
Bugün 29 Ekim, Cumhuriyet'in 100 kuruluş yıl dönümü. Sosyal ağlarda, Atatürkçülük, Atatürk karşıtlığı, Cumhuriyet düşmanlığı, din karşıtlığı vb. ilkel ego’yu tatmin etmekten başka sonuç üretmeyen bir sürü tartışma yapılıyor. Oysa;
Dünya değişti, değişiyor.
Yeni şartlar yeni ihtiyaçlar bir birini kovalıyor.
Türkiye artık Atatürkçü paradigma ile yürütülemez.
Atatürk ilkelerini hatırlayalım:
Cumhuriyetçilik.
Milliyetçilik.
Halkçılık.
Laiklik.
Devletçilik.
Devrimcilik (İnkılapçılık).
Bu ilkelerin hiçbirisi 1923-38, 1938-1945 şartlarındaki tanımlarıyla devam etmiyor. Her ilke dönemsel uygulamalarından uzaklaşmıştır.
Kürt kimliğinin tanınmasından tutun küreselci liberal ekonomiye, laiklikten devletçiliğe ve devrimciliğe her ilke yeni içeriklere sahiptir. Türkiye'yi 1923-45 şartlarına döndürmenin imkanı yoktur. Öleni geri getirmek mümkünse bu da mümkündür.
Türkiye ne Atatürk ilke ve dönemine geri dönebilir ne de Sultan Abdulhamid Han dönemine. Akıllı insanlar 'vaktin çocuğudur.' Akıllı ülkeler, maziyi diriltmeye uğraşmazlar, onlar anda yaşar ve geleceği planlayarak ilerlerler.
Türkiye çağı yakalamak ve geçmek için hızlanmıştır. Kurumsal yapıları bu amaca uygun değişmiştir, değişmektedir. Türkiye artık hem ilerlemek hem de bir 'görev' ülkesi olmak istiyor.
Hayatın dinamizmi statüko kabul etmez. Bir su kaynağının önüne manasız bent olunduğunda o su o bendi aşar, hatta yıkar. Türkiye, vatanımız; cumhuriyet rejimimizdir.
Abdülhamid Han'da bunu istiyordu Mustafa Kemal Paşa'da bunu istiyordu.
Köstek olmayı bırakıp destek olmaya bakalım. Hep birlikte 'Türk Yüzyılını' gerçekleştirelim.
Dünya değişti, değişiyor.
Yeni şartlar yeni ihtiyaçlar bir birini kovalıyor.
Türkiye artık Atatürkçü paradigma ile yürütülemez.
Atatürk ilkelerini hatırlayalım:
Cumhuriyetçilik.
Milliyetçilik.
Halkçılık.
Laiklik.
Devletçilik.
Devrimcilik (İnkılapçılık).
Bu ilkelerin hiçbirisi 1923-38, 1938-1945 şartlarındaki tanımlarıyla devam etmiyor. Her ilke dönemsel uygulamalarından uzaklaşmıştır.
Kürt kimliğinin tanınmasından tutun küreselci liberal ekonomiye, laiklikten devletçiliğe ve devrimciliğe her ilke yeni içeriklere sahiptir. Türkiye'yi 1923-45 şartlarına döndürmenin imkanı yoktur. Öleni geri getirmek mümkünse bu da mümkündür.
Türkiye ne Atatürk ilke ve dönemine geri dönebilir ne de Sultan Abdulhamid Han dönemine. Akıllı insanlar 'vaktin çocuğudur.' Akıllı ülkeler, maziyi diriltmeye uğraşmazlar, onlar anda yaşar ve geleceği planlayarak ilerlerler.
Türkiye çağı yakalamak ve geçmek için hızlanmıştır. Kurumsal yapıları bu amaca uygun değişmiştir, değişmektedir. Türkiye artık hem ilerlemek hem de bir 'görev' ülkesi olmak istiyor.
Hayatın dinamizmi statüko kabul etmez. Bir su kaynağının önüne manasız bent olunduğunda o su o bendi aşar, hatta yıkar. Türkiye, vatanımız; cumhuriyet rejimimizdir.
Abdülhamid Han'da bunu istiyordu Mustafa Kemal Paşa'da bunu istiyordu.
Köstek olmayı bırakıp destek olmaya bakalım. Hep birlikte 'Türk Yüzyılını' gerçekleştirelim.