
Erzurum’da da tüketimi bir hayli fazla olduğunu bildiğim patatesi meğerse Rus konsolos Tochefkin getirmiş. Anavatanı esasında Güney Amerika olan patates, öylesine günlük hayatımıza girmiş ki özellikle de Erzurum’da yemeyen, sevmeyen yoktur. Zaman içerisinde farklı farklı da yemek çeşitleri yapılan patatesi o dönemler Erzurum’da bulunan Rusya Konsolosu Tochefkin getirmiş ama yaygınlaşmasını da bir Amerikalı gerçekleştirmiş. Yanlış duymadınız. Erzurum’a Rus konsolos patatesi getirmiş ama yeme alışkanlığını da kazandıran yine o dönemler Erzurum’da elçiliği bulunan İngiliz konsolosu James Brant sağlamış. Yıl da 1835. Hem de Brant konsolosluğun bahçesinde ilk patates ekimini gerçekleştirmiş. Patatesin Erzurum serüvenini yakında çıkartacağı ‘Anadolu’nun kilidi Erzurum’ adlı kitabında geniş yer verecek olan ETÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr.Murat Küçükuğurlu, bu kitabında içmeye doyamadığımız çayın da Erzurum macerasına yer vereceğini öğreniyoruz..
**
Bu arada, Cumhuriyet döneminde Erzurum ve yöresinde daha çok ekimi gerçekleşen patates, bir çoklarının burun büktüğü bir besin maddesi olsa bile sağlığa da oldukça faydalı. Bir çok hastalığa da iyi gelen patates, özellikle bildiğimizin aksine şeker hastaları için çok faydalı. Mide ve oniki parmak bağırsağı ülseri başta olmak üzere damar şişliğine de çok iyi geldiği ifade edilen patates, karaciğer şişliğini de gideriyor. Erzurumluların ‘yer elması’ adını da verdikleri, hatırı sayılır miktarda tüketimi gerçekleşen ve dahi sofralarımızın vazgeçilmezlerinden patatese kartol deme sebebimiz de Ruslar. Ruslar, muşlar. İyi ki patates var diyorum ve bu benim son kararımdır.
Vedat Refayeli