
Ya Kuddûs
Kendine bak; El Kuddûs’ten ne taşıyorsun?
Kâinat, galaksiler, dünya, insan, hayvan ve bitki, yirmi dört saat bakımlıdır. El Kuddüs’ün denizinde her varlık her an adeta yıkanmaktadır. Bu düzen ve bu düzenin görkemli bir parçası olan temizlik el-Kuddûs’ün bir fiili olarak, en mükemmel şekilde devam etmektedir.
Kuddus, Rabbimizin sıfatlarındandır. İsmin sözlük manası, kusurdan ve noksanlıklardan beri, eksiği olmayan, temiz, pak demektir. Mesela şirk, manevi bir pisliktir; Allah ise her türlü şirkten, acizlikten münezzehtir. Allah Teâlâ her fiiliyle güzeldir, her işinde kemal sahibidir, varlıklarına karşı cömerttir… Onun hangi varlığına bakılsa, onda Kuddûsiyet bir güneş gibi parlar. Allah’ın yarattığı her şey yaptığı her iş mükemmeldir. İradi varlıkların, elleriyle, dilleriyle kazandıklarında ise, günah kiri, şirk pisliği, yalan dolan rezaleti eksik olmaz. Allah Teâlâ içini dışını düzene koyup günahlarına tövbe eden ve samimi ibadet yapan kullarını, El Kuddûs sıfatı gereği, tabiatı nasıl kirlerinden temizliyor, kullarını da günah kirinden temizler; onları pak kılar.
Allah temizdir, Onun bir fiili olarak tabiat; -insanların kirletmediği- kırlar, yaylalar, dağlar, dereler, ırmaklar, denizler ve uzay tertemizdir. Kâinat, galaksiler, dünya, insan, hayvan ve bitki, yirmi dört saat bakımlıdır. El Kuddüs’ün denizinde her varlık her an adeta yıkanmaktadır. Bu düzen ve bu düzenin görkemli bir parçası olan temizlik en mükemmel şekilde devam etmektedir.
Bir düşünelim; ayağımızın altındaki şu hakir toprak, insan, hayvan ve bitki ölülerini, leşleri çürütmeseydi, bu alemin hali nice olurdu? Irmakların, göllerin, denizlerin ölü balıklarını, kurbağalarını, solucan yığınlarını, sinek dağlarını ne yapardık, bu ölüler dünyamızda nasıl bir manzara arz ederdi?
Her canlı doğar, yaşar, ölür. Bu arada yer, içer ve dışkı çıkarır; fakat buna rağmen tabiat temizdir. El Kuddûs, mülkünde pisliğe izin vermez. O halde biz de, her işimizde, her yapıp etmemizde, özellikle maddi ve manevi temizliğe azami dikkat etmeliyiz. Niyet ve amel temizliği en başta olmak üzere üst baş, ev bark, bağ bahçe, sokak mahalle, cadde şehir pırıl pırıl olmalıdır. Çünkü biz de El Kuddüs’ün mazharıyız; Ona aynadarlık yapıyoruz. Fakat İslâm memleketleri, Müslümanların evleri yeterince temiz midir? Heyhat!
Bu dünyada müminlerinden günde beş kez abdest almalarını isteyen bir din daha yoktur. El Kuddûs, kullarını gün boyu temiz istemektedir. Taharetlenmeyen, abdestle, gusülle bedenini yıkamayan, düzenli banyo yapmayan, ağzını yıkamayan, dişlerini fırçalamayan bir insanın bedeni ve çamaşırı temiz olabilir mi? Ciğerlerini, sigara dumanına soba borusu ve zift kabı yapan, midesini alkol zehriyle, işlem görmüş gıda ve içeceklerle dolduran bir insanın bedeni nasıl temiz ve sağlıklı kalabilir? Üst baş yıkamayan, salon oda temizlemeyen, mutfağı bulaşık, banyosu pis çamaşır dolu bir ev temiz olmadığı gibi, orada yaşayanlar da temiz kimseler değildir. El Kuddûs, o kişilerce bilinmiyor demektir.
Oysa her insan Allah’ın El Kuddûs sıfatına baksa ve Onu taklit etse, niyetinde ve amelinde derhal temizlik baş gösterir; sosyal ve fiziki çevre bir bahar gibi insanın yüzüne güler. Unutmamalı ki, Allah’ı bilmek, Onun isim ve sıfatlarını bilmek demektir. Önce daimi şekilde sıfat tecellisi altındaki tabiatı gözetleyip Allah Teâlâ’yı tabiat üzerinden anlamaya çalışmalıdır. Sonra da insan, kendi çapında ilahi sıfatların gereğini nefsinde ortaya çıkartmaya gayret göstermelidir.
Yağmura bakmalı; yağmur bulutları, hem rahmet, bereket taşıyor, hem de yeryüzünü yıkıyor. Ağaçlardaki her bir yaprak, her bir dal, yerdeki her bir çiçek ve her bir ot bakım görüyor. Portakal, limon, üzüm, kiraz, nar, ceviz, fındık temiz kalsınlar diye nasıl ambalajlanmış. Rabbe hayran olup ‘Ya Kuddûs’ deyip Onu anmalı, O’na özenmelidir.
Rüzgâra bak; temiz hava diyorsun, pis havayı kim temizliyor, düşünmeli. Şehirlerin üzerine çökmüş egzoz ve baca dumanlarını, çöp bidonlarının saçtığı pis kokuları, yemek kokularını rüzgâr nasıl da alıp götürüyor. El Kuddûs yürekten anmalı, O’na benzemeye çalışmalı.
Kulaklara bak; eşek sesinden, kaba sapa seslerden neden bizar olup kaçıyor? Her organda El Kuddûs iş görüyor; sesi, kokuyu, tadı, teması, görmeyi temyiz eden, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden, temizi pisten ayıran, El Kuddûs ismiyle sıfatlanmalı ki, insanlık mertebesine bir adım daha yaklaşılabilsin.
Sosyal hayata bak; tüccar, sanayici, esnaf, politikacı, gazeteci, yazar, sanatçı, doktor, mühendis, savcı, hâkim, öğretmen, memur, işçi, çiftçi… önce niyeti temiz tutmalıdır. Niyet pis olunca amel de bozuk olacaktır. Sosyal hayat bozuksa o hayatın insanları El Kuddûs’ten uzaktaki kimseler demektir.
Şimdi durup kendine ve tabiata yeniden bir bak; var mı bir bozukluk, bir düzensizlik, bir pislik? Bir daha bak; yıldızdan otlara kadar; arıdan sineğe, var mı bir eksiklik, bir pislik? İç organlarına bak şimdi; beynine, kalbine, ciğerlerine, midene, böbreklerine, bağırsaklarına, üreme ve ısı sistemlerine bak, her biri diğeriyle uyumlu bir şekilde hareket ederek, seni temiz ve zinde tutmak için ne kadar muazzam çalışıyor. El Kuddûs vücudunda nasıl iş görüyor iyice anla ve gereğini yap. El Kuddûs‘ü anladınsa eğer, için dışın daima temiz olacaktır. O zaman sihirli değnek değmiş gibi, çevrendeki her şeyin, El Kuddûs daha huzur ve güven verici olduğunu, sana derin bir yaşama sevinci kazandırdığını hayretle göreceksin.
Kişi eğer zevâl vaktinden önce (Güneşin tam tepeden ayrıldığı an) yüz kez Kuddüs ismini dese Hakk, kişinin batınında hiç gıllı gış (şüphe ve kararsızlık, kin, düşmanlık) koymaz.
El-Kuddüs: Kim her gün yüz kez okursa Hüda gönlüne sefa verir ve imanı kâmil kılar.
Kendine bak; El Kuddûs’ten ne taşıyorsun?
Kâinat, galaksiler, dünya, insan, hayvan ve bitki, yirmi dört saat bakımlıdır. El Kuddüs’ün denizinde her varlık her an adeta yıkanmaktadır. Bu düzen ve bu düzenin görkemli bir parçası olan temizlik el-Kuddûs’ün bir fiili olarak, en mükemmel şekilde devam etmektedir.
Kuddus, Rabbimizin sıfatlarındandır. İsmin sözlük manası, kusurdan ve noksanlıklardan beri, eksiği olmayan, temiz, pak demektir. Mesela şirk, manevi bir pisliktir; Allah ise her türlü şirkten, acizlikten münezzehtir. Allah Teâlâ her fiiliyle güzeldir, her işinde kemal sahibidir, varlıklarına karşı cömerttir… Onun hangi varlığına bakılsa, onda Kuddûsiyet bir güneş gibi parlar. Allah’ın yarattığı her şey yaptığı her iş mükemmeldir. İradi varlıkların, elleriyle, dilleriyle kazandıklarında ise, günah kiri, şirk pisliği, yalan dolan rezaleti eksik olmaz. Allah Teâlâ içini dışını düzene koyup günahlarına tövbe eden ve samimi ibadet yapan kullarını, El Kuddûs sıfatı gereği, tabiatı nasıl kirlerinden temizliyor, kullarını da günah kirinden temizler; onları pak kılar.
Allah temizdir, Onun bir fiili olarak tabiat; -insanların kirletmediği- kırlar, yaylalar, dağlar, dereler, ırmaklar, denizler ve uzay tertemizdir. Kâinat, galaksiler, dünya, insan, hayvan ve bitki, yirmi dört saat bakımlıdır. El Kuddüs’ün denizinde her varlık her an adeta yıkanmaktadır. Bu düzen ve bu düzenin görkemli bir parçası olan temizlik en mükemmel şekilde devam etmektedir.
Bir düşünelim; ayağımızın altındaki şu hakir toprak, insan, hayvan ve bitki ölülerini, leşleri çürütmeseydi, bu alemin hali nice olurdu? Irmakların, göllerin, denizlerin ölü balıklarını, kurbağalarını, solucan yığınlarını, sinek dağlarını ne yapardık, bu ölüler dünyamızda nasıl bir manzara arz ederdi?
Her canlı doğar, yaşar, ölür. Bu arada yer, içer ve dışkı çıkarır; fakat buna rağmen tabiat temizdir. El Kuddûs, mülkünde pisliğe izin vermez. O halde biz de, her işimizde, her yapıp etmemizde, özellikle maddi ve manevi temizliğe azami dikkat etmeliyiz. Niyet ve amel temizliği en başta olmak üzere üst baş, ev bark, bağ bahçe, sokak mahalle, cadde şehir pırıl pırıl olmalıdır. Çünkü biz de El Kuddüs’ün mazharıyız; Ona aynadarlık yapıyoruz. Fakat İslâm memleketleri, Müslümanların evleri yeterince temiz midir? Heyhat!
Bu dünyada müminlerinden günde beş kez abdest almalarını isteyen bir din daha yoktur. El Kuddûs, kullarını gün boyu temiz istemektedir. Taharetlenmeyen, abdestle, gusülle bedenini yıkamayan, düzenli banyo yapmayan, ağzını yıkamayan, dişlerini fırçalamayan bir insanın bedeni ve çamaşırı temiz olabilir mi? Ciğerlerini, sigara dumanına soba borusu ve zift kabı yapan, midesini alkol zehriyle, işlem görmüş gıda ve içeceklerle dolduran bir insanın bedeni nasıl temiz ve sağlıklı kalabilir? Üst baş yıkamayan, salon oda temizlemeyen, mutfağı bulaşık, banyosu pis çamaşır dolu bir ev temiz olmadığı gibi, orada yaşayanlar da temiz kimseler değildir. El Kuddûs, o kişilerce bilinmiyor demektir.
Oysa her insan Allah’ın El Kuddûs sıfatına baksa ve Onu taklit etse, niyetinde ve amelinde derhal temizlik baş gösterir; sosyal ve fiziki çevre bir bahar gibi insanın yüzüne güler. Unutmamalı ki, Allah’ı bilmek, Onun isim ve sıfatlarını bilmek demektir. Önce daimi şekilde sıfat tecellisi altındaki tabiatı gözetleyip Allah Teâlâ’yı tabiat üzerinden anlamaya çalışmalıdır. Sonra da insan, kendi çapında ilahi sıfatların gereğini nefsinde ortaya çıkartmaya gayret göstermelidir.
Yağmura bakmalı; yağmur bulutları, hem rahmet, bereket taşıyor, hem de yeryüzünü yıkıyor. Ağaçlardaki her bir yaprak, her bir dal, yerdeki her bir çiçek ve her bir ot bakım görüyor. Portakal, limon, üzüm, kiraz, nar, ceviz, fındık temiz kalsınlar diye nasıl ambalajlanmış. Rabbe hayran olup ‘Ya Kuddûs’ deyip Onu anmalı, O’na özenmelidir.
Rüzgâra bak; temiz hava diyorsun, pis havayı kim temizliyor, düşünmeli. Şehirlerin üzerine çökmüş egzoz ve baca dumanlarını, çöp bidonlarının saçtığı pis kokuları, yemek kokularını rüzgâr nasıl da alıp götürüyor. El Kuddûs yürekten anmalı, O’na benzemeye çalışmalı.
Kulaklara bak; eşek sesinden, kaba sapa seslerden neden bizar olup kaçıyor? Her organda El Kuddûs iş görüyor; sesi, kokuyu, tadı, teması, görmeyi temyiz eden, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden, temizi pisten ayıran, El Kuddûs ismiyle sıfatlanmalı ki, insanlık mertebesine bir adım daha yaklaşılabilsin.
Sosyal hayata bak; tüccar, sanayici, esnaf, politikacı, gazeteci, yazar, sanatçı, doktor, mühendis, savcı, hâkim, öğretmen, memur, işçi, çiftçi… önce niyeti temiz tutmalıdır. Niyet pis olunca amel de bozuk olacaktır. Sosyal hayat bozuksa o hayatın insanları El Kuddûs’ten uzaktaki kimseler demektir.
Şimdi durup kendine ve tabiata yeniden bir bak; var mı bir bozukluk, bir düzensizlik, bir pislik? Bir daha bak; yıldızdan otlara kadar; arıdan sineğe, var mı bir eksiklik, bir pislik? İç organlarına bak şimdi; beynine, kalbine, ciğerlerine, midene, böbreklerine, bağırsaklarına, üreme ve ısı sistemlerine bak, her biri diğeriyle uyumlu bir şekilde hareket ederek, seni temiz ve zinde tutmak için ne kadar muazzam çalışıyor. El Kuddûs vücudunda nasıl iş görüyor iyice anla ve gereğini yap. El Kuddûs‘ü anladınsa eğer, için dışın daima temiz olacaktır. O zaman sihirli değnek değmiş gibi, çevrendeki her şeyin, El Kuddûs daha huzur ve güven verici olduğunu, sana derin bir yaşama sevinci kazandırdığını hayretle göreceksin.
Kişi eğer zevâl vaktinden önce (Güneşin tam tepeden ayrıldığı an) yüz kez Kuddüs ismini dese Hakk, kişinin batınında hiç gıllı gış (şüphe ve kararsızlık, kin, düşmanlık) koymaz.
El-Kuddüs: Kim her gün yüz kez okursa Hüda gönlüne sefa verir ve imanı kâmil kılar.