
Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen Arazi Yönetimi ve Arazi Kullanım Çalıştayı’nda konuşan Prof. Dr. Ali Hepşen, Erzurum arazi varlığının ekonomiye kazandırılması konusunda “yeşil ekonomi” reçetesi verdi.
Manolya BULUT-PUSULA
Erzurum İbrahim Erkal Dadaş Kültür ve Sanat Merkezi’nde iki gün boyunca süren Arazi Yönetimi ve Arazi Kullanım Çalıştayı’nda konuşan Prof. Dr. Ali Hepşen, belediyelerin yeşil ekonomi uygulaması ile arazilerinin ekonomiye kazandırılacağını söyledi.
Türkiye’de ilk kez Erzurum’da düzenlenen ve ülkeye yaygınlaştırılacak olan Arazi Yönetimi ve Arazi Kullanım Çalıştayı’nın ikinci gününde İstanbul Üniversitesi’nde görevli Prof. Dr. Ali Hepşen ‘Erzurum Arazi Varlığının Ekonomiye Kazandırılması’ konulu sunum gerçekleştirdi.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında iklim değişikliğini azaltılması ve finansmanı hakkında imzalanan Paris Antlaşması’nın önemine değinen Prof. Dr. Hepşen, “Konu önemli, arazi ekonomisi ve Erzurum varlıklarının ekonomiye nasıl kazandırılması. Buradaki değerlendirmeler bizi ekonomi ve finans durumuna doğru yönlendiriyor. Finansman politikalarını doğru uygulamadan, doğal olarak yatırım politikalarını hayata geçirmek zor. Özellikle Paris Antlaşması’ndan sonra bizim gibi ülkeler farklı ve yeni kavramlarla tanıştı. Bunların da finansal piyasalar tarafından karşılıkları olduğunu görmek önemli. Sağlıklı, huzurlu bir ortamda yaşamak bir değer. Sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir finansman ve artık döngüsel ekonomiye geçiş en önemli kavramlar” dedi.

‘Bizim ayıbımız’
Erzurum’un önemli bir potansiyelini olduğunu fark ettiklerini kaydeden Prof. Hepşen, “Erzurum’un bu kadar önemli bir potansiyele sahip olduğunu görmemek bizlerin ayıbı olmuş. Bölgesel Kalkınma Ajansı’nın raporlarını incelediğimde fark ettim. Tarım, hayvancılık, maden ve ulaştırmada önemli kaynakları olan bölgesel bir konumda Erzurum. Bunlar da detaylarıyla konuşulacak. Umuyorum çalıştay sonunda doğru kullanımlarını da sıralayabileceğiz” diye konuştu.
Bu stratejiler kalkınmayı sağlar
Yeşil mutabakat ya da diğer adıyla yeşil ekonomi kavramlarına vurgu yapan Hepşen, “Yeşil mutabakat kavramı da çok önemli. Buna yeşil ekonomi de diyebiliriz. Biyoçeşitlilik, yani hali hazırda hassas bir dengeye sahip ekosistemin korunması için gerekli ölçütleri almak. Tarladan sofraya sürdürülebilir tarım yöntemleri sağlamak. Temiz enerji, yani fosil enerjiye duyulan ihtiyacı düşürmek. Örneğin jeotermal ve güneş enerji sistemleri. Sürdürülebilir sanayi, üretime teşvik etmek. İnşaat alanında da karbon emilimini düşürmek. Son olarak da kirliliğin ortadan kaldırılması. Bu stratejilerle şehirlerin kalkınmasını, arazilerin ekonomiye kazandırılmasını, ekonominin araziyi beslemesini sağlayabiliriz” ifadelerini kullandı.

Dünyada örnekleri var
Belediyelerin yapabilecekleri çalışmaları sıralayan Hepşen, “Bir kavramdan daha bahsetmek istiyorum, döngüsel ekonomi. Geri kazanımın teşvik edildiği bir ekonomi. Hayvansal atıkların biodizel atıklarda kullanılması. Ev ve işyerlerindeki su atıklarının tekrar kazandırılması gibi. Bunların sulama alanlarında kullanılması gibi. Amaç burada maliyetleri azaltma, ham madde fiyat dalgalanmalarını azaltma, sürdürülebilir ürün ve hizmet ihracatına imkan sağlama ve tabi ki 2053 hedefimiz olan sera gazı emisyonu ile israfı azaltma konusunda karbon salınımını azaltma. Bunların her biri bugün var olan döngüsel ekonominin yapı taşları. Bunları yapan finansmanını sağlayan Avrupa ve Güney Afrika’da belediyeler var. Belediyelerin biraz cesaretli olup planlı hareket etmesi gerekiyor, örnekleri var. Burada da başarılabilir” dedi.
Ekonomi 25 katına çıkar
Çalıştaydan çıkan sonuçların uygulanması ile kent ekonomisinin kalkınacağını da sözlerine ekleyen Hepşen, şunları söyledi; “Bu proje Erzurum’un ekonomisinde arazi varlıklarının farkındalığını ve bu arazi varlıklarını kullanarak bunları ekonomiye kazandırılması bağlamında çok önemli. Erzurum’un plakası 25, 25 bin kilometre kare alanı kapsıyor. Bu projeyle ümit ederim şehir ekonomisi de 25 katına çıkar.”
Manolya BULUT-PUSULA
Erzurum İbrahim Erkal Dadaş Kültür ve Sanat Merkezi’nde iki gün boyunca süren Arazi Yönetimi ve Arazi Kullanım Çalıştayı’nda konuşan Prof. Dr. Ali Hepşen, belediyelerin yeşil ekonomi uygulaması ile arazilerinin ekonomiye kazandırılacağını söyledi.
Türkiye’de ilk kez Erzurum’da düzenlenen ve ülkeye yaygınlaştırılacak olan Arazi Yönetimi ve Arazi Kullanım Çalıştayı’nın ikinci gününde İstanbul Üniversitesi’nde görevli Prof. Dr. Ali Hepşen ‘Erzurum Arazi Varlığının Ekonomiye Kazandırılması’ konulu sunum gerçekleştirdi.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında iklim değişikliğini azaltılması ve finansmanı hakkında imzalanan Paris Antlaşması’nın önemine değinen Prof. Dr. Hepşen, “Konu önemli, arazi ekonomisi ve Erzurum varlıklarının ekonomiye nasıl kazandırılması. Buradaki değerlendirmeler bizi ekonomi ve finans durumuna doğru yönlendiriyor. Finansman politikalarını doğru uygulamadan, doğal olarak yatırım politikalarını hayata geçirmek zor. Özellikle Paris Antlaşması’ndan sonra bizim gibi ülkeler farklı ve yeni kavramlarla tanıştı. Bunların da finansal piyasalar tarafından karşılıkları olduğunu görmek önemli. Sağlıklı, huzurlu bir ortamda yaşamak bir değer. Sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir finansman ve artık döngüsel ekonomiye geçiş en önemli kavramlar” dedi.

‘Bizim ayıbımız’
Erzurum’un önemli bir potansiyelini olduğunu fark ettiklerini kaydeden Prof. Hepşen, “Erzurum’un bu kadar önemli bir potansiyele sahip olduğunu görmemek bizlerin ayıbı olmuş. Bölgesel Kalkınma Ajansı’nın raporlarını incelediğimde fark ettim. Tarım, hayvancılık, maden ve ulaştırmada önemli kaynakları olan bölgesel bir konumda Erzurum. Bunlar da detaylarıyla konuşulacak. Umuyorum çalıştay sonunda doğru kullanımlarını da sıralayabileceğiz” diye konuştu.
Bu stratejiler kalkınmayı sağlar
Yeşil mutabakat ya da diğer adıyla yeşil ekonomi kavramlarına vurgu yapan Hepşen, “Yeşil mutabakat kavramı da çok önemli. Buna yeşil ekonomi de diyebiliriz. Biyoçeşitlilik, yani hali hazırda hassas bir dengeye sahip ekosistemin korunması için gerekli ölçütleri almak. Tarladan sofraya sürdürülebilir tarım yöntemleri sağlamak. Temiz enerji, yani fosil enerjiye duyulan ihtiyacı düşürmek. Örneğin jeotermal ve güneş enerji sistemleri. Sürdürülebilir sanayi, üretime teşvik etmek. İnşaat alanında da karbon emilimini düşürmek. Son olarak da kirliliğin ortadan kaldırılması. Bu stratejilerle şehirlerin kalkınmasını, arazilerin ekonomiye kazandırılmasını, ekonominin araziyi beslemesini sağlayabiliriz” ifadelerini kullandı.

Dünyada örnekleri var
Belediyelerin yapabilecekleri çalışmaları sıralayan Hepşen, “Bir kavramdan daha bahsetmek istiyorum, döngüsel ekonomi. Geri kazanımın teşvik edildiği bir ekonomi. Hayvansal atıkların biodizel atıklarda kullanılması. Ev ve işyerlerindeki su atıklarının tekrar kazandırılması gibi. Bunların sulama alanlarında kullanılması gibi. Amaç burada maliyetleri azaltma, ham madde fiyat dalgalanmalarını azaltma, sürdürülebilir ürün ve hizmet ihracatına imkan sağlama ve tabi ki 2053 hedefimiz olan sera gazı emisyonu ile israfı azaltma konusunda karbon salınımını azaltma. Bunların her biri bugün var olan döngüsel ekonominin yapı taşları. Bunları yapan finansmanını sağlayan Avrupa ve Güney Afrika’da belediyeler var. Belediyelerin biraz cesaretli olup planlı hareket etmesi gerekiyor, örnekleri var. Burada da başarılabilir” dedi.
Ekonomi 25 katına çıkar
Çalıştaydan çıkan sonuçların uygulanması ile kent ekonomisinin kalkınacağını da sözlerine ekleyen Hepşen, şunları söyledi; “Bu proje Erzurum’un ekonomisinde arazi varlıklarının farkındalığını ve bu arazi varlıklarını kullanarak bunları ekonomiye kazandırılması bağlamında çok önemli. Erzurum’un plakası 25, 25 bin kilometre kare alanı kapsıyor. Bu projeyle ümit ederim şehir ekonomisi de 25 katına çıkar.”