
Türkiye’nin ilk Çinko İzale Tesisi Siirt’te açıldı. Çinko ihtiyacının yüzde 40’ını karşılayacak tesis direk 3 bin, çevre alanlarıyla birlikte 7 bin 500 kişilik istihdam sağlayacak. Tesisin açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Törenlerle ilgili olarak terör saldırısı ise son anda önlendi. Türkiye’nin istihdam artışı, ekonomik gelişimi belliki birçok ülkeyi ve terör örgütlerini ciddi olarak rahatsız ediyor.
Erdoğan, konuşmalarında ısrarla fahiş fiyatlar ve stokçuluk üzerinde duruyor.
Bir ses ısrarlı biçimde 2022 yılı itibariyle fiyatlarda görülmemiş artışlar olacağını, elinde malı olan veya üretenlerin stok yaparak bu görülmemiş zamlardan görülmemiş biçimde zenginlikle çıkmalarını fısıldıyor. Bu fısıltıyı kim yayıyor, işte devlerin ilgili birimleri bu fısıltıyı yayanları, stokçuları takip ediyor.
Neden stokçuluk!
Stokçuluk başarıyla gerçekleştirenler için hayatlarının vurgunu anlamına gelecektir. Savaş yıllarında rastlanan biçimde nefes aldığı, yaşadığı, kazandığı, can ve mal güvenliğinin sağlandığı ülkesine karşı ihanet etmekten imtina etmeyen bir kesim adeta gemi azıya almış biçimde gidiyor. İnşaattan gıdaya geniş bir alanda gerçekleşen fahiş fiyat artışlarının altında “fısıltı” yer alıyor.
Ne yazıkki bu fısıltı içerisinde FETÖ’nün izi de var.
Stokçuluğun ve fahiş fiyat artışlarının asıl hedefi yığınlarda yılgınlık ve iktidara olan güvensizliğini büyütmek yer alıyor. Yani Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtuluş için içeriden siyasi oyunlar, dışarıdan saldırılar ile halk desteğini kesemeyenlerin, desteğin sahibi yani millete karşı operasyonudur.
Kalabalık kitleleri fahiş artışlarla ezmek ve nihayetinde Erdoğan’a karşı her türden isyanı körükleyebilmektir.
Dünyada yaşandığı üzere gelirin düşmesi, alım gücünün azalması söz konusu! Bunu İktidarda söylüyor. En gelişmiş ülkelerde yaşanan pahalılığın Türkiye’de olmaması mümkün müdür?
2 yıllık salgının ardından üretim ile tüketim ilişkilerinde ve tedarik alanında sorunlar yaşanıyor.
Ancak ortada başka bir durum söz konusu! Oda şu; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ayaktadır. Devlet, sosyal devlet vasfından sarfınazar etmiş değil. İşsize, yaşlıya, engelliye sosyal devlet gereği yerine getiriyor. Yoksul kesimlere kömür, elektrik, kira desteği sürüyor.
Bütün dünyada salgın sonrası istihdam sorunları yükselirken, Türkiye’de işsizlik artmıyor. Hatta son rakamlar belli oranlarda işsizlikte azalmayı işaret ediyor.
Türkiye inadına üretiyor. İhracat rakamları yükseliyor. İhracat kalemlerinde sanayi ve teknoloji ciddi yekün tutuyor. Dün, parasıyla ihtiyaç duyduğu silahları alamayan Türkiye, bugün savunma sanayinde 3.5 milyara ulaşan ihracat rakamına ulaşıyor.
Tuzak kuranlara, “Hani kâfirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da yurdundan çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuradursun, Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır. - Enfâl 30”
Erdoğan, konuşmalarında ısrarla fahiş fiyatlar ve stokçuluk üzerinde duruyor.
Bir ses ısrarlı biçimde 2022 yılı itibariyle fiyatlarda görülmemiş artışlar olacağını, elinde malı olan veya üretenlerin stok yaparak bu görülmemiş zamlardan görülmemiş biçimde zenginlikle çıkmalarını fısıldıyor. Bu fısıltıyı kim yayıyor, işte devlerin ilgili birimleri bu fısıltıyı yayanları, stokçuları takip ediyor.
Neden stokçuluk!
Stokçuluk başarıyla gerçekleştirenler için hayatlarının vurgunu anlamına gelecektir. Savaş yıllarında rastlanan biçimde nefes aldığı, yaşadığı, kazandığı, can ve mal güvenliğinin sağlandığı ülkesine karşı ihanet etmekten imtina etmeyen bir kesim adeta gemi azıya almış biçimde gidiyor. İnşaattan gıdaya geniş bir alanda gerçekleşen fahiş fiyat artışlarının altında “fısıltı” yer alıyor.
Ne yazıkki bu fısıltı içerisinde FETÖ’nün izi de var.
Stokçuluğun ve fahiş fiyat artışlarının asıl hedefi yığınlarda yılgınlık ve iktidara olan güvensizliğini büyütmek yer alıyor. Yani Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtuluş için içeriden siyasi oyunlar, dışarıdan saldırılar ile halk desteğini kesemeyenlerin, desteğin sahibi yani millete karşı operasyonudur.
Kalabalık kitleleri fahiş artışlarla ezmek ve nihayetinde Erdoğan’a karşı her türden isyanı körükleyebilmektir.
Dünyada yaşandığı üzere gelirin düşmesi, alım gücünün azalması söz konusu! Bunu İktidarda söylüyor. En gelişmiş ülkelerde yaşanan pahalılığın Türkiye’de olmaması mümkün müdür?
2 yıllık salgının ardından üretim ile tüketim ilişkilerinde ve tedarik alanında sorunlar yaşanıyor.
Ancak ortada başka bir durum söz konusu! Oda şu; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ayaktadır. Devlet, sosyal devlet vasfından sarfınazar etmiş değil. İşsize, yaşlıya, engelliye sosyal devlet gereği yerine getiriyor. Yoksul kesimlere kömür, elektrik, kira desteği sürüyor.
Bütün dünyada salgın sonrası istihdam sorunları yükselirken, Türkiye’de işsizlik artmıyor. Hatta son rakamlar belli oranlarda işsizlikte azalmayı işaret ediyor.
Türkiye inadına üretiyor. İhracat rakamları yükseliyor. İhracat kalemlerinde sanayi ve teknoloji ciddi yekün tutuyor. Dün, parasıyla ihtiyaç duyduğu silahları alamayan Türkiye, bugün savunma sanayinde 3.5 milyara ulaşan ihracat rakamına ulaşıyor.
Tuzak kuranlara, “Hani kâfirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da yurdundan çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuradursun, Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır. - Enfâl 30”