
Baba evimiz Cedit Mahallesi’nde. Taşkesenlioğlu soyundan Horasan Müftüsü Muhammed Sıddık Efendi’nin evi de bu mahalledeydi. Babamın, mahalle bakkalı vardı, müftü efendi, sokaktan her geçtiğinde durup babamla hasbihal ederlerdi.
Babam, Hoca Efendi’ye ikram etmeden göndermezdi. Zile basar, dükkanın üstündeki evimizden bir demlik çay isterdi. Bir lise talebesi olarak sohbetlerine denk geldiğimde ilgiyle dinlerdim.
O zamanlar öyle bir uygulama vardı: Yaşı elli altmış arasındaki adamlar, ‘ihtiyat askeri’ olarak, eğitime çağrılırlardı. Sıra, babamla Müftü Efendi’ye gelmişti. Aziziye Tabyasında bir iki hafta askerlik de yapmışlardı. (Fotoğrafta, sağ baştaki babam yanındakiyse Muhammed Sıddık Efendi.)
Kim kimin neyi tam bilmiyorum, fakat komşuları olarak, bildiğim bir şey var, o da şu: Taşkesenlioğlu sülalesi deyince aklıma hoca, mutasavvıf, milletvekili, kamu çalışanı gibi işler ve isimler geliyor.
Bu isimlerden biri de, tanışıklığımız ve arkadaşlığımız, nerdeyse elli yılı bulan, Türkiye Elektrik Kurumu’ndan idareci olarak emekli Fahrettin Taşkesenlioğlu.
O, bir hoca ve mutasavvıf değil, AP Milletvekili, 1960 darbesinde yargılanmış, ölümden dönmüş, Fetullah Taşkesenlioğlu’nun oğlu.
Fahrettin Bey, Ceditteki evlerinde, aile adını taşıyan, öğrencilere burs veren, bir vakıf kurdu. Bu vakfa bağlı, on, on beş yıldır devam eden, özel bir Kur’an Kursu’nu da başarıyla ayakta tutuyorlar. Fahrettin Bey, Taşkesenlioğlu sülalesi adına, bu hizmetlerin başındaki insan.

Geçenlerde, epey bir sohbet ettik Fahrettin Beyle. Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu ile Halk Bankası Genel Müdürü Ali Fuat Taşkesenlioğlu, yeğenleri. Adlarının karıştığı olaydan derin bir şekilde etkilenmiş. Medyada çıkan ve çıkmaya devam eden haberler aileyi iyice üzmüş durumda.
Fahrettin Bey, yıllardır ticaretin de içinde olan, Zehre Hanım’ın hiçbir zaman parasal sorunu olmadığını, kötü niyetli bir şahısla kötü bir evlilik yaptığını ve bu şahıs tarafından istismar edildiğine inanıyor. Konu mahkemeye taşındı. Yargı olayların iç yüzünü ortaya çıkaracaktır.
Aileye dönersek: Bir kaynakta, Zehra ve Ali Fuat Taşkesenlioğlu bağlamında, Taşkesenlioğlu ailesi hakkında geniş bilgi yer alıyor. (https://serbestiyet.com/serbestiyet-in-english/erzurumdan-yassiadaya-taskesenlioglu-ulema-ailesinin-hikayesi-102227/) Kısa bir alıntı yapmak istiyorum: ‘Taşkesenlioğlu ailesi adını 19. yüzyılda Bingöl’den Erzurum’un Taşkesen köyüne irşad için gelmiş Nakşi-Halidi şeyhi Şeyh Ahmed’den alıyor. Binlerce müridi olan ve medreselerinde eğitim veren ailenin ikinci kuşağı da molla. Dördüncü kuşaktan Zehra ve Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun babası Mazhar Taşkesenlioğlu tefsir çevirileri olan, Erzurum’dan taşındığı İstanbul Fatih’te geniş bir çevre edinmiş bir vaiz ve medrese hocası. Amca Fetullah Taşkesenlioğlu ise Yassıada’da yargılanmış bir DP milletvekili, daha sonra AP milletvekili olarak da Meclis’e girmiş. Aile Erzurum ve çevresinde Taşkesenlioğlu uleması olarak tanınıyor…’
Ömürleri milletin manevi hayatına hizmetle geçmiş geniş çevreli ve etki alanı olan bir ailenin iki ferdinin isminin bir çıkar ilişkisine, iradi gayri iradi, iliştirilmiş olması, -Erzurumlunun hayırla andığı Taşkesenlioğlu soyunu ister istemez üzmüştür, fakat iddialar, Taşkesenlioğlu soyundan kimseyi ilzam etmez, fikrindeyim.
İkinci olarak, şunu da vurgulamak isterim: Zehra ve Ali Fuat Taşkesenlioğlu isimlerinin bir çıkar olayında geçmesi, Erzurum’u, hangi bakımdan ilgilendirir? Ne hukuken ne ahlaken hiçbir bakımdan ilgilendirmez! Erzurum Milletvekili Zehra Hanım’ın, boşanma davası açtığı kocasıyla ilgili bir sorununun, şehirle irtibatlandırılması, doğru bir mantık değildir. Erzurum’a, asıl bu türden yaklaşım, yakıştırma ve ilişkilendirmeler zarar vermektedir. Bunu artık görelim.
Babam, Hoca Efendi’ye ikram etmeden göndermezdi. Zile basar, dükkanın üstündeki evimizden bir demlik çay isterdi. Bir lise talebesi olarak sohbetlerine denk geldiğimde ilgiyle dinlerdim.
O zamanlar öyle bir uygulama vardı: Yaşı elli altmış arasındaki adamlar, ‘ihtiyat askeri’ olarak, eğitime çağrılırlardı. Sıra, babamla Müftü Efendi’ye gelmişti. Aziziye Tabyasında bir iki hafta askerlik de yapmışlardı. (Fotoğrafta, sağ baştaki babam yanındakiyse Muhammed Sıddık Efendi.)
Kim kimin neyi tam bilmiyorum, fakat komşuları olarak, bildiğim bir şey var, o da şu: Taşkesenlioğlu sülalesi deyince aklıma hoca, mutasavvıf, milletvekili, kamu çalışanı gibi işler ve isimler geliyor.
Bu isimlerden biri de, tanışıklığımız ve arkadaşlığımız, nerdeyse elli yılı bulan, Türkiye Elektrik Kurumu’ndan idareci olarak emekli Fahrettin Taşkesenlioğlu.
O, bir hoca ve mutasavvıf değil, AP Milletvekili, 1960 darbesinde yargılanmış, ölümden dönmüş, Fetullah Taşkesenlioğlu’nun oğlu.
Fahrettin Bey, Ceditteki evlerinde, aile adını taşıyan, öğrencilere burs veren, bir vakıf kurdu. Bu vakfa bağlı, on, on beş yıldır devam eden, özel bir Kur’an Kursu’nu da başarıyla ayakta tutuyorlar. Fahrettin Bey, Taşkesenlioğlu sülalesi adına, bu hizmetlerin başındaki insan.

Geçenlerde, epey bir sohbet ettik Fahrettin Beyle. Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu ile Halk Bankası Genel Müdürü Ali Fuat Taşkesenlioğlu, yeğenleri. Adlarının karıştığı olaydan derin bir şekilde etkilenmiş. Medyada çıkan ve çıkmaya devam eden haberler aileyi iyice üzmüş durumda.
Fahrettin Bey, yıllardır ticaretin de içinde olan, Zehre Hanım’ın hiçbir zaman parasal sorunu olmadığını, kötü niyetli bir şahısla kötü bir evlilik yaptığını ve bu şahıs tarafından istismar edildiğine inanıyor. Konu mahkemeye taşındı. Yargı olayların iç yüzünü ortaya çıkaracaktır.
Aileye dönersek: Bir kaynakta, Zehra ve Ali Fuat Taşkesenlioğlu bağlamında, Taşkesenlioğlu ailesi hakkında geniş bilgi yer alıyor. (https://serbestiyet.com/serbestiyet-in-english/erzurumdan-yassiadaya-taskesenlioglu-ulema-ailesinin-hikayesi-102227/) Kısa bir alıntı yapmak istiyorum: ‘Taşkesenlioğlu ailesi adını 19. yüzyılda Bingöl’den Erzurum’un Taşkesen köyüne irşad için gelmiş Nakşi-Halidi şeyhi Şeyh Ahmed’den alıyor. Binlerce müridi olan ve medreselerinde eğitim veren ailenin ikinci kuşağı da molla. Dördüncü kuşaktan Zehra ve Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun babası Mazhar Taşkesenlioğlu tefsir çevirileri olan, Erzurum’dan taşındığı İstanbul Fatih’te geniş bir çevre edinmiş bir vaiz ve medrese hocası. Amca Fetullah Taşkesenlioğlu ise Yassıada’da yargılanmış bir DP milletvekili, daha sonra AP milletvekili olarak da Meclis’e girmiş. Aile Erzurum ve çevresinde Taşkesenlioğlu uleması olarak tanınıyor…’
Ömürleri milletin manevi hayatına hizmetle geçmiş geniş çevreli ve etki alanı olan bir ailenin iki ferdinin isminin bir çıkar ilişkisine, iradi gayri iradi, iliştirilmiş olması, -Erzurumlunun hayırla andığı Taşkesenlioğlu soyunu ister istemez üzmüştür, fakat iddialar, Taşkesenlioğlu soyundan kimseyi ilzam etmez, fikrindeyim.
İkinci olarak, şunu da vurgulamak isterim: Zehra ve Ali Fuat Taşkesenlioğlu isimlerinin bir çıkar olayında geçmesi, Erzurum’u, hangi bakımdan ilgilendirir? Ne hukuken ne ahlaken hiçbir bakımdan ilgilendirmez! Erzurum Milletvekili Zehra Hanım’ın, boşanma davası açtığı kocasıyla ilgili bir sorununun, şehirle irtibatlandırılması, doğru bir mantık değildir. Erzurum’a, asıl bu türden yaklaşım, yakıştırma ve ilişkilendirmeler zarar vermektedir. Bunu artık görelim.

Çok güzel bir yazı. Umarım insanlar at gözlüğü takmadan hayata bakar. Başkasının etkisinde kalmadan, kendi tarafsız düşünceleriyle insanları yargılar. Düşmez kalkmaz bir tek Allah'tır. Bu hayatta herkesin başına her şey gelebilir. Yanlış bir evlilik yüzünden bütün bir sülaleyi (Erzurumun en köklü ve soylu ailesi ve barış yanlısı) zan altında bırakmak ve hakaret etmek vicdansızlıktır. Bu ailede tertemiz ve vatanını milletini her şeyin üstünde tutan bir sürü tanıdığım var. Hepsi orta halli , zararsız insanlardır. Hz. Ali'nin çok güzel bir sözü var: insan bilmediğinin düşmanıdır.