
Atatürk Üniversitesi Futbol ve Futsal Takımları, 2024-2025 sezonunda tarihi bir başarıya imza atarak hem futbol hem de futsal branşlarında Süper Lig'e yükseldi.
Üniversitenin her iki takımının performansını yakından takip eden spor çevreleri, elde edilen başarıları sadece alınan sonuçlar ve kazanılan kupayla açıklamanın yetersiz kalacağını dile getirdiler. Takımların asıl gücünün, oyuncularının vefasında, hocalarına duydukları saygıda, Erzurum’a olan bağlılıklarında ve takım içindeki aidiyet duygusunda saklı olduğunu belirten sporseverler görüşlerini şu ifadelerle dile getirdiler; “Saha içindeki başarı, sakatlığa rağmen formasını terleten oyuncuların fedakârlığıyla geldi. Birçok oyuncu üniversitenin ya da kulübün kendilerine herhangi bir maddi destek sunmamasına rağmen, yalnızca aidiyet duygusuyla sahada yer aldı. Bu tavır, takım ruhunun ne kadar güçlü olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi.”
Takımlarını yalnız bırakmadılar
Bazı oyuncular kulüplerinde sakatlanmasına rağmen üniversitenin maçlarında forma giydi. Süper Lig'e yükselme maçlarında 5 maçta sadece 1 gol yiyerek zirveye çıkan futbol takımı, bu emeğin karşılığını fazlasıyla aldı. Nevşehir’deki futsal turnuvasında da benzer bir vefa hikâyesi yaşandı. Turnuvada mücadele edecek oyuncular, sezonun bitmesiyle birlikte Tortumspor, Erzurumspor ve Üniversiteli Gençler gibi kulüplerdeki sakatlığı olmayan ve müsait olanlar arasından seçildi. Teknik heyetin doğru planlaması ve oyuncuların uyumu sayesinde rahat bir şampiyonluk geldi.
“Başarıdaki en büyük etken vefa duygusu”
Takımların başında yer alan Atatürk Üniversitesi Spor Bilimleri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökhan Atasever, oyuncuların başarısındaki en büyük etkenin vefa duygusu olduğunu vurgulayarak, “Kulüp olmadığımız halde, oyunculara herhangi bir destek veremesek de, sadece aidiyetleriyle sahaya çıkmaları beni duygulandırdı. Takımın arkasındaki diğer önemli isimler; Yardımcı Antrenör, Spor Bilimleri Fakültesi Araştırma Görevlisi Kemalettin Seren, Erzurumspor FK Altyapı Koordinatörü Sefa Yunusoğluları ve diğer antrenörlerimiz hem antrenörlük hem manevi destekleriyle takımı ayakta tuttu. Üniversite yönetiminin sağladığı ulaşım, konaklama ve malzeme desteği de oyuncuların moralini yüksek tuttu. Özellikle Rektörümüz Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu’nun futbola olan sevgisi, bu sürecin en büyük itici gücü oldu” diye konuştu.
“Sadece futbol değil, karakter kazandılar”
Erzurumspor’dan gelen milli futsal oyuncuları; Fırat Şaşı, Alperen Karaca, Eren Özdemir, Taha Ağdağ, Burak Alemdar ve Fatih Onay’ın, sahadaki performanslarının ötesinde karakterleriyle de örnek olduklarının altını çizen Doç. Dr. Gökhan Atasever, “Profesyonel oyuncu olmalarına rağmen amatör ruhla top topladılar, su taşıdılar, yemek dağıttılar. Hiçbir ayrım yapmadan takımın bir parçası oldular. Futbol ve futsal takımlarımız önümüzdeki sezon Süper Lig’de mücadele edecek. Kadroya yeni isimler de dahil edilecek. Kaptanlar, yerlerini gençlere bırakacak olsa da aynı aidiyet duygusunun süreceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Kaptanların gözünden vefanın hikâyesi
Mehmet Gündüz: “Bu benim jübilem oldu”
Takım kaptanlarından Mehmet Gündüz, son turnuvada sahaya veda ettiğini belirterek, duygularını şu sözlerle aktardı: “Bu turnuva benim için çok anlamlıydı çünkü artık yaş sınırı nedeniyle gelecek sezon oynayamayacağım. Futsal maçları adeta bir jübileydi. Takımın kuruluşundan itibaren hocam Gökhan Atasever’le birlikteydik. Her zaman şampiyonluğu hedefledik. Bu yolda kardeşlik duygusuyla ilerledik.”
Alperen Bektaş: “Biz orada Gökhan hocamız için de vardık”
27 yaşındaki Alperen Bektaş ise takımdaki vefa duygusuna vurgu yaparak, “Sadece Erzurum’a değil, Gökhan Hocamıza olan vefamız için de oradaydık. Hocamızın katkısı çok büyük. Zaman zaman kendi payını az görüyor ama biz biliyoruz ki bu takım onun eseri. Turnuvaya giderken gençlerin kalitesini biliyorduk. Onlara ağabeylik yapmak için vardık. Ama bu ağabeylikten çok bir arkadaşlıktı” dedi.
Bahadır Gülyurt: “Sadece saygı değil, sevgi de vardı”
Başarıyı takım içindeki sevgi ortamına bağlayan takımın bir diğer kaptanı Bahadır Gülyurt ise şunları söyledi; “Futbol takımlarında genelde sadece saygıdan bahsedilir. Ama bizde hem sevgi hem de saygı vardı. Gökhan Hocamız ve Kemalettin Hocamız bize sadece taktik vermedi, aynı zamanda babalık da ettiler. Turnuvayı dört kupayla tamamladık. Ama asıl kazancımız bu aile ortamıydı.”
Volkan Bulduk: “Kuşaklar arası vefa zinciri”
27 yaşındaki Volkan Bulduk ise kuşak farkına rağmen kurulan samimiyeti överek, “Takımda 17 yaşında kardeşimiz de vardı, 28 yaşında tecrübeli oyuncu da… Ama herkes aynı aidiyetle mücadele etti. Sahaya çıktığımızda yaşlar unutuldu, karakterler konuştu. Erzurum’un çocukları sahada neler yapabileceğini herkese gösterdi. Bu başarı da bunun nişanesidir” diye konuştu.
Ali Kaya