Geçtiğimiz hafta şehirde yatırımlar üzerinden hararetli bir tartışma yaşandı. Fitili, MÜSİAD Erzurum Şube Başkanı Abdulkerim Kavaz’ın, Pusula Gazetesi’nin bir haberini alıntılayarak yaptığı sosyal medya paylaşımı ateşledi.
Başkan Kavaz, “Hazır Erzurum’a yapılacak stadyum daha proje aşamasındayken vazgeçelim, gerçek ihtiyacımız olan hızlı trene yüklenelim. Stadyum karın doyurmaz. İyi bir lobi oluşturarak hedefe ulaşabiliriz” dedi.
Sonrası malum…
Herkes açtı ağzını yumdu gözünü. Haklı eleştiriler de vardı, haksız saldırılar da. İş öyle bir noktaya geldi ki, görüşünü dile getirenler hainlikle bile suçlandı. Neyse, tartışıldı, konuşuldu ve bitti. Her zaman olduğu gibi.
***
Bütün bunları izlerken aklıma bir fıkra geldi.
Adamın biri yolda bir nal bulmuş, alıp eve getirmiş. Karısına,
“Hanım, bak üç nal, bir de at bulduk mu tamamdır” demiş.
Kadın heyecanla, “O zaman beni annemin köyüne de götürür müsün?” diye sormuş.
Adam sinirlenmiş:
“Saçmalama! At daha yeni geldi, yorulmuş, terli… Hiçbir yere gidemez!”
Ortada olmayan at üzerinden başlayan tartışma, kavga ile sonuçlanmış.
İşte şehirdeki stadyum–hızlı tren tartışması da tam buna benziyor. Ortada şimdilik sadece stadyum var. Etüt çalışmaları sürüyor. Hızlı tren içinse ne bir takvim var, ne de yakın gelecekte bir ihale söz konusu.
***
Bu yatırımlar zaten ulusal bütçeden karşılanıyor. Bir sivil toplum temsilcisinin “o yapılsın, bu yapılmasın” demesiyle işler ne durur ne de başlar.
Bence hepsi yapılmalı. İktidarın bu kente yapacağı her şey boynunun borcudur. Bizim görevimiz ise siyasi iradeyi doğru argümanlarla çalıştırmak…
At nalı hikâyesindeki gibi hayali tartışmalarla vakit kaybetmek değil. Çünkü kentin her şeye ihtiyacı var.
- Yıl olmuş 2025, hâlâ ihtiyaca cevap verecek bir kapalı spor salonumuz yok.
- Modern bir stadyumumuz yok.
- İki büyük üniversitemiz var ama şehir içinde profesyonel bir ulaşım ağımız yok.
- Yüksek hızlı tren olmayacağını biliyoruz, hızlı trenin gelip gelmeyeceği de belirsiz.
- Bizi Karadeniz’e ulaştıracak tüneller yıllardır yapılıyor, ama ne zaman biteceği hâlâ muamma.
Özetle, takip edilmesi gereken çok iş var. Bırakın herkes fikrini söylesin. Çünkü konuşmayan, tartışmayan toplumların bir yere varma şansı yok.
Kentin bugünkü hâli de zaten her şeyi anlatıyor…
Fazla söze gerek yok.