
Nuri Paşa’yı elinizde tutabilir miydiniz? Bakın Enver Paşa’ya, kim durdurabildi. Bir elinde Kur’an, diğerinde kılıcıyla Rus mitralyözlerine karşı gövdesini kim feda edebilirdi ki, Enver Paşa’dan başka.
1917’de Kafkas İslam Ordusu komutanlığına getirilen Nuri Paşa, Bakü ve Dağıstan'ı Rus işgalinden kurtarmasının ardından Anadolu'ya geçerek Kazım Karabekir Paşa'nın kolordusuna katıldı. Mondros Antlaşması sonrası çağrıldığı İstanbul’da İngilizler tarafından tutuklanıp Batum’da hapsedildi. Batum’da hapisten kaçarak Kızıl Ordu’ya karşı savaştı.
1925 yılında yarbay rütbesiyle emekliliği onaylandı ve 29 Şubat 1929’da Kurtuluş Savaşı'ndaki hizmetleri için Nuri Paşa'ya İstiklal Madalyası verildi.
Türklerin 11 Eylül’ü aydınlanmayı bekliyor!
İngilizler, Rus ordusuna yardımcı olmak maksadıyla Birinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Azerbaycan'a birlik göndermiş, onların varlığından destek alan Ermeniler de Azerbaycan Türklerine karşı katliama başlamış ve binlerce Türk katledilmişti.
Başkumandan Vekili Enver Paşa, Azerbaycan'daki durumun kontrol altına alınması için kardeşi Nuri Paşa'yı vazifelendirdi. Nuri Paşa bölgedeki bazı küçük ve dağınık birlikleri "Kafkas İslâm Ordusu" adı altında bir araya getirdi. Sayıca az olan askeri ile Ermenileri ve Ruslar'ı püskürtünce yerli halk da Paşa'ya katıldı ve ordunun mevcudu gittikçe arttı.
Nuri Paşa, haftalarca devam eden çarpışmalardan sonra,15 Eylül 1918'de Azerbaycan Türklerinin çok büyük sevgi gösterileri arasında Bakü'ye girdi. Adına destanlar yazılan, şarkılarla marşlar bestelenen Paşa o günden sonra Azerbaycan'da kahraman olarak tanınacak “Bakü fâtihi" diye bilinecekti
O sırada, sadece 29 yaşındaydı...
Ama, fethettiği topraklarda fazla kalamadı. Bakü'ye girmesinden bir buçuk ay sonra, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1918'in 30 Ekim'inde Mondros Mütarekesi'ni imzalayıp yenilgiyi kabul etmesi üzerine Azerbaycan'ı boşaltma emri aldı ve birliklerini geri çekti. Savaştan sonra Almanya'ya gitti, uzun seneler orada yaşadı ve Türkiye'ye 1930'ların sonuna doğru, İkinci Dünya Savaşı'nın öncesinde döndü. Askerliğe seneler önce veda etmişti ve yeni bir iş yapması gerekiyordu...
Paşa, fabrikatör olmaya karar verdi. 1933’te Zeytinburnu’nda döküm, seramik, soba yapmak üzere bir tesis kurdu. Resmi olarak bu tip madeni eşyalar üretiliyor olarak görünse de asıl üretim, Millî Savunma Bakanlığı’nın verdiği izinle yapılan tabanca, tüfek, gaz maskesi ve hatta havan topu mermisi gibi askeri malzemeler üzerineydi. Zeytinburnu'ndaki büyük bir kömür atölyesini satın alıp "madenî eşya fabrikası" haline getirdi, fabrikasını daha sonra Sütlüce sahiline taşıdı ve daha da büyüttü.
1917’de Kafkas İslam Ordusu komutanlığına getirilen Nuri Paşa, Bakü ve Dağıstan'ı Rus işgalinden kurtarmasının ardından Anadolu'ya geçerek Kazım Karabekir Paşa'nın kolordusuna katıldı. Mondros Antlaşması sonrası çağrıldığı İstanbul’da İngilizler tarafından tutuklanıp Batum’da hapsedildi. Batum’da hapisten kaçarak Kızıl Ordu’ya karşı savaştı.
1925 yılında yarbay rütbesiyle emekliliği onaylandı ve 29 Şubat 1929’da Kurtuluş Savaşı'ndaki hizmetleri için Nuri Paşa'ya İstiklal Madalyası verildi.
Türklerin 11 Eylül’ü aydınlanmayı bekliyor!
İngilizler, Rus ordusuna yardımcı olmak maksadıyla Birinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Azerbaycan'a birlik göndermiş, onların varlığından destek alan Ermeniler de Azerbaycan Türklerine karşı katliama başlamış ve binlerce Türk katledilmişti.
Başkumandan Vekili Enver Paşa, Azerbaycan'daki durumun kontrol altına alınması için kardeşi Nuri Paşa'yı vazifelendirdi. Nuri Paşa bölgedeki bazı küçük ve dağınık birlikleri "Kafkas İslâm Ordusu" adı altında bir araya getirdi. Sayıca az olan askeri ile Ermenileri ve Ruslar'ı püskürtünce yerli halk da Paşa'ya katıldı ve ordunun mevcudu gittikçe arttı.
Nuri Paşa, haftalarca devam eden çarpışmalardan sonra,15 Eylül 1918'de Azerbaycan Türklerinin çok büyük sevgi gösterileri arasında Bakü'ye girdi. Adına destanlar yazılan, şarkılarla marşlar bestelenen Paşa o günden sonra Azerbaycan'da kahraman olarak tanınacak “Bakü fâtihi" diye bilinecekti
O sırada, sadece 29 yaşındaydı...
Ama, fethettiği topraklarda fazla kalamadı. Bakü'ye girmesinden bir buçuk ay sonra, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1918'in 30 Ekim'inde Mondros Mütarekesi'ni imzalayıp yenilgiyi kabul etmesi üzerine Azerbaycan'ı boşaltma emri aldı ve birliklerini geri çekti. Savaştan sonra Almanya'ya gitti, uzun seneler orada yaşadı ve Türkiye'ye 1930'ların sonuna doğru, İkinci Dünya Savaşı'nın öncesinde döndü. Askerliğe seneler önce veda etmişti ve yeni bir iş yapması gerekiyordu...
Paşa, fabrikatör olmaya karar verdi. 1933’te Zeytinburnu’nda döküm, seramik, soba yapmak üzere bir tesis kurdu. Resmi olarak bu tip madeni eşyalar üretiliyor olarak görünse de asıl üretim, Millî Savunma Bakanlığı’nın verdiği izinle yapılan tabanca, tüfek, gaz maskesi ve hatta havan topu mermisi gibi askeri malzemeler üzerineydi. Zeytinburnu'ndaki büyük bir kömür atölyesini satın alıp "madenî eşya fabrikası" haline getirdi, fabrikasını daha sonra Sütlüce sahiline taşıdı ve daha da büyüttü.