
Çember git gide daralıyor...
Çevremizde kimi ararsak artık tereddütlü arıyoruz… Kendimize ‘acaba o da mı covite yakalandı…’ diye sormadan edemiyoruz. Bazıları da hastalığa yakalandığını çevresinden saklıyor ki en tehlikelisi de bu olsa gerek…
Gün geçmiyor ki basın-yayın organlarında hayretle karşıladığımız haberler yer almasın…
Adam risk grubunda, eşi ile beraber ağrıları sebebiyle hastaneye teste gidiyor. Giderken toplu ulaşım araçlarını kullanıyorlar, test yapılıyor ve sonucu bir gün sonraya çıkacak deniyor ve ayakta durmakta dahi zorlanan kişiler evlerine gönderiliyor. Eve dönüş herhangi bir toplu ulaşım aracıyla yapılıyor… Kişiler covit virüsü taşıyorsa ; test yaptırmaya gelirken veya dönüşte bulaşıyı yaymışlarsa,
vay halinize…
Bir defa tecrit teşekküllü hastanede, bir sağlık biriminde yapılır… Eğer zorunlu olarak evde yapıyorsanız, doktor gözetiminde ve sağlık ekiplerinin sürekli denetiminde olur…
Ya da evinde tecrit edilen kişi ilaçlarını almak için eczane eczane dolaşıyorsa…
Veya tecrit şartlarını ihlal edip, cadde-pazar geziyorsa…
Vay ki vay…
*
Komik olaylar da yaşanmıyor değil…
Maskesi olmayan birisi, ’Niye masken yok…’ sorusuna;
‘Maske beni boğuyor, nefes alamıyorum’ veya ‘Daralıyorum…’ Siz bilmiyorsunuz maske daha tehlikeli…’ şeklinde ipe sapa gelmez cevaplar veriyorlar…
Dahası ‘Biz Türk ve Müslümanız, virüs bize bulaşamaz…Bizim Allah’ımız var…’ sanki Allah sadece onun!..
Bir de maskeyi aksesuar olarak kullananlar var…
Ağız ve buruna takılması gereken maskeyi koluna ve bileğine, ya da çenesinin altına takanlar veya hiç takmayanlar…
Yanında olması gerekli maskeyi arabasında bırakanlar,
Halen daha düğünlerde davul-zurna eşliğinde çılgınca halay çeken ya da asker yolculama o kadar çok ki…
Ve, pandemiyi artıranlar da kendine, çevresine ve yaşadığı topluma saygısı olmayan bu vurdumduymazlar…
ERZURUM’DA DA DURUM PARLAK DEĞİL…
Geçtiğimiz hafta Vali Bey, ‘Salgınla mücadelede Türkiye ortalamasından daha yukarıda değiliz, ölüm oranında Türkiye ortalamasının altındayız…’ dedi…
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da, Erzurum’u hasta sayısı en çok artan iller arasında gösteriyor…
Görünen o ki, Vali Bey, insanlar daha çok paniklemesin diye rakamları açıklamıyor... Halbuki geldiğimiz nokta itibariyle salgındaki durumumuzu net bir şekilde ortaya koymalı ve alınması gerekli tedbirleri almalıyız. Hastanelerde yatanlar buzdağının görünen yüzü… Oysa bir de görünmeyeni var…
Hastalığa yakalanıp ve tedavi olanlar; ‘Tedbirinizi alın ve sakın bu hastalığa yakalanmayın, çünkü tedavisi, atlatması çok zor ve tehlikeli…’ diyorlar…
Lütfen bu uyarıyı dikkate alın…
Uymamız gereken korunma kurallar Uzmanların ısrarla belirttiği ;
Maske takma,
Hijyen kurallarını uygulama,
Ve,
Sosyal Mesafeyi koruma…
Sizce çok mu zor…
Çevremizde kimi ararsak artık tereddütlü arıyoruz… Kendimize ‘acaba o da mı covite yakalandı…’ diye sormadan edemiyoruz. Bazıları da hastalığa yakalandığını çevresinden saklıyor ki en tehlikelisi de bu olsa gerek…
Gün geçmiyor ki basın-yayın organlarında hayretle karşıladığımız haberler yer almasın…
Adam risk grubunda, eşi ile beraber ağrıları sebebiyle hastaneye teste gidiyor. Giderken toplu ulaşım araçlarını kullanıyorlar, test yapılıyor ve sonucu bir gün sonraya çıkacak deniyor ve ayakta durmakta dahi zorlanan kişiler evlerine gönderiliyor. Eve dönüş herhangi bir toplu ulaşım aracıyla yapılıyor… Kişiler covit virüsü taşıyorsa ; test yaptırmaya gelirken veya dönüşte bulaşıyı yaymışlarsa,
vay halinize…
Bir defa tecrit teşekküllü hastanede, bir sağlık biriminde yapılır… Eğer zorunlu olarak evde yapıyorsanız, doktor gözetiminde ve sağlık ekiplerinin sürekli denetiminde olur…
Ya da evinde tecrit edilen kişi ilaçlarını almak için eczane eczane dolaşıyorsa…
Veya tecrit şartlarını ihlal edip, cadde-pazar geziyorsa…
Vay ki vay…
*
Komik olaylar da yaşanmıyor değil…
Maskesi olmayan birisi, ’Niye masken yok…’ sorusuna;
‘Maske beni boğuyor, nefes alamıyorum’ veya ‘Daralıyorum…’ Siz bilmiyorsunuz maske daha tehlikeli…’ şeklinde ipe sapa gelmez cevaplar veriyorlar…
Dahası ‘Biz Türk ve Müslümanız, virüs bize bulaşamaz…Bizim Allah’ımız var…’ sanki Allah sadece onun!..
Bir de maskeyi aksesuar olarak kullananlar var…
Ağız ve buruna takılması gereken maskeyi koluna ve bileğine, ya da çenesinin altına takanlar veya hiç takmayanlar…
Yanında olması gerekli maskeyi arabasında bırakanlar,
Halen daha düğünlerde davul-zurna eşliğinde çılgınca halay çeken ya da asker yolculama o kadar çok ki…
Ve, pandemiyi artıranlar da kendine, çevresine ve yaşadığı topluma saygısı olmayan bu vurdumduymazlar…
ERZURUM’DA DA DURUM PARLAK DEĞİL…
Geçtiğimiz hafta Vali Bey, ‘Salgınla mücadelede Türkiye ortalamasından daha yukarıda değiliz, ölüm oranında Türkiye ortalamasının altındayız…’ dedi…
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da, Erzurum’u hasta sayısı en çok artan iller arasında gösteriyor…
Görünen o ki, Vali Bey, insanlar daha çok paniklemesin diye rakamları açıklamıyor... Halbuki geldiğimiz nokta itibariyle salgındaki durumumuzu net bir şekilde ortaya koymalı ve alınması gerekli tedbirleri almalıyız. Hastanelerde yatanlar buzdağının görünen yüzü… Oysa bir de görünmeyeni var…
Hastalığa yakalanıp ve tedavi olanlar; ‘Tedbirinizi alın ve sakın bu hastalığa yakalanmayın, çünkü tedavisi, atlatması çok zor ve tehlikeli…’ diyorlar…
Lütfen bu uyarıyı dikkate alın…
Uymamız gereken korunma kurallar Uzmanların ısrarla belirttiği ;
Maske takma,
Hijyen kurallarını uygulama,
Ve,
Sosyal Mesafeyi koruma…
Sizce çok mu zor…