
Hayatının her alanında Müslümanlara örnek olan Peygamberimiz, (asv) kendini diğer insanlardan hiçbir zaman ayrı tutmamış, Sahabeleri ile aynı şartlarda günlük hayatını idame etmiştir. Peygamberimizin (sav) hayatı kıyamete kadar tüm insanlığa örnektir.
Bir arkadaşından bir miktar hurma ödünç alır. Ödeme zamanı gelince de o an kendi imkânı olmadığı için, Medineli bir Müslümana kendi adına borcunu ödemesini söyler. Fakat Medinelinin verdiği hurmaların kalitesi daha düşüktür. Alacaklı kabul etmez. Medineli kızar:
“Allah’ın Elçisinin verdiği hurmaları mı reddediyorsun?" der. Alacaklı, boynunu bükerek; "Eğer Allah'ın Elçisi de adaletli davranmazsa, kimden adalet bekleyeceğiz?" diye sorar.
Bu durumdan Hz. Muhammed (asv)'in bilgisi yoktur. Haberdar edilince hüzünlenir, gözleri dolu dolu: "Adam haklı!.." der. Emir verir, hurmalar değiştirilir.
Saadet Asrından
Ukbe b. Âmir (r.a.)’tan rivayete göre dedi ki: ‘Ey Allah’ın Rasûlü, bana Hud suresinden birkaç ayet, Yusuf suresinden de birkaç ayet öğretir misin? Dedim. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.) şöyle buyurdu:
“Ey Ukbe b. Âmir, sen «Kul eûzübiRabbi’l-Felak» suresinden daha çok Allah’ın sevdiği, O'nun nezdinde ondan daha beliğ (kapsamlı ve anlamlı) bir sure aslâ okuyamazsın. Eğer onu namazda hep okuyabilirsen durma yap.”[İbnHibban, Sahih, III, 159; Hakim, Müstedrek, I, 240]
****
Ebu Katâde (r.a.)’tan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
“Sizden birisi mescide girdiği zaman oturmadan önce iki rekat namaz kılsın.” (Buhârî)
***
Ukbe b. Âmir (r.a.)’tan rivayete göre dedi ki: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu:
“Bu gece indirilen ve benzerleri görülmemiş birkaç ayet var biliyor musun?” (Bunlar): «Kul eûzü bi-Rabbi’l-felak» ile «Kul eûzü bi-Rabbi’n-nâs» (surelerinin) ayetleridir.”
Hadisi Müslim ve Ebu Davud rivayet etmiştir. Ebu Davud’un lafzı şöyledir:
Ben Rasûlullah (s.a.) ile birlikte Cuhfe ve Ebvâ arasında yürümekte iken bir rüzgar ve aşırı bir karanlık etrafımızı kapladı. Rasûlullah (s.a.) «Kul eûzü bi-Rabbi’l-felak» ile «Kul eûzü bi-Rabbi’n-nâs» surelerini okuyarak Allah’a sığınmaya başladı ve bu arada şöyle diyordu: “Ey Ukbe, sen de bu iki sureyi okuyarak Allah’a sığın. Allah’a sığınan hiçbir kimse bunlar gibisiyle ona sığınabilmiş değildir.” [Müslim, I, 558; Ebu Davud, II, 73]