafın çekildiği yerden Mustafa Kemal’in gözleriyle Dua Tepe’ye bakmak heyecan verici olmaz mı?
Milli Mücadele kahramanlarını anmak hem bir borç hem de bir ibadet değil midir? Ne dersiniz, Sakarya kahramanlarına bir borcumuz yok mu?
[1][1] Bu fotoğrafı kimin çektiğini bilmiyoruz. Savaş esnasında pek çok kareyi tarihe mal etmiş olan Etem Tem olabilir. Ancak ispat edecek bilgiye sahip değiliz.
Cevdet Cantürk/ İstiklal Harbi Araştırmacısı :
“ İstiklal Harbi’nin en ünlü fotoğraflarından biri de 10 Eylül 1921’de çekildi. O gün Dua Tepelere hücum eden Mehmetçik, zafere giden yolu açtı. Bu kutlu günü simgeleyen bir de fotoğraf vardı. Ancak fotoğraftaki bir ayrıntı yaklaşık 100 yıldır karanlıkta kalmıştı. Onu fark ettiğimde tarifsiz sevinçlere boğulmuştum. Çünkü o detayı bize anlatan olmamıştı.”
Bu muhteşem karenin ayrıntılarını birlikte çözümleyelim mi?[1] “
KARAPINAR KÖYÜ YAKINLARINDA BİR TEPE
Başkomutan savaşı Karapınar köyü yakınındaki boz renkli, yassı tepelerden birinde yönetecekti. Sabahın serinliğinde sırtındaki pelerinle etrafı inceliyordu.
Bu sırada Batı Cephesi karargahında görevli olan Halide Onbaşı’nın gelişini gördü. Cephedeki en ince ayrıntıları yazarak bugünlere ulaşmasını sağlayan Halide Edip, rahvan yürüyen atıyla yamacı aşarken, Başkomutanın emirberi koşarak ona yanaştı:
-Paşa gönderdi, sol ayağınızı üzengiye geçirmemişsiniz.
Savaşın en ateşli anında dahi en ufak ayrıntıyı görebilecek kadar dikkatliydi başkomutan.
Ünlü yazar atından inince, Mustafa Kemal ona seslendi:
-Gelin hanımefendi, harp ediyoruz! Dua Tepe’ye hücum ediyoruz.
Türk tarihinin dönüm noktası yaşanıyordu. Asırlardır süren geri çekilme son buluyordu. Başkomutan, emirlerini yerine getirmek için açılıp yayılarak ilerleyen askerlerini dürbünüyle izliyordu. Ömrünün son anlarına kadar Atatürk’ün yanı başında bulunacak olan Başyaver Salih, tam o anda fotoğrafçıya bakıyordu. Kurmay subaylar pür dikkat çarpışmayı takip ederken, o poza girip girmemek konusunda tereddüt eden biri vardı. Belki o anda başkomutanın tarihi bir fotoğrafının alındığını biliyor; bir süre kenarda kalmayı tercihi ediyordu. Ama talihin cilvesi olarak bu 100 yıllık fotoğrafın bir kenarında Halide Onbaşı da yer alıyordu.
Aslında, bu ünlü karenin hikâyesini bize o anlatmıştı. 10 Eylül 1921 sabahı, sonradan Zafer Tepesi ismi verilen o çorak düzlükte olanları, “Türk’ün Ateşle İmtihanı “ isimli kitabında kaleme almıştı:
“…Dua Tepe alınmıştı. Üstünde bir tek Türk askerinin güneşin altında ayakta durduğunu gördüm.”
Dua Tepe zaferinin kazanıldığı gün çekilen o fotoğrafın tam 100. Yılında aynı yere gidip, Sakarya kahramanlarının mukaddes hatırası önünde bir saygı duruşunda bulunabilirsiniz.
Zafer Tepe’de 100 yıllık bir karenin anısını yâd edebilir, hatta aynı yerde bir fotoğraf çektirebilirsiniz.
O muhteşem fotoğrafın çekildiği yerden Mustafa Kemal’in gözleriyle Dua Tepe’ye bakmak heyecan verici olmaz mı?
Milli Mücadele kahramanlarını anmak hem bir borç hem de bir ibadet değil midir? Ne dersiniz, Sakarya kahramanlarına bir borcumuz yok mu?
[1][1] Bu fotoğrafı kimin çektiğini bilmiyoruz. Savaş esnasında pek çok kareyi tarihe mal etmiş olan Etem Tem olabilir. Ancak ispat edecek bilgiye sahip değiliz.