Türk İslam Birliği Onursal Başkanı Musa Serdar Çelebi, Atatürk Üniversitesi’nde Türk Dünyası ve Avrupa Türkleri’ konulu konferans verdi. Türk dünyasının siyasi ilişkileri yapılandırmak açısından önemli olduğuna değinen Çelebi, dış politikada doğru adımlar atılabilmesi için ‘Değerler Avrupa’sının iyi anlaşılması gerektiğini anlattı.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Atatürk Üniversitesi Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle düzenlediği ‘Türk Dünyası ve Avrupa Türkleri Konferansı’nda Türk İslam Birliği Onursal Başkanı Musa Serdar Çelebi’yi ağırladı. Nenehatun Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinliğe Rektör Prof. Dr. Hikmet Koçak, Yardımcısı Prof. Dr. Mevlüt Sait Keleş, Türk dünyası üzerine çalışmalar yapan öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Etkinliğin sunuculuğunu üstlenen Cami İmam Hatibi Fehmi Coşkun, Peygamber efendimizin hayatından, ahlakından ve insanlığa verdiği mesajlardan önemli örnekleri anlatan bir konuşma yaptı. Fehmi Coşkun’un Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programın ikinci bölümünde ise Türk musikisinin duayen bestekarlarından Amir Ateş unutulmaz güfteleriyle seyircisini mest etti. Musa Serdar Çelebi ise yaklaşık 40 dakika süren konuşmasında, Türk dünyasına ve Avrupa’da yaşayan Türklere dikkat çekerek. Sosyal ve siyasi gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Avrupa Türkleri kimlerdir?
Öncelikle Türk dünyasının tanımlamasını yapan Musa Serdar Çelebi, Türklerin kültürünü, medeniyetini ve yaşantısını barındıran coğrafya olarak tanımladı. Avrupa Türkleri nitelemesine değinen Çelebi, bu ifadeyi Bulgaristan Türkleri, Romanya Türkleri gibi artık Avrupa’ya yerleşmiş normal şartlarda geri dönmesi mümkün olmayan büyük Türk kitlesi olarak açıkladı. Avrupa Türkleri, hem Türk devletlerinin hem topluluklarının hem de bilhassa Türkiye için birinci derecede gündemde yer alacak kadar önemlidir” diye konuştu.
Avrupa’yı iyi anlamak gerekiyor
Avrupa Türkleri konusunun ve Avrupa’nın, siyasi ilişkileri yapılandırmak açısından çok iyi anlaşılması gerektiğini belirten Çelebi, Avrupa Türklerinin Türkiye’yi yönetenlerin birinci derecede gündeminde yer alması gereken Türkleri oluşturduğunu söyledi. “Avrupa Türklerine geçmeden önce Avrupa’yı tarif etmemiz gerekir” diyen Çelebi, “Avrupa Türkleri deyince Avrupa’yı 3 türlü mütalaa etmek gerekiyor. Birincisi Kıta Avrupa’sı yani Urallardan okyanusa kadar devam eden bir Avrupa, içinde Balkanların da bulunduğu. İkincisi bugün artık Avrupa Birliği diye telaffuz ettiğimiz 28 üye ülkeden oluşan Avrupa, başkenti Brüksel, 500 milyon nüfusu var. Üçüncüsü de Değerler Avrupa’sı var. Bizim mutlaka ve mutlaka Avrupa deyince öncelikle anlamamız ve izah ederken de bu yönleriyle ortaya koymamız gereken bir Avrupa var. Bu anlaşıldığı zaman birçok konuyu özellikle siyasi mücadeleler ve ilişkilerde birçok konu daha anlaşılır hale geliyor. ‘Avrupa Değerleri’ deyince 4 temel değer ifade ediliyor. Birincisi Katoliklik, dikkat ederseniz Hristiyanlık demedim. İkincisi Roma Hukuku’dur. Üçüncüsü Latin alfabesidir. Dördüncüsü ise Yunan Felsefesidir. Bir Avrupalı değerlerinden bahsederken bu 4 temel değeri söylüyor. Biz bu değerler üzerine Avrupa kurduk. Yani bu değerlerin yaşatılacağı bir Avrupa istiyoruz demek istiyor” ifadelerini kullandı.
AB’ye Müslüman Türklerin dahil olması mümkün değil
Konuşmasında Samuel Huntington’un ‘Medeniyetler Çatışması’ tezinden alıntılara yer veren Çelebi, İdealize edilen Avrupa içerisinde Türklerin yer alamayacağını söyledi. AB’ye Müslüman Türklerin dahil olmasının mümkün olmadığını belirten Çelebi, “Samuel Huntington’un ‘Medeniyetler Çatışması’ isimli kitabında Huntington, AB güçlü Avrupa peşinde olan siyasetçilerin ve aydınların yanlışlık yapması sonucu bu kadar büyütüldü. Halbuki, gerçek Avrupa Ortodoks kiliselerinin başladığı yerde biter. Diğerlerinin idealize ettiğimiz Avrupa içinde yer almaması gerekiyor. Onlar Ortodoskları bile Avrupa’ya almazken, AB içinde olmasının yanlış olduğunu ifade ederken, Müslüman bir Türkün burada olması mümkün mü? Bunlar diyor ki, biz Müslüman bir Türkün Avrupa’da yer alabileceğini duymadık kimse bunu böyle söylemesin. Tabi ki Avrupa’nın tamamı böyle düşünmüyor. Yüzde 60’ı değerler Avrupa’sını yüzde 40 güçlü büyük Avrupa’yı savunuyor. Bugün Amerika’ya karşı, yarın Çin’e, Hindistan’a karşı güçlü bir Avrupa istiyorsak mutlaka Türkiye bunun içinde olmalı diyenler de var. Ama bunların sayısı artmıyor. Avrupa kendileri ile tarih boyunca mücadele etmiş Müslümanlara Türk adını veriyor. Avrupalılar kendileri ile savaşmış bir tek kavim görmüştür, onlar da Türktür. Başka bir Müslüman gelse ona da Türk derler. O bakımdan balkanlardaki tüm Müslümanların adı Türktür. Bir Alman Müslüman olduğu zaman ‘Müslüman oldu’ demezler ‘Türk oldu’ derler. Böyle bir Avrupa’dan bahsediyoruz. Avrupalılar bugün bırakın Türklerin AB’ye girmesini bir tek Türkün bile topraklarına girmesini istemezler” şeklinde konuştu.
Kıta Avrupa’sında 10 milyon Türk yaşıyor
Avrupa’da 10 milyonun üzerinde Türkçe konuşan Türkün yaşadığına dikkat çeken Çelebi, Avrupa’da Türklerin 3 ayrı kaynaktan oluştuğunu ifade etti. Kıta Avrupa’sından, AB’den ve diğer Balkan Devletleri’nden oluştuğunu söyleyen Çelebi, “Bir tanesi 1918’e kadar olan Balkanlar’daki Osmanlı bakiyesi Türkler. Avrupa’daki bugünkü, kıta Avrupa’sındaki AB içindeki Türkler. İkincisi 1961’den sonra yani 55 yıl önce göçmeye başlamış olan kalıcılığa karar vermiş Allah başka bir kader yazmamışsa bir daha kendi rızasıyla geri dönmesi mümkün olmayan Türkler. Üçüncüsü de Sovyetler dağıldıktan sonra AB içindeki Türkler. Estonya, Letonya, Polonya, Çekoslovakya burada Türkiye Türkleri değil ama Azerbaycan Türkleri, Tataristan Türkleri, Özbekler gibi Sovyet vatandaşı olarak orada yaşayanlar ve o ülkenin vatandaşlığına geçenler var. Bunların minimum rakamları 10 milyonun üzerinde Türkçe konuşan Türkler. 28 ülkeden oluşan AB içinde 8 milyon Türk yaşıyor. 5 milyonu Türkiye Türküdür. 3 milyonu Almanya’da yaşıyor. Almanya dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi ve AB’nin lokomotif ülkesi AB’nin siyasetinin büyük ölçüdeki belirleyicisidir. Dolayısı ile Almanya’daki Müslüman Türklerin varlığı son derece önemlidir” açıklamasını yaptı.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Atatürk Üniversitesi Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle düzenlediği ‘Türk Dünyası ve Avrupa Türkleri Konferansı’nda Türk İslam Birliği Onursal Başkanı Musa Serdar Çelebi’yi ağırladı. Nenehatun Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinliğe Rektör Prof. Dr. Hikmet Koçak, Yardımcısı Prof. Dr. Mevlüt Sait Keleş, Türk dünyası üzerine çalışmalar yapan öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Etkinliğin sunuculuğunu üstlenen Cami İmam Hatibi Fehmi Coşkun, Peygamber efendimizin hayatından, ahlakından ve insanlığa verdiği mesajlardan önemli örnekleri anlatan bir konuşma yaptı. Fehmi Coşkun’un Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programın ikinci bölümünde ise Türk musikisinin duayen bestekarlarından Amir Ateş unutulmaz güfteleriyle seyircisini mest etti. Musa Serdar Çelebi ise yaklaşık 40 dakika süren konuşmasında, Türk dünyasına ve Avrupa’da yaşayan Türklere dikkat çekerek. Sosyal ve siyasi gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Avrupa Türkleri kimlerdir?
Öncelikle Türk dünyasının tanımlamasını yapan Musa Serdar Çelebi, Türklerin kültürünü, medeniyetini ve yaşantısını barındıran coğrafya olarak tanımladı. Avrupa Türkleri nitelemesine değinen Çelebi, bu ifadeyi Bulgaristan Türkleri, Romanya Türkleri gibi artık Avrupa’ya yerleşmiş normal şartlarda geri dönmesi mümkün olmayan büyük Türk kitlesi olarak açıkladı. Avrupa Türkleri, hem Türk devletlerinin hem topluluklarının hem de bilhassa Türkiye için birinci derecede gündemde yer alacak kadar önemlidir” diye konuştu.
Avrupa’yı iyi anlamak gerekiyor
Avrupa Türkleri konusunun ve Avrupa’nın, siyasi ilişkileri yapılandırmak açısından çok iyi anlaşılması gerektiğini belirten Çelebi, Avrupa Türklerinin Türkiye’yi yönetenlerin birinci derecede gündeminde yer alması gereken Türkleri oluşturduğunu söyledi. “Avrupa Türklerine geçmeden önce Avrupa’yı tarif etmemiz gerekir” diyen Çelebi, “Avrupa Türkleri deyince Avrupa’yı 3 türlü mütalaa etmek gerekiyor. Birincisi Kıta Avrupa’sı yani Urallardan okyanusa kadar devam eden bir Avrupa, içinde Balkanların da bulunduğu. İkincisi bugün artık Avrupa Birliği diye telaffuz ettiğimiz 28 üye ülkeden oluşan Avrupa, başkenti Brüksel, 500 milyon nüfusu var. Üçüncüsü de Değerler Avrupa’sı var. Bizim mutlaka ve mutlaka Avrupa deyince öncelikle anlamamız ve izah ederken de bu yönleriyle ortaya koymamız gereken bir Avrupa var. Bu anlaşıldığı zaman birçok konuyu özellikle siyasi mücadeleler ve ilişkilerde birçok konu daha anlaşılır hale geliyor. ‘Avrupa Değerleri’ deyince 4 temel değer ifade ediliyor. Birincisi Katoliklik, dikkat ederseniz Hristiyanlık demedim. İkincisi Roma Hukuku’dur. Üçüncüsü Latin alfabesidir. Dördüncüsü ise Yunan Felsefesidir. Bir Avrupalı değerlerinden bahsederken bu 4 temel değeri söylüyor. Biz bu değerler üzerine Avrupa kurduk. Yani bu değerlerin yaşatılacağı bir Avrupa istiyoruz demek istiyor” ifadelerini kullandı.
AB’ye Müslüman Türklerin dahil olması mümkün değil
Konuşmasında Samuel Huntington’un ‘Medeniyetler Çatışması’ tezinden alıntılara yer veren Çelebi, İdealize edilen Avrupa içerisinde Türklerin yer alamayacağını söyledi. AB’ye Müslüman Türklerin dahil olmasının mümkün olmadığını belirten Çelebi, “Samuel Huntington’un ‘Medeniyetler Çatışması’ isimli kitabında Huntington, AB güçlü Avrupa peşinde olan siyasetçilerin ve aydınların yanlışlık yapması sonucu bu kadar büyütüldü. Halbuki, gerçek Avrupa Ortodoks kiliselerinin başladığı yerde biter. Diğerlerinin idealize ettiğimiz Avrupa içinde yer almaması gerekiyor. Onlar Ortodoskları bile Avrupa’ya almazken, AB içinde olmasının yanlış olduğunu ifade ederken, Müslüman bir Türkün burada olması mümkün mü? Bunlar diyor ki, biz Müslüman bir Türkün Avrupa’da yer alabileceğini duymadık kimse bunu böyle söylemesin. Tabi ki Avrupa’nın tamamı böyle düşünmüyor. Yüzde 60’ı değerler Avrupa’sını yüzde 40 güçlü büyük Avrupa’yı savunuyor. Bugün Amerika’ya karşı, yarın Çin’e, Hindistan’a karşı güçlü bir Avrupa istiyorsak mutlaka Türkiye bunun içinde olmalı diyenler de var. Ama bunların sayısı artmıyor. Avrupa kendileri ile tarih boyunca mücadele etmiş Müslümanlara Türk adını veriyor. Avrupalılar kendileri ile savaşmış bir tek kavim görmüştür, onlar da Türktür. Başka bir Müslüman gelse ona da Türk derler. O bakımdan balkanlardaki tüm Müslümanların adı Türktür. Bir Alman Müslüman olduğu zaman ‘Müslüman oldu’ demezler ‘Türk oldu’ derler. Böyle bir Avrupa’dan bahsediyoruz. Avrupalılar bugün bırakın Türklerin AB’ye girmesini bir tek Türkün bile topraklarına girmesini istemezler” şeklinde konuştu.
Kıta Avrupa’sında 10 milyon Türk yaşıyor
Avrupa’da 10 milyonun üzerinde Türkçe konuşan Türkün yaşadığına dikkat çeken Çelebi, Avrupa’da Türklerin 3 ayrı kaynaktan oluştuğunu ifade etti. Kıta Avrupa’sından, AB’den ve diğer Balkan Devletleri’nden oluştuğunu söyleyen Çelebi, “Bir tanesi 1918’e kadar olan Balkanlar’daki Osmanlı bakiyesi Türkler. Avrupa’daki bugünkü, kıta Avrupa’sındaki AB içindeki Türkler. İkincisi 1961’den sonra yani 55 yıl önce göçmeye başlamış olan kalıcılığa karar vermiş Allah başka bir kader yazmamışsa bir daha kendi rızasıyla geri dönmesi mümkün olmayan Türkler. Üçüncüsü de Sovyetler dağıldıktan sonra AB içindeki Türkler. Estonya, Letonya, Polonya, Çekoslovakya burada Türkiye Türkleri değil ama Azerbaycan Türkleri, Tataristan Türkleri, Özbekler gibi Sovyet vatandaşı olarak orada yaşayanlar ve o ülkenin vatandaşlığına geçenler var. Bunların minimum rakamları 10 milyonun üzerinde Türkçe konuşan Türkler. 28 ülkeden oluşan AB içinde 8 milyon Türk yaşıyor. 5 milyonu Türkiye Türküdür. 3 milyonu Almanya’da yaşıyor. Almanya dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi ve AB’nin lokomotif ülkesi AB’nin siyasetinin büyük ölçüdeki belirleyicisidir. Dolayısı ile Almanya’daki Müslüman Türklerin varlığı son derece önemlidir” açıklamasını yaptı.