
Alim aynı zamanda öğreticidir; Rabbimiz Âdem’i yaratmış ve ona esma-i ilahiyi ve esmanın bir şulesi olan varlık bilgisini öğretmiştir. Öğretilen/eğitilen Âdem soyu bu sebeple öğrenen ve öğreten olmuştur.
Alîm Allahü Teâlânın isimlerindendir. Alim; bilmek, tanımak ve bir şeyin künhüne vakıf olmak demektir. Alimin bildiğine de ilim denir. Kuran’da alim isminin yaygın bir kullanışı söz konusudur.
Allahü Teâlâ alimdir; ilmi ebedi ve ezelidir, her şeyi hakkıyla bilen sadece Allah’tır. Kuran ifadesiyle, ilimden insana az bir şey verilmiştir ve insan o az bir ilimle bugünkü medeniyet seviyesini elde etmiştir. İnsanın ilmi terakkisi kıyamete kadar artarak devam edecektir.
Allah’ın ilmi; evveli ve ahiri, zahir ve batını, yerleri ve gökleri, zerresinden kütlesine kadar kuşatmıştır. Zaman ve mekan, zamansızlık ve mekansızlık, Allah’ın bilmesinde müsavidir; O, manevi yahut cismani, her bir varlığın alimi ve yegâne halikıdır.
Alim aynı zamanda öğreticidir; Rabbimiz Âdem’i yaratmış ve ona esma-i ilahiyi ve esmanın bir şulesi olan varlık bilgisini öğretmiştir. Öğretilen/eğitilen Âdem soyu bu sebeple öğrenen ve öğreten olmuştur.
Rabbimiz, yarattığı her varlığı ve her varlıkta gözüken fiilleri takdir edip palanlamıştır. Canlı cansız her varlığın hayatı aslında ilmi bir hayattır. Arı nasıl bal yapacağını, ağaç nasıl elma üreteceğini, kuşlar nasıl uçacağını, balıklar nasıl yüzeceğini, tavuk nasıl yumurta yapacağını fıtraten bilmektedir! Güneş de ne yapacağını biliyor! Yıldızlar nerede duracağının, dünya yörüngesinin, hayvan ve bitkiler işlerinin alimidir…
Ey insan! Rabbimiz ilim öğrenelim diye bize akıl, hafıza, zeka, hayal gibi özellikler verdi. Biz de bu özelliklerimizi kullanarak tabii ilimleri keşfettik, bilim ve teknoloji ürettik. Nice bilgiler öğrendik, öğrettik ve bu özelliğimiz gittikçe gelişmekte ve yaygınlaşmaktadır. Artık her türlü öğrenmeyle ilgili okullar bulunmaktadır. Bu okullarda yüz binlerce öğretmen erken yaşlardan itibaren milyonlarca çocuğa eğitim ve öğretim yapmaktadır. Tüm dünyada öğrenmenin eğitim kuruluşları ve öğretene dayalı resmi bir yapısı olmasına karşın, cemaat, tarikat, camii hocası, Kuran kursları vasıtasıyla da dini bilgiler öğretilmektedir. Allahü Teâlâ insanı cahil olmayacak bir kabiliyette yaratmıştır; okula gitmemiş insanlar bile hayatın içinde tecrübeyle nice bilgiler elde etmektedir.
Görüyoruz; insana araştırma, tecrübe etme ve öğrenme yolu açık bırakılmıştır. Varlık, tabii olarak alimken insan kesbi olarak (gayretiyle) alimdir. Alim olan Allah, cahil kulu ne yapsın; öğren ve öğret!
Hz. Muhammed (sav) ve Kuran, bizim din ve dünya hayatımızın ilmi kaynaklarıdır. Kuran’ı incelemez ve Kuran’dan öğrenmezsek, Hz. Muhammed (sav)’in hayatını araştırıp örnek almazsak, gerçek bir dini hayata sahip olamayız.
Ey insan! Kendimize bir bakalım; hangi organımızda cehalet vardır; hepsi de alimdir! Gözlerimiz kulaklarımız, ellerimiz ayaklarımız, saçımız kaşımız, ağzımız burnumuz; iç organlarımız!… Biz yekpare bir ilimiz! Cehalet bize yakışmaz; bizden zuhur eden her bir fiilin ilme, hikmete muvafık olması gerekir ki bir kıymet ifade etsin.
Unutmamalıyız ki; varlıklar, Allah’ın ilmiyle donatılmış durumdadır. Allah bize kesbi ilim için akıl verdi ve bu sayede bizi yer yüzünün halifesi kıldı.Cahil halife olur mu? Hiç olmazsa ilm-i hâl bilgilerini öğrenip ibadetlerimizi eksiksiz yapmak için gayret göstermeliyiz. Rabbimize karşı sevgimiz, saygımız ilmimiz nispetinde artacaktır. Bilmeyen bildiğini doğru zannedebilir; kişiye cehaletini gösteren ilmin varlığıdır. İrşat da ilimle olur. Kişinin takva sahibi bir Müslüman olabilmesi için dinde ilim sahibi olmak gerekir. “…Kulları içinde ancak alîmler, Allah’tan (gereğince) korkarlar…” (Fatır 28)
Esmanın havası: “Yâ âlimel ğaybi veş şehâdeh.“ diye namazların sonunda (lOO)’er defa okuyanlar, görür gibi imana sahip olurlar, yani; Cenneti, Cehennemi, Allah’ı görür gibi imana ererler… el-Alîm ismini kim zikrederse ona ilm-i ledünnîden keşfler nasip olur…
Alîm Allahü Teâlânın isimlerindendir. Alim; bilmek, tanımak ve bir şeyin künhüne vakıf olmak demektir. Alimin bildiğine de ilim denir. Kuran’da alim isminin yaygın bir kullanışı söz konusudur.
Allahü Teâlâ alimdir; ilmi ebedi ve ezelidir, her şeyi hakkıyla bilen sadece Allah’tır. Kuran ifadesiyle, ilimden insana az bir şey verilmiştir ve insan o az bir ilimle bugünkü medeniyet seviyesini elde etmiştir. İnsanın ilmi terakkisi kıyamete kadar artarak devam edecektir.
Allah’ın ilmi; evveli ve ahiri, zahir ve batını, yerleri ve gökleri, zerresinden kütlesine kadar kuşatmıştır. Zaman ve mekan, zamansızlık ve mekansızlık, Allah’ın bilmesinde müsavidir; O, manevi yahut cismani, her bir varlığın alimi ve yegâne halikıdır.
Alim aynı zamanda öğreticidir; Rabbimiz Âdem’i yaratmış ve ona esma-i ilahiyi ve esmanın bir şulesi olan varlık bilgisini öğretmiştir. Öğretilen/eğitilen Âdem soyu bu sebeple öğrenen ve öğreten olmuştur.
Rabbimiz, yarattığı her varlığı ve her varlıkta gözüken fiilleri takdir edip palanlamıştır. Canlı cansız her varlığın hayatı aslında ilmi bir hayattır. Arı nasıl bal yapacağını, ağaç nasıl elma üreteceğini, kuşlar nasıl uçacağını, balıklar nasıl yüzeceğini, tavuk nasıl yumurta yapacağını fıtraten bilmektedir! Güneş de ne yapacağını biliyor! Yıldızlar nerede duracağının, dünya yörüngesinin, hayvan ve bitkiler işlerinin alimidir…
Ey insan! Rabbimiz ilim öğrenelim diye bize akıl, hafıza, zeka, hayal gibi özellikler verdi. Biz de bu özelliklerimizi kullanarak tabii ilimleri keşfettik, bilim ve teknoloji ürettik. Nice bilgiler öğrendik, öğrettik ve bu özelliğimiz gittikçe gelişmekte ve yaygınlaşmaktadır. Artık her türlü öğrenmeyle ilgili okullar bulunmaktadır. Bu okullarda yüz binlerce öğretmen erken yaşlardan itibaren milyonlarca çocuğa eğitim ve öğretim yapmaktadır. Tüm dünyada öğrenmenin eğitim kuruluşları ve öğretene dayalı resmi bir yapısı olmasına karşın, cemaat, tarikat, camii hocası, Kuran kursları vasıtasıyla da dini bilgiler öğretilmektedir. Allahü Teâlâ insanı cahil olmayacak bir kabiliyette yaratmıştır; okula gitmemiş insanlar bile hayatın içinde tecrübeyle nice bilgiler elde etmektedir.
Görüyoruz; insana araştırma, tecrübe etme ve öğrenme yolu açık bırakılmıştır. Varlık, tabii olarak alimken insan kesbi olarak (gayretiyle) alimdir. Alim olan Allah, cahil kulu ne yapsın; öğren ve öğret!
Hz. Muhammed (sav) ve Kuran, bizim din ve dünya hayatımızın ilmi kaynaklarıdır. Kuran’ı incelemez ve Kuran’dan öğrenmezsek, Hz. Muhammed (sav)’in hayatını araştırıp örnek almazsak, gerçek bir dini hayata sahip olamayız.
Ey insan! Kendimize bir bakalım; hangi organımızda cehalet vardır; hepsi de alimdir! Gözlerimiz kulaklarımız, ellerimiz ayaklarımız, saçımız kaşımız, ağzımız burnumuz; iç organlarımız!… Biz yekpare bir ilimiz! Cehalet bize yakışmaz; bizden zuhur eden her bir fiilin ilme, hikmete muvafık olması gerekir ki bir kıymet ifade etsin.
Unutmamalıyız ki; varlıklar, Allah’ın ilmiyle donatılmış durumdadır. Allah bize kesbi ilim için akıl verdi ve bu sayede bizi yer yüzünün halifesi kıldı.Cahil halife olur mu? Hiç olmazsa ilm-i hâl bilgilerini öğrenip ibadetlerimizi eksiksiz yapmak için gayret göstermeliyiz. Rabbimize karşı sevgimiz, saygımız ilmimiz nispetinde artacaktır. Bilmeyen bildiğini doğru zannedebilir; kişiye cehaletini gösteren ilmin varlığıdır. İrşat da ilimle olur. Kişinin takva sahibi bir Müslüman olabilmesi için dinde ilim sahibi olmak gerekir. “…Kulları içinde ancak alîmler, Allah’tan (gereğince) korkarlar…” (Fatır 28)
Esmanın havası: “Yâ âlimel ğaybi veş şehâdeh.“ diye namazların sonunda (lOO)’er defa okuyanlar, görür gibi imana sahip olurlar, yani; Cenneti, Cehennemi, Allah’ı görür gibi imana ererler… el-Alîm ismini kim zikrederse ona ilm-i ledünnîden keşfler nasip olur…