
Farkında mısınız son günlerde, birileri ülkenin sinir uçlarıyla oynamayı hızlandırmış durumda. Bunda temel amaçları, virüs salgını nedeni ile toplumda biriken enerjiyi harekete geçirmek. Hedef kitle; ekonomik sıkıntı çekenler ve yasaklar nedeniyle sosyal hayatı etkilenenler.
Seri provokasyonun fitili 7 Mayıs'ta ateşlendi. Terör örgütü DHKP/C, açlık grevi eylemi nedeniyle ölen DHKP-C'li İbrahim Gökçek için Gazi Cemevi'nde düzenlenen töreni provoke etti. Cemevini kapatan teröristler buradan emniyet güçlerine kiremit, taş, masa ve sandalye yağdırdı. Polis olaylara müdahale edince sosyal medya devreye sokuldu. Paylaşılan videolarla polisin Gazi Cemevine saldırdığı iddia edildi. Bazı milletvekilleri de yalan haberlerin dolaşmasına yardımcı oldu. Provokatörlerin polislere yaptığı saldırının görüntüleri yayınlanınca provokasyon boşa çıktı.
Son günlerdeki 'sinir uçlarına dokunma' operasyonunun en tehlikelisi, Ankara'da bir gencin 'Kürtçe müzik dinlediği için öldürüldüğü' manipülasyonu idi. Burada hedef 'etnik kaşıma' idi. Bu adım, gencin ailesinin ve olay anında yanında olan arkadaşının açıklamaları ile boşa çıktı. Emniyet, gencin katillerini derdest ederken, gerçek Ezan’a saygı isteyen bir vatan evladının canice öldürülmesiydi. HD/PKK çevreleri, bazı CHP’liler ve sözde aydınlar bu yalanı kaşıyan tivitler attılar. Utanmazlar gerçeğe karşı susarken çirkin tivitlerini hesaplarından silmediler.
8 Mayıs'ta İstanbul'daki Dzınunt Surp Asdvadzadzni Ermeni Kilisesi hedef oldu. Kilise kapısı ateşe verildi. Güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen ekipler, kapıyı yakan M.K. adlı kişi gözaltına aldı. M.K. ifadesinde "Koronavirüsü bunlar başımıza bela ettiği için yaktım" dedi. Tabii bu iddiayı yersen. M.K’nın ardındaki güç ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Provokatörler 20 Mayıs'ta İzmir'de sahneye çıktı. İzmir'deki bazı camilerde, kimliği belirsiz kişilerce İtalyan partizan marşı 'Çav Bella' çalındı. Olay, büyük tepki toplamasına rağmen İzmir'in 4 ilçesinde minarelerden Selda Bağcan'ın "Yuh yuh" şarkısı çalındı.
Bir diğer provokasyon gazeteci Hrant Dink'in ismi üzerinden gerçekleşti. Hrant Dink Vakfı'na yönelik olarak 27 Mayıs gecesi ölüm tehdidi içeren elektronik posta yollandı. Postayı yollayan ve daha önce kasten yaralama, tehdit ve hakaret suçlarından kaydı olan H.A. tutuklandı.
31 Mayıs'ta Hrant Dink Vakfı'na yönelik ikinci elektronik ölüm tehdidi vakası yaşandı. Bu eylemi gerçekleştirenin bir dönem ABD'de yaşadığı tespit edilen E.B. tespit edildi. Şahıs yakalanarak adliyeye sevk edildi. İstanbul'da gözaltına alınan E.B.'nin çok sayıda suç kaydı çıktı.
Dink Vakfı'na yönelik ilk tehditten 3 gün sonra Üsküdar Kuzguncuk Çarşı Caddesi üzerinde bulunan Surp Krikov Lusavoriç Ermeni Kilisesi'nin dış kapısının haçı yerinden söküldü. Haçı kırdığı tespit edilen Mazlum D. gözaltına alınarak, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı..
Bütün bu ihanet çemberinin tek bir gerekçesi var; Türkiye’nin yükselişini içeriden vurmak. Sağlık turizmi, corona sürecinin Türkiye tarafından başarıyla yönetilmesi ve sağlık alanında geliştirilen teknolojik gelişim, ardı ardına açılan hastaneler, barajlar ve benzeri, ve de Libya’da 7 düvele karşı gerçekleşen müthiş başarı, İHA ve SİHA teknolojisindeki başarısıdır.
Hangi güç, hangi maşa ne türlü ihanet irinlerini saçsa da Allah’ın izniyle Türkiye’nin yükselişini hiçbir güç ve maşası engelleyemeyecektir.
Ey millet, sana düşen bu yükselişte DEVLET’in, millete hizmet yolunda olanların yalnızca ve yalnızca yanında yer almaktır.
Tek zahmetin Allah razı olsun diye bilmendir!
Seri provokasyonun fitili 7 Mayıs'ta ateşlendi. Terör örgütü DHKP/C, açlık grevi eylemi nedeniyle ölen DHKP-C'li İbrahim Gökçek için Gazi Cemevi'nde düzenlenen töreni provoke etti. Cemevini kapatan teröristler buradan emniyet güçlerine kiremit, taş, masa ve sandalye yağdırdı. Polis olaylara müdahale edince sosyal medya devreye sokuldu. Paylaşılan videolarla polisin Gazi Cemevine saldırdığı iddia edildi. Bazı milletvekilleri de yalan haberlerin dolaşmasına yardımcı oldu. Provokatörlerin polislere yaptığı saldırının görüntüleri yayınlanınca provokasyon boşa çıktı.
Son günlerdeki 'sinir uçlarına dokunma' operasyonunun en tehlikelisi, Ankara'da bir gencin 'Kürtçe müzik dinlediği için öldürüldüğü' manipülasyonu idi. Burada hedef 'etnik kaşıma' idi. Bu adım, gencin ailesinin ve olay anında yanında olan arkadaşının açıklamaları ile boşa çıktı. Emniyet, gencin katillerini derdest ederken, gerçek Ezan’a saygı isteyen bir vatan evladının canice öldürülmesiydi. HD/PKK çevreleri, bazı CHP’liler ve sözde aydınlar bu yalanı kaşıyan tivitler attılar. Utanmazlar gerçeğe karşı susarken çirkin tivitlerini hesaplarından silmediler.
8 Mayıs'ta İstanbul'daki Dzınunt Surp Asdvadzadzni Ermeni Kilisesi hedef oldu. Kilise kapısı ateşe verildi. Güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen ekipler, kapıyı yakan M.K. adlı kişi gözaltına aldı. M.K. ifadesinde "Koronavirüsü bunlar başımıza bela ettiği için yaktım" dedi. Tabii bu iddiayı yersen. M.K’nın ardındaki güç ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Provokatörler 20 Mayıs'ta İzmir'de sahneye çıktı. İzmir'deki bazı camilerde, kimliği belirsiz kişilerce İtalyan partizan marşı 'Çav Bella' çalındı. Olay, büyük tepki toplamasına rağmen İzmir'in 4 ilçesinde minarelerden Selda Bağcan'ın "Yuh yuh" şarkısı çalındı.
Bir diğer provokasyon gazeteci Hrant Dink'in ismi üzerinden gerçekleşti. Hrant Dink Vakfı'na yönelik olarak 27 Mayıs gecesi ölüm tehdidi içeren elektronik posta yollandı. Postayı yollayan ve daha önce kasten yaralama, tehdit ve hakaret suçlarından kaydı olan H.A. tutuklandı.
31 Mayıs'ta Hrant Dink Vakfı'na yönelik ikinci elektronik ölüm tehdidi vakası yaşandı. Bu eylemi gerçekleştirenin bir dönem ABD'de yaşadığı tespit edilen E.B. tespit edildi. Şahıs yakalanarak adliyeye sevk edildi. İstanbul'da gözaltına alınan E.B.'nin çok sayıda suç kaydı çıktı.
Dink Vakfı'na yönelik ilk tehditten 3 gün sonra Üsküdar Kuzguncuk Çarşı Caddesi üzerinde bulunan Surp Krikov Lusavoriç Ermeni Kilisesi'nin dış kapısının haçı yerinden söküldü. Haçı kırdığı tespit edilen Mazlum D. gözaltına alınarak, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı..
Bütün bu ihanet çemberinin tek bir gerekçesi var; Türkiye’nin yükselişini içeriden vurmak. Sağlık turizmi, corona sürecinin Türkiye tarafından başarıyla yönetilmesi ve sağlık alanında geliştirilen teknolojik gelişim, ardı ardına açılan hastaneler, barajlar ve benzeri, ve de Libya’da 7 düvele karşı gerçekleşen müthiş başarı, İHA ve SİHA teknolojisindeki başarısıdır.
Hangi güç, hangi maşa ne türlü ihanet irinlerini saçsa da Allah’ın izniyle Türkiye’nin yükselişini hiçbir güç ve maşası engelleyemeyecektir.
Ey millet, sana düşen bu yükselişte DEVLET’in, millete hizmet yolunda olanların yalnızca ve yalnızca yanında yer almaktır.
Tek zahmetin Allah razı olsun diye bilmendir!