Farkında mısınız?
Siyasetçiler ne yaparlarsa yapsınlar, politika kazanını bir tür kaynatamıyorlar.
“O eski heyecanlar nerdeeeeeeee!” diyecek kadar soğuk yürüyor her şey!
Bunda elbette değişen koşulların, dönüşen siyaset organizasyonunun payı büyük.
Örneğin artık kamuya iş alımını büyük oranda siyasetçi değil bilgisayar yapıyor!
Giriyorsunuz imtihana, aldığınız puana ve çalışmak istediğiniz alanın ihtiyaçlarına göre bilgisayar sıraya koyuyor işe girmek isteyenleri.
Durun hemen itiraz etmeyin! Belediye ve benzer bazı kurumlarda işe alım prosedürünü delik deşik eden uygulamalar yok değil. Ancak artık her şey eskisi gibi de değil!
Bir kere devletin beleş(!) imkanları neredeyse yok denecek noktaya geldi.
Misafirhaneler, sosyal tesisler, yazlıklar, dinlenme mekanları epey azaldı.
İhaleler derseniz, genel bir şekle girdi sayılır. Tam anlamıyla şeffaflaştı diyecek değilim elbette ancak bir siyasetçinin parmak şaklatmasıyla da artık olmuyor bu işler.
Bütün bunların bir araya gelmesi politika kazanının altındaki ateşin harlanmasını zorlaştırıyor.
Daha da önemlisi halkın artık eski halk, ülkenin artık eski Türkiye olmaması.
Televizyonun türlü melaneti ve tahribatı yanında haber alma özgürlüğünü ve habere ulaşma kolaylığını jet hızına getirdiğini kabul etmeliyiz.
Evet spekülasyon, yanıltma, haberi haberlikten çıkarma hususunda üzerlerine yok denebilir ama artık insanımızın kafası da en karışık tabloda bile düzü eğriden ayırabilecek duruma geldi.
Feraseti konusunda şimdiye kadar ki bütün istifhamları da kafalardan silecek neticeleri alabildiğimizi görmemek körlük olur.
Köy kahvesinde konuşulanların tümünün altın değerinde olduğunu söylüyor değilim ancak anlaşıldı ki, cahil diye hor gördükleri Anadolu insanı mesele vatan, bağımsızlık ve özgürlük meselelerine geldiğinde, oturduğu yerden kalkıp iradesine kast edenlerin karşısına cansiperane dikilebiliyor.
Hadi canım diyecekmiş gibi ağzı büzülenlere acele edip yeniden rezil rüsva olmayın diyerek, halkın en son hakikatli hareketinin tarihini verebiliriz.
15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra artık kimse bu vatanın evlatlarına cahil cühela sürüsü diyemez.
Demeye teşebbüs edenlerin de yeniden aynı karşılığı alacaklarını iyi düşünmeleri gerekir.
Büyük ağabeyleri ABD’nin artık eski dünya düzeninde olduğu gibi tek otorite olmadığını anlamamak için direnmenin faydası yok.
Darbeler, içeriden besleme hainlerle yapılan müdehaleler dönemi sona erdi. Kara bela ABD’nin yeni silahı ülkemiz için ekonomi! Onu da istediği gibi hızla kullanamadığı ortada.
Laf uzadı biz yerel seçim atmosferinin yeterince renkli olmadığından sözü açtık ve kısa bir ufuk turu atarak aslında değişen hayatı ve siyasetçinin bu yeni düzene ayak uydurabilecek vaadler ve stratejilerle seçmenin karşınına geçmediği müddetçe karşısında ateşli taraftarlar bulamayacağını belirtmek istedik.
AK Parti’nin meydanda gürültü ve çevre kirliliği oluşturan seçim çalışmaları yapmayacağını açıklaması da sokakları sessizleştirse de sonucun göze değil akla hitap eden propagandalarla alınacağını ortaya koymuş oldu.
Sadece Büyükşehir adaylarına değil ilçe belediye başkan adaylarına da yapacakları şeyleri sıralarken kültür ve sanat konusundaki vaadlerini de açıklamalarının önemini vurgulamak istiyorum.
Özellikle Erzurum’da futbol konusunda ortaya çıkan dengesiz atakların yanı sıra kültür ve sanat, edebiyat, kitap konusunda da öne çıkacak stratejilerle seçmenin karşısına çıkmaları gerekiyor.
Seçimin sonucunu belirlemekte en etkin oylar olan kadın oylarını ancak bu şekilde kitlesel olarak kendi hanelerine çekmeleri mümkün.
Zira anneler çocukları için kadınlar, genç kızlar da kendileri için istikbali, kabiliyetlerini ortaya çıkaracak, akla yatırım yapmalarını kolaylaştıracak hizmetler bekliyorlar.
Sokaklarda belki omuzlara alınmış, isimleri avaz avaz bağırılan siyasetçiler göremiyoruz ama evlerde seçim öncesi oy verecekleri siyasetçinin yapacaklarını anlamaya çalışan seçmenler var.
Onlar bu seçimin galibini belirleyecekler. Sokaktakiler değil!
Siyasetçiler ne yaparlarsa yapsınlar, politika kazanını bir tür kaynatamıyorlar.
“O eski heyecanlar nerdeeeeeeee!” diyecek kadar soğuk yürüyor her şey!
Bunda elbette değişen koşulların, dönüşen siyaset organizasyonunun payı büyük.
Örneğin artık kamuya iş alımını büyük oranda siyasetçi değil bilgisayar yapıyor!
Giriyorsunuz imtihana, aldığınız puana ve çalışmak istediğiniz alanın ihtiyaçlarına göre bilgisayar sıraya koyuyor işe girmek isteyenleri.
Durun hemen itiraz etmeyin! Belediye ve benzer bazı kurumlarda işe alım prosedürünü delik deşik eden uygulamalar yok değil. Ancak artık her şey eskisi gibi de değil!
Bir kere devletin beleş(!) imkanları neredeyse yok denecek noktaya geldi.
Misafirhaneler, sosyal tesisler, yazlıklar, dinlenme mekanları epey azaldı.
İhaleler derseniz, genel bir şekle girdi sayılır. Tam anlamıyla şeffaflaştı diyecek değilim elbette ancak bir siyasetçinin parmak şaklatmasıyla da artık olmuyor bu işler.
Bütün bunların bir araya gelmesi politika kazanının altındaki ateşin harlanmasını zorlaştırıyor.
Daha da önemlisi halkın artık eski halk, ülkenin artık eski Türkiye olmaması.
Televizyonun türlü melaneti ve tahribatı yanında haber alma özgürlüğünü ve habere ulaşma kolaylığını jet hızına getirdiğini kabul etmeliyiz.
Evet spekülasyon, yanıltma, haberi haberlikten çıkarma hususunda üzerlerine yok denebilir ama artık insanımızın kafası da en karışık tabloda bile düzü eğriden ayırabilecek duruma geldi.
Feraseti konusunda şimdiye kadar ki bütün istifhamları da kafalardan silecek neticeleri alabildiğimizi görmemek körlük olur.
Köy kahvesinde konuşulanların tümünün altın değerinde olduğunu söylüyor değilim ancak anlaşıldı ki, cahil diye hor gördükleri Anadolu insanı mesele vatan, bağımsızlık ve özgürlük meselelerine geldiğinde, oturduğu yerden kalkıp iradesine kast edenlerin karşısına cansiperane dikilebiliyor.
Hadi canım diyecekmiş gibi ağzı büzülenlere acele edip yeniden rezil rüsva olmayın diyerek, halkın en son hakikatli hareketinin tarihini verebiliriz.
15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra artık kimse bu vatanın evlatlarına cahil cühela sürüsü diyemez.
Demeye teşebbüs edenlerin de yeniden aynı karşılığı alacaklarını iyi düşünmeleri gerekir.
Büyük ağabeyleri ABD’nin artık eski dünya düzeninde olduğu gibi tek otorite olmadığını anlamamak için direnmenin faydası yok.
Darbeler, içeriden besleme hainlerle yapılan müdehaleler dönemi sona erdi. Kara bela ABD’nin yeni silahı ülkemiz için ekonomi! Onu da istediği gibi hızla kullanamadığı ortada.
Laf uzadı biz yerel seçim atmosferinin yeterince renkli olmadığından sözü açtık ve kısa bir ufuk turu atarak aslında değişen hayatı ve siyasetçinin bu yeni düzene ayak uydurabilecek vaadler ve stratejilerle seçmenin karşınına geçmediği müddetçe karşısında ateşli taraftarlar bulamayacağını belirtmek istedik.
AK Parti’nin meydanda gürültü ve çevre kirliliği oluşturan seçim çalışmaları yapmayacağını açıklaması da sokakları sessizleştirse de sonucun göze değil akla hitap eden propagandalarla alınacağını ortaya koymuş oldu.
Sadece Büyükşehir adaylarına değil ilçe belediye başkan adaylarına da yapacakları şeyleri sıralarken kültür ve sanat konusundaki vaadlerini de açıklamalarının önemini vurgulamak istiyorum.
Özellikle Erzurum’da futbol konusunda ortaya çıkan dengesiz atakların yanı sıra kültür ve sanat, edebiyat, kitap konusunda da öne çıkacak stratejilerle seçmenin karşısına çıkmaları gerekiyor.
Seçimin sonucunu belirlemekte en etkin oylar olan kadın oylarını ancak bu şekilde kitlesel olarak kendi hanelerine çekmeleri mümkün.
Zira anneler çocukları için kadınlar, genç kızlar da kendileri için istikbali, kabiliyetlerini ortaya çıkaracak, akla yatırım yapmalarını kolaylaştıracak hizmetler bekliyorlar.
Sokaklarda belki omuzlara alınmış, isimleri avaz avaz bağırılan siyasetçiler göremiyoruz ama evlerde seçim öncesi oy verecekleri siyasetçinin yapacaklarını anlamaya çalışan seçmenler var.
Onlar bu seçimin galibini belirleyecekler. Sokaktakiler değil!