Allah’ın yolu varsa o yolun yolcularının bir olması gerekir; Peygamber ve sahabesi gibi; biri hepsi için hepsi biri için.
Birbirlerinin kusurunu görenler birbirini sevemez; birbirini sevemeyen yoldaş olamaz.
Onlar, yoldaştı, çünkü onlar kardeşti, onlar birbirini seviyordu.
Onlar Hz. Peygamber’in etrafında toplandılar; birlikleri sayesinde her iki âlemin saadetine eriştiler.
Peygamber onlara şunu öğretti: Allah’ın rızası birliktedir.
Gönüllerini ve fiillerini Kuran’la, Peygamberin sünneti ve sevgisiyle tevhid edemeyenlerin cemiyetinde dirlik ve düzenlik olur mu?
Tevhidi olan şahısların ve milletlerin usulü erkânı vardır; aksi, kötülük, hile, eziyet…
Allah’a bağlanmayanlar canlarını nasıl kurtarabilir, nasıl saadet ve selamette olabilirler!
Peygambere uyanları bir hatırla: Ona uyanlar, birlik sayesinde dirliğe, dirlik sayesinde maddi ve manevi fetihlere eriştiler.
“Hep birlikte Allah'ın ipine (İslam'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın…” (Âl-i İmrân 103)
Birlik olamayanlar, tanıdık olsun yabancı olsun, birlik olanlara boyun eğmeye mecbur kaldılar.
Şunu biliniz ki, nerede birlik varsa, kim kiminle benlikten geçip Allah için kardeş olduysa, iki cihanın saadeti onlara verilmiştir.
Birlik, Allah için olan birliktir; asiler ikilik içindedir, onlar imanda amelde ayrılık ve fitnede birleşmişlerdir.
Birliğe inanmayanlar doğru yolu bulamamış kimselerdir ve onlar Allah’ın lütfundan uzak düşmüşlerdir.
“O gün, zalim ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım!” (Furkan 27)
İman amel-i salihle birlikte insanı Yüce Allah’a uygun hâle getirir; kişi ancak bu yolla birliğin samimi, güvenilir bir üyesi olur ve saadete, kutuluğa erişir.
Şahadet kelimesini söyleyenlerin kusurunu görmeyiniz ki, aranızdaki sevgi azalıp yok olmasın; çünkü bunun sonucu birliğin dirliğin bozulmasıdır; birlik dirlik gitti mi gelen fitnedir!
Fitne ise şahsı ve toplumu mahveder.
“Sadece müminler kardeştir; öyleyse kardeşlerinizin arasını bulun. Allah’tan çekinin ki iyilik bulasınız.” (Hucurât 10)
Birbirlerinin kusurunu görenler birbirini sevemez; birbirini sevemeyen yoldaş olamaz.
Onlar, yoldaştı, çünkü onlar kardeşti, onlar birbirini seviyordu.
Onlar Hz. Peygamber’in etrafında toplandılar; birlikleri sayesinde her iki âlemin saadetine eriştiler.
Peygamber onlara şunu öğretti: Allah’ın rızası birliktedir.
Gönüllerini ve fiillerini Kuran’la, Peygamberin sünneti ve sevgisiyle tevhid edemeyenlerin cemiyetinde dirlik ve düzenlik olur mu?
Tevhidi olan şahısların ve milletlerin usulü erkânı vardır; aksi, kötülük, hile, eziyet…
Allah’a bağlanmayanlar canlarını nasıl kurtarabilir, nasıl saadet ve selamette olabilirler!
Peygambere uyanları bir hatırla: Ona uyanlar, birlik sayesinde dirliğe, dirlik sayesinde maddi ve manevi fetihlere eriştiler.
“Hep birlikte Allah'ın ipine (İslam'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın…” (Âl-i İmrân 103)
Birlik olamayanlar, tanıdık olsun yabancı olsun, birlik olanlara boyun eğmeye mecbur kaldılar.
Şunu biliniz ki, nerede birlik varsa, kim kiminle benlikten geçip Allah için kardeş olduysa, iki cihanın saadeti onlara verilmiştir.
Birlik, Allah için olan birliktir; asiler ikilik içindedir, onlar imanda amelde ayrılık ve fitnede birleşmişlerdir.
Birliğe inanmayanlar doğru yolu bulamamış kimselerdir ve onlar Allah’ın lütfundan uzak düşmüşlerdir.
“O gün, zalim ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım!” (Furkan 27)
İman amel-i salihle birlikte insanı Yüce Allah’a uygun hâle getirir; kişi ancak bu yolla birliğin samimi, güvenilir bir üyesi olur ve saadete, kutuluğa erişir.
Şahadet kelimesini söyleyenlerin kusurunu görmeyiniz ki, aranızdaki sevgi azalıp yok olmasın; çünkü bunun sonucu birliğin dirliğin bozulmasıdır; birlik dirlik gitti mi gelen fitnedir!
Fitne ise şahsı ve toplumu mahveder.
“Sadece müminler kardeştir; öyleyse kardeşlerinizin arasını bulun. Allah’tan çekinin ki iyilik bulasınız.” (Hucurât 10)