
Nihayetinde Aybüke Can, “Ve barutun itici kuvvetinden istifade ederek, değişik sıcak harp vasıtaları imal ettiler. X. asırdan sonra, bugünkü ağır silahların babası sayılabilecek "barut füzeleri", nasıl imal ediliyor? Dr. Sigrid Hunke, aynı eserinde bu konuya şöyle cevap veriyor:
Eski bir baruthane, tarihi baruthane, barutlu silahlar Eski bir baruthane "XII. asrın İslam alimleri, barutun formülünü kesin bir şekilde tesbit ederler. İslam hükümdarları, Batı'nın devamlı Haçlı taarruzlarına karşı savunma için, dünyaca meşhur kimyagerlerini, kimyevi bir savaş aracı olan barutun, yakıcı ve tahrip edici tesirlerini araştırmak üzere barut fabrikalarında çalıştırırlar. Müslümanların, XIII. asrın yarısında, roketler için itici bir vasıta olarak, barutu kullanacak vaziyette bulundukları muhakkaktır.
Hasanü'r-Rammah'ın "Harp Tarihi Kitabı"ndan başka, bu devrin diğer harp tarihi kitaplarında, sadece 'barut ve ateşli silâhların'; 'alev püskürerek hareket eden, işleyen ve yanan yumurtalarla', 'gök gürlemesi gibi bir gürültü yapan', ilk defa füze ile atılan torpillerin dumanı tüter. Bundan sonra İtalyanca tercümeler.. Batı'da, Roger Bacon ile Bollstadtlı Alman alimi Albertus Magnus'a ulaştırırlar. Muhtemelen Albertus Magnus da, seyahatleri esnasında Freiburg'da, hayretengiz bilgisini, barutun sözde mucidi Fransız Berthold Schwarz'e nakleder." Daha sonra, Türkler, icat ettikleri -barut yerine gülle atan- büyük toplarla, dünya tarihini değiştirir ve "yeniçağ"ın müjdecisi olurlar. Yılmaz Öztuna, "Türkiye Tarihi"nde bu şöyle dile getirilir:
"II. Mehmet, nihayet başarısının esasını sağlayan büyük topları döktürmüştü. Bu topların planlarını, bizzat büyük Türk Hakanı çizmişti.Bu toplar,o zamana kadar görülmemiş, hatta tasavvuru mümkün olmayan büyüklükte ve mükemmeliyette idiler. 2 tonluk gülle atabilen toplar vardı.
Ortaçağ harp sanatı, II. Mehmed'in dehası ile değişiyordu. Sultan, o tarihte ilk defa olarak havan topunu icat etmişti..." ez- Zerdkaş'ın, "el-Enik fi el-Manacnik" isimli kitabında (8.yy sonrası) resmedilmiş bir top.
Fizikteki "itme" (impulus) ve "eğik atış" prensip ve formüllerine göre çalışan bu toplar; dünyanın en müstahkem surlarını yığın haline getirmiş ve insanlığı hayrete düşürmüştü. Yine bizzat, büyük deha Fatih Sultan Mehmed'in ilk defa îcat etmiş olduğu "alev füzeleri" veya "yürüyen zırhlı kuleler" İstanbul'un fethinde kullanılmıştı. 1868'de Almanlar'ın kullandığı yivli topları, ilk defa Yavuz Sultan Selim'in. kullandığını kaydetmek, yerinde olur. Yılmaz Öztuna, aynı eserinde, Yavuz'un, Mısır seferinde ilk defa içi yivli toplar kullandığını, böyle topların, ancak 1868'de Batı'da Almanlar tarafından yapılabildiği ifade edilmektedir. XIII. yüzyılda İslam bilginleri, barutu, roketlerle kullanabilecek kadar teknik bilgiye sahiptiler. İslam bilgini Hasan ar-Rammah Nacm ad-Din al-Ahdab'ın yazdığı; "
Kitap Alfurusiya val-Munasab Al-Harbiya" ve "Niyahat Al-Su'ul val-Umniya fi Ta'allum A'mal Al-Furusiya" isimli eserlerinde, patlayıcı maddelerden, ateşli silahlardan ve ilk olarak roket sistemi ile çalışan torpidolardan bahseder.
Hasan ar-Rammah, Türk Memlukluları devrinde, Sultan Baybars'ın zamanında, Suriye'de yaşadı ve 1294'de öldü. Arapça eserinin bir el yazma nüshası, Topkapı Sarayı Kütüphanesi'nde bulunmaktadır. Hasan er-Rammah'ın, "Kitab el-Furussiyye"deki torpido veya roket tarifnamesi.”
Demek ki çocuklarımıza, eğitimimizin içine bu gerçekleri nakşetmek, geleceğimiz çocukların kendine güvenen nesil olması için vaz geçilmezdir. Öğretilmiş çaresizliği, mandacılık ruhunu yenebilmenin baka yolu var mı?
Eski bir baruthane, tarihi baruthane, barutlu silahlar Eski bir baruthane "XII. asrın İslam alimleri, barutun formülünü kesin bir şekilde tesbit ederler. İslam hükümdarları, Batı'nın devamlı Haçlı taarruzlarına karşı savunma için, dünyaca meşhur kimyagerlerini, kimyevi bir savaş aracı olan barutun, yakıcı ve tahrip edici tesirlerini araştırmak üzere barut fabrikalarında çalıştırırlar. Müslümanların, XIII. asrın yarısında, roketler için itici bir vasıta olarak, barutu kullanacak vaziyette bulundukları muhakkaktır.
Hasanü'r-Rammah'ın "Harp Tarihi Kitabı"ndan başka, bu devrin diğer harp tarihi kitaplarında, sadece 'barut ve ateşli silâhların'; 'alev püskürerek hareket eden, işleyen ve yanan yumurtalarla', 'gök gürlemesi gibi bir gürültü yapan', ilk defa füze ile atılan torpillerin dumanı tüter. Bundan sonra İtalyanca tercümeler.. Batı'da, Roger Bacon ile Bollstadtlı Alman alimi Albertus Magnus'a ulaştırırlar. Muhtemelen Albertus Magnus da, seyahatleri esnasında Freiburg'da, hayretengiz bilgisini, barutun sözde mucidi Fransız Berthold Schwarz'e nakleder." Daha sonra, Türkler, icat ettikleri -barut yerine gülle atan- büyük toplarla, dünya tarihini değiştirir ve "yeniçağ"ın müjdecisi olurlar. Yılmaz Öztuna, "Türkiye Tarihi"nde bu şöyle dile getirilir:
"II. Mehmet, nihayet başarısının esasını sağlayan büyük topları döktürmüştü. Bu topların planlarını, bizzat büyük Türk Hakanı çizmişti.Bu toplar,o zamana kadar görülmemiş, hatta tasavvuru mümkün olmayan büyüklükte ve mükemmeliyette idiler. 2 tonluk gülle atabilen toplar vardı.
Ortaçağ harp sanatı, II. Mehmed'in dehası ile değişiyordu. Sultan, o tarihte ilk defa olarak havan topunu icat etmişti..." ez- Zerdkaş'ın, "el-Enik fi el-Manacnik" isimli kitabında (8.yy sonrası) resmedilmiş bir top.
Fizikteki "itme" (impulus) ve "eğik atış" prensip ve formüllerine göre çalışan bu toplar; dünyanın en müstahkem surlarını yığın haline getirmiş ve insanlığı hayrete düşürmüştü. Yine bizzat, büyük deha Fatih Sultan Mehmed'in ilk defa îcat etmiş olduğu "alev füzeleri" veya "yürüyen zırhlı kuleler" İstanbul'un fethinde kullanılmıştı. 1868'de Almanlar'ın kullandığı yivli topları, ilk defa Yavuz Sultan Selim'in. kullandığını kaydetmek, yerinde olur. Yılmaz Öztuna, aynı eserinde, Yavuz'un, Mısır seferinde ilk defa içi yivli toplar kullandığını, böyle topların, ancak 1868'de Batı'da Almanlar tarafından yapılabildiği ifade edilmektedir. XIII. yüzyılda İslam bilginleri, barutu, roketlerle kullanabilecek kadar teknik bilgiye sahiptiler. İslam bilgini Hasan ar-Rammah Nacm ad-Din al-Ahdab'ın yazdığı; "
Kitap Alfurusiya val-Munasab Al-Harbiya" ve "Niyahat Al-Su'ul val-Umniya fi Ta'allum A'mal Al-Furusiya" isimli eserlerinde, patlayıcı maddelerden, ateşli silahlardan ve ilk olarak roket sistemi ile çalışan torpidolardan bahseder.
Hasan ar-Rammah, Türk Memlukluları devrinde, Sultan Baybars'ın zamanında, Suriye'de yaşadı ve 1294'de öldü. Arapça eserinin bir el yazma nüshası, Topkapı Sarayı Kütüphanesi'nde bulunmaktadır. Hasan er-Rammah'ın, "Kitab el-Furussiyye"deki torpido veya roket tarifnamesi.”
Demek ki çocuklarımıza, eğitimimizin içine bu gerçekleri nakşetmek, geleceğimiz çocukların kendine güvenen nesil olması için vaz geçilmezdir. Öğretilmiş çaresizliği, mandacılık ruhunu yenebilmenin baka yolu var mı?