
Allah işiten, bilen ve merhamet sahibi olmasaydı varlıklar acından ölürdü.
Hayatımızın devam etmesi için bize lâzım olan her şeyi Rabbimiz dünyada emrimize amade kılmıştır. Çalışıp çabalamak, rızka ulaşmada önüne konulmuş bir engel değildir, Allah’ın sana ihsan ettiğine ulaşmanda senin ‘taleb-i rızık’la kulluk yapman içindir.
Elhamdülillah. Mübarek bir ismi de er-Rezzâk olan bir sahibimiz var, bizi bu dünyada aç bi ilaç koymuyor; her gün yedirip içiriyor… Er-Rezzâk; bol rızık veren Allah (c. c), demektir. Rabbimiz öyle bir Rezzâk’tır ki, dünya Onun açık büfe bir lokantası olmuştur; yedi milyar insanı, sayısız hayvan ve bitkisi, her gün yirmi dört saat boyunca bu ilâhî lokantasında yeyip içmektedirler. Allah, âlemde her ne yaratmışsa, onun rızkını da hayatıyla birlikte yaratmıştır.
İnsan üzerinden giderek anlamaya çalışırsak şunları görmekteyiz: İnsanın beş duyusu vardır ve her duyu organının ayrı bir rızkı bulunmaktadır. Daha genel bir ifadeyle söylersek; sadece insanın gözü kulağı, ağzı burnu, eli ayağı rızklanmamaktadır; bunlara bağlı olarak, iç organları midesi, bağırsakları, kalbi, böbrekleri, ciğerleri, velhasıl insanın her bir hücresi, farklı nimetlerle rızklanmaktadır. Kimi organı suyla, kimi havayla, kimi sesle, kimi temasla, kimi kanla, kimi tatla, kimi koku ile vs. beslenmektedir. Elma, armut, bal, yağ, süt, yumurta, et vb. rızık olduğu gibi, kişinin anası, babası, eşi, çoluk çocuğu, hasımı akrabası, eşi dostu da insan için eşsiz birer rızıktır; yine kişide gözüken bilgi, sanat, maharet, hikmet de birer rızıktır; kimi maddi, kimi de manevi rızık.
Er-Rezzâk ismi Kuran’da 128 defa farklı türevleriyle zikredilmiştir. Rabbimiz bu ayetlerde “Yeryüzündeki bütün canlıların rızklarını Allah verir,” (Hud 6) diye buyurmaktadır. Rabbimiz öyle bir cömerttir ki, dünyayı insan için tükenmez bir rızık ambarı kıldığı gibi ahreti de cennet alemleriyle süsleyerek, insana ‘ebedi cennet rızkları’ yaratmıştır. Cennet öyle bir nimet, öyle bir rızıktır ki Rabbimiz, “Allah onları hesapsız bir şekilde rızklandıracaktır.” (Fatır 40) ifadesiyle, hesaba gelmez, tanımlanamaz, sürpriz nimetleriyle mümin kullarını, inşallah cennette buluşturacaktır.
Rızkları yaratan sana rızkları elde etme aklını ve hissini de vermiştir. Dudakların kuruyunca, miden açlıktan bağırınca, sende rızkların peşine düşersin. Hangi hissine hangi organına hangi rızık lâzım bilirsin. Hayatımızın devam etmesi için bize lâzım olan her şeyi Rabbimiz dünyada emrimize amade kılmıştır. Çalışıp çabalamak, rızka ulaşmada önüne konulmuş bir engel değildir, Allah’ın sana ihsan ettiğine senin taleb-i rızkla kulluk yapman içindir.
Ey İnsan! Bu dünyada sana verilen bol rızık senin elinle başkasına verilmek içindir. Evet; insan, maddi nimetleri (para ve tüketim nesnelerini) elinde tutma hakkına sahiptir; fakat herkes yaşayarak görmektedir ki insan için yeyip tükettiğinden, giyip eskittiğinden, zekât ve sadaka verip ahirete gönderdiği amelinden başka elinde kalan bir rızık yoktur. O halde Allah, sana nasıl envaı çeşit rızık veriyor ve seni bu rızklarıyla mutlu ediyorsa, sen de yine Allah’ın sana nasip ettiği kazancından bir miktarını zekât ve sadaka olarak, hayır hasenat olarak, muhtaçlara ver ki, rahmet esintileri senin üzerinde de gözüksün. Unutma ki Allah cömerttir, cömert olanları sever.
Er-Rezzak: Kim her sabah namazından önce ve sonra kıbleye dönüp şafak atana kadar okursa hiçbir zaman fakirlik görmez.
İnsanın her haline uygun esma vardır. Rızık talep eden er Rezzak’a devam etmelidir. Muradı olan esmadan gafil olmamalıdır. Yapış esmasına hakkın.
Hayatımızın devam etmesi için bize lâzım olan her şeyi Rabbimiz dünyada emrimize amade kılmıştır. Çalışıp çabalamak, rızka ulaşmada önüne konulmuş bir engel değildir, Allah’ın sana ihsan ettiğine ulaşmanda senin ‘taleb-i rızık’la kulluk yapman içindir.
Elhamdülillah. Mübarek bir ismi de er-Rezzâk olan bir sahibimiz var, bizi bu dünyada aç bi ilaç koymuyor; her gün yedirip içiriyor… Er-Rezzâk; bol rızık veren Allah (c. c), demektir. Rabbimiz öyle bir Rezzâk’tır ki, dünya Onun açık büfe bir lokantası olmuştur; yedi milyar insanı, sayısız hayvan ve bitkisi, her gün yirmi dört saat boyunca bu ilâhî lokantasında yeyip içmektedirler. Allah, âlemde her ne yaratmışsa, onun rızkını da hayatıyla birlikte yaratmıştır.
İnsan üzerinden giderek anlamaya çalışırsak şunları görmekteyiz: İnsanın beş duyusu vardır ve her duyu organının ayrı bir rızkı bulunmaktadır. Daha genel bir ifadeyle söylersek; sadece insanın gözü kulağı, ağzı burnu, eli ayağı rızklanmamaktadır; bunlara bağlı olarak, iç organları midesi, bağırsakları, kalbi, böbrekleri, ciğerleri, velhasıl insanın her bir hücresi, farklı nimetlerle rızklanmaktadır. Kimi organı suyla, kimi havayla, kimi sesle, kimi temasla, kimi kanla, kimi tatla, kimi koku ile vs. beslenmektedir. Elma, armut, bal, yağ, süt, yumurta, et vb. rızık olduğu gibi, kişinin anası, babası, eşi, çoluk çocuğu, hasımı akrabası, eşi dostu da insan için eşsiz birer rızıktır; yine kişide gözüken bilgi, sanat, maharet, hikmet de birer rızıktır; kimi maddi, kimi de manevi rızık.
Er-Rezzâk ismi Kuran’da 128 defa farklı türevleriyle zikredilmiştir. Rabbimiz bu ayetlerde “Yeryüzündeki bütün canlıların rızklarını Allah verir,” (Hud 6) diye buyurmaktadır. Rabbimiz öyle bir cömerttir ki, dünyayı insan için tükenmez bir rızık ambarı kıldığı gibi ahreti de cennet alemleriyle süsleyerek, insana ‘ebedi cennet rızkları’ yaratmıştır. Cennet öyle bir nimet, öyle bir rızıktır ki Rabbimiz, “Allah onları hesapsız bir şekilde rızklandıracaktır.” (Fatır 40) ifadesiyle, hesaba gelmez, tanımlanamaz, sürpriz nimetleriyle mümin kullarını, inşallah cennette buluşturacaktır.
Rızkları yaratan sana rızkları elde etme aklını ve hissini de vermiştir. Dudakların kuruyunca, miden açlıktan bağırınca, sende rızkların peşine düşersin. Hangi hissine hangi organına hangi rızık lâzım bilirsin. Hayatımızın devam etmesi için bize lâzım olan her şeyi Rabbimiz dünyada emrimize amade kılmıştır. Çalışıp çabalamak, rızka ulaşmada önüne konulmuş bir engel değildir, Allah’ın sana ihsan ettiğine senin taleb-i rızkla kulluk yapman içindir.
Ey İnsan! Bu dünyada sana verilen bol rızık senin elinle başkasına verilmek içindir. Evet; insan, maddi nimetleri (para ve tüketim nesnelerini) elinde tutma hakkına sahiptir; fakat herkes yaşayarak görmektedir ki insan için yeyip tükettiğinden, giyip eskittiğinden, zekât ve sadaka verip ahirete gönderdiği amelinden başka elinde kalan bir rızık yoktur. O halde Allah, sana nasıl envaı çeşit rızık veriyor ve seni bu rızklarıyla mutlu ediyorsa, sen de yine Allah’ın sana nasip ettiği kazancından bir miktarını zekât ve sadaka olarak, hayır hasenat olarak, muhtaçlara ver ki, rahmet esintileri senin üzerinde de gözüksün. Unutma ki Allah cömerttir, cömert olanları sever.
Er-Rezzak: Kim her sabah namazından önce ve sonra kıbleye dönüp şafak atana kadar okursa hiçbir zaman fakirlik görmez.
İnsanın her haline uygun esma vardır. Rızık talep eden er Rezzak’a devam etmelidir. Muradı olan esmadan gafil olmamalıdır. Yapış esmasına hakkın.