
Şehrin merkezi mahallelerinden biri olan Boyahane Mahallesi, bu gün daha çok ticari işletmelerin yer aldığ bir yerleşim yeridir. Mahallelerin birleşmesiyle birlikte o da mahalle olma özelliğini kaybetmiştir. Boyahane Mahallesi, Köse Ömer Mahallesinin yanında, Bakırcı Mahallesinin üst başında camisi ve hamamı ile takvim yapraklarını koparmaya devam eden mahallerden biridir. Cennet çeşmesinden soğuk suları kana kana içmek isteyenlerin uğrak yeridir Boyahane Mahallesi. Mahalle ismini Boyahane hamamından almakta olup, zaman içerisinde ahalisinin azalmasıyla birlikte Bakırcılar Mahallesine bağlanmıştır. Yıllar once görüştüğümüz mahallede muhtarlık yapmış olan Asef Durmuş’un bizlerle paylaştığı duygu dolu sözler o günlerde dahi bizlerin mahalle kültürümüzden ayrıldığımıza delil olmuştur. “Mahallemizde o eski komşuluklar ve komşular yok artık, herkes kendi halinde, konu, komşusundan haberdar olarak yaşıyor. Sabah işinde, akşam evinde, kendi başına, yalnız ve mutsuz bir şekilde hayatına devam ediyor. Bu durum kişilerin tüm hayatını etkiliyor ve hayat çekilmez bir hal alıyor. Halbuki mahalle devletti, mahalle kültürdü, mahalle dostluktu, mahalle yardımlaşmaydı. Eskiden mahallenin imamı, yaşlısı, genci delisi, balası kimdir bilinir, korunur gözetilirdi. Boyahane mahallesi de bu ilişkilerin yaşandığı mahallelerden birisiydi yıllar önce. Artık dost sohbetlerinde mahalle muhabbeti bitmiş, mahalle ismi sadece kimliklerde kalmıştır.”
Boyahane Camii
Boyahane Camii, Menderes Caddesinin batı tarafına tekabül eden Boyahane Mahallesinde aynı adı taşıyan hamama bitişik olarak yapılmıştır. Cami dikdörtgen planlı kubbeli olup mihrap yönünden dar, yanlardan ise biraz geniştir. Caminin giriş kapısından öne doğru çıkıntılı, küçük bir kubbesi olan dar bir geçiş kısmı bulunmaktadır. (Solmaz, Erzurum Şehrindeki Tarihi Eserler, s.74.) Cami daha önceki kadınlar hamamının soyunma yeri olup mihrabın bulunduğu yerden bir kapıyla hamama geçilmekteydi. Caminin pencereleri doğu, batı ve güney istikametinde, ana mekanı örten kubbe üzerinde yer almaktadır. Caminin metruk ve harap oldugu dönemlerde araştırma yapan Konyalı, camide herhangi bir kitabeye rastlamadığını da kayda geçirmiştir. Yıllar sonra yapılan tadilat sırasında kitabe bulunarak yerine konulmuştur. Cami içerisinde daha sonra birçok değişiklikler yapılarak minber, mihrap ve mahfil gibi ilaveler olmuştur. Mihraba yerleştirilen bir kitabede ise şunlar yazılıdır:
Sa’i hayrat-ül-vefiyyat İlyas Ağa
Bunu cami eyleyüp çekti emek.
Ba’de hazf harf-i-aliyye dedi.
Payidar olsun binası haşre dek. Ali 1030
Kitabeden de anlaşıldığına göre İlyas Ağa isminde hayırsever bir zat H.1030 (1621) tarihinde hamamın soyunma yerini camiye çevirmiştir. Boyahane Camii, hamamın ön kısmının tadili ve bir minare ilavesi suretiyle yapılmıştır. Hamamla mabedin kubbesi arasına rastlayan minaresinin şerefe ve külah altının tuğlaları yeşil sırlıdır. (Konyalı, Age., s.184) Caminin ana mekanını köşeden tromplara oturan büyük bir kubbe örtmektedir; kubbenin üstünde, üç adet pencere bulunmaktadır. Boyahane camiisinin Erzurum valilerinden Emin Paşa tarafından 1566 yılında yapıldığı bilinmektedir. Boyahane Camisi ibadethane görevi dışında Erzurum dara düştüğü zaman üzerine düşen görevi yapmıştır. Cami, Cumhuriyet’in ilk yıllarında askeri depo ve un fabrikası olarak kullanılmıştır. (Başar, Tarih Boyunca Çeşitli Hizmetleriyle Camilerimiz, s.112.) Boyahane Camisi mahalle halkının ihtiyaçlarını karşılamakta olup ortalama üç yüz altmışa yakın cemaat alabilmektedir. Boyahane Camisinin yanında İbrahim Hakkı Hazretlerinin dördüncü kuşaktan torunu olan İsmail Fehim Efendinin kabri bulunmaktadır. İsmail Fehim Efendi 12 Aralık 1933 yılında Pasinlerden Erzurum’a dönüşünde Yukarı Mumcu Mahallesindeki evine giderken, Boyahane Cami ile hamamı arasındaki boşluğa düşerek hayata veda etmiştir. (Hasan Ali Kasır, Erzurum Şairleri, Dergah Yay., İstanbul 2009, s.141.)
Boyahane Camii
Boyahane Camii, Menderes Caddesinin batı tarafına tekabül eden Boyahane Mahallesinde aynı adı taşıyan hamama bitişik olarak yapılmıştır. Cami dikdörtgen planlı kubbeli olup mihrap yönünden dar, yanlardan ise biraz geniştir. Caminin giriş kapısından öne doğru çıkıntılı, küçük bir kubbesi olan dar bir geçiş kısmı bulunmaktadır. (Solmaz, Erzurum Şehrindeki Tarihi Eserler, s.74.) Cami daha önceki kadınlar hamamının soyunma yeri olup mihrabın bulunduğu yerden bir kapıyla hamama geçilmekteydi. Caminin pencereleri doğu, batı ve güney istikametinde, ana mekanı örten kubbe üzerinde yer almaktadır. Caminin metruk ve harap oldugu dönemlerde araştırma yapan Konyalı, camide herhangi bir kitabeye rastlamadığını da kayda geçirmiştir. Yıllar sonra yapılan tadilat sırasında kitabe bulunarak yerine konulmuştur. Cami içerisinde daha sonra birçok değişiklikler yapılarak minber, mihrap ve mahfil gibi ilaveler olmuştur. Mihraba yerleştirilen bir kitabede ise şunlar yazılıdır:
Sa’i hayrat-ül-vefiyyat İlyas Ağa
Bunu cami eyleyüp çekti emek.
Ba’de hazf harf-i-aliyye dedi.
Payidar olsun binası haşre dek. Ali 1030
Kitabeden de anlaşıldığına göre İlyas Ağa isminde hayırsever bir zat H.1030 (1621) tarihinde hamamın soyunma yerini camiye çevirmiştir. Boyahane Camii, hamamın ön kısmının tadili ve bir minare ilavesi suretiyle yapılmıştır. Hamamla mabedin kubbesi arasına rastlayan minaresinin şerefe ve külah altının tuğlaları yeşil sırlıdır. (Konyalı, Age., s.184) Caminin ana mekanını köşeden tromplara oturan büyük bir kubbe örtmektedir; kubbenin üstünde, üç adet pencere bulunmaktadır. Boyahane camiisinin Erzurum valilerinden Emin Paşa tarafından 1566 yılında yapıldığı bilinmektedir. Boyahane Camisi ibadethane görevi dışında Erzurum dara düştüğü zaman üzerine düşen görevi yapmıştır. Cami, Cumhuriyet’in ilk yıllarında askeri depo ve un fabrikası olarak kullanılmıştır. (Başar, Tarih Boyunca Çeşitli Hizmetleriyle Camilerimiz, s.112.) Boyahane Camisi mahalle halkının ihtiyaçlarını karşılamakta olup ortalama üç yüz altmışa yakın cemaat alabilmektedir. Boyahane Camisinin yanında İbrahim Hakkı Hazretlerinin dördüncü kuşaktan torunu olan İsmail Fehim Efendinin kabri bulunmaktadır. İsmail Fehim Efendi 12 Aralık 1933 yılında Pasinlerden Erzurum’a dönüşünde Yukarı Mumcu Mahallesindeki evine giderken, Boyahane Cami ile hamamı arasındaki boşluğa düşerek hayata veda etmiştir. (Hasan Ali Kasır, Erzurum Şairleri, Dergah Yay., İstanbul 2009, s.141.)