
“Birine 40 gün deli dersen deli olur” demiş atalarımız. Tıpkı Batı’nın ‘medeniyet biziz, bilim bizimdir’ dediği gibi. Milletin beynine 300 yıldır, ‘bizden bir şey olmaz’ çaresizliğinin öğretildiği gibi. Düne kadar ‘bir toplu iğne dahi üretemiyoruz’ yakınmasını şimdi hatırlamasak da şimdilerde farklı yöntem ve politikalar ile üzerimize geliyorlar.
FETÖ musibetinin ciddi olarak bertaraf edilmesinden sonra, milli projelerde önemli adımlar atılabildiğini görüyoruz. FETÖ’nün bu bağlamda ne ifade ettiğini anlamamız gerekiyor. Türk Devleti hangi projeyi yürütüyorsa, ya projenin çalınmasına yönelik faaliyetler, bu başarılamıyorsa projeyi yürüten ekiplere yönelik suikastlar devreye giriyordu.
FETÖ’nün büyük oranda bertaraf edilmesinin ardından milli projeler birbiri ardına ortaya çıkmaya başladı. Mil-Gem ki proje ekipleri FETÖ’nün İzmir Casusluk davasıyla tasfiye edilmeye çalıştığı projeydi. Geldiği nokta itibariyle düşman çevreler için ciddi kaygılara yol açıyor. Türkiye’nin tıpkı insansız hava araçları gibi deniz araçları da ürettiğini bilmek gerekiyor. Savunma Sanayi kuruluşlarımız Aselsan, Havelsan, TAİ, Roketsan, Tusaş, Roketsan, STM (Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş)’nin her gün yeni bir başarısına şahit oluyoruz. Devlet kuruluşlarının yanında özel sektör olarak dünyanın ilk 100’üne giren savunma şirketlerimiz de var.
Özel sektörde Baykar firması ve Selçuk Bayraktar’ın açtığı çığır ise gerçekten taktire şayan. Son Akıncı TİHA’nın ardından Baykar’dan MUİS (Milli İnsansız Savaş Uçağı) geliyor. Türkiye’nin 5. nesil Milli Muharip Savaş Uçağı 2023’te hangardan çıkacak, aynı yıl Baykar’ın insansız savaş uçağı da testlerine başlayacak. Milli Muharip Uçak 2025 yılında envantere girecek.
Türkiye’de yoğun biçimde erken seçim veya muhalefetin adayı tartışmasına boğulduğu için bu alanda atılan adımları halkımız pek izleyemiyor.
Şimdi bunları neden sıklıkla vurgulamak durumunda kalıyorum ona gelelim; Mustafa Kemal Atatürk Mecliste yaptığı bir konuşmada Batıyı tarif ederken mealen “Biz aşağı indikçe Batı yükseldi. Türk milleti yükselerek indiği bu yere ulaşması gerekir” ifadelerini kullanıyor.
Yine Mustafa Kemal Atatürk’ün 29 Ekim 1933’de, 10. Yıl Nutkunda, aşığı olduğu Türk Milleti’ne seslenirken, “Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfının bütün medenî âlem tarafından bir kere daha görüleceğini” ifade ettikten sonra konuşmasını şu sözlerle tamamlamıştı; ““Türk milletinin karakteri yüksektir; Türk milleti çalışkandır; Türk milleti zekidir.”
Hal böyleyken Türk Milletinin ilerlemesine, ortaya koyduğu başarılara destek olmak, bu gelişmeler ile gurur duymak gerekmiyor mu?
Olması gerekenler bunlar ama fiiliyatta büyük sıkıntılar gözleniyor.
Nedir; öncelikli olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti Savunma Sanayi alanında 2000’lere kadar yüzde 20-30 civarında ihtiyacını karşılıyordu.
Son 5-6 yılda gelinen oran ne kadar biliyor musunuz?
Tam tamına yüzde 80’lere ulaşmış bulunuyor.
Dünyanın kıskandığı bu gelişmelere karşı milletimizin gözünü açması gerekiyor.
Gelinen noktanın önemi kadar, Türkiye’yi bu noktaya taşıyan kahramanlara da sahip çıkılmalıdır.
FETÖ musibetinin ciddi olarak bertaraf edilmesinden sonra, milli projelerde önemli adımlar atılabildiğini görüyoruz. FETÖ’nün bu bağlamda ne ifade ettiğini anlamamız gerekiyor. Türk Devleti hangi projeyi yürütüyorsa, ya projenin çalınmasına yönelik faaliyetler, bu başarılamıyorsa projeyi yürüten ekiplere yönelik suikastlar devreye giriyordu.
FETÖ’nün büyük oranda bertaraf edilmesinin ardından milli projeler birbiri ardına ortaya çıkmaya başladı. Mil-Gem ki proje ekipleri FETÖ’nün İzmir Casusluk davasıyla tasfiye edilmeye çalıştığı projeydi. Geldiği nokta itibariyle düşman çevreler için ciddi kaygılara yol açıyor. Türkiye’nin tıpkı insansız hava araçları gibi deniz araçları da ürettiğini bilmek gerekiyor. Savunma Sanayi kuruluşlarımız Aselsan, Havelsan, TAİ, Roketsan, Tusaş, Roketsan, STM (Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş)’nin her gün yeni bir başarısına şahit oluyoruz. Devlet kuruluşlarının yanında özel sektör olarak dünyanın ilk 100’üne giren savunma şirketlerimiz de var.
Özel sektörde Baykar firması ve Selçuk Bayraktar’ın açtığı çığır ise gerçekten taktire şayan. Son Akıncı TİHA’nın ardından Baykar’dan MUİS (Milli İnsansız Savaş Uçağı) geliyor. Türkiye’nin 5. nesil Milli Muharip Savaş Uçağı 2023’te hangardan çıkacak, aynı yıl Baykar’ın insansız savaş uçağı da testlerine başlayacak. Milli Muharip Uçak 2025 yılında envantere girecek.
Türkiye’de yoğun biçimde erken seçim veya muhalefetin adayı tartışmasına boğulduğu için bu alanda atılan adımları halkımız pek izleyemiyor.
Şimdi bunları neden sıklıkla vurgulamak durumunda kalıyorum ona gelelim; Mustafa Kemal Atatürk Mecliste yaptığı bir konuşmada Batıyı tarif ederken mealen “Biz aşağı indikçe Batı yükseldi. Türk milleti yükselerek indiği bu yere ulaşması gerekir” ifadelerini kullanıyor.
Yine Mustafa Kemal Atatürk’ün 29 Ekim 1933’de, 10. Yıl Nutkunda, aşığı olduğu Türk Milleti’ne seslenirken, “Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfının bütün medenî âlem tarafından bir kere daha görüleceğini” ifade ettikten sonra konuşmasını şu sözlerle tamamlamıştı; ““Türk milletinin karakteri yüksektir; Türk milleti çalışkandır; Türk milleti zekidir.”
Hal böyleyken Türk Milletinin ilerlemesine, ortaya koyduğu başarılara destek olmak, bu gelişmeler ile gurur duymak gerekmiyor mu?
Olması gerekenler bunlar ama fiiliyatta büyük sıkıntılar gözleniyor.
Nedir; öncelikli olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti Savunma Sanayi alanında 2000’lere kadar yüzde 20-30 civarında ihtiyacını karşılıyordu.
Son 5-6 yılda gelinen oran ne kadar biliyor musunuz?
Tam tamına yüzde 80’lere ulaşmış bulunuyor.
Dünyanın kıskandığı bu gelişmelere karşı milletimizin gözünü açması gerekiyor.
Gelinen noktanın önemi kadar, Türkiye’yi bu noktaya taşıyan kahramanlara da sahip çıkılmalıdır.