
Şehri mimarları da dönemlere göre saman alevi gibi bir yanıyor, bir sönüyor..
Bir varmış bir yokmuş
Kuşkusuz mimarlar kentlerin ve ülkelerin uygarlık düzeyini gösterir. Kuşaklar boyu süren bir etkiye sahiptir. Daha yaşanabilir mekanların oluşması için titizlikle çalışan meslek mensuplarıdır. Bugün şehrimizde sayıları az da olsa özellikle başta yerel yöneticiler olmak üzere yatırımcı işinsanları ile işbirliği yaparak şehrin gelişiminde, güzelleşmesinde büyük rol oynayan mimarlar arasında da diğer meslek dallarında olduğu gibi öne çıkan, arkada kalanlar var.. Dönemsel özellikler sergileyen mimarlarımızın geneli de saman alevi gibi bir parlamış, bir sönmüş. Ancak, yıldızı parlayanlar parmakla gösterilenlerden de olmuş. Bugün bu şehirde yaşayan hepimizin de mimarisine hayranlıkla baktığımız bina ve yapılarda imzası olanlar para kazanmışlıklarıyla değil, eserleriyle de gönülleri kazanmışlar.

Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren Erzurum’da adları en çok öne çıkan mimarlar olarak Hayati Keser, Abdurrahim Yandırmaz, Pınar Burhankulu’yu sayabiliriz. Daha sonra bu şehirde bir Serdar Nalbantoğlu ile Nurhan Yıldız isimleri çok konuşuldu durdu. Büyükşehir Belediyesi İmar Dairesi Başkanı Ufuk Deveci de bir döneme damgasını vuran, ismi en çok anılan mimarlardan oldu. Atlıhan Atilla rüzgarı esti bir süre şehirde. Bayağı bir esti. Ardından Arzu Sırmacı en çok konuşlan isimlerden biriydi. Bu son zamanlarda da bu anlamda adını en çok duyduğum isim ise Umut Aygün. Sadece temsilciliği bulunan ve adını da anmadığım mimarlara şehire katkılarından dolayı teşekkür etmekle kalmıyor, onlara güzel iş siparişi veren kurum amir ve işinsanlarını da kutluyorum..


Çok iyi dedin Talat ağabey!
Elbette ki cami mûsikîsi içinde ezan, salâ ve kâmetin önemli bir yeri vardır. Özellikle beş vakit okunan ezanın güzel nağmelerle okunması inançların kuvvetlendirilmesine katkıda bulunduğu bilinir. Toplumsal birliktelik, dayanışma, kaynaşma ve bütünleşmeyi güçlendirdiğine de inandığımız ezanın güzel okunması hepimize de iyi gelmektedir. Hepimizin de dikkatini çeken bir şey var son günlerde. Her vakit namazında ezanlar artık münferit okunuyor. Daha dün öğlen ezanı okunurken ikamet ettiğim Rabiaana Mahallesi’nde ki oturduğum kahvehanede yaşlıca bir vatandaş, ezanı okuyan müezzin için ‘’ zorla okuyor’’ diyordu. Son zamanlarda merkezi sistemle ezan okunmaması sebebiyle şehirde bir rahatsızlık gözleniyor. Bu gözlem var ama bugüne kadar da nedense dillenmemişti, dile getirilmiyordu. Sahadayken de kendine has çizgisiyle bende büyük saygınlık ve de hayranlık uyandıran, bazı konularda aynı düşünmesek de hep itibar ettiğim biri olan gazeteci-yazar Talat Uzunyaylalı ağabeyin son günlerde bu konuya eğildiğini görüyorum.
***
Merkezi sistemle güzel sesle okunan ezanlar öyle etkiliydi ki camiler dolup taşıyordu!’’ diye kendi sosyal medya hesabından bir paylaşım yapan ve bu duruma dikkat çeken Talat ağabey, her isteyeninin ezan okumamasını istedi. Çoğu camide artık ezanların cami cemaatleri tarafından okunduğunu müşahede eden ve bu konuda il ve ilçe müftülerine çağrıda bulunan Talat ağabey ‘’Erzurum camilerinde cemaatin içinde sesleri yetersiz fakat müezzinlik etmeye istekli emekli kimseler var. Üslupsuz okunan ezan çağrılarının kaynağı bunlardır. Müftü Efendiler buna mani olmalı. Beş vakit ezanı cami imamları zaten okumak zorundadır. Özellikle de merkezi sistemle ezan okunurken camiler dolup taşıyordu’’ derken, bu konudaki talebi ve duyarlılığı bende ayrı bir hayranlık uyandırdı. Bilin istedim..
Sosyal tesis işletmeciliği anlamında Kocaeli’ye göre on fırın ekmek yememiz gerektiği bir kere daha ortaya çıktı..
Eller aya biz gene yaya!
Aslında bir hafta aralıklar ile gördüğüm 2 Büyükşehir’in 2 sosyal tesisine dikkat çekmektir bu yazıda maksadım. Biri, geçtiğimiz hafta Erzurum Günleri için gittiğim ve 3 gün kaldığım Kocaeli, diğeri bizim şehir! Arkadaşım Vedat Tortumluoğlu ile gittiğimde ve her buluştuğumuzda uğradığımız bir mekandır Maide! Burası Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin iştirakı Antikkapı AŞ’nin kuruluşu olan bir kafe-restauranttır. Özellikle ailelerin hınca hınç dolduğu burada boş masa bulmak kolay değildir. Özellikle SEKAPARK bölgesindeki bu mekanın en büyük özelliği ve de güzelliği denizin kıyısında olmasıdır. Biz adaşımla gittiğimde yine bir Pazar günüydü. Yarım saatlik bir bekleme sonrasında dış alanda iki kişilik boş bir masa bulduk da oturduk. Özellikle çok sevdiğim pidesinden yedim, yine her zamanki gibi başarılıydı. Bu defa durağım, tam bir hafta sonra aynı gün aynı saatler yine bir arkadaşımla Erzurum’da Büyükşehir Belediyesi’nin iştirakı olan ERTANSA’nın kuruluşu olan Tebrizkapı Sosyal tesisleri.

Ne var ki bir hafta sonra aynı gün geldiğim Tebizkapı çarşısında kimsecikler yok. Masa ve sandalyeler bir kenara yığılmış, dış alan hizmet dışı! O esnada burada oturmaya ve güneşin tadını çıkarıp, bir şeyler yeme-içmeye heveslenen Erzurumlular biz gibi geri dönmek zorunda kalıyor! Yabancı turistleri de gördüm, çevredeki kahvehane önlerinde oturan. Bir süreden beridir Müceldili konağı gibi burasının da iyi hizmet vermediğini ve bundan dolayı da bu duruma üzüldüğümü söylemeliyim. Genel Sekreter Zafer Aynalı’yı aradım, durumu bildirdim. O da hem şaşırdı hem de üzüldü. Sağolsun, az sonra bana, bunun sebebini öğrendiğini, ‘işgüzarlık edilip alanın yıkamaya alındığı’ bilgisini verdi bana. Sadece Kocaeli ile Erzurum arasında deniz manzarası farkı yok! Kesinlikle ve kesinlikle işletme farkı da var ve Palandöken’de ki sosyal tesislere oranla burada işletme kusuru var. Bunu turizm sezonunda yadırgadığımı söylüyor ve duyarsızlığı kınıyorum. Bu benim son kararımdır.

Beni mazur görün..
Erzurum’da Restorasyon ve Konservasyon Bölge Müdürlüğü laboratuvarı olduğunu
***
Erzurum’un ilk elektrik teknisyeninin ve ilk motorlu araç ve sürücü belgesi sahibinin Mehmet Durak Kerget’in olduğunu..
***
Geçtiğimiz günlerde MNG’nin öncüğünde gerçekleşen Kitap Fuarı’nın açlılışına davetli olarak Beyrutlu ünlü yazar Amin Maalouf’un düşünüldüğünü..

1915 yılında kararı alınan Tehcir yasasının çıkartılmasında İspir Müdafaasının etkili olduğunu..
***
İstanbul Üniversitesi’nin, kuruluşunun akabinde Atatürk Üniversitesi ismini almak istemesini..
***
Bir zamanların Ali Paşa Mahallesindeki gözde mekanı Baltahane’yi ünlü siyasetçi Doğu Perinçek’in de ziyaret ettiğini..
Yeni duydum, yeni öğrendim..

Babamı koklarım!
Ne zaman Can Yücel aklıma gelse, adı anılsa ‘’Ben hayatta en çok babamı sevdim’’ şiiri gelir aklıma..
Ne zaman sohbet arasında Şeker geçse, Şeker Fabrikası geçse, doğduğum ve büyüdüğüm yer Pasinler gelir aklıma..
Ne zaman Pasinler’in mevzusu edilse, Şeker Fabrikası’nın oradaki bölge şefliği’nden sözedilse, oranın bahçesinde ki leylaklar gelir aklıma..
Ne zaman leylak görsem, hiç tereddütsüz o fabrikada ambar memuru olarak çalışan babam gelir aklıma.
Ne zaman leylak koklasam babamı koklarım ben!
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Sevdiklerinize gül verin. Gülünüz yoksa gülüverin! (Mevlana)
DUVARIN DİLİ : Yapında bozukluk varsa benden mimarlık bekleme!
Bir varmış bir yokmuş
Kuşkusuz mimarlar kentlerin ve ülkelerin uygarlık düzeyini gösterir. Kuşaklar boyu süren bir etkiye sahiptir. Daha yaşanabilir mekanların oluşması için titizlikle çalışan meslek mensuplarıdır. Bugün şehrimizde sayıları az da olsa özellikle başta yerel yöneticiler olmak üzere yatırımcı işinsanları ile işbirliği yaparak şehrin gelişiminde, güzelleşmesinde büyük rol oynayan mimarlar arasında da diğer meslek dallarında olduğu gibi öne çıkan, arkada kalanlar var.. Dönemsel özellikler sergileyen mimarlarımızın geneli de saman alevi gibi bir parlamış, bir sönmüş. Ancak, yıldızı parlayanlar parmakla gösterilenlerden de olmuş. Bugün bu şehirde yaşayan hepimizin de mimarisine hayranlıkla baktığımız bina ve yapılarda imzası olanlar para kazanmışlıklarıyla değil, eserleriyle de gönülleri kazanmışlar.

Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren Erzurum’da adları en çok öne çıkan mimarlar olarak Hayati Keser, Abdurrahim Yandırmaz, Pınar Burhankulu’yu sayabiliriz. Daha sonra bu şehirde bir Serdar Nalbantoğlu ile Nurhan Yıldız isimleri çok konuşuldu durdu. Büyükşehir Belediyesi İmar Dairesi Başkanı Ufuk Deveci de bir döneme damgasını vuran, ismi en çok anılan mimarlardan oldu. Atlıhan Atilla rüzgarı esti bir süre şehirde. Bayağı bir esti. Ardından Arzu Sırmacı en çok konuşlan isimlerden biriydi. Bu son zamanlarda da bu anlamda adını en çok duyduğum isim ise Umut Aygün. Sadece temsilciliği bulunan ve adını da anmadığım mimarlara şehire katkılarından dolayı teşekkür etmekle kalmıyor, onlara güzel iş siparişi veren kurum amir ve işinsanlarını da kutluyorum..


Çok iyi dedin Talat ağabey!
Elbette ki cami mûsikîsi içinde ezan, salâ ve kâmetin önemli bir yeri vardır. Özellikle beş vakit okunan ezanın güzel nağmelerle okunması inançların kuvvetlendirilmesine katkıda bulunduğu bilinir. Toplumsal birliktelik, dayanışma, kaynaşma ve bütünleşmeyi güçlendirdiğine de inandığımız ezanın güzel okunması hepimize de iyi gelmektedir. Hepimizin de dikkatini çeken bir şey var son günlerde. Her vakit namazında ezanlar artık münferit okunuyor. Daha dün öğlen ezanı okunurken ikamet ettiğim Rabiaana Mahallesi’nde ki oturduğum kahvehanede yaşlıca bir vatandaş, ezanı okuyan müezzin için ‘’ zorla okuyor’’ diyordu. Son zamanlarda merkezi sistemle ezan okunmaması sebebiyle şehirde bir rahatsızlık gözleniyor. Bu gözlem var ama bugüne kadar da nedense dillenmemişti, dile getirilmiyordu. Sahadayken de kendine has çizgisiyle bende büyük saygınlık ve de hayranlık uyandıran, bazı konularda aynı düşünmesek de hep itibar ettiğim biri olan gazeteci-yazar Talat Uzunyaylalı ağabeyin son günlerde bu konuya eğildiğini görüyorum.
***
Merkezi sistemle güzel sesle okunan ezanlar öyle etkiliydi ki camiler dolup taşıyordu!’’ diye kendi sosyal medya hesabından bir paylaşım yapan ve bu duruma dikkat çeken Talat ağabey, her isteyeninin ezan okumamasını istedi. Çoğu camide artık ezanların cami cemaatleri tarafından okunduğunu müşahede eden ve bu konuda il ve ilçe müftülerine çağrıda bulunan Talat ağabey ‘’Erzurum camilerinde cemaatin içinde sesleri yetersiz fakat müezzinlik etmeye istekli emekli kimseler var. Üslupsuz okunan ezan çağrılarının kaynağı bunlardır. Müftü Efendiler buna mani olmalı. Beş vakit ezanı cami imamları zaten okumak zorundadır. Özellikle de merkezi sistemle ezan okunurken camiler dolup taşıyordu’’ derken, bu konudaki talebi ve duyarlılığı bende ayrı bir hayranlık uyandırdı. Bilin istedim..
Sosyal tesis işletmeciliği anlamında Kocaeli’ye göre on fırın ekmek yememiz gerektiği bir kere daha ortaya çıktı..
Eller aya biz gene yaya!
Aslında bir hafta aralıklar ile gördüğüm 2 Büyükşehir’in 2 sosyal tesisine dikkat çekmektir bu yazıda maksadım. Biri, geçtiğimiz hafta Erzurum Günleri için gittiğim ve 3 gün kaldığım Kocaeli, diğeri bizim şehir! Arkadaşım Vedat Tortumluoğlu ile gittiğimde ve her buluştuğumuzda uğradığımız bir mekandır Maide! Burası Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin iştirakı Antikkapı AŞ’nin kuruluşu olan bir kafe-restauranttır. Özellikle ailelerin hınca hınç dolduğu burada boş masa bulmak kolay değildir. Özellikle SEKAPARK bölgesindeki bu mekanın en büyük özelliği ve de güzelliği denizin kıyısında olmasıdır. Biz adaşımla gittiğimde yine bir Pazar günüydü. Yarım saatlik bir bekleme sonrasında dış alanda iki kişilik boş bir masa bulduk da oturduk. Özellikle çok sevdiğim pidesinden yedim, yine her zamanki gibi başarılıydı. Bu defa durağım, tam bir hafta sonra aynı gün aynı saatler yine bir arkadaşımla Erzurum’da Büyükşehir Belediyesi’nin iştirakı olan ERTANSA’nın kuruluşu olan Tebrizkapı Sosyal tesisleri.

Ne var ki bir hafta sonra aynı gün geldiğim Tebizkapı çarşısında kimsecikler yok. Masa ve sandalyeler bir kenara yığılmış, dış alan hizmet dışı! O esnada burada oturmaya ve güneşin tadını çıkarıp, bir şeyler yeme-içmeye heveslenen Erzurumlular biz gibi geri dönmek zorunda kalıyor! Yabancı turistleri de gördüm, çevredeki kahvehane önlerinde oturan. Bir süreden beridir Müceldili konağı gibi burasının da iyi hizmet vermediğini ve bundan dolayı da bu duruma üzüldüğümü söylemeliyim. Genel Sekreter Zafer Aynalı’yı aradım, durumu bildirdim. O da hem şaşırdı hem de üzüldü. Sağolsun, az sonra bana, bunun sebebini öğrendiğini, ‘işgüzarlık edilip alanın yıkamaya alındığı’ bilgisini verdi bana. Sadece Kocaeli ile Erzurum arasında deniz manzarası farkı yok! Kesinlikle ve kesinlikle işletme farkı da var ve Palandöken’de ki sosyal tesislere oranla burada işletme kusuru var. Bunu turizm sezonunda yadırgadığımı söylüyor ve duyarsızlığı kınıyorum. Bu benim son kararımdır.

Beni mazur görün..
Erzurum’da Restorasyon ve Konservasyon Bölge Müdürlüğü laboratuvarı olduğunu
***
Erzurum’un ilk elektrik teknisyeninin ve ilk motorlu araç ve sürücü belgesi sahibinin Mehmet Durak Kerget’in olduğunu..
***
Geçtiğimiz günlerde MNG’nin öncüğünde gerçekleşen Kitap Fuarı’nın açlılışına davetli olarak Beyrutlu ünlü yazar Amin Maalouf’un düşünüldüğünü..

1915 yılında kararı alınan Tehcir yasasının çıkartılmasında İspir Müdafaasının etkili olduğunu..
***
İstanbul Üniversitesi’nin, kuruluşunun akabinde Atatürk Üniversitesi ismini almak istemesini..
***
Bir zamanların Ali Paşa Mahallesindeki gözde mekanı Baltahane’yi ünlü siyasetçi Doğu Perinçek’in de ziyaret ettiğini..
Yeni duydum, yeni öğrendim..

Babamı koklarım!
Ne zaman Can Yücel aklıma gelse, adı anılsa ‘’Ben hayatta en çok babamı sevdim’’ şiiri gelir aklıma..
Ne zaman sohbet arasında Şeker geçse, Şeker Fabrikası geçse, doğduğum ve büyüdüğüm yer Pasinler gelir aklıma..
Ne zaman Pasinler’in mevzusu edilse, Şeker Fabrikası’nın oradaki bölge şefliği’nden sözedilse, oranın bahçesinde ki leylaklar gelir aklıma..
Ne zaman leylak görsem, hiç tereddütsüz o fabrikada ambar memuru olarak çalışan babam gelir aklıma.
Ne zaman leylak koklasam babamı koklarım ben!
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Sevdiklerinize gül verin. Gülünüz yoksa gülüverin! (Mevlana)
DUVARIN DİLİ : Yapında bozukluk varsa benden mimarlık bekleme!
