
İzmir depreminde çok can kaybının yaşandığı semt Bayraklı…
Semt bir zamanlar İzmir’de en kaliteli bamyanın üretildiği tarım arazileri ile çevrili… Şimdilerde birbirinden gösterişli çok katlı binalarla kaplı…
*
1999 Körfez depreminden üç gün sonra bölgedeydim… Denizden alınarak doldurulan ve üzerine bina yapılan onlarca yer eskiden olduğu gibi denizin ortasında kalmıştı…
Yani doğa kendisinden koparılan yerleri geri almıştı…
Şimdi Bayraklı’da yıkılan ve tarım arazisine yapılan binaları görünce aklıma 1999’da yaşanan deprem faciası geldi.
Doğa kendisinden koparılanı geri alıyor…
Demek ki yaşanan facialardan ders almamışız.
Ya tarım arazisi üzerine, ya sulak ve oynak zemin üzerine bina yapmışız; üstelik de malzemeden çalmışız…
Sahi,
Çıkardığımız Zorunlu Deprem Sigortasına kaçımız uyuyoruz…
Deprem ve Fay Kanunu ne durumda ?..
Kaç binamız depreme karşı durabiliyor; kaçı orta, kaçı ağır deprem şiddetine dayanıklı…
Kentsel Dönüşüme devam ediyor muyuz…
Sulak alanları, yumuşak zeminleri ve tarım arazilerini yapılaşmaya açtık mı ya da gerekli önlemleri aldık mı…
Tarım arazileri üzerine yaptığımız , çoğu ruhsatsız olan ve TBMM’nin hassas davranarak ‘Tarım arazileri üzerinde Hobi Bahçesi adı altında Villa yapılamaz…’ doğrultusunda çıkardığı kanunu uyguluyor muyuz…
Başka deyimle kanuna karşı olarak yapılan yapılaşma hakkında yıkım kararı aldık mı…
Ya da alınan kararları uyguluyor muyuz…
Yani deprem sonuna ne denli hazırız…
Örneğin;
Yer altı sığınıklarımız hazır mı…
Sığınaklarda her türlü ihtiyaç temin edilmiş mi…
Hastanelerimiz ve acil hizmetler gerekli önlemi almış mı…
Yeterli kan ve tıbbi malzeme stoğumuz var mı…
Çadır , battaniye ve yemek hizmeti hemen devreye girecek mi…
Deprem sonrası toplanma alanlarına bina yapmağa devam ediyoruz muyuz…
*
Erzurum, taşıdığı deprem riski açısından Türkiye’nin en riskli 10 ili arasında…
Biliyorum ki depremi önlememiz mümkün değil ama önlem alma şansımız var…
Üstelik ne zaman deprem olacağını bilmiyoruz…
Vakit geçirmeğe zamanımız yok, bir an önce gerekli tedbiri almalıyız…
BEKLENEN MUCİZE GERÇEKLEŞTİ…
Yaşanan depremden 65 saat sonra Elif bebek kurtarıldı, çok sevindik…
Umutların tükenmeğe başladığı anda 91.saatte Ayda bebekle sevincimiz katlandı…
*
Yaralılarımıza acil şifa, kaybettiğimiz canlarımıza Yüce Allah’tan rahmet diliyorum…
Ve umuyorum ki, yaşananlardan ders çıkarırız…
Semt bir zamanlar İzmir’de en kaliteli bamyanın üretildiği tarım arazileri ile çevrili… Şimdilerde birbirinden gösterişli çok katlı binalarla kaplı…
*
1999 Körfez depreminden üç gün sonra bölgedeydim… Denizden alınarak doldurulan ve üzerine bina yapılan onlarca yer eskiden olduğu gibi denizin ortasında kalmıştı…
Yani doğa kendisinden koparılan yerleri geri almıştı…
Şimdi Bayraklı’da yıkılan ve tarım arazisine yapılan binaları görünce aklıma 1999’da yaşanan deprem faciası geldi.
Doğa kendisinden koparılanı geri alıyor…
Demek ki yaşanan facialardan ders almamışız.
Ya tarım arazisi üzerine, ya sulak ve oynak zemin üzerine bina yapmışız; üstelik de malzemeden çalmışız…
Sahi,
Çıkardığımız Zorunlu Deprem Sigortasına kaçımız uyuyoruz…
Deprem ve Fay Kanunu ne durumda ?..
Kaç binamız depreme karşı durabiliyor; kaçı orta, kaçı ağır deprem şiddetine dayanıklı…
Kentsel Dönüşüme devam ediyor muyuz…
Sulak alanları, yumuşak zeminleri ve tarım arazilerini yapılaşmaya açtık mı ya da gerekli önlemleri aldık mı…
Tarım arazileri üzerine yaptığımız , çoğu ruhsatsız olan ve TBMM’nin hassas davranarak ‘Tarım arazileri üzerinde Hobi Bahçesi adı altında Villa yapılamaz…’ doğrultusunda çıkardığı kanunu uyguluyor muyuz…
Başka deyimle kanuna karşı olarak yapılan yapılaşma hakkında yıkım kararı aldık mı…
Ya da alınan kararları uyguluyor muyuz…
Yani deprem sonuna ne denli hazırız…
Örneğin;
Yer altı sığınıklarımız hazır mı…
Sığınaklarda her türlü ihtiyaç temin edilmiş mi…
Hastanelerimiz ve acil hizmetler gerekli önlemi almış mı…
Yeterli kan ve tıbbi malzeme stoğumuz var mı…
Çadır , battaniye ve yemek hizmeti hemen devreye girecek mi…
Deprem sonrası toplanma alanlarına bina yapmağa devam ediyoruz muyuz…
*
Erzurum, taşıdığı deprem riski açısından Türkiye’nin en riskli 10 ili arasında…
Biliyorum ki depremi önlememiz mümkün değil ama önlem alma şansımız var…
Üstelik ne zaman deprem olacağını bilmiyoruz…
Vakit geçirmeğe zamanımız yok, bir an önce gerekli tedbiri almalıyız…
BEKLENEN MUCİZE GERÇEKLEŞTİ…
Yaşanan depremden 65 saat sonra Elif bebek kurtarıldı, çok sevindik…
Umutların tükenmeğe başladığı anda 91.saatte Ayda bebekle sevincimiz katlandı…
*
Yaralılarımıza acil şifa, kaybettiğimiz canlarımıza Yüce Allah’tan rahmet diliyorum…
Ve umuyorum ki, yaşananlardan ders çıkarırız…