
Faiz artışının doğru adım olduğunu savunan kesimlere göre, bütçe açığı, dış borçların yüksekliği, enflasyon, cari açık, döviz ve altın rezervlerinin yetersizliği gibi sorunlar bu yolla çözülebilir. Kavcıoğlu, “Bu sorunların giderilmeden ülkemize sıcak para veya doğrudan yatırım olarak para gelmesinin zor olacağını yazıp çizdiler. Hatta bu sorunlar çözülmeden faiz artırılsa da kurun düşmeyeceğini iddia ettiler.”
Şahap Kavcıoğlu, 9 Şubat tarihli Yeni Şafak Gazetesindeki köşesinde “Öncelikle, yukarıdaki sorunlar bugünkü dünyada çoğu ülkenin yaşadığı ve içinde bulundukları sorunlardır. Ama bu ülkelerde yüksek faiz yok hatta negatif faiz var. Ayrıca bu ülkelere sermaye akışında da sorun yok.
Dolayısıyla, Merkez Bankası’nın yüksek faiz politikasında ısrar etmemesi gerekir. Dünyada faizler sıfıra yakınken bizde faiz artışına gitmek ekonomik sorunları çözmeyecektir. Aksine, ilerleyen dönemlerde sorunları daha da derinleştirecektir. Çünkü, faiz artışları dolaylı olarak enflasyonun artmasına yol açacaktır.”
Sıcak para bizi yakıyor!
“Dünyada likiditenin bol olduğu dönemlerde Türkiye yıllarca yüksek faiz düşük kur politikası uyguladı. Sıcak para yatırıma değil yüksek faize geldi. Sıcak para ülkeden çıkarken de düşük kurdan TL’den dövize dönüp ülkeden çıktılar. Yüksek faiz düşük kur politikasından kaybeden hep ülkemiz oldu.
Türkiye tasarruf eksiği olan bir ülke konumunda ve ülkemizde milli geliri artırmak için yapacağınız yatırımlar için sermaye en önemli girdi. Üreticinin yüksek faizle aldığı para üretim maliyetlerini artıracaktır. Dolayısıyla faiz artışını değil üretimi artıracak, girdi maliyetlerini düşürecek kararları teşvik etmek gerekir.
Yoksa maliyet enflasyonu ile başlayan süreç talep enflasyonuna o kanaldan da tekrar faizlere yansıyacak. Bu arada enflasyonun kuru tetiklemesi, artan kurun da tekrar enflasyonu tetiklemesi şu anki kazanımları tersine çevirebilecektir. Ayrıca, bir yerden sonra faizlerin de ne kadar artırılırsa artırılsın sonuçsuz kalmasını sağlayacak.”
Şahap Kavcıoğlu’nun düşünce olarak itiraz edilemeyen görüşlerini MB başkanı olarak uygulayacağı düşünülmektedir. Çok ağır eleştiri alacağı, başarısının gölgelenmesi için türlü icatlar geliştirileceği açıktır. Rahmetli Necmettin Erbakan’ın, faiz lobisini hoplatıp ardından 28 Şubat sürecine maruz kaldığını unutmamak gerekiyor.
Peki faizi düşük tutarak sorun çözülebilir mi?
Bunun olmayacağını Prof. Kavcıoğlu, net ifade etmiştir. Yapısal sorunlar için reformlar yapmak gerekiyor. Üretimin desteklenmesi, yüksek katma değerli üretime geçilme noktasında adımların hızlandırılması önemli.
Birileri kızabilir ancak salgına rağmen Türkiye’nin 2020’yi 1.8 büyümeyle bitirmesinde Berat Albayrak’ın attığı adımların olduğunu görmek gerekiyor.
Şahap Kavcıoğlu, 9 Şubat tarihli Yeni Şafak Gazetesindeki köşesinde “Öncelikle, yukarıdaki sorunlar bugünkü dünyada çoğu ülkenin yaşadığı ve içinde bulundukları sorunlardır. Ama bu ülkelerde yüksek faiz yok hatta negatif faiz var. Ayrıca bu ülkelere sermaye akışında da sorun yok.
Dolayısıyla, Merkez Bankası’nın yüksek faiz politikasında ısrar etmemesi gerekir. Dünyada faizler sıfıra yakınken bizde faiz artışına gitmek ekonomik sorunları çözmeyecektir. Aksine, ilerleyen dönemlerde sorunları daha da derinleştirecektir. Çünkü, faiz artışları dolaylı olarak enflasyonun artmasına yol açacaktır.”
Sıcak para bizi yakıyor!
“Dünyada likiditenin bol olduğu dönemlerde Türkiye yıllarca yüksek faiz düşük kur politikası uyguladı. Sıcak para yatırıma değil yüksek faize geldi. Sıcak para ülkeden çıkarken de düşük kurdan TL’den dövize dönüp ülkeden çıktılar. Yüksek faiz düşük kur politikasından kaybeden hep ülkemiz oldu.
Türkiye tasarruf eksiği olan bir ülke konumunda ve ülkemizde milli geliri artırmak için yapacağınız yatırımlar için sermaye en önemli girdi. Üreticinin yüksek faizle aldığı para üretim maliyetlerini artıracaktır. Dolayısıyla faiz artışını değil üretimi artıracak, girdi maliyetlerini düşürecek kararları teşvik etmek gerekir.
Yoksa maliyet enflasyonu ile başlayan süreç talep enflasyonuna o kanaldan da tekrar faizlere yansıyacak. Bu arada enflasyonun kuru tetiklemesi, artan kurun da tekrar enflasyonu tetiklemesi şu anki kazanımları tersine çevirebilecektir. Ayrıca, bir yerden sonra faizlerin de ne kadar artırılırsa artırılsın sonuçsuz kalmasını sağlayacak.”
Şahap Kavcıoğlu’nun düşünce olarak itiraz edilemeyen görüşlerini MB başkanı olarak uygulayacağı düşünülmektedir. Çok ağır eleştiri alacağı, başarısının gölgelenmesi için türlü icatlar geliştirileceği açıktır. Rahmetli Necmettin Erbakan’ın, faiz lobisini hoplatıp ardından 28 Şubat sürecine maruz kaldığını unutmamak gerekiyor.
Peki faizi düşük tutarak sorun çözülebilir mi?
Bunun olmayacağını Prof. Kavcıoğlu, net ifade etmiştir. Yapısal sorunlar için reformlar yapmak gerekiyor. Üretimin desteklenmesi, yüksek katma değerli üretime geçilme noktasında adımların hızlandırılması önemli.
Birileri kızabilir ancak salgına rağmen Türkiye’nin 2020’yi 1.8 büyümeyle bitirmesinde Berat Albayrak’ın attığı adımların olduğunu görmek gerekiyor.