
Havaların giderek iyice eksilere düştüğü bugünlerde elbette kar kadar, soğuk kadar buz da günlük hayatımızı etkiliyor. Özellikle çatılardan sarkmaya başlayan buzlar herbirimiz için birer tehdit oluşturmaya başladı. Kuşkusuz bir süre daha buz tehlikesini devam edecek, hayatımızda bir süre daha var olacak.

Gazete ve haber sitelerimiz de zorlu kışı ancak bu buz sarkıtları ile ifade edecek haberler yapacak, kamuoyuna sunacak. Ama hangi fotoğraf sunulursa sunulsun Erzurum’da kar denildiği zaman ne kadar o araçların kaybolduğu o kar aklıma geliyorsa buz da denilince bu fotoğraf karesi aklımdan çıkmıyor. Çeken de rahmetli Sayıl Narmanlıoğlu ağabey. Bugün haber sitelerine düşen haberde Erzurum’da ki buz sarkıtlarının 2 metreye ulaştığını söylüyor ama geçmişte Erzurum’da çekilen bu fotoğraf sanıyorum bu rakamın ne denli komik kaçtığını gözler önüne seriyor..

Yunus Emre’nin bende hatırlattıkları..
Geçmişe giden bir otobüs kaldırsalar ilk giden ben olurdum der dururum ya. Bakın yine eskilere gittim. Bir süre önce vefat eden hemşehrimiz Avrupa Şampiyonası güreşçimiz Reşit Karabacak’ın oğlu Yunus Emre Karabacak’ı Survivor’da yarışırken hatırladım. Yunus Emre elbette bir hemşehrisi olarak bizim favorimiz. Onun birinciliğini ister ve de bekleriz. Şu ana kadar fena gitmiyor. İnşallah umudumuz odur ki Yunus Emre bu zorlu yarıştan yüzünün akıyla çıkar. Bana göre Yunus Emre’yi zorlasa zorlasa belki adadaki açlık zorlar. Güreşçi olmasından dolayı açlığa dayanamayacağını düşünüyorum, yine umarım bu konuda da beni yanıltır Yunus Emre. Güreşçilerin çok iyi beslendiğini bilen biri olarak çok da güreş haberi yapmışlığım vardır. Lavaş arasında lahmacun yediklerini bilirim.
***
1984 ile 1989 yılları arasında Erzurum Belediye Başkanlığı yapan Necati Güllülü de bir çokları gibi ata sporu güreşi severdi. Erzurum’u uluslararası seviyede temsil eden milli sporculardan oluşan bir kulüp kurmuştu. Ancak o Güllülü bir süre sonra kurduğu güreş kulübünü kapatmıştı. Sebebi de kulüp bünyesinde barındırdıkları güreş kulübündeki sporcuların yeme-içme masraflarıydı. Zaten kıt kanaat bir bütçeye sahip belediye, çaresiz bu yükü kaldıramıyor, kulübü kapatmak zorunda kalıyordu.. Bir görüşmemizde ‘’Üçler Lokantası ile anlaşmıştık yemek için. Bir oturuşta 4 porsiyon döner yenildiği ortaya çıkınca biz de kulübü lağv etme kararı almıştık’’ dediğini hatırlıyorum Necati başkanın..

O gün sen de gidecektin başkan!
Çat Belediyesi’nde yaşananları mutlaka takip ediyorsunuzdur. Ne olmuş, ne bitmiş, ben de sizler gibi ajans, sosyal medya hesapları ile gazete haberlerinden takip ediyorum. Yolsuzluk iddialarının hedefindeki Çat Belediyesi’nde karşılıklı iddialar müfettiş ve mahkemeye kadar gitmişken, nasıl bir netice ile karşılaşacağımızı herkes kadar ben de merak ediyorum. Mevcut başkanı tanımam ama iddia sahibi Mazhar Özdemir’i tanırım. Uyumlu, çalışkan, pozitif biridir. Cenap Köksal Birdal döneminde Belediye Başkan Yardımcısı olarak tanımıştım Mazhar beyi. Birdal ile çok güzel işlere imza atmıştı o dönem. Sosyal demokrat kişiliği ile tanıdığım Özdemir’in, sürpriz bir şekilde kazanan CHP’li Arif Hikmet Kılıç’ın başkanlığını yapacağı Çat Belediyesi’ne gittiğini duyduğumda şaşırmamış, bilakis ‘cuk oturdu’’ demiştim. Arif başkanla o bir dönem çalıştı ve onun başkan yardımcılığını yaptı.

Son mahalli seçimde Arif bey yine adaydı ama bu defa kazanamadı. Sanıyorum Mazhar bey yine aynı şekilde yardımcı olarak devam edeceğini düşündü ama görünen o ki, öyle olmadı. O gün bugündür de kızaktaymış, makam odasına dahi giremiyormuş. CHP’den devralınan bir belediyede AK Partili bir belediye başkanıyla yürümeyeceğini daha ilk gün anlamlıydı Mazhar Özdemir. Kılıç’ın gittiği gün o da bir şekilde, en azından emekliliğini istemeli, veda etmeliydi.. Son günlerde gündeme gelen hadise ile ilgili söyleyeceğim bir tek odur ki bence yükünü hiç elletmemeliydi Mazhar Özdemir. Böyle bir veda ile yüzleşmek bence hiç olmadı, nokta. Bu benim son kararımdır.
Büyükşehir Belediyesi!
Kes artık şunu!
Erzurum Büyükşehir Belediyesi, Doğu Anadolu ve ortadoğu’nun en büyük hayvan pazarının kendilerine aittir diye öteden beri övünür durur. Şehir merkezine biraz uzakta olmasına rağmen özellikle geçtiğimiz kurban bayramı arifesinde büyük bir yoğunluğa sahne olan, ilk defa görenlerin de öve öve bitiremediği hayvan pazarı, gerçekten de modernliği ile güzel bir hizmet olarak hafızlara kazınmıştı. Mehmet Ağır gibi yöneticilik konusunda tecrübeli birinin de burada görevlendirilmesi artı bir değer kattı o hayvan pazarına. Ben de bir-iki yazımda, gerek modernliği ve gerekse yeni ahır ilaveleri, çevre düzenlemeleri ile o güzelliğe methiyeler dizmiştim.
***
Ama görüyorum ve son zamanlarda duyuyorum ki, sadece hayvan satışının olduğu bu yerde kesimin olmaması büyük bir eksiklik. Belki mevcut kesim yapan mezbahane yöneticileri rahatsız olacak ama böylesi bir tesiste kesimin de olması çok daha güzel ve de anlamlı olur. Tam kapasiteli bir tesis haline ancak o halde ulaşır. Görüştüğüm bir çok kasap, Büyükşehir Belediyesi hayvan pazarını kesim de yapmasını istediklerini söylediler ki haksız da sayılmayacaklarını ifade etmek isterim..


Çırçır demeye bin şahit lazım!
Kentsel dönüşümlere sıcak bakanlarımız kadar soğuk bakanlarımızın da olduğu bir gerçek. Gelişen modern çağa ayak uydurmak için bir değişim, dönüşüm şart elbette. Mevlana Hazretlerinin de dediği üzere artık yeni şeyler söylemek gerekir tabii ki de. Adına kentsel dönüşüm denilen modernize çalışmalarını reddetmek olmaz ama bunu gerçekleştirirken de kırmamak, dökmemek de lazım diye düşünüyorum. Bilhassa kültürel miraslarımız var, sahip çıkmamız, korumamız gereken. Mahalle ve semt adlarıdır bunlar. Genelde ben kentsel dönüşüme hep pozitif baktığım gibi işte o kültürel, geleneksel miras dediğimiz semt ve mahalle isimlerinin de bir şekilde yokolmasına yanıyorum. Ben gibi çoğu kişi de geçmiş hatıraların bu şekilde silinmesine içerliyorlar. Erzurum’un Çırçır Mahallesi bunlardan birisi. Sanıyorum yeni nesil artık Çırçır ismini artık ne bir daha duyuyor olacak ne de telafuz edecek. Vefat edenlerimiz bugün kalksa da görse, ne diyeceklerini merak ediyorum doğrusu. Bir zamanların ünlü Çırçır’ında şimdi boy boy apartmanlar var, modern kentleşme ile yüzleşmiş ve o eski Çırçır’dan eser yok artık.. Ve ve galiba alışacağız bu yeni haline de haliyle!

Bu da aşık Sekmen!
İlk gördüğümde benzetmiştim ama gördüm ki bir tek benzeten ben değilim. Erzurumlu Halk Ozanı İsrafil Daştan’dan bahsediyorum. Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’e benzerliği ile dikkat çekiyor. Sekmen başkana benzerliği yüzünden de çok ilginç anılara sahip olan İsrafil Daştan, bu durumdan da bir hayli memnun. Hele elinde sazı ile onu görenler, ‘’Sekmen başkan aşık mı oldu?’’ diye sormaktan kendini alıkoyamazken, çoğu belediye çalışanı da İsrafil Daştan’ı görünce hemen toparlanıyor, Sekmen’in karşılarında olduğunu sanıyor. Büyükşehir Belediyesi Sanat Merkezi’nde haftada bir facebook üzerinden yayınlanan Aşık Faslı proğramına katılan Daştan’ı Belediye Başkanı Sekmen ile aynı karede görme umuduyla..
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Kağıda dokunan kalem, kibritten daha çok yangın çıkartır. ( Malcolm S. Forbes)
DUVARIN DİLİ : Kör sağıra demiş ki: Çok güzelsin!

Gazete ve haber sitelerimiz de zorlu kışı ancak bu buz sarkıtları ile ifade edecek haberler yapacak, kamuoyuna sunacak. Ama hangi fotoğraf sunulursa sunulsun Erzurum’da kar denildiği zaman ne kadar o araçların kaybolduğu o kar aklıma geliyorsa buz da denilince bu fotoğraf karesi aklımdan çıkmıyor. Çeken de rahmetli Sayıl Narmanlıoğlu ağabey. Bugün haber sitelerine düşen haberde Erzurum’da ki buz sarkıtlarının 2 metreye ulaştığını söylüyor ama geçmişte Erzurum’da çekilen bu fotoğraf sanıyorum bu rakamın ne denli komik kaçtığını gözler önüne seriyor..

Yunus Emre’nin bende hatırlattıkları..
Geçmişe giden bir otobüs kaldırsalar ilk giden ben olurdum der dururum ya. Bakın yine eskilere gittim. Bir süre önce vefat eden hemşehrimiz Avrupa Şampiyonası güreşçimiz Reşit Karabacak’ın oğlu Yunus Emre Karabacak’ı Survivor’da yarışırken hatırladım. Yunus Emre elbette bir hemşehrisi olarak bizim favorimiz. Onun birinciliğini ister ve de bekleriz. Şu ana kadar fena gitmiyor. İnşallah umudumuz odur ki Yunus Emre bu zorlu yarıştan yüzünün akıyla çıkar. Bana göre Yunus Emre’yi zorlasa zorlasa belki adadaki açlık zorlar. Güreşçi olmasından dolayı açlığa dayanamayacağını düşünüyorum, yine umarım bu konuda da beni yanıltır Yunus Emre. Güreşçilerin çok iyi beslendiğini bilen biri olarak çok da güreş haberi yapmışlığım vardır. Lavaş arasında lahmacun yediklerini bilirim.
***
1984 ile 1989 yılları arasında Erzurum Belediye Başkanlığı yapan Necati Güllülü de bir çokları gibi ata sporu güreşi severdi. Erzurum’u uluslararası seviyede temsil eden milli sporculardan oluşan bir kulüp kurmuştu. Ancak o Güllülü bir süre sonra kurduğu güreş kulübünü kapatmıştı. Sebebi de kulüp bünyesinde barındırdıkları güreş kulübündeki sporcuların yeme-içme masraflarıydı. Zaten kıt kanaat bir bütçeye sahip belediye, çaresiz bu yükü kaldıramıyor, kulübü kapatmak zorunda kalıyordu.. Bir görüşmemizde ‘’Üçler Lokantası ile anlaşmıştık yemek için. Bir oturuşta 4 porsiyon döner yenildiği ortaya çıkınca biz de kulübü lağv etme kararı almıştık’’ dediğini hatırlıyorum Necati başkanın..

O gün sen de gidecektin başkan!
Çat Belediyesi’nde yaşananları mutlaka takip ediyorsunuzdur. Ne olmuş, ne bitmiş, ben de sizler gibi ajans, sosyal medya hesapları ile gazete haberlerinden takip ediyorum. Yolsuzluk iddialarının hedefindeki Çat Belediyesi’nde karşılıklı iddialar müfettiş ve mahkemeye kadar gitmişken, nasıl bir netice ile karşılaşacağımızı herkes kadar ben de merak ediyorum. Mevcut başkanı tanımam ama iddia sahibi Mazhar Özdemir’i tanırım. Uyumlu, çalışkan, pozitif biridir. Cenap Köksal Birdal döneminde Belediye Başkan Yardımcısı olarak tanımıştım Mazhar beyi. Birdal ile çok güzel işlere imza atmıştı o dönem. Sosyal demokrat kişiliği ile tanıdığım Özdemir’in, sürpriz bir şekilde kazanan CHP’li Arif Hikmet Kılıç’ın başkanlığını yapacağı Çat Belediyesi’ne gittiğini duyduğumda şaşırmamış, bilakis ‘cuk oturdu’’ demiştim. Arif başkanla o bir dönem çalıştı ve onun başkan yardımcılığını yaptı.

Son mahalli seçimde Arif bey yine adaydı ama bu defa kazanamadı. Sanıyorum Mazhar bey yine aynı şekilde yardımcı olarak devam edeceğini düşündü ama görünen o ki, öyle olmadı. O gün bugündür de kızaktaymış, makam odasına dahi giremiyormuş. CHP’den devralınan bir belediyede AK Partili bir belediye başkanıyla yürümeyeceğini daha ilk gün anlamlıydı Mazhar Özdemir. Kılıç’ın gittiği gün o da bir şekilde, en azından emekliliğini istemeli, veda etmeliydi.. Son günlerde gündeme gelen hadise ile ilgili söyleyeceğim bir tek odur ki bence yükünü hiç elletmemeliydi Mazhar Özdemir. Böyle bir veda ile yüzleşmek bence hiç olmadı, nokta. Bu benim son kararımdır.

Kes artık şunu!
Erzurum Büyükşehir Belediyesi, Doğu Anadolu ve ortadoğu’nun en büyük hayvan pazarının kendilerine aittir diye öteden beri övünür durur. Şehir merkezine biraz uzakta olmasına rağmen özellikle geçtiğimiz kurban bayramı arifesinde büyük bir yoğunluğa sahne olan, ilk defa görenlerin de öve öve bitiremediği hayvan pazarı, gerçekten de modernliği ile güzel bir hizmet olarak hafızlara kazınmıştı. Mehmet Ağır gibi yöneticilik konusunda tecrübeli birinin de burada görevlendirilmesi artı bir değer kattı o hayvan pazarına. Ben de bir-iki yazımda, gerek modernliği ve gerekse yeni ahır ilaveleri, çevre düzenlemeleri ile o güzelliğe methiyeler dizmiştim.
***
Ama görüyorum ve son zamanlarda duyuyorum ki, sadece hayvan satışının olduğu bu yerde kesimin olmaması büyük bir eksiklik. Belki mevcut kesim yapan mezbahane yöneticileri rahatsız olacak ama böylesi bir tesiste kesimin de olması çok daha güzel ve de anlamlı olur. Tam kapasiteli bir tesis haline ancak o halde ulaşır. Görüştüğüm bir çok kasap, Büyükşehir Belediyesi hayvan pazarını kesim de yapmasını istediklerini söylediler ki haksız da sayılmayacaklarını ifade etmek isterim..


Çırçır demeye bin şahit lazım!
Kentsel dönüşümlere sıcak bakanlarımız kadar soğuk bakanlarımızın da olduğu bir gerçek. Gelişen modern çağa ayak uydurmak için bir değişim, dönüşüm şart elbette. Mevlana Hazretlerinin de dediği üzere artık yeni şeyler söylemek gerekir tabii ki de. Adına kentsel dönüşüm denilen modernize çalışmalarını reddetmek olmaz ama bunu gerçekleştirirken de kırmamak, dökmemek de lazım diye düşünüyorum. Bilhassa kültürel miraslarımız var, sahip çıkmamız, korumamız gereken. Mahalle ve semt adlarıdır bunlar. Genelde ben kentsel dönüşüme hep pozitif baktığım gibi işte o kültürel, geleneksel miras dediğimiz semt ve mahalle isimlerinin de bir şekilde yokolmasına yanıyorum. Ben gibi çoğu kişi de geçmiş hatıraların bu şekilde silinmesine içerliyorlar. Erzurum’un Çırçır Mahallesi bunlardan birisi. Sanıyorum yeni nesil artık Çırçır ismini artık ne bir daha duyuyor olacak ne de telafuz edecek. Vefat edenlerimiz bugün kalksa da görse, ne diyeceklerini merak ediyorum doğrusu. Bir zamanların ünlü Çırçır’ında şimdi boy boy apartmanlar var, modern kentleşme ile yüzleşmiş ve o eski Çırçır’dan eser yok artık.. Ve ve galiba alışacağız bu yeni haline de haliyle!


İlk gördüğümde benzetmiştim ama gördüm ki bir tek benzeten ben değilim. Erzurumlu Halk Ozanı İsrafil Daştan’dan bahsediyorum. Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’e benzerliği ile dikkat çekiyor. Sekmen başkana benzerliği yüzünden de çok ilginç anılara sahip olan İsrafil Daştan, bu durumdan da bir hayli memnun. Hele elinde sazı ile onu görenler, ‘’Sekmen başkan aşık mı oldu?’’ diye sormaktan kendini alıkoyamazken, çoğu belediye çalışanı da İsrafil Daştan’ı görünce hemen toparlanıyor, Sekmen’in karşılarında olduğunu sanıyor. Büyükşehir Belediyesi Sanat Merkezi’nde haftada bir facebook üzerinden yayınlanan Aşık Faslı proğramına katılan Daştan’ı Belediye Başkanı Sekmen ile aynı karede görme umuduyla..
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Kağıda dokunan kalem, kibritten daha çok yangın çıkartır. ( Malcolm S. Forbes)
DUVARIN DİLİ : Kör sağıra demiş ki: Çok güzelsin!