Yine iyi biliyoruz ki toplum, günümüze özgü bu sorunlar silsilesini ‘okul kaynaklı sorunlar(mış) gibi’ ve yani bunlar okullarda doğup okul dışına yayılıyormuş gibi algılıyor. Halbuki öyle değil ve buna rağmen kurumsallık düzeyi, sosyal sorumluluk bilinci yüksek okullarımız, yumak halini almış bu sorunlara ‘okulların neden olmadığı ve fakat okullarda ve eğitim yoluyla çözümlenebilecek toplumsal kökenli sorunlar’ olarak yaklaşıyor.
Olması gereken de bu…
Öyleyse okullar kadar -hatta okullardan daha çok- veliler de siber dünyada çocuklarımızı bekleyen tehlikeleri bilmeli. Başta ‘bilişim dersleri’ olmak üzere, okullarda bu konuya eğilmek elbette şart; ama evlerde, kapalı kapılar ardında, çocukların çalışma odalarında önlem alınmadıkça bu sorunu çözmek veya siber suçları ortadan kaldırmak olanaksız!
İşin filozofisi bir yana, mademki sizi medyaya göre pek de ‘sıcak’ sayılmayan ama artık iyiden iyiye yangın yerine dönmüş bir konuya yönlendirdim, öyleyse o uzak ve derin yerde karşımıza çıkan önemli uyarılardan birkaçını sizinle paylaşarak bitireyim.
Kariyeri siber suçlar alanındaki çalışmalarla gelişmiş önemli bir kanun adamı, Avukat Şükrü Enhoş diyor ki:
İnternetin kullanım alanındaki genişleme ve siber alandaki suçların yaygınlaşması, özellikle 1995’ten sonra birbiriyle ilintili ve eş zamanlı sosyal reaksiyonlar olarak karşımıza çıktı. Dolayısıyla özellikle ‘Z Kuşağı’ olarak tanımladığımız kuşak, tabiri caizse ‘virüsü kapmış’ kuşak. Ama elbette X ve Y kuşakları da yoğun risk altında…
Çocuğunuza interneti ya da sosyal medyayı yasaklamak çözüm değil; üstelik bu, android çağında teknik olarak zaten neredeyse imkânsız. Öyleyse çocuklarınıza interneti yasaklamak yerine, onların yakın takipçisi olun!
Tümden yasaklayıcı olmayın; bu zaten iyi sonuç vermez. Zamanı yöneten olmaya çalışın ve çocuklarınızın internette rafine zamanlar geçirmelerini sağlayın.
Karşılaştıkları sorunları, ad-adres-telefon sormak ya da fotoğraf istemek gibi kuşku uyandıran durumları hemen sizinle paylaşabilmeleri için çocuklarınızı yüreklendirin. Korkunun önüne geçin! Çocukların korkup susması, kötü niyetli insanları cesaretlendirir; bu olasılığı yok edin!
internette suç sayılabilecek bir eyleme bilerek ya da bilmeyerek iştirak eden kişi, şunu aklından çıkarmamalı: İnternette izini kaybettirmek diye bir şey yok! Her suçun faili, özel araştırma yöntemleriyle eninde sonunda ortaya çıkarılıyor ve yasanın öngördüğü cezaya çarptırılıyor…
***
Elbette bu konunun belki yüzlerce boyutu daha var.
Ama şimdilik hiç olmazsa bu kadarını bilmekte ve bu ‘acil önlemleri’ almakta yarar var!
*: Pusula arşivinden
Olması gereken de bu…
Öyleyse okullar kadar -hatta okullardan daha çok- veliler de siber dünyada çocuklarımızı bekleyen tehlikeleri bilmeli. Başta ‘bilişim dersleri’ olmak üzere, okullarda bu konuya eğilmek elbette şart; ama evlerde, kapalı kapılar ardında, çocukların çalışma odalarında önlem alınmadıkça bu sorunu çözmek veya siber suçları ortadan kaldırmak olanaksız!
İşin filozofisi bir yana, mademki sizi medyaya göre pek de ‘sıcak’ sayılmayan ama artık iyiden iyiye yangın yerine dönmüş bir konuya yönlendirdim, öyleyse o uzak ve derin yerde karşımıza çıkan önemli uyarılardan birkaçını sizinle paylaşarak bitireyim.
Kariyeri siber suçlar alanındaki çalışmalarla gelişmiş önemli bir kanun adamı, Avukat Şükrü Enhoş diyor ki:
- Siber ortamda virüs var; çocuğunuzdan önce siz o virüsün farkına varın!
İnternetin kullanım alanındaki genişleme ve siber alandaki suçların yaygınlaşması, özellikle 1995’ten sonra birbiriyle ilintili ve eş zamanlı sosyal reaksiyonlar olarak karşımıza çıktı. Dolayısıyla özellikle ‘Z Kuşağı’ olarak tanımladığımız kuşak, tabiri caizse ‘virüsü kapmış’ kuşak. Ama elbette X ve Y kuşakları da yoğun risk altında…
- Çocuğunuzun nelerle ilgilendiğini bilin!
Çocuğunuza interneti ya da sosyal medyayı yasaklamak çözüm değil; üstelik bu, android çağında teknik olarak zaten neredeyse imkânsız. Öyleyse çocuklarınıza interneti yasaklamak yerine, onların yakın takipçisi olun!
- İnterneti yasaklamayı değil, zamanı yönetmeyi seçin!
Tümden yasaklayıcı olmayın; bu zaten iyi sonuç vermez. Zamanı yöneten olmaya çalışın ve çocuklarınızın internette rafine zamanlar geçirmelerini sağlayın.
- Tehlikeler hakkında çocuğunuzu uyarın!
Karşılaştıkları sorunları, ad-adres-telefon sormak ya da fotoğraf istemek gibi kuşku uyandıran durumları hemen sizinle paylaşabilmeleri için çocuklarınızı yüreklendirin. Korkunun önüne geçin! Çocukların korkup susması, kötü niyetli insanları cesaretlendirir; bu olasılığı yok edin!
- Ve her suçun bir cezası olduğunu da çocuğunuza öğretin!
internette suç sayılabilecek bir eyleme bilerek ya da bilmeyerek iştirak eden kişi, şunu aklından çıkarmamalı: İnternette izini kaybettirmek diye bir şey yok! Her suçun faili, özel araştırma yöntemleriyle eninde sonunda ortaya çıkarılıyor ve yasanın öngördüğü cezaya çarptırılıyor…
***
Elbette bu konunun belki yüzlerce boyutu daha var.
Ama şimdilik hiç olmazsa bu kadarını bilmekte ve bu ‘acil önlemleri’ almakta yarar var!
*: Pusula arşivinden