Onur SAĞSÖZ / ERZURUM
Türkiye’deki tarihi ve kültürel değerlere ‘şaşı’ baktığı bilinen UNESCO bu kez de Uzundere-Narman-Olur bölgelerini es geçti. Üç noktanın jeopark olarak Dünya Mirası Listesi’ne alınması için yıllardır yapılan çalışmalar boşa gitti. Bu arada UNESCO, 2014’de geçici listeye aldığı Selçuklu Medreselerini de asıl listeye almadı.
Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı 2011 yılında İnovasyona Dayalı Turizm Stratejisi ve Eylem Planı hazırlamıştı. Bu kapsamda kurulan Eko-Agro Turizmin Geliştirilmesi Komitesi, Narman Peri Bacaları Bölgesi ve Uzundere Havzası alanının UNESCO Dünya Mirası’na jeopark olarak kabul edilmesi için çalışma başlattı. İki yıl süren çalışmalar sonunda UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, 9 Temmuz 2013 tarihinde sadece ‘Doğal Miras Alanları Geçici Listesine Öneri Sunma Çalıştayı’na katılım sağladı. Bunun dışında konuyla ilgili hiçbir gelişme yaşanmazken, bölgenin potansiyeli dikkate alındığında turizm noktasında çok önemli sonuçlar doğuracağı bilinen çalışmada en büyük engelin UNESCO olduğu ileri sürüldü.
Asıl listede sadece 15 tane var
Açık hava müzesi olarak nitelendirilen Türkiye’deki tarihi ve doğal varlıklara şaşı bakan UNESCO asıl listeye şimdiye kadar sadece şu 15 noktayı aldı. İstanbul'un Tarihi Alanları [1985], Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (Sivas) [1985], Hattuşa (Boğazköy) - Hitit Başkenti (Çorum) [1986], Nemrut Dağı (Adıyaman - Kahta) [1987], Xanthos-Letoon (Antalya - Muğla) [1988], Safranbolu Şehri (Karabük) [1994], Troya Antik Kenti (Çanakkale) [1998], Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi (Edirne) [2011], Çatalhöyük Neolitik Kenti (Konya) [2012], Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı (İzmir) [2014], Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu (Bursa) [2014], Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri (2015), Efes (2015), Göreme Milli Parkı ve Kapadokya (Nevşehir) [1985], Pamukkale-Hierapolis (Denizli) [1988]
Geçici listede ise 60 tane var
UNESCO’nun Dünya Mirası Geçici listesinde ise Türkiye’den sadece 60 varlık yer alıyor. Son olarak listeye Anadolu Selçuklu Medreseleriyle aralarında Erzurum’un da bulunduğu Sivas, Kayseri, Konya ve Kırşehir alındı. 2014 yılında geçici listeye alınan eserler henüz asıl listeye giremedi.
UNESCO Dünya Miras Listesi nedir?
Bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal varlıkları dünyaya tanıtmak, toplumda söz konusu evrensel mirasa sahip çıkacak bilinci oluşturmak ve çeşitli sebeplerle bozulan, yok olan kültürel ve doğal değerlerin yaşatılması için gerekli işbirliğini sağlamak amacıyla UNESCO’nun 16 Kasım 1972 tarihinde ‘Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşmesi’ kabul edildi. Türkiye de bu sözleşmeye 14.04.1982 tarihinde imza attı. Sözleşmeyle birlikte uluslararası önem taşıyan ve bu nedenle takdire ve korunmaya değer doğal oluşumlara, anıtlara ve sitlere “Dünya Mirası” statüsü tanınıyor. Sözleşmeyi kabul eden üye devletlerin UNESCO’ya başvurusuyla başlayan ve Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) ve Uluslararası Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) uzmanlarının başvuruları değerlendirmesi sonunda tamamlanan bir işlem dizisinden sonra aday varlıklar Dünya Miras Komitesinin kararı doğrultusunda bu statüyü kazanıyor.
Türkiye’deki tarihi ve kültürel değerlere ‘şaşı’ baktığı bilinen UNESCO bu kez de Uzundere-Narman-Olur bölgelerini es geçti. Üç noktanın jeopark olarak Dünya Mirası Listesi’ne alınması için yıllardır yapılan çalışmalar boşa gitti. Bu arada UNESCO, 2014’de geçici listeye aldığı Selçuklu Medreselerini de asıl listeye almadı.
Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı 2011 yılında İnovasyona Dayalı Turizm Stratejisi ve Eylem Planı hazırlamıştı. Bu kapsamda kurulan Eko-Agro Turizmin Geliştirilmesi Komitesi, Narman Peri Bacaları Bölgesi ve Uzundere Havzası alanının UNESCO Dünya Mirası’na jeopark olarak kabul edilmesi için çalışma başlattı. İki yıl süren çalışmalar sonunda UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, 9 Temmuz 2013 tarihinde sadece ‘Doğal Miras Alanları Geçici Listesine Öneri Sunma Çalıştayı’na katılım sağladı. Bunun dışında konuyla ilgili hiçbir gelişme yaşanmazken, bölgenin potansiyeli dikkate alındığında turizm noktasında çok önemli sonuçlar doğuracağı bilinen çalışmada en büyük engelin UNESCO olduğu ileri sürüldü.
Asıl listede sadece 15 tane var
Açık hava müzesi olarak nitelendirilen Türkiye’deki tarihi ve doğal varlıklara şaşı bakan UNESCO asıl listeye şimdiye kadar sadece şu 15 noktayı aldı. İstanbul'un Tarihi Alanları [1985], Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (Sivas) [1985], Hattuşa (Boğazköy) - Hitit Başkenti (Çorum) [1986], Nemrut Dağı (Adıyaman - Kahta) [1987], Xanthos-Letoon (Antalya - Muğla) [1988], Safranbolu Şehri (Karabük) [1994], Troya Antik Kenti (Çanakkale) [1998], Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi (Edirne) [2011], Çatalhöyük Neolitik Kenti (Konya) [2012], Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı (İzmir) [2014], Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu (Bursa) [2014], Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri (2015), Efes (2015), Göreme Milli Parkı ve Kapadokya (Nevşehir) [1985], Pamukkale-Hierapolis (Denizli) [1988]
Geçici listede ise 60 tane var
UNESCO’nun Dünya Mirası Geçici listesinde ise Türkiye’den sadece 60 varlık yer alıyor. Son olarak listeye Anadolu Selçuklu Medreseleriyle aralarında Erzurum’un da bulunduğu Sivas, Kayseri, Konya ve Kırşehir alındı. 2014 yılında geçici listeye alınan eserler henüz asıl listeye giremedi.
UNESCO Dünya Miras Listesi nedir?
Bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal varlıkları dünyaya tanıtmak, toplumda söz konusu evrensel mirasa sahip çıkacak bilinci oluşturmak ve çeşitli sebeplerle bozulan, yok olan kültürel ve doğal değerlerin yaşatılması için gerekli işbirliğini sağlamak amacıyla UNESCO’nun 16 Kasım 1972 tarihinde ‘Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşmesi’ kabul edildi. Türkiye de bu sözleşmeye 14.04.1982 tarihinde imza attı. Sözleşmeyle birlikte uluslararası önem taşıyan ve bu nedenle takdire ve korunmaya değer doğal oluşumlara, anıtlara ve sitlere “Dünya Mirası” statüsü tanınıyor. Sözleşmeyi kabul eden üye devletlerin UNESCO’ya başvurusuyla başlayan ve Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) ve Uluslararası Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) uzmanlarının başvuruları değerlendirmesi sonunda tamamlanan bir işlem dizisinden sonra aday varlıklar Dünya Miras Komitesinin kararı doğrultusunda bu statüyü kazanıyor.