
Türk milleti ve devlet geleneği tarihin her aralığında büyük değişimleri gerçekleştirebildiği için tarih sahnesinde her devir var olmuştur. Osmanlı, tarih sayfalarında yerini alırken yetişen büyük kadro genç cumhuriyeti kurabilmiştir. Misak-ı Milli, eksik kalsa da 7 düvel ile canhıraş mücadeleden güçlenerek çıkmayı başarmıştır.
Batı medeniyeti için Türk milleti tarihi bir tehdittir. Osmanlıyı bir pasta gibi bölme gayretinin altında petrol olduğu kadar kadim düşmanı yok etmek, Türkistan coğrafyasına geri atabilme iddiası da vardır. Türkiye Cumhuriyeti, 4 yıl sonra 100. Yılını devirecek ama unutulmasın Türk Devlet geleneği, devlet aklı 5 bin yılı bulmaktadır.
1945 sonrası ‘MOSKOF’ korkusuyla Batı’ya yaslanmasına rağmen Türk Devleti, müttefik bildikleri için her zaman bir tehdit unsuru olmuştur. Gençlik hareketleri ve sağ – sol çekişmesi yıllarca toplumu ikiye bölmüş, kumpasın altından batı çıkmıştır. Bu dönem Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş, Bülent Ecevit gibi müthiş siyasi liderleri yetiştirmiştir. Her ne kadar fikirleri ve yolları birbirine çok benzemese de ortak noktaları “Vatan”dır.
Bu kadro ABD ve AB kaynaklı türlü oyunlara karşın Türkiye’nin güçlenmesine giden yolun taşlarını döşemişlerdir. Soğuk savaşa rağmen Türkiye, Süleyman Demirel ile Rusya’dan para ve teknoloji alabilmiştir. Batının tüm kızgınlığını üzerine çekmesine rağmen demir çelik fabrikaları, alüminyum tesisleri Rus kaynağıyla kurulmuştur. Bu süreç hafızamızda askeri darbelerle veya sana yağı kuyruklarıyla devrilen iktidarlarla yer almıştır.
1990’lı yıllar Türkiye’nin BATI’nın kirli yüzünü görmeye başladığı dönemdir. 2000’ler ABD’nin Gladyosu (FETÖ)’nün sinsice yükseldiği dönemdir. Türkiye, yeni bir mücadelenin içerisindedir ve FETÖ’nün türlü operasyonları karşılanabilmiştir. Bu dönemde Recep Tayyip Erdoğan ismi öne çıkmıştır, ama birlik yolunda Devlet Bahçeli’nin desteği altın kıymetindedir.
Suriye, Irak, Doğu Akdeniz çemberi!
Türkiye bugün büyük bir ateş çemberinin içerisinden geçiyor. Suriye, Irak ve Doğu Akdeniz, Türkiye’ye kurulan büyük operasyonların bozulduğu, dayatmaların yırtılıp atıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Dün, siyasi çekişmeyi “Mevzu bahis vatan ise” noktasında bir yana bırakan Demirel, Erbakan, Türkeş, Ecevit anlayışı bugün yok.
Bugün, Erdoğan gitsin ortak paydasında irili ufaklı siyasi gruplar, terör örgütleri oluşmuştur. Vatanın birliği için Cumhur ittifakı, dış tehditlerle birlikte içeride mücadele vermektedir.
Türkiye, dünden çok daha güçlüdür! Kendi silahını, İHA ve SİHA’sını yapabiliyor. Denizaltılar ardı ardına denize iniyor. Tankını, savaş uçağını üretme noktasındadır. Yerli araba ise bizim için imkânsızlardan biriydi. Bugün elle dokunulur duruma gelmiştir.
Ateş çemberi, Türk devletini güçlendirir! İçeriden çelmelere, dışarıdan oluşturulan kıskaca rağmen, tuzakları kırarak aydınlık yarınlara ilerliyoruz.
Son ateş çemberi yarılırken, tarih elbette Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli ismini yazacaktır.
Çelme takanların ise esamisi dahi okunmayacaktır!
Batı medeniyeti için Türk milleti tarihi bir tehdittir. Osmanlıyı bir pasta gibi bölme gayretinin altında petrol olduğu kadar kadim düşmanı yok etmek, Türkistan coğrafyasına geri atabilme iddiası da vardır. Türkiye Cumhuriyeti, 4 yıl sonra 100. Yılını devirecek ama unutulmasın Türk Devlet geleneği, devlet aklı 5 bin yılı bulmaktadır.
1945 sonrası ‘MOSKOF’ korkusuyla Batı’ya yaslanmasına rağmen Türk Devleti, müttefik bildikleri için her zaman bir tehdit unsuru olmuştur. Gençlik hareketleri ve sağ – sol çekişmesi yıllarca toplumu ikiye bölmüş, kumpasın altından batı çıkmıştır. Bu dönem Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş, Bülent Ecevit gibi müthiş siyasi liderleri yetiştirmiştir. Her ne kadar fikirleri ve yolları birbirine çok benzemese de ortak noktaları “Vatan”dır.
Bu kadro ABD ve AB kaynaklı türlü oyunlara karşın Türkiye’nin güçlenmesine giden yolun taşlarını döşemişlerdir. Soğuk savaşa rağmen Türkiye, Süleyman Demirel ile Rusya’dan para ve teknoloji alabilmiştir. Batının tüm kızgınlığını üzerine çekmesine rağmen demir çelik fabrikaları, alüminyum tesisleri Rus kaynağıyla kurulmuştur. Bu süreç hafızamızda askeri darbelerle veya sana yağı kuyruklarıyla devrilen iktidarlarla yer almıştır.
1990’lı yıllar Türkiye’nin BATI’nın kirli yüzünü görmeye başladığı dönemdir. 2000’ler ABD’nin Gladyosu (FETÖ)’nün sinsice yükseldiği dönemdir. Türkiye, yeni bir mücadelenin içerisindedir ve FETÖ’nün türlü operasyonları karşılanabilmiştir. Bu dönemde Recep Tayyip Erdoğan ismi öne çıkmıştır, ama birlik yolunda Devlet Bahçeli’nin desteği altın kıymetindedir.
Suriye, Irak, Doğu Akdeniz çemberi!
Türkiye bugün büyük bir ateş çemberinin içerisinden geçiyor. Suriye, Irak ve Doğu Akdeniz, Türkiye’ye kurulan büyük operasyonların bozulduğu, dayatmaların yırtılıp atıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Dün, siyasi çekişmeyi “Mevzu bahis vatan ise” noktasında bir yana bırakan Demirel, Erbakan, Türkeş, Ecevit anlayışı bugün yok.
Bugün, Erdoğan gitsin ortak paydasında irili ufaklı siyasi gruplar, terör örgütleri oluşmuştur. Vatanın birliği için Cumhur ittifakı, dış tehditlerle birlikte içeride mücadele vermektedir.
Türkiye, dünden çok daha güçlüdür! Kendi silahını, İHA ve SİHA’sını yapabiliyor. Denizaltılar ardı ardına denize iniyor. Tankını, savaş uçağını üretme noktasındadır. Yerli araba ise bizim için imkânsızlardan biriydi. Bugün elle dokunulur duruma gelmiştir.
Ateş çemberi, Türk devletini güçlendirir! İçeriden çelmelere, dışarıdan oluşturulan kıskaca rağmen, tuzakları kırarak aydınlık yarınlara ilerliyoruz.
Son ateş çemberi yarılırken, tarih elbette Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli ismini yazacaktır.
Çelme takanların ise esamisi dahi okunmayacaktır!