
Türk devlet geleneği Hun İmparatorluğu ile başlasa da devlet geleneği akşamdan sabaha oluşmamaktadır. Yani sürdürülebilir bir sisteme, düzene ihtiyaç vardır. Ekonomiden, hukuka, toplumsal barıştan komşu ülkeler ile ilişkiye kadar. Üretim ve tüketim ilişkileri milletler için önem arz eder.
Günümüz dünyası tarihi geçmişten çok farklılık göstermemektedir. Hun Devleti, Göktürkler, Selçuklular, Timurlular, Osmanlılar gibi büyük devletler bir sistem üzerine devam etmişlerdir. Yalnızca Kıpçak Türklerinin devletsiz olarak Karadeniz’in kuzeyi ile Doğu Avrupa arasında devletsiz olarak 250 yıl yaşadıkları bilinmektedir. Türk milletini güçlü kılan “TÖRE” denilen sistemdir.
Öyle ki Göktürk Hakanı Bilge Kağan, “Yukarda mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini, töreni kim bozabilir” diye halka seslenmiş, törenin önemine işaret etmiştir. Milletleri, devletleri yaşayabilir kılmak için mutlaka bir sistem, töreye ihtiyaç vardır.
Türk devlet geleneği şekillenirken, kurulduğu coğrafyalardan etkilenmiştir. Gelenek ve göreneklerde kısmı değişiklikler olagelmiştir. Öyleyse herkesi etkileyecek, toplumsal birlikteliği sağlayacak ‘töre’ye ihtiyaç vardır.
Sanattan, sinemaya, edebiyata, tiyatro ve ince zevke kadar milli kodlara uyaranmış bir güç doğurmak zorunluluktur. Toplumun bir yerden başka bir yere savrulmasını önleyecek başka bir yok bulunmamaktadır. 15. Yy.’da Ali Şir Nevai “… Türk’ün bilgisiz, zavallı gençleri kolaylık olarak Farsça sözlerle şiir söylemeğe çalışıyorlar.” diye şikâyet eder. Oysa gençleri kendine döndürecek hareketlerin de sağlanması gerekmektedir.
Uyanış olmazsa yok olur gideriz!
Kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan, çarpık ilişkilerle dolu dizilere reyting rekoru kırdıran toplum için tehlike çanları çalıyor olmalıdır. İzlediğiniz tv dizilerine dikkat edin bakalım, günlük yaşantınızdan zerrecik olsun örnek var mı?
Hanginiz evinizin içerisinde ayakkabı ile yaşıyorsunuz?
Hollywood yapımlarında ayakkabı ile ev içerisinde yaşamı görebilirsiniz, çünkü Batı ve ABD’de kültür öyle şekillenmiştir. Oysa Türk kültürü ve İslam akidesinde hane içerisine ayakkabı ile girilmez.
TV ekranlarında neredeyse her program olumsuzlukları kötüler görünse de teşvik etmektedir. Reytingi sağlayan da, etkilenen de bu toplumdur. İnsanımız para hırsıyla sürekli inşaat yaparak şehri betona boğarken, gençler için gelecek inşa edilebilinir mi?
Sosyal medyada gördüm, 65 bin hesap tespit edilmiş, olmayan evini yüksek fiyattan satışa çıkaran. Bunu araç ve diğerleri içinde hesaba katabilirsiniz. Yani bir akıl ev, araç fiyatlarını artırmak için her türlü fırıldağı çeviriyor.
Neden, niçin sorularının bir önemi yok bence!
Topluma tek değerin madde olduğu inancı nasıl yerleştirildiyse, öyle tersine çevirecek bir eğitim sistemine ihtiyacımız var.
Şayet daldığımız uykudan uyanmazsak inanın yok olur gideriz.
Milletler için yok oluş, dilin kaybolmasıyla başlar!.
Günümüz dünyası tarihi geçmişten çok farklılık göstermemektedir. Hun Devleti, Göktürkler, Selçuklular, Timurlular, Osmanlılar gibi büyük devletler bir sistem üzerine devam etmişlerdir. Yalnızca Kıpçak Türklerinin devletsiz olarak Karadeniz’in kuzeyi ile Doğu Avrupa arasında devletsiz olarak 250 yıl yaşadıkları bilinmektedir. Türk milletini güçlü kılan “TÖRE” denilen sistemdir.
Öyle ki Göktürk Hakanı Bilge Kağan, “Yukarda mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini, töreni kim bozabilir” diye halka seslenmiş, törenin önemine işaret etmiştir. Milletleri, devletleri yaşayabilir kılmak için mutlaka bir sistem, töreye ihtiyaç vardır.
Türk devlet geleneği şekillenirken, kurulduğu coğrafyalardan etkilenmiştir. Gelenek ve göreneklerde kısmı değişiklikler olagelmiştir. Öyleyse herkesi etkileyecek, toplumsal birlikteliği sağlayacak ‘töre’ye ihtiyaç vardır.
Sanattan, sinemaya, edebiyata, tiyatro ve ince zevke kadar milli kodlara uyaranmış bir güç doğurmak zorunluluktur. Toplumun bir yerden başka bir yere savrulmasını önleyecek başka bir yok bulunmamaktadır. 15. Yy.’da Ali Şir Nevai “… Türk’ün bilgisiz, zavallı gençleri kolaylık olarak Farsça sözlerle şiir söylemeğe çalışıyorlar.” diye şikâyet eder. Oysa gençleri kendine döndürecek hareketlerin de sağlanması gerekmektedir.
Uyanış olmazsa yok olur gideriz!
Kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan, çarpık ilişkilerle dolu dizilere reyting rekoru kırdıran toplum için tehlike çanları çalıyor olmalıdır. İzlediğiniz tv dizilerine dikkat edin bakalım, günlük yaşantınızdan zerrecik olsun örnek var mı?
Hanginiz evinizin içerisinde ayakkabı ile yaşıyorsunuz?
Hollywood yapımlarında ayakkabı ile ev içerisinde yaşamı görebilirsiniz, çünkü Batı ve ABD’de kültür öyle şekillenmiştir. Oysa Türk kültürü ve İslam akidesinde hane içerisine ayakkabı ile girilmez.
TV ekranlarında neredeyse her program olumsuzlukları kötüler görünse de teşvik etmektedir. Reytingi sağlayan da, etkilenen de bu toplumdur. İnsanımız para hırsıyla sürekli inşaat yaparak şehri betona boğarken, gençler için gelecek inşa edilebilinir mi?
Sosyal medyada gördüm, 65 bin hesap tespit edilmiş, olmayan evini yüksek fiyattan satışa çıkaran. Bunu araç ve diğerleri içinde hesaba katabilirsiniz. Yani bir akıl ev, araç fiyatlarını artırmak için her türlü fırıldağı çeviriyor.
Neden, niçin sorularının bir önemi yok bence!
Topluma tek değerin madde olduğu inancı nasıl yerleştirildiyse, öyle tersine çevirecek bir eğitim sistemine ihtiyacımız var.
Şayet daldığımız uykudan uyanmazsak inanın yok olur gideriz.
Milletler için yok oluş, dilin kaybolmasıyla başlar!.
