
Rahmet: Rahman ve Rahim kelimelerinin köküdür. Rahmet kavramı, sevgi, aşk, şefkat, rikkat (incelik) müşfiklik, ihsan ve nimet verme gibi merhametle ilgili bütün unsurları içerisine alır. Allah Teâlâ kullarına rahmet ve şefkatle davranmayı nefsine vacib kıldığını şu ayetiyle açıklamıştır. "Selâm size! Rabbiniz merhamet etmeyi bir lütuf olarak kendine yazdı" (En'am, 54) Rahmet, bütün yaratıkların iyiliğini isteyip onlara yardım etme arzusudur. Kur'an-ı Kerim'de yüzden fazla yerde geçen bu isimler, Allah'ın rahmetinin çok ve tükenmez derecede bol ve her şeyi kapladığını gösterir. Cenab-ı Allah yaratıklarına, şanına yakışır bir acıma ve şefkat duygusu ile muamele eder. Esasen hayatın kaynağı da, bu ilâhî rahmettir.
Canlılar, ilahi rahmetin çeşitli tecellileri olan ve saymakla bitirilemeyecek nice nimetler sayesinde hayatiyetlerini devam ettirirler. "Benim rahmetim her şeyi içine almıştır" (Arâf, 156) sözü bu gerçeği ifade etmektedir. Hak yolu bulmaları için Allah Teâlâ'nın insanlara kitaplar, peygamberler göndermesi de rahmetinin bir tecellisidir. "Ey Habibim Muhammed! Biz seni, alemlere rahmet olasın diye gönderdik” (Enbiya, 107)
Hz. Peygamber (sav) Allah'ın merhametinin büyüklüğünü ve insanlardaki merhametin kaynağı olduğunu dile getirdiği bir hadislerinde şöyle buyurur: "Allah, arz ve semayı yarattığı gün, yüz rahmet yarattı. Her bir rahmet göklerle yer arasını dolduracak kadardır. Ondan yeryüzüne tek bir rahmet indirmiştir. İşte anne, yavrusuna bununla şefkat eder. Vahşi hayvanlar ve kuşlar birbirlerine bununla merhamet ederler. Kıyamet günü geldiği vakit Allah, rahmetine bunu da ilâve ederek (tekrar yüze) tamamlayacaktır." (Müslim, Tevbe 21)
Merhamet müminlerin de temel özelliklerindendir. Bu nedenle Kur'an müminlerin birbirlerine karşı merhametli olduklarını belirtir. (Fetih,29) Başka bir ayette de kurtuluşa eren, ahirette kitapları sağ ellerinden verilen müminlerin nitelikleri sayılırken; "Onlar iman edip birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve acımayı öğütleyenlerden olmaktır. " (Beled, 17) buyurulur.
İslâm inancımıza göre Allah hem rahmet hem de gazab sahibidir. Rahmeti ile iyileri mükâfatlandırırken, gazabı ile de kötüleri cezalandırır. Rahmetinin gereği cenneti yarattığı gibi, gazabının gereği olarak da cehennemi de yaratmıştır. İyilerin mükâfatlandırılması, haksızlığa uğrayanlara haklarının iadesi ne kadar gerekli ve hoş ise, kötülerin mahrum bırakılması, zâlimlerin zulümleri sebebiyle cezalandırılmaları da aynı şekilde gereklidir ve hoştur. Müslüman kişi Allah'ın rahmetini ummakla beraber, O'nun azabından korunup; doğru yola uymalı, Allah'ın gazabına uğrayan ve sapıkların yolundan kaçınmalıdır.
İslam'ın öngördüğü merhamet tüm yaratıkları içine alacak kadar geniş kapsamlıdır. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, yetimler, kimsesizler, hastalar ve yoksullar başta olmak üzere tüm insanlara merhamet göstermenin yanı sıra, diğer tüm canlılara da merhametli davranmak müminlerin görevidir.
Canlılar, ilahi rahmetin çeşitli tecellileri olan ve saymakla bitirilemeyecek nice nimetler sayesinde hayatiyetlerini devam ettirirler. "Benim rahmetim her şeyi içine almıştır" (Arâf, 156) sözü bu gerçeği ifade etmektedir. Hak yolu bulmaları için Allah Teâlâ'nın insanlara kitaplar, peygamberler göndermesi de rahmetinin bir tecellisidir. "Ey Habibim Muhammed! Biz seni, alemlere rahmet olasın diye gönderdik” (Enbiya, 107)
Hz. Peygamber (sav) Allah'ın merhametinin büyüklüğünü ve insanlardaki merhametin kaynağı olduğunu dile getirdiği bir hadislerinde şöyle buyurur: "Allah, arz ve semayı yarattığı gün, yüz rahmet yarattı. Her bir rahmet göklerle yer arasını dolduracak kadardır. Ondan yeryüzüne tek bir rahmet indirmiştir. İşte anne, yavrusuna bununla şefkat eder. Vahşi hayvanlar ve kuşlar birbirlerine bununla merhamet ederler. Kıyamet günü geldiği vakit Allah, rahmetine bunu da ilâve ederek (tekrar yüze) tamamlayacaktır." (Müslim, Tevbe 21)
Merhamet müminlerin de temel özelliklerindendir. Bu nedenle Kur'an müminlerin birbirlerine karşı merhametli olduklarını belirtir. (Fetih,29) Başka bir ayette de kurtuluşa eren, ahirette kitapları sağ ellerinden verilen müminlerin nitelikleri sayılırken; "Onlar iman edip birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve acımayı öğütleyenlerden olmaktır. " (Beled, 17) buyurulur.
İslâm inancımıza göre Allah hem rahmet hem de gazab sahibidir. Rahmeti ile iyileri mükâfatlandırırken, gazabı ile de kötüleri cezalandırır. Rahmetinin gereği cenneti yarattığı gibi, gazabının gereği olarak da cehennemi de yaratmıştır. İyilerin mükâfatlandırılması, haksızlığa uğrayanlara haklarının iadesi ne kadar gerekli ve hoş ise, kötülerin mahrum bırakılması, zâlimlerin zulümleri sebebiyle cezalandırılmaları da aynı şekilde gereklidir ve hoştur. Müslüman kişi Allah'ın rahmetini ummakla beraber, O'nun azabından korunup; doğru yola uymalı, Allah'ın gazabına uğrayan ve sapıkların yolundan kaçınmalıdır.
İslam'ın öngördüğü merhamet tüm yaratıkları içine alacak kadar geniş kapsamlıdır. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, yetimler, kimsesizler, hastalar ve yoksullar başta olmak üzere tüm insanlara merhamet göstermenin yanı sıra, diğer tüm canlılara da merhametli davranmak müminlerin görevidir.